Kabardey’de “Kız İsteme, Gelin Alma ve Düğün Törenleri”

Nart Dergisi’nin 82. sayısında "kaçırma" ile gerçekleşen evliliklerde uygulanan seremonileri anlatmıştık. Kaçırmanın dışında yani "kız isteme, gelin alma" ile gerçekleşen evliliklerde Kabardey'de uygulanan şekliyle törenlerde uygulanan khabzeleri de anlatalım dedik. Hani okuyucu, memleketin bütün delikanlıları kız kaçırmak için, bütün kızlar da kaçmak için bir köşe başında bekliyor izlenimine kapılmasın diye!

p>

 

Aslında gideceğim her düğün bende biraz stres yaratıyor. Yine gidip saatlerce sofrada oturup, herkesin aynı temennilerinden oluşan tekdüze söylemleri dinleyeceğiz düşüncesinin tetiklediği bir isteksizliktir bu stres. Gelin alma kısmı hariç. Çünkü gelin alma seremonisinde süre kısıtlıdır ve yetişilmesi gereken bir nikah saati vardır. O yüzden de bir an önce gerekli ritüelleri yerine getirip, kız evinden ayrılmanın planı önceden yapıldığı için yemek masasında sıkılmaya zaman kalmıyor. İşte bu nedenle gelin alma seremonisini seviyorum.

Genç kız ve erkek evlenmek üzere anlaştıktan sonra, evlenme töreninin nasıl olacağı çoğunlukla kız tarafınca belirlenir. Kız kendi evinden çıkarak, gelin alma töreni ile alınarak evlenmek istiyorsa "gelin alınacak" demektir. Erkek tarafının artık bu talepten sonra "hayır, biz kızı kaçıracağız" deme hakkı yoktur.

Kaçırılmayacağı kesinleşen kızın ailesi, her türlü masrafı göğüslemeye hazır halde, kızlarını nısaşe (gelin etme) ile evlendirecek olmanın verdiği ayrıcalıklı havası ile hazırlıklara doludizgin başlar. Kızın giyimkuşamı ile gelin almaya geleceklerin nasıl ağırlanacağına yönelik bir hazırlıktır yapılacak olan. 

 

KIZ İSTEME

p>

Erkek tarafından kızın ailesine bir haberci gönderilir ve "şu gün, şu saatte kızınıza talip olmak üzere geleceğiz" denir. Kız tarafı da konuyu bildiği için haliyle kabul eder.

(Aslında gençler anlaştığı halde, kızın ailesi bu evliliğe karşı ise habercinin geri çevrildiği durumlar da olmaktadır. )

Belirlenen tarihte, damat adayının varsa amcası, sülale büyüğü, erkek kardeşi, kız kardeşinin eşi, babasının veya amcasının yakın arkadaşı gibi nsanlardan oluşan bir kız isteme grubu gider.

Kız tarafına genellikle, içinde meyve çeşitleri, içkiler, temizlenmiş bir çiğ hindi, şekerleme vs. olan büyükçe bir sepet götürülür. Ancak ailenin sosyal ve ekonomik gücü ile orantılı olarak "elalem ne der!"  kaygısı taşımayanlar, bu sepet yerine, içkiçikolata vs.den oluşan hediye paketlerini kendi belirledikleri başka şekillerde de götürebiliyorlar.

Kız tarafında kızın yakınları hazır bulunurlar. Her zamanki gibi sofra hazırdır. Aslında her özel sofrada aynı çeşit yemekler vardır ama seremoninin türüne göre yemek çeşitleri değişebilir. Bazen çok çeşitte bazen daha sade bir sunum yapılır.

Kız istemeye gelenler geliş amaçlarını açıkladıktan sonra, usül gereği kız tarafı hemen kabul edip, tamam demez ve "biz de bir kızımıza soralım, bakalım vs.." der. Kısa bir süre sonra erkek tarafı kız tarafını bir yoklar ve cevaplarını alır. Büyükler ya da karar merci olan kişiler gelin alma nikahdüğün konusundaki detaylarda ve her iki tarafa da uyan bir tarihte anlaşırlar. Anlaşılan konular tarihsaat ve mekân ile insan sayısı üzerinedir. Bunların dışında ev eşyası, gelinlik, takı vs. gibi konular bir evliliğin mihenk taşı değildir. Böyle bir gelenek olmadığı için de bunlar hiç söz konusu yapılmaz.

 

GELİN ALMA

p>

Gelin almaya, tarafların anlaşmalarına bağlı olarak (kız evinin büyüklüğüne göre) yaklaşık 20 kişi ile 100 kişi arasında değişen bir sayıda insan gidebiliyor.

