Belgelerin Işığında Abhazya 1937-1953

I.BÖLÜM

Abhazya’da yaşanan sorunların kökleri geçmişte yatmaktadır. Çarlık yönetiminin nüfusun bir kısmını Türkiye’ye göç ettirdiği bilinmektedir. Abhaz halkının önemli bir bölümü yurtlarından koparılarak Türkiye ve bazı Ortadoğu ülkelerine göçe zorlanmışlardır. Geride kalan Abhazlar ise Çarlık rejimi tarafından “suçlu” ilan edilmişlerdir. Abhaz halkına yöneltilen itham, sömürgecilere karşı on yıllarca ulusal kurtuluş savaşı vermelerine dayanıyordu. Harap edilmiş Abhazya’ya 1860’ların sonlarından itibaren özellikle 1877-1878 Türk-Rus Savaşı’ndan yoğun biçimde çoğu Mingrel olmak üzere Gürcü, Ermeni, Rum, Estonyalı, Bulgar, Alman ve Moldavya’lılar yerleştirilmişlerdir. İskan politikası süresince Çar yönetimi Abhazların anayurtlarına dönmelerine izin vermemiştir.

1897 Nüfus sayımına göre Sohum bölgesinin doğal artış sürecindeki nüfusu %55.3 Abhaz (58.697 kişi) –ki tüm Kafkasya’daki Abhaz sayısı 71.000 kişiydi- %24.4’ü Gürcü (23.810’u Mingrel olmak üzere 25.873 kişi), %6.1’i Ermeni (6.552 kişi), %5’i Rum (5.393 kişi), %4.9’u Rus (5.135 kişi) halkları olmak üzere toplam nüfus 106.000 kişiden oluşuyordu. Menşevik işgali döneminde başlatılan güç politikası 1937’de Beria’nın yönetiminde eksiksiz uygulanmaya başlanmıştır. Çiftçi ailelerinin Abhazya’ya iskanı önceleri Narkomzen (Gürcüstan Tarım Bakanlığı) tarafından koordine edilmiş,daha ileri aşamalarda ise iskan politikası 27 Mayıs 1939 tarihli CC VKP/6 ve SSCB Sovnarkom kararına dayanılarak uygulanmaya konulmuştur. Sovyetler Birliği Göç Dairesi 14 Eylül 1939 tarihinde bu karara göre kurulmuştur. 27 Mayıs 1939 günü “SSCB Sovnarkom altında göç örgütsel özellikleri” yasası da kabul edilmiştir. Daire personelinin 135 kişiden, Yerel Daire ve bölüm hizmetlerinin cumhuriyet, geniş ve dar bölgede üye kadrosunun ise 11.100 kişiden oluşması öngörülmüştür. Ağustos 1939 ile Ocak 1940 arasındaki bakım giderlerinin üç milyon ruble olacağı tahmin edilmiştir. Yerel göç bölüm ve hizmetlerinin oluşturulmasının 1 Ekim 1939’a kadar tamamlanması kararlaştırılmıştır. Aynı yıl Gürcüstan Sovnarkom’u altında Muadil Daire konulmuş ve başına “Abhaz Muhtar Cumhuriyeti Sovnarkom’u altında göç dairesi kararları” çalışmasının yazarı V.Rapava getirilmiştir. Hemen ardından da Abhazya’da sistemli ve planlı iskan başlatılmıştır. Gürcüstan Sovnarkom’u 25 Ekim 1939’da “Gürcüstan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nde tarımsal göç projesi yasası” kabul edilmiştir.

