İnsanlık tarihi süresince doğru-iyi-mutlu yaşam kalitesi sunan kültürler var olmuştur. Aynı dil ailesinden; değişik dilleri konuşan Kuzey Kafkas halklarından bir bölümünün sahip olduğu "ÇERKES/KEBZE/Xebze/Khabze" kültürünün benzeri; gelişmiş ve insanlara "doğru yaşam felsefesi" sunmuş-öğretmiş bu kültürler, erken zamanlarda işgal-karışıma uğradıkları için yok olmuşlardır.
+''+Buzul çağları benzeri tabii olaylar bu kültürlerin izlerini de maalesef yok etmiştir. Yalnız ÇERKES/Kebze Kültürü, bölgenin coğrafi yapısının verdiği avantaj ve Çerkes adı ile anılan halkların kendi bölgeleri dışına ne işgal ne de başka bir şey için çıkmamaları sebepleri ile geç zamanlarda işgal-karışıma uğradığından, ana öğelerinden çok önemli kayıplara uğramasına rağmen günümüze kadar devam etmiştir ve araştırmacılar-bilim adamları bu kültür ile ilgili verilere ulaşabilmiş-ulaşabilmekteler. Çerkes adı verilen halkların kullandıkları dillerine göre, bir iki harf ile ifade edilen Kebze Kuzey Kafkasya'da ve Kuzey Kafkas diasporasında kayıplarına rağmen yaşamakta-yaşatılmaya çalışılmaktadır.
Kebze: yazılı olmayan pratiğe dayalı yaşanıp öğrenilebilen bir doğru-iyi-mutlu yaşam biçimidir, diye kısaca tarif edilebilen bu öğretinin gerçek muhtevasını açıklayabilecek kişilerden birisi olan Murat Yağan , Kebze için şöyle açıklamada bulunmaktadır:
"Kebze yazılmamış bir öğretidir ve birçokları için bilinmeyen bir konudur. Bu öğreti Büyük İskender'den Atilla'ya, Aksak Timur'dan Cengiz Han'a ve Osmanlı Türklerine kadar son 2300 yılda muhtelif işgalciler tarafından; Kafkasya Bölgesinde yapılan tahribatın bir sonucu olarak, Anavatanı Kafkasya olan insanların bazıları tarafından bile muayyen bir dereceye kadar tam olarak bilinemez. İşgalcilerin her birisi kendine özgü bir şekilde az veya çok tahribat yapmıştır. Ancak, en büyük tahribat 400 yıldır Rusya tarafından verilmiştir ve halen verilmektedir. Çok büyük bir ihtimalle, 90 yaşına merdiven dayamış biri olarak, bu uzaklardaki tradisyonda eğitim alan son kişi ben olabilirim. Kebzeh öğretisinin tamamı üç uygulamalı safhadan oluşur. Aşağıdan yukarıya doğru bunlar:
a) Aleishwe b) Kebze c) Amısta Kebze'dir.
a) Aleishwe
Aleishwe'yi adabı muaşeret/toplum töresi veya nezaket kuralları olarak adlandırabiliriz. Bu, sosyal ilişkileri düzenleyen eğitim/terbiye seviyesidir: Kişisel ilişkiler ile ilgili alışkanlıklar/adetler ve daha fazlasını kapsar. Çalışma hayatını düzenleyen kurallar, giyim kuşam, görgü kuralları, evlenme ve cenaze törenleri gibi seremoniler, kısaca günlük hayatı düzenleyen adetlerdir.
b) Kebze
Bu seviye, yönetme alanında gerekli olan eğitim ile uğraşan öğreti düzeyidir. Kebze'deki eğitim, entelektüel bilgilenme ve pratik uygulamanın her ikisinin de bir arada uygulanarak icra edilmesidir: Doğumundan ölümüne kadar çocuğun içinde yaşadığı aile ve toplum; onu kucaklayan, varolmasını sağlayan, büyümesi-yetişmesi ve terbiye edilmesi için ihtiyacı olan her şeyi kendisine veren çevreyi teşkil eder.