Gelin alayı eve ulaştığında kapıda karşılanarak buyur edilirler. Thamadeler, orta yaş grubu ve gençler olmak üzere gelen insan sayısına göre önceden belirlenen şekilde yemek masalarına oturmaları sağlanır. Çoğunlukla kadın erkek karışık olarak oturur. Çok planlı ve sık olmasa da erkek thamade grubu ile kadınların bir kısmının ayrı olarak oturtulduğu da olmaktadır. Her sofrada o yaş grubuna uygun olarak sülalenin bir temsilcisi sofra thamadesi olarak bulunur ve sofra düzenini sağlar. Her sofrada tanışma ve iyi dilek temenni seremonisi yapılır. (Kabardey'e daha önce gelmiş olanlar bilirler, sofralar çok renklidir, süslüdür. Çok çeşitte salata, kanatlı kanatsız, kırmızıbeyaz her türlü et çeşidi, şipsbasta, delen, meze ve içecek çeşitleri, şekerlemeler, meyveler bulunur. Her yörenin sofrasında hemen hemen aynı tür yiyecekler olur. 56 saat süren düğünde zamanın çoğu sofrada geçtiği için mütemadiyen yersiniz. İçki içiyorsanız daha da çok yersiniz. İçkiyi de öyle canınız istedikçe kendi başınıza içemezsiniz. Her kadeh kaldırışta bir kişiye söz verilir, iyi dilek söylemi yapılır ve bunun peşi sıra topluca içilir.) 

GELİNİ ÇIKARTMA

p>

Düğün kurulur ve gençler düğün yaparken önceden kimler olacağı belirlenmiş olan kadın ve erkeklerden oluşan 34 kişilik bir grup gelinin bulunduğu odaya yönelir ve burada gelini çıkartma töreni başlar. 

Gelini çıkartmak öyle hemence olmaz tabi ki. Yaklaşık bir saate yakın süren, oldukça enteresan ve eğlenceli bir mücadele başlar. 

Erkek tarafının iki bayan ve bir erkek elemanı gelinin bulunduğu odaya yaklaştığında ve gelini çıkartmak üzere oturduğu yerden kaldırmaya yeltendikleri anda, kız tarafının en cevval, ağzı en iyi laf yapan, en inatçı ve esprili kadınlarından oluşan bir bariyerle karşılaşırlar. Burada pazarlık başlar. Gelini çıkartacak temsilci, burada dağıtacağı bahşişin direnişçilerce tam olarak hak edilmesini sağlamak için ciddi bir mücadele örneği sergiler. El cebe öyle hemen girmez. İtiraz nedenleri uzun uzun dinlenir, karşı gelinir, gelin kızın ne kadar kıymetli ve paha biçilemez olduğuna ikna olunur vs. Her yeni şaka ve iddia da, hoşa giden diyaloglarda el cebe girer. Ardından karşı tarafın itirazları başlar. Verilen hiç bir rakam onları tatmin etmez. Tekrar mücadeleler, ikna sözleri, gülüşmeler, birazda khafe ile süslenen seremoni de doğaçlama olarak yapılan mizansen her seferinde çok hoşuma gidiyor. Hatta bir düğünün en güzel anıdır gelin çıkartma diyebilirim. Burada sembolik olarak toplanan para orada bulunan kadınlar arasında paylaştırılır. 

Gelin çıkartıldıktan sonra, gelin arabasına yaklaştığında kızın erkek kardeşi (veya bir erkek kuzeni) gelini kucaklayarak arabaya bindirir. 

Kız tarafı gelin alayını uğurlarken kapıda küçük bir temsili sofra kurulur ve uğurlama söylemleriyle kadeh kaldırılır. 

 (Burada çeyiz kavramı yok. Sadece kızın giysileri beraberinde gönderiliyor ve varsa gelen hediyeler de veriliyor. Son zamanlarda azalmış olmasına rağmen, "giysi götürme" adeti de var. Yani kızın hazırlamış olduğu tüm giyimkuşamları düğünden kısa bir süre sonra bir kaç kadın tarafından götürülüyor. O zaman da ayrı bir seremoni yapılıyor. Yine sofralar yine Hohlar vs.)

 

DÜĞÜN ALAYI VE NİKAH

p>

Kız evinden ayrılan gelin alayı nikah dairesine doğru yola çıkar. Zamanında nikaha yetişebilen bir gelin alayı hiç görmedim. Herkes geciktiği için olsa gerek nikahlar kıyılıyor. 

Nikah dairesinde gelin ve damadın arkadaşları ile genç akrabaları bulunur. Bunların dışındaki gelin alayındaki thamadeler düğün nerede yapılacak ise yani ya eve ya da düğün salonuna (restoran) giderek oradaki misafirlere katılırlar.