Cumhuriyet Sovnarkom’u Göç Dairesi tarafından sunulan ve “yoğun yerleşim ile zengin yerüstü kaynaklarına sahip Abhazya Muhtar Cumhuriyeti’nde 700 yeni evin inşa edilmesini” öngören projeyi kabul ederken tüm Gürcüstan’da 1.150 ev yapılması planlanmıştır. Göç politikası, yeni yerleşim birimlerinin inşa ve su-elektrik bağlanması toplam 28.9 milyon rubleye mal olmuştur. Göç Dairesi’nin Abhazya Cumhuriyeti Sovnarkom’u altında faaliyet gösterdiği dönemde başkanlıklarını Gagua, Djandzgava ve A.Djikia yapmıştır. Gürcüstan SSC’de 1940 yılında tarımsal göçün başlatılmasına yönelik 31 Ekim 1939 tarihli ve V.Rapava imzalı talimatnamede şunlar belirtilmiştir: “Çiftçi ve bireylerin Abhazya Muhtar Cumhuriyeti’ne göçü ve iskanı, boş arazi ve bakir toprakların ataletten kurtarılmasını hedefliyor. Çünkü yerli halk yeterli iş gücünden yoksundur.” Oçamçıra Bölgesi’nde Kindgi yerleşim biriminde Beria’nın adı verilen yeni oluşturulmuş Kollektif Çiftliğe 1.600 hektar toprak tahsis edildiği ve 1939 yılında 230 ailenin yerleştirildiği, 1940’da da 180 ailenin daha iskanının planlandığı “talimatnamede” belirtilmiştir. Yeni göçmenler Adziubja, Bambora, Bzyb, Atara, Kinguisepp, Ldzaa, Akvaska ve diğer köylerdeki yerleşim birimlerinde yaşayacaklardır. Bu köylerin ekilebilir topraklarından 7.000 hektardan fazlası göçmenlere verilecektir. 1940 yılı için yapılan tahmini ormanlık arazinin, 1850 hektarı kaplayacağını öngörmektedir. Geliş ay ve yıllarına göre göçmenlerin sayılarının, isimlerinin, geldikleri bölgeler ve yeni yerleşim alanlarının kayıtlı olduğu raporlar korunmuştur. Göçmenler daha çok Tsaguerski, Gueguechkorski, Chakharotskuiski, Tsalendjikski, Abashski, Tsakhaevski, Zugdidski, Ambrolaurski, Khobski, Tsulukidzevki, Ozurguetski ve batı Gürcüstan’ın diğer bölgelerinden gelmişlerdir. Mesela, 25 Temmuz 1940’da Oçamçıra’daki Adziujba köyünde Bakradze’nin adı verilen kolhoza 264 aile, aynı yıl 22 Ekim’e kadar Gudauta bölgesindeki Zvandripsh köyünde Stalin’in adı verilen kolhoza da 95 aile yerleştirilmiştir. Abhazya Muhtar Cumhuriyeti’ne yukarıda bahsedilen bölgelerden kitlesel göç, 25 Nisan 1940’da SSCB Sovnarkom’u ve CC VKP/b/ tarafından geçirilen ve “Gürcüstan SSC’de çay sanayiini, narenciye ziraatını ve yüksek kaliteli şarapçılığı geliştirecek daha ileri tedbirleri” öngören meşhur karardan sonra daha örgütlü ve planlı bir niteliğe bürünmüştür. Hiç kimsenin yerleştirilmemiş olmasına karşın, kararda sadece Galski bölgesinden bahsedilmesi ilginçtir. Göç Dairesi’ni konu alan ve “göçle ilgili tedbirler” başlığını taşıyan bölümde 1940-44 arasındaki dönemde narenciye ve çay yetiştirilecek toprakların işlenmesine ilişkin somut bilgiler yer almıştır. Bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için toplam 126.770 ruble tahsis edilmiştir.

Abhazya Cumhuriyeti Devlet Planlama Komitesi’nin hükümete verdiği raporda, Gürcü halkının sevgili evladı L.P.Beria yoldaşın girişimiyle Gürcüstan’ın fakir bölgelerinden binlerce ailenin Abhazya’ya göç ederek asırlar boyunca ihmal edilmiş geniş arazileri işlemeye koyuldukları belirtilmiştir. Gürcüstan SSC’nin yoksul ve kalabalık bölgelerinden göç eden 1650 aile 11 yeni devlet çiftliğine yerleştirilmiş, 1944 sonuna kadar da 5404 ailenin daha iskan edilmesi öngörülmüştür. Üç yıl boyunca göç eden ailelerin sayısı 2120’yi, göçmenlerin sayısı ise 10.600’ü bulmuştur. 1939-1940 yıllarında göç politikasının masrafı 32.2 milyon ruble, yeni kurulan devlet çiftliklerinin modern teçhizatla donatılması da 5.5 milyon ruble tutmuştur.

Abhazya Yüksek Sovyeti’nin Temmuz 1940 tarihli oturumunda Gagra, Gudauta ve Oçamçıra bölge icra komitelerinin başkanları konuşmalarında 1937’de Beria tarafından başlatılan göç politikasında elde edilen “önemli başarılar” özellikle uygulanmıştır. Elinizdeki derleme çalışması verilen demeçlerden alıntıları kapsamaktadır.

Abhazya Sovnarkom Başkanı K.Chickinadze cumhuriyette Sovyet Yönetiminin kurulmasının 20. yılının kutlandığı Abhazya Yüksek Sovyeti yıllık oturumunda yaptığı konuşmada göç politikası ile ilgili olarak şunları söylemiştir: “Abhazya’daki Sovyet iktidarın en mühim başarılarından biri; Beria yoldaşın doğrudan yönetimi altında, Gürcüstan’ın aşırı kalabalık bölgelerinden çiftçilerin yerleştirilerek, Abhazya’nın asırlarca tahrip ve ihmal edilmiş topraklarının işlenmesidir.”