Toplumdaki değerlerin ve konseptlerin homojenliği çocuğa en etkili öğretmen olarak hizmet eder. Oturma odaları, sofralar, çiftlik hayatı/işleri, eğlenceler, av partileri, kutlama törenleri ve diğer sosyal aktiviteler ile toplumun tümü, büyüyen genç için büyük ve sonsuz bir dershane haline gelir. Bu eğitim, kişinin toplum içinde görev alması halinde daha çok gelişir ve onun içindeki O aynı ortak öğretmenin desteği ile daha da büyür.
b) Amısta Kebze
Kebze'nin uygulamalı pratiğe dayalı bir eğitim olduğu belirtilmişti ve sadece icra edilerek öğrenilebilir. Ancak ilkeleri entelektüel kavrayışla bilinebilir. Amısta Kebze, insanın sahip olduğu melekeleri tümüyle çalıştırmaya-kullanmasını sağlamaya yönelik bir yaşam sanatıdır.
Amısta Kebze tatbikatı, şuur için daha iyi çalışabilen bir yer-yuva olabilmesi için, insanın sinir sisteminin geliştirilmesini hedef alan fizik, entelektüel ve spiritüel (ruhsal) birçok seri çalışmaları gerektirir.
İnsanlığın İhtiyacı
Günümüz insanlığı giderek bunalıma sürüklenmektedir. Özellikle ekonomik yaşam standardı yükselen toplumlarda bu bunalım üst seviyelere tırmanmaktadır. Çerkeslerin de giderek doğru yaşam-mutlu yaşam standardından uzaklaştıkları, eski mutluluklarına sahip olmadıkları gözlenmektedir. İleriyi gören insanların kendileri, özellikle kendilerinden sonraki nesilleri için çok ciddi tasarıları-endişeleri vardır. Ve çıkış noktasının ne-nasıl olabileceği konusunda arayışlar sürmektedir: İnsanlık tarihinde yerini almış öğretileri (yoga, mevlevilik vb.) araştırmaya-öğrenmeye-hayatlarına uyarlamaya çalışan kişi-kişiler-gruplar giderek çoğalmaktadır: Kebze, bu arayışa doğru cevap verebilecek yegane öğretidir. Çünkü Kebze: Dinlerden binlerce yıl önce doğru-iyi-mutlu yaşamın reçetesini insanlığa sunmuştu. Ve Murat Yağan'ın söyleyişiyle: Kebze bir din değildir. Ancak dinlere kendi ışığında bir anlam verebilir. Kebzenin ayıp ile önleyebildiği sosyal eksik-yanlışları dinler günah cehennemde yanarsın yasağı ile önlemeye çalışmış-çalışmakta ve maalesef önleyememiş-önleyememektedir. Ancak, bu kültürün erozyonu süreci hızla yaşandığından hem Çerkesleri hem de insanlığı büyük tehlike beklemektedir.
Araştırmalar
Pozitif bilimciler-araştırmacılar Kebze'nin kaynaklarına ulaşmakta ve bilim dünyası bu kültürün önemini ortaya koymaktadır. Gelecek on yıllar bu kültürün tüm özelliklerini şaşırtıcı bir biçimde gözler önüne serecektir. Ancak devam eden erozyon önlenmez-önlenemezse Kebze, sadece tarihi bir gerçeğin öğrenilmesinden öte insanlığa fayda veremeyecektir. İşte bu noktada bu kültürü tanıyanlar ile Çerkeslerin tarihi bir sorumluğu-görevi önem kazanmaktadır. Bunlar sorumluluklarının gereğini yaparlar-yapabilirlerse kültürün erozyonu duracak, kültür tekrar yükselmeye başlayacak ve araştırma sonuçlarının gözler önüne serileceği zaman için hazırlık yapılmış olunacaktır.