Nikah dairesinin arkasında kısa bir düğün yapıldıktan sonra konvoy tekrar yola çıkar ve şehir turu yaptıktan sonra Abhaz meydanında yine küçük bir düğün kurulur. Daha sonra da düğünün yapılacağı mekâna ulaşılır.

 

DÜĞÜN

p>

Her düğünün temel kuralı iyi ve zengin sofralar kurabilmektir.

Erkek tarafı düğün mekânında önceden belirlenen yerlere oturtulduktan bir süre sonra kız tarafı yine önceden belirlendiği sayıya bağlı kalınarak (bazen de kalınmayarak) toplu halde gelir. Onlar da kendilerine ayrılmış olan yerlere otururlar. Kızın anne ve babasının düğüne katıldığı da oluyor, ayıp düşüncesiyle katılmadığı da.)

Her masada erkek tarafından bir thamade bulunur. Sofra thamadesinin yaşının masadaki diğer kişilerden büyük olması zorunlu değildir. Sülalenin thamade olabilecek nitelikte kimi varsa onlar görev yaparlar. Gerçi sülaleden orada hazır bulunan herkes bir thamade adayıdır. O yüzden hiç thamade sıkıntısı da çekilmez.

Masanın büyüklüğüne yani oturan insan sayısına göre de bir veya bir kaç genç şha ğrıt (içki servisi yapan kişi) olarak görevlendirilir. Bu gençler masadaki herkesin bardaklarına odaklıdırlar ve düğün süresi boyunca su, meşrubat ve alkollü içecekleri mütemadiyen bardakları boş bırakmaksızın doldururlar. 

Thamade masada hemen herkese söz vermeye çalışır, insanlar kendilerini tanıttıktan sonra evlenen çift için iyi dileklerini sunabilsinler diye. (Sanırım memleketteki hemen herkesin biraz hatip olması, bu sofra kültüründeki toplum içinde konuşma geleneğinin insanda zamanla oluşturduğu rahatlık ve hitap gücünün gelişmesi olsa gerek.)

Sofralardaki birbirine çok benzeyen iyi dilek konuşmaları kesintisiz devam ederken bir taraftan da düğün kurulur. Ancak düğün yani müzik ve kafe sofradan daha fazla önemsenmez. Düğün kısa aralıklarla yapılır ve tekrar sofraya dönülür.

Son yıllarda artık düğün organizatörleri ile aracılığıyla da düğünler yapılıyor. Ekonomik durumu elveren aileler artık düğünlerinin daha düzenli, uygulanması gereken khabzeler gerçekleştirilerek yapılması için bu organizatörlere başvuruyorlar. Bu profesyonel khabze uygulama timlerinin sayıları çok değil ancak rağbet görüyorlar. Düğünde geleneksel kıyafetler giyiyorlar ve müzisyenleri de beraberlerinde getiriyorlar. Düğün esnasında "wune yişe (gelini kayınvalidesi ve yakınlarına gösterme töreni)  şave yişij (damadı kız tarafına tanıştırma töreni)" gibi seremonileri usulüne uygun bir şekilde hohlarını yaparak yerine getiriyorlar. Bu küçük törenler de düğünün olduğu mekânda yapılıyor. (Eskiden ayrı tarihlerde uzun uzadıya yapılırken insanlar artık bazı şeylerin pratik hallerini keşfettikleri için oracıkta yerine getiriyorlar sembolik de olsa.) 

Bu düğün organizatörleri, genel olarak düğünün belli bir düzene uyarak kargaşa çıkmadan yapılmasını sağlıyorlar. Tabi ki bu durum da düğün sahibinin stresini oldukça azaltıyor.

Düğün masrafları erkek tarafına ait olmakla birlikte kız tarafının maddi durumuna göre damada evarabapara hediye edilebiliyor. 

Anlatmaya çalıştığım eylemler yöreye, ailenin genel durumuna vs. bağlı olarak farlılıklar gösterebilmektedir. Köylerde yapılan bu törenlerde daha değişik uygulamalar oluyor. Hatta artık, salon düğünlerindeki toplu gelenek uygulamalarını eleştiren ve her bir ritüelin başlı başına ve hakkıyla yapılması gerektiğinin tartışılmasına başlanmış durumda. Yani şave yişij, wune yişe gibi törenlerin anlamını ve özelliğini koruyarak gerçekleştirilmesi gerektiği vurgulanıyor.

 

Fotoğraflar Dzıbe Fatih ile Tatar Rameta'nın Nalçik'te gerçekleşen düğünlerinde çekilmiştir. 

 

NART DERGİSİ 84. Sayı

 

 

 

+''+nan+'



'+Gupse Altınışık

Share