Adığe Damgaları

Damga sosyal ilişkilerin özellikle de mülkiyetin bir parçasıydı. Onun yardımı ile hayvan sahipleri kendi hesaplamalarını yaptılar ve üretilen işaretlerden ayırt edici olarak faydalandılar. Bu işaretin kendisi miras yoluyla yayıldı ve korundu. 

XVI- XX yüzyılın başlarında, işaretler, aile armaları, mülkiyet sembolleri hayvan vücudunda ve eşyalarda gösterilen damgalar ve çeşitli fonksiyonlu işaretler Kuzey Kafkas Halklarının hayatında önemli bir rol oynadı. Onlar düğün bayraklarında işlendiler, mezar taşlarına oyuldular.

Damgalar kendi kodlanmış bilgi hazinelerini taşırlar: Siyasi, sınıf-hanedan, ritüel, ekonomi. Bilim adamlarının bu ritüel üzerine yaptıkları çalışmalarında hem ulus içerisindeki hem de bir etnik grubun dışındaki işgücünün göç süreci izlenebilmektedir. “Kuzey Kafkasya Damgaları” adlı kitabında H. Yahtanigov, Kafkas Halk Damgaları Ünlü Araştırmacısı V. P. Pojidayeva’nın tanımını şöyle aktarır: “Kuzey Kafkasya ve Transkafkasya’daki damgalar; koyun, inek ve at sürülerini diğer sürülerden ayırt etmek için hayvan sahipleri tarafından konulan işaretlerle adlandırılıyorlar. “Damga sosyal ilişkilerin özellikle de mülkiyetin bir parçasıydı. Onun yardımı ile hayvan sahipleri kendi hesaplamalarını yaptılar ve üretilen işaretlerden ayırt edici olarak faydalandılar. Bu işaretin kendisi miras yoluyla yayıldı ve korundu. Feodalizm döneminde Kuzey Kafkasya’da prensler soylular gibi sadece üst sınıfların temsilcileri kullanım hakkına sahipti. Daha sonra diğer sınıfa mensup insanlar da bu hakkı elde ettiler. Onlar herhangi bir sülalenin işaretini benimsediler. Sülale sembolleri çalışmasıyla birçok araştırmacı uğraştı. Bunlardan ilki 1772 yılına kayıtlı iki işaret bulan D. Kantemir oldu. Birçok araştırmacı yeni damga arama çalışmalarıyla uğraştı. Bunlardan bazıları bulunan işaretleri daha derinlemesine analizden geçirdi. Böylece farklı ulusların çeşitli sülale sembollerini karşılaştıran araştırmacılar ikisi arasındaki ilişkiyi takip ettiler. En ünlü damga araştırmacıları: D. Kantemir, L. İ. Lavrov, V. P. Pojidayev, E.T. Solovyev, akademik, P.S. Pallas, F.A. Kolenati, K. Kostenkov, V. Prijetslavskiy, A. P. Gramotin’dir. “Tamige” olarak seslendirilen temel Adığe işaretleri, insan hayatının pratik tarafının bir özelliği olarak toplumdaki ilişkilerin farklı taraflarını belirlemede yardımcı oluyorlar. Onlar, sadece bir aile sembolü değil aynı zamanda ticari işaret ve markaların korunduğu modern dünyada aynı yüksek seviyede korunan önemli bir işarettir.
 
Ve bugün Adığe toplumunda damga kültürünün yeniden doğuşu gözleniyor. Damgalar daha çok estetik karakter taşıyor ve ayırt edici sülale işaretleri olarak faydalanılıyor. 
 
Çerkesler çok hassas bir toplumda yaşarlardı ve onlar için en önemli şey onurdu. Onlar büyük bir titizlikle sülale işaretlerini korurlardı, çünkü bir kez herhangi bir şey için kendini tehlikeye atan adam, bütün ailesine gölge düşürmüş olurdu ve herkes onun sahtekar olduğunu bilirdi. Damgayı sadece sahipleri kullanma hakkına sahipti. Fakat sembolün arkadaş ve komşuya geçtiği durumlar vardır. Bu büyük saygı ve güven ölçütünün göstergesidir ve yeni sahiplerine bazı sorumluluklar getirmektedir. Çerkeslerin ritüel kültürü gelişmişti ve bir çok törenin sembollerinden biri damgalı bayrak oldu. Örneğin atalık dönüşüyle ilgili kendi ailesinin gençlerini içeren ve yüzlerce insanın, süvarilerin taşıdığı yeşil işaretli bayrağı almaya çalıştıkları bir tören vardı. Düğünlerde sülale sembollerini alan bayrakların taşınmasının zorunlu olduğu spor etkinlikleri yapılırdı. Bir bebek doğduğunda Adığeler evlerinin çatısına veya duvara kendi damgalarını taşıyan bir bayrak asarlardı. Av sezonu sonunda yapılan etkinliklerde bayrak çalma ve kaçırma kovalama oyunu düzenlenirdi. Ve bu törenlerin hepsinde bayrağı kaybetmek büyük bir utanç unsuru olarak görülürdü.
 
Savaş olaylarında damga kullanılırdı. Araştırmacı O.V. Miloradoviç şöyle belirtir: “Geziye çıkan her Kabardey Prensi, kendi sülale damgasıyla süslenmiş bayrağını kaldırırdı.” Günümüz Adığeleri de kendi sülaleleriyle gurur duyarlar ve sıkça damgalarını kullanırlar: Düğünlerde, atalarının yaptığı gibi kendi işaretleriyle süslenmiş mücevherler taşırlar, elbiselerine sembollerini işlerler. Şimdiye kadar Kafkas Savaşı zamanında Türkiye’ye taşınan Adığelerin çoğu Türk isimleriyle bulunan birçok mezar ve mezar taşlarını korudular. Çerkeslere Türkler tarafından verilen bu mezarlara kendi sülale hakkındaki bilgileri bırakmak için kendi damgalarını oydular. ( S. Şhalohova yayınından) 
 
Bugün damgalar, prensipte sadece Kafkas çalışmaları için değil aynı zamanda Çin, Japon ve diğer kültürlerle birlikte global grafik sanatları bağlamında eski hat sanatı türleri içerisine dahil edilebilir.
 
Nafiset Shkhalakho
çev: Şaguj Hale Aktaş
© NART Dergisi 85. sayı
div>
div>+''+nan+'



'+Kaffed

Share