Çerkeslerin Gerçeği Görmeleri
Çerkeslerin iki ağır sorumluluğu var. Biri, insanlık için görevleri. Yani, bu kültürü insanlığa faydalı olacağı zaman için yaşatma sorumluluğu. Diğeri, kendi ve kendilerinden sonraki nesillere karşı sorumlulukları. Bu sorumluluğun gereği yapılmaz ve kültürün erozyonu günümüz yöntemleri ile önlemeye devam edilirse, korkulan sonuca hız ile ulaşılacak ve hem insanlık ve hem de yeni nesiller günümüz neslini hayırla anmayacaktır. Büyük ihtimalle lanetle anacaklardır. Tehlikenin boyutu iyi analiz edilip acele edilmeli ama vizyonu olan ve akılcılığı ön planda tutan bir yol-yönteme-hedefe karar verilip özveri ile uygulamasına başlanmalıdır.
Diasporanın Sorumluluğu/Görevi
Kebze kültürünün anavatanı olan K. Kafkasya'da yaşayan Çerkeslerin de doğal olarak sorumluluğu vardır. Ancak koşuları ihtiyaca uygun vizyon ile hareket etme-çalışma yapmalarını önlemekte-engellemektedir. Bu sebeple diasporada yaşayan Çerkeslerin sorumluluğu-görevi ön plana çıkmaktadır. Diasporadan başlayacak doğru, akılcı, özverili çalışmalar ile; hem diasporada yaşayanlara hem Kuzey Kafkasya Çerkeslerine hem de insanlığa önderlik edilmeli-yardımcı olunmalıdır.
Nereden Başlamalı
80'li yılların sonlarına kadar diaspora öncüleri becerebildikleri kadar kimliklerini/örf ananelerini korumak-yaşatmak için gayret içinde oldular. Çok az sayıda aydın daha ilerisinde hedefler için çalışma yapmaya gayret ettiler. 80'li yılların sonlarındaki gelişmelerden sonra diaspora öncüleri yeni durumu analiz edip yeni bir yaklaşım gerektiğini ya görmediler ya da etkili olmadılar ve tarihin kendilerine sunduğu şansı değerlendiremediler. Aradan on seneyi aşkın zaman geçti ve artık; yukarıda değinildiği üzere zamanın iyi-doğru-akılcı kullanılmasının gerektiği devreye gelindi. Etkili-doğru çalışmalar ile ihtiyaca uygun hedefe ulaşılamamasının en önemli sebebi, diaspora yaşayanlarının "hedef için birlik" ihtiyacını iyi anlayamamaları olsa gerektir. Aksi durumda bu kadar dağınık ve değişik hedef söylemleri olan bir yapılanmaya-kurumlaşmaya gidilmezdi.
Yapılması gereken işlerden önceliği şu iki husus almalıdır. Çeşitli dış etkenler-şartlanmalar terk edilmeli, bu husus olmazsa olmaz olarak benimsenmelidir. 'İzm' lerin ve 'din' lerin binlerce yıl öncesinde Tanrı şuuru-kavrayışından hareketle doğru yaşam-mutluluk kültürünü felsefesini bulan, uygulayıp mutlu yaşamı kazandıran 'ata' ların doğru mirasını ve anlayışını; bu doğru anlayışa bazı şekil töreleri ilave etmekten öte bir yenilik getirmeyen ve neyin doğru-yanlış olduğunu herkesin ayrı yorumladığı bir yapıya kurban edilmemelidir. Yüce tanrının ayırıcılık gibi bir kavramı-hastalığı insanlara vermediği-vermeyeceği bilinmeli-düşünülmelidir. Din ve benzeri şapkalar ile
Çerkesliğe yaklaşıldığında henüz iş başında bölünmeyi sağlayarak işe başlandığı önemle dikkate alınmalıdır: 'Din' in gerçek işlevi için değil bir ideoloji olarak binlerce yıldır samimi insanları yönlendirmek-kullanmak-sömürmek için kullanıldığı; insanlığın geleceğini düşünmek isteyen-zorunda olanlarca artık görülmeli- anlaşılmalıdır. İkinci önemli husus: dağınık kurumsal yapının toparlanması olmalıdır. Ortak hedef-hedefler, ilkeler, kavramlar, belirlenip tarif edilerek; bu konularda birlikte hareket edildiği-edileceği mesajı-bilgisi dünyaya duyurulmalı-verilmelidir. Ve gerçekten verilen mesajın gereği için olağanüstü çalışma-gayret sarf edilmelidir.
