Samsun’da Geleceğe Açılan Kapı / Selim Ukbe Sezgin

Selim Ukbe Sezgin

Ben Selim Ukbe Sezgin, 21 yaşındayım. Düzce Köprübaşı Ömerefendi köyündenim. Haçemizim. Ankara Medipol Üniversitesinde Yönetim Bilişim Sistemleri Bölümü 1. Sınıf öğrencisiyim. 26-27 Nisan 2025 tarihlerinde Samsun’da düzenlenen KAFFED Gençlik Çalıştayı, Çerkes gençliğinin kendine ve halkına olan sorumluluğunu bir kez daha ortaya koyduğu anlamlı bir buluşmaya sahne oldu. Diasporanın dört bir yanından gelen gençler, toplumsal meselelere duyarlılıkla yaklaşarak fikir alışverişinde bulundu; kültür, kimlik, iletişim ve elbette siyaset gibi alanlarda derinlikli tartışmalar yürütüldü. İki gün boyunca devam eden bu çalıştayda anlamlı, üretken ve ilham verici fikirler ortaya çıktı.

Çalıştay boyunca alanında uzman akademisyenlerin de yer alması, biz gençlere adeta yol gösterici oldu. Prof. Dr. Erol Taymaz’ın gerçekleştirdiği “Geçmişten Geleceğe Örgütlü Mücadelemiz” başlıklı oturum, sadece bilgi veren bir sunum değil, aynı zamanda bir farkındalık çağrısıydı. Çerkes halklarının tarih boyunca yürüttüğü örgütlü mücadeleyi tarihsel bir derinlikle ele alan Taymaz, bugünün gençliğine güçlü bir mesaj verdi: Geçmişin birikimiyle gelecek inşa edilir. Ve bu gelecek, ancak örgütlü, bilinçli ve dayanışma içinde yürütülen bir çabayla şekillenir. Erol Hoca’nın, tarihsel sürekliliği bilimsel bir perspektifle ele alırken aynı zamanda gençlerin bugünkü enerjisini harekete geçirecek bir motivasyon dili kullanması, oturumu sadece bilgilendirici değil, aynı zamanda ilham verici kıldı. Oturum sonunda kendimi bu haklı dava yolunda daha donanımlı, daha sorumlu ve umutlu hissettim.
Benim için bir diğer unutulmaz oturum ise Prof. Dr. Mitat Çelikpala’nın “Bildiğimiz Dünya Sona Erdi; Yerine Ne Gelecek?” başlıklı oturumuydu. Rusya Federasyonu’ndan Kafkasya’ya, Türkiye’den küresel güç dengelerine kadar geniş bir perspektifle bizleri düşünmeye davet etti. Mitat Hoca’nın anlattıkları aslında hepimiz için, toplumumuz için çok önemliydi. Anlattıklarıyla yalnızca bugünü değil, yarını da doğru okuyabilmemiz için hepimizin kafasında, içerisi sorularla dolu yeni bir evin penceresini açmıştı adeta. Bizim gibi azınlık olarak yaşan bir toplum için bu oturum, değişen dünyada nerede duracağımızı, mevcut konjonktür gereği nasıl bir yol izleyeceğimizi konuşmak için gerçekten harika bir ortamdı.

Diğer bir oturum ise Elçin Başol tarafından gerçekleştirilen “Abhazya’nın Güncel Durumu ve Gelecek Perspektifi” oturumuydu. Abhazya’nın mevcut durumunu bizlere anlatan Başol, hem anayurdumuzla bağ kurmamız gerektiğini hem de bölgedeki gerçekleşen gelişmeleri dikkatle takip etmemiz gerektiğini vurguladı. Elçin Hoca vurguladığı noktalar aslında bilinçli bir genç diasporanın inşası açısından büyük bir önem arz ediyordu.
Çalıştayın ikinci günü ise ayrı bir güzeldi. Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı, İlkadım Belediye Başkanı ve Tekkeköy Belediye Başkanı’nın katılımıyla gerçekleşen oturumda, gençlerle hoş ve sıcak bir sohbet ortamı oluşturuldu. Yerel yönetimlerin gençliğe ve Çerkes kültürüne olan duyarlılığı, bizler adına büyük bir sevinç kaynağı oldu. Katılımcı başkanlarımızın içten ve cesaret verici öğütleri, gençlerin siyasete ve toplumsal katılıma dair inançlarını da pekiştirdiğine inanıyorum.

Yazımın başında da belirttiğim gibi çalıştayda birçok grup vardı. Benim içinde bulunduğum grup “Siyasete Katılım” grubuydu. Bu grubu seçmemdeki ana etken, uzun yıllar boyunca çeşitli nedenlerden dolayı siyaset arenasında yeterince görünür olamayışımız, taleplerimizi ve kimliğimizi güçlü bir şekilde ifade etme fırsatı bulamayışımızdı. Oysa bugün değişen dünyada yeni bir bilinç ve farkındalık yükseliyor; Kimliğimizi kaybetmeden, aksine onu onurlandırarak ve merkeze alarak siyasal alanda yer edinmek. Grubumuzda yürütülen tartışmaların özünde şu fikir öne çıktı; Her bir Çerkes bireyin kendisine uygun gördüğü en yakın siyasi organizasyonda özgürce yer alması ve o organizasyona katılmasıdır. Ancak bu katılım kimliğini geride bırakarak değil, Çerkes olduğunu bilerek, kültürünü yaşayarak ve yaşatarak gerçekleşmeli. Çünkü kültür yalnızca düğünlerde oynanan bir oyun, önemli günlerde giydiğimiz bir kıyafet değildir; kimliğimizin, düşünce tarzımızın, hatta siyasal tercihimizin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu bağlamda Çerkes gençliği olarak yapmamız gereken şey çok açık ve nettir; Siyasete korkmadan katılmalı, söz sahibi olmalı ve temsiliyet gücümüzü arttırmalıyız. Bunu yaparken tek sesli değil, çok sesli ama aynı yürekle yapmalıyız. Farklı siyasi görüşlerimiz olabilir. Hayatta her şey siyah olsaydı beyazın bir anlamı olmazdı. Ancak hepimizi birleştiren, hepimizin ortak bir yanı var; anayurdumuzun hatırası ve anadilimizin melodisiyle yoğrulmuş bu kadim kimlik!

Samsun’daki bu çalıştay, sadece fikirlerin değil, aynı zamanda umutların ve sorumluluğun da paylaşıldığı bir platformdu. Gençler olarak artık sadece geleceğin değil, bugünün de aktörleri olmak zorundayız. Ve şunu biliyoruz ki: Kimliğimizi savunarak, kültürümüzü unutmadan siyaset yapmak mümkündür. Hem de gerektiği kadar güçlü, gerektiği kadar onurlu bir şekilde…

 

Share