İkinci Dünya Savaşı’nın başlaması ile SSCB Sovnarkom’un 25 Temmuz 1941 tarihli kararında “özel emre kadar göçmenlerin ve yerleşecekleri toprakların seçiminin durdurulmasını” önerdiler. Ancak Abhazya önderliği (K.Chickinadze, M.Baramia vb.) bu karar Moskova’dan tebliğ edilmemiş gibi davranarak göç politikasını sürdürmüşlerdir. Abhazya Sovnarkom’u ve Abhazya Bölgesel Komitesi’nin, yukarıda bahsedilen kararı temel alarak, ancak 1941 sonunda çıkardıkları ortak kanun şöyledir: “Yeni devlet çiftliklerinde evlerin inşası durdurulmalıdır. Abhazya’da yeni kolhozların ihtiyacı ile ilgilenen inşaat bürosu 10 Aralık 1941’den itibaren feshedilmelidir.” Yine de bu ortak kararın resmi bir niteliği vardı: Abhazya Hükümeti aynı politikayı İkinci Dünya Savaşı boyunca sürdürmüştür.

Narkomzen Hükümet Komisyonu ve Gürcüstan Sovnarkom’u Göç Dairesi Hükümet Komisyonu’nun, Abhazya topraklarının üçte ikisinin dağlarla kaplı olduğunu “dikkate almadığı” belirtilmelidir. Çok geniş boş ve bakir toprakların hikayesi şovenist yöneticiler tarafından Abhazya’ya göçmen iskan etmek için uydurulmuştur. Gürcüstan Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı Daire Şefi G.Narsia, göç politikası sonuçları ile ilgili raporunda “yerleşime açılan bazı toprakların tarıma elverişsiz olduğunu” itiraf etmiştir. Tevekkeli değil, yeni iskan edilen bazı göçmenler kaçmışlardı. Bazı çiftçiler kaba kuvvetle iskan edilmeye zorlanmışlardır.

Gürcüstan Sovnarkom’u 29 Nisan 1942’de “Abhazya Muhtar Cumhuriyeti’ne 1942 yılındaki tarımsal göç tedbirleri” meselesini yeniden gözden geçirmiştir. Bu önlemler 15.105 ruble tutmuştur. 1942 yılında Gürcüstan’ın çeşitli bölgelerinden Abhazya’ya yerleştirilen 526 ailenin devlete maliyeti 43.954 olmuştur. Göçmenlerin 1942’de Oçamçıra bölgesinde Beslakhuba, Kochara ve Kutol’a, Gudauta bölgesinde Zvandripsh, Arsaul, Kulanyrkhua ve Bambora köylerine yerleşmeleri öngörülmüştür.

Göçmenler için oluşturulan devlet çiftlikleri günlük hayattaki kültürel ve ekonomik problemleri sürekli olarak Cumhuriyet Sovyeti ve Parti organlarının katı denetimi altında tutulmuştur.

Sovnarkom ve Abhazya Parti Bölge Komite Bürosu, 28 Ocak 1942’de yeni kurulan devlet çiftliklerinde bahar ekim kampanyası için yapılacak hazırlıkları görüşmüşlerdir. Ancak çiftçilerin çoğunun ekim zamanı için hazırlıklara başlamadıkları, tarımsal kadroların yeterli insan gücüne sahip olmadıkları görülmüştür. Bunların yanı sıra, yerli Abhaz nüfus tarafından göçmenlere verilen büyükbaş hayvanların büyük çoğunluğu çalışmış, kalanlar ise gıdasızlıktan ölmüşlerdir.

Abhazya Narkomzeni’nden, Gudauta ve Oçamçıra Bölgesel Yürütme Komitesi’nden en kısa zamanda çiftlikleri için yeni sürüm alanları garantilemeleri, yerel traktör ve Tarımsal Donatım İstasyonları’nın Direktörleri ve Siyasi Bölüm Şefleri’nden merkezi plan doğrultusunda ekim kampanyası için acilen traktör ve mekanize destek tahsis etmeleri istenmiştir.