Sonuç
Aydınların sorumluluğu-görevi, evrensel değerleri ihmal-göz ardı etmeden bilinç yaratmak ve hedefin gerektirdiği aktiviteyi başlatmaktır. Kebze'nin yaşatılması sorumluluğu her kültürden insanları ilgilendirmelidir-görevleri olmalıdır. Ancak sorumluluk önceliği-görevinin Çerkes aydınlarında olduğu unutulmamalı ve bu sorumluluğun yerine getirilmesinde genç insanların vizyonu-dinamiği ile akılcı tecrübenin yan yana gelip elbirliği ile çalışması ihtiyacı artık fark edilmeli-görülmeli ve bu bilinç ile yeni bir sinerji yaratılmalıdır.
SORUNLARA YAKLAŞIMIMIZ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
Giriş
Kuzey Kafkas kökenlilerin yaşadıkları ülkelerde karşılaştıkları sorunlara aklın ve bilimin yardımı-yol göstericiliğinde çözüm aradıklarını söylemek maalesef mümkün değil. Mensubu olunan kültürün anlamı ve öğretisi konusunda yeterli bilince sahip olunsa-olunabilse idi, sorun(lar)ın çözülmesi daha kolay mümkün olurdu-olabilirdi.
Prensipler
Kebze'nin tarifinden hareketle Kebze'nin temel prensiplerinin neler olabileceği konusunda bir düşünce jimnastiği yapılacak olursa, herhalde, aşağıda not edilen hususların Kebze'nin olmazsa-olmaz temel prensipleri olduğu anlaşılır.
Akılcılık, Adalet, Sevgi, Merhamet, Mantık, Bilimsel Yaklaşım, Gerçekçilik, Olabilirlik, Vizyon, Evrensel Anlayış, İlahi Anlayış-Kavrayışta Kalıpçılıktan Uzak Yaklaşım, Evrimci Anlayış-Yaklaşım, Analitik Yaklaşım, Danışma, Sorunların Görünen Yüzüne Değil Kökenine İnme ve tüm bu prensiplerin doğumdan-ölüme pratik olarak uygulanması.
Yaklaşım Gerçeğimiz
Eğer Kebze'nin temel prensipleri bu ve buna benzer kavramlar ise herhalde yaklaşık son 500 yılda be prensiplerden bazıları; özellikle doğru sonuca götürücü olan bazılarının hiç dikkate alınmamış olması çok güçlü bir olasılık. Örnek olarak 'Gerçekçilik' ve 'Olabilirlik' in hiç dikkate alınmadığını söylemek herhalde yanlış olmaz.
Neden
Not edilen prensiplerin ışığında 'neden biz diasporadayız' diye bir soru sorulabilir. Tüm diğer prensiplerin de göreceli olarak payı vardır fakat 'Gerçekçilik' ve 'Olabilirlik' prensiplerinin dikkate alınmaması sebebiyle diasporadayız demek yanlış-insafsız bir söylem olmasa gerek.
