Dergimizin "Sözlü Tarih" konulu bu sayısı için, yayımlanan kitaplarında sözlü tarih çalışmalarından yararlanan büyüklerimizle görüşmeler yaptık. Bizlere bu çalışmaları nasıl yaptıklarını ve sözlü tarih araştırmalarının toplumumuz için ne kadar önemli olduğunu anlatan büyüklerimizin bu konu hakkındaki görüş ve düşüncelerini yayınlıyoruz.
+''+Osman ÇELİK
p>Doğu milletlerinde günlük tutmak ya da hatıra yazmak pek gelişmediği için, sözlü edebiyat önem kazanmıştır. Dinlemeye ve gözleme dayanan bilgi birikimi, nesillerin sözlü olarak birbirine aktardığı değerli bir hazinedir.
Modern çağda yaşamama rağmen, sözlü kaynaklardan ben de yararlandım. Yazılı edebiyata geçmeden, vatanlarından sürülen bir topluluğa mensuptum. Kuzey Kafkasya'dan ilk çıkan göçmenler, kitap-defter edinmemişlerdi. Bütün bildiklerini, hatıralarını hafızalarında saklamışlardı. Dinleyen, merak eden olursa, özellikle yeni nesillere, bildiklerini anlattılar.
Kesin tarihini hatırlamıyorum; ilkokula yeni başladığım yıllardı. Yaşlı babaannem, bir yere oturmaya giderken, beni ve kız kardeşimi yanına alırdı. Genelde bu, gece oturması olurdu. Konuşulanları merakla dinlerdim. Yıllar sonra bunları yazılı hale getirmek isteyince başarılı olamadım. Çünkü sözlü kaynak, yer yer kopmuştu.
Buna rağmen; "Efsaneler, Hikayeler, Portreler" isimli kitabımda bulunan "Nenof", "Kutsal Dul", "Meryem" adlı hikayelerim, çocukluk yıllarında dinlediğim kaynaklardan esinlenerek yazılmıştı.
Meryem ile Nenof, benim hayalimin ürünü değildi. Gerçektir. İlkokula başladığımda ikisi de sağdı. Sas Nenof'un yaşı yüzün çok üstündeydi. Meryem Nenof ise sanırım yetmişini geçmişti.
Meryem Nenof'u bugünkü değer ölçülerimle tanısaydım, onu daha dikkatli dinlerdim. Sesini yükseltmeden, sözcükleri tane tane oturtarak, sanki şiir okur gibi konuşurdu. Biz çocuklarla konuşurken, bir büyükle konuşuyormuş gibi davranırdı. Yüz hatları anlamlı, yaşına göre hala güzeldi.
Dinlediğim büyükler sadece bunlar değildi. Halamın beyi saatçi Recep Hoca, köyümüzün imamı Eyüp Efendi dikkatle dinlenecek, bilgi düzeyi yüksek kişilerdi. Üniversite çağında; Ahmet Canbek, Şerafettin Erel, Dr. Vasfi Güsar Beyler saygıyla hatırladığım kişilerdir.
Kazanuko Jabağ adlı kitabımın ikinci baskısı yapılacağı zaman, bazı bölümleri zenginleştirmek istedim. Bu konuda, en büyük katkıyı Şogen Ali ile Saim Tuç Beyler yapmışlardır. Her ikisini de saygıyla anıyorum.
Özellikle belirtmek istiyorum: Şogen Ali Thamate çok iyi değerlendirilmelidir. Tabir caizse beyni yıkanmalıdır. Bütün bildikleri kayda geçirilmelidir. Şüphesiz sözlü kaynaktan alacağınız bilgiler hamdır. İşlenmesi gerekir. Belli başlıklar altında toplanmalıdır. Sözlü kaynak görevi yapacak kişiler gün geçtikçe azalmaktadır. Zaman kaybedilmeden birikim sahibi büyüklerimiz tespit edilerek, Onlardan istifade edilmelidir.
+''+Osman Çelik