1944 yılı ortasına kadar Abhazya’ya göçün geçici olarak durdurulduğu bir dönem yaşanmıştır. Ancak Gürcüstan Cumhuriyeti Sovnarkom’u 14 Haziran 1944’de “Abhazya Muhtar SSC’de 1944 yılı için tarımsal göç planı” başlığını taşıyan yeni kararlar alındıktan sonra Abhazya Cumhuriyeti Sovnarkom’u da 29 Ağustos 1944’de muadil “Abhazya Muhtar Cumhuriyeti’nde 1944 yılı için göç tedbirleri planı” kararını çıkardı. Daha önce bahsedildiği gibi sonraki yıllarda göçmenler için devlet çiftlikleri, eşsiz ormanlar kesilerek ve masraflar Cumhuriyet bütçesinden karşılanarak kurulmuştur.

Abhazya Muhtar Cumhuriyeti bu amaçlar için 1944 yılında 7.639.7 ruble ayırmıştır. Evlerin yapımı 1.800 ruble, tamiri 1.160 ruble, 1945 yılı için inşaat malzemeleri hazırlığı 2.500 ruble tutmuştur. Göçmenlerin yerleşim merkezlerine işgücü ve ulaşım vasıtalarını temin etmek görevleri Gudauta ve Oçamçıra Bölge Yürütme Komiteleri’ne verilmiştir. Savaş sonrasında, özellikle 1950’li yılların başında, o zamana kadar çok sayıda Gürcü çiftçinin zaten Abhazya’ya göç etmiş olmasına rağmen göç politikası tırmandırılmıştır. 1946 yılı planı 300, 1950 yılı planı ise 900 evin kurulmasını gerektirmiştir. 1946 yılında göçmenler için açtığı devlet çiftliği kurulmuş, bu sayı 1951’de 10’a, 1935-1955 arasında da 25’e çıkmıştır.

Abhazya’ya yerleştirilen Gürcü göçmenlerin sayıları da ilginçtir. Eksik bilgi içeren bir belgede devlet çiftliklerinin kurulmaya başlandığı 1937’den 1950 başlarına kadar 2.210 ev inşa edilmiş, 2.443 kişi Abhazya’ya yerleştirilmiştir. 1953 istatistiklerine göre inşaatların başlamasından itibaren “Abkhazpereselenstroy” toplam 124.968 m2 üzerine 3.378 ev yapmıştır. Mevcut diğer istatistik veriler ne yazık ki göçmenlerin sayısı ile ilgili doğru bilgileri vermemektedir. Göçmenlerin sayısı ile ilgili tahminler ancak 1939 ve 1959’da tüm cumhuriyette yapılan nüfus sayımlarından yapılabilmektedir. Bu yıllar boyunca tüm halkın da bildiği gibi Abhazya’daki Gürcü nüfusu 66.000’e ulaşmıştır.

Önceleri Gürcü göçmen kolhozları, Abhaz köylerinin dışına ve işlenebilir topraklar üzerine kurulurken, sonraları köylerin içine taşınmış ve Abhaz nüfus azınlığa düşürülmüştür. Muhtar göçmenlerin toplu yerleşimleri ve yerel halkın bazı köyler ile Cumhuriyet genelinde azınlığa düşürülmesi, Abhazya’da yürütülen kasıtlı göç politikasının kanıtlarıdır. Sohum, Gagra ve Gulripsh bölgelerinden Rum, Alman, Türk ve diğer ulusal azınlıkların sürülerek yerlerine Batı Gürcüstan’dan zor kullanılarak getirilen binlerce Gürcü ailesinin yerleştirilmesi, asimilasyon sürecini daha da hızlandırmıştır.

Abhazya’ya zor kullanıma dayalı bu göç, etnik Gürcüler için de olumsuz sonuçlar vermiştir. Meşhur Gürcü etnografı A.Z.Robakidze Svan’ların Abhazya’ya, Kevsur’ların da düzlük Kartli’ye gitmeleri gibi geçmişte yapay göçlerin yaşandığını kaydetmiştir. Yaşamın doğal sürecini aksatan bu değişiklikler radikal ekonomik dönüşümlere, göçmenlerin gelenek ve yaşam biçimlerinin farklılaşmasına yol açarak etnik kimliklerini yitirmelerine, hatta daha ileri durumlarda yeni yerleşim bölgelerinin yerel hastalıklarına bağışık olmadıklarından dolayı hastalık ve ölüm ihtimalini artırmıştır.