Kabahatli Kim
Sorun/sorunların kökenine, kaynağına bakmadan-inilmeden yapılacak tüm öngörüler ve çözümler yeni sorunlar yaratmakta, yeni sorunlara kaynaklık etmektedir. Atalarımızı kabahatli görmek, son on yılın olaylarında öncü rol oynayanları veya karşı fikir ileri sürenleri ya da diasporadaki yanlışlık-eksiklikler için günümüze kadar hizmet etmeye gayret etmiş insanları suçlamak, sorunun kaynağına inilmeden tespit yapma, çözüm üretmeye kalkmak olur ki; bu yaklaşım yeni sorunlara kaynaklık etmekten ileriye 'hedef' e götürücü bir etki yapmaz-yapamaz.
Kebze'nin ışığından-öğretisinden uzaklaşılmaya başlanılması büyük olasılıkla binlerce sene önce başladı ama özellikle son (yaklaşık) 500 yıldır Kebze öğretisi-ışığı dikkate alınmadan yapılan çalışmalar-hedef belirlemeler bizleri diasporada olmamıza kadar getirdi.
Şayet bu varsayım doğru ise o zaman: Ne, göçe kadar bizleri getiren yaklaşımları-önderleri ne de diasporada günümüze kadar öncülük etmeye çalışanları suçlamak yolu ile bir nokta-hedefe varmak mümkün olmaz-olamaz.
Ne Yapmalı
Sorunun kaynağına inilerek çözüme doğru gidilmeli. Örnek olarak kendimize şu soruları sorabiliriz: Ne zaman bozulma başladı?
Dogmaların Kebze'nin öğretilerini etkilemeye başlaması ile başladı.
O halde ne yapmalı?
Sorunumuzun çözümüne 'izm' ve 'dogma' lardan uzak, Kebze'ye dönerek başlamalı; sorun-hedefin gerektirdiği ortama yalnız Çerkes şapkası giyilerek gelinmeli.
Düşman
Düşman suçlu mu? Tabii düşman suçlu. Ama biz karşılaştığımız sorunlara aklın-bilimin yani Kebze'nin ışığında –tüm öğelerin yanında- özellikle 'Gerçeklik, Olabilirlik, Vizyon, Evrimci Anlayışla Hedefe Ulaşma' ilkelerine riayet etmediğimiz için en az düşman kadar suçluyuz. Suçu salt düşmana yükleyerek sorumluluktan kurtulamayız.
Sonuç
Diaspora yaşayanları olarak ilişkilerimizde 'izm' ve 'dogma' lardan uzaklaşıp hedef konusunda net olmalıyız: Kültürün ışığı-öğretisini bozduğu için bizi bu duruma düşüren ayırıcı kavramları bu defa hedefimiz ile ilgili çalışmalara karıştırmamalıyız. Kuzey Kafkasya'ya bakış-ilişkilerimizde de bu kavramlardan uzak durmalıyız. Aklın bilimin yani Kebze'nin (tarihi derinlikte uygulanıp-başarılı olmuş Kebze'nin) ışığında: Yeniden sorunlarımızı ve bunların kaynaklarını analiz edip hedefimizi tarif etmeliyiz. Murat Yağan büyüğümüzün söylediği gibi: 'Beynimiz ve yüreğimiz birlikte çalışmalı'.
Varacağı limanı bilmeyen bir yelkenliye hiçbir rüzgarın yardım etmeyeceği-edemeyeceği gerçeğini aklımızdan çıkarmalıyız.
Ayrıca toplumsal olaylara sosyolojik açıdan yaklaşılmadan, konu(lar)da uzman insanların olayı derinliğine analiz etmesi sonucunda önerileri alınmadan hedefe ulaşılamayacağı (bu defa) göz ardı edilmemelidir.
Murat Yağan, (Vernon/Canada), yagan@home.com
The Kebzeh Foundation, www.kebzeh.org
Society of Friends of Abkhazia (Sofa), www.friends-of-abkhazia.org
Bkz. Erozyonu süren bir kültür üzerine düşünceler.
+''+Atay Ceyişakar