II. BÖLÜM

“Sovyet karşıtı, karşı devrimci, sabotajcı, terörist-asi casus örgütü” olduğu iddia edilen “Anti-Sovyet Milliyetçi Organizasyonu” ve benzerleri gibi Abhazya’da var olduğu öne sürülen ve N.A.Lakoba, V.K.Ladaria vb. Başkanlığını yaptıkları yasadışı gruplarla ilgili belgeler, 1937 Ekim sonu Kasım başında Sohum’da cereyan eden açık mahkemenin “Sovetskaya Abkhasia” gazetesinde de yayınlanan tutanakları, Abhazya Cumhuriyeti Kamu Savaşçısı V.Shonia ve M.Delba’nın konuşmaları, Abhazya üst mahkemesinin mahkumiyet kararına basında çıkan tepkiler ve V.Ladaria, M.Chalmaz, V.Lakoba, M.Lakoba, K.Inal Ipa ve diğerleri için idam kararı, mahkemeden önce basında çıkan makalelerdir. Bu makalelerin tutuklanmaktan kurtularak şimdi huzurlu bir hayat süren yazarları okurları Abhazya’da çok sayıda halk düşmanı, casus, sabotör ve eşkıyaların varolduğuna inandırmaya çalışmışlardır. “Halk düşmanlarına karşı acımasızca savaşmak” adlı uzun makalenin yazarı Abhazya’da Sovyet döneminin başarılarının “vahşi haydut N.Lakoba’nın önderliğinde faaliyet gösteren gizli faşist ajanları olmasaydı daha iyi fazla olacağını” iddia etmişlerdir. Makalenin yazarı “faşist casuslar grubu” olarak tanımlandığı insanlar halkın en sevgili evlatlarıydı ve cumhuriyetlerinin var olması için her türlü gayreti göstermişlerdir. Bu şahıslar M. Chalmaz, D. Kerchuloria, B. Zantaria, V. Ladaria, M. Lakoba, Z. Beria, L. Kiuta, K. Inal-Ipa, M. Gartskia, D. Chagava, K. ve N. Bagapshes, P. Avidzba, V. Gvaha, Z. Agrba, A. Ashkhatsava, A. Vardania, T. Abgadj ve diğerleridir.

Elinizdeki derlemenin ikinci kısmında 1937-1940 arasındaki tasfiyelerin kurbanı olan kişilerle ilgili mahkeme kararları, tutukluların NKVD sorgucularının elimde maruz kaldıkları insanlık dışı muameleler ile ilgili olarak üst makamlara yaptıkları şikayetler ve akrabalarına yazdıkları mektuplar yer almıştır. Aynı bölümle milli politikanın en gaddar biçimde ihlal edildiğini kanıtlayan belgeler yerleşim birimleri ve sakinlerinin isimlerinin değiştirildiğine ve eğitim dili olarak Gürcüce’nin ikame edildiğine dair gerçekler, Abhazya’daki milli politikanın ihlal edildiğine ilişkin Abhaz aydınlarının VKP/b/ Merkez Komitesi’ne ve SSCB Yüksek Sovyeti’ne kınama mektupları sunulmuş, Parti Bölge Konferansındaki konuşmalar iletilmiştir.

Abhazya’daki şehir ve yerleşim merkezlerinin isimlerinin değiştirilmesine 1936’da başlanmış, 1947’de ise planlı bir hal almıştır. Mart 1947’de Abhazya Yüksek Sovyeti Prezidyum’u altında ve M. L. Khastba başkanlığında resmi sıfat taşıyan “şehir ve yerleşim birimlerinin isimlerinin kaydedilmesi komisyonu” kurulmuştur.

1948 ile 1952 arasında 150’den fazla şehir ve yerleşim merkezinin adı değiştirilmiştir. Sadece coğrafi isimler değil, cadde, meydan, tren istasyonu, orta okul ve liselerin hatta öğrencilerin adları değiştirilmiştir. Abhazya Muhtar Cumhuriyeti eski başkanı M. DELBA 21. Parti bölgesel toplantısında Mayıs 1953’te yaptığı konuşmada bu noktaya temas ederek şunları söylemiştir: Maceracı Mgeladze “Biz Parti Bölgesel Komitesi’nden muhalefetle karşılaşmadan serbestçe davranışlarını sürdürmüştür. Eski Abhaz ve Rus yerleşim birimleri Mgeladze istek ve baskıları karşısında hiçbir haklı sebebe dayanmaksızın çarpıtılmış ve değiştirilmiştir.

Gürcüstan eski başbakanı V.M. Bakradze Mayıs 1953’teki aynı parti konferansında itiraf niteliğinde sözler söyleyerek “Abhazya’da çok sayıda kanun dışı uygulama yapılmıştır. İnsan Sovyet kanunlarından kaynaklanan bu çarpıtmaları dinlemeye bile katlanamıyor. Abhazya’da ekonomik ve kültürel hayatta uygun olmayan pek çok icraat yapılmıştır” demiştir.

Abhaz alfabesinin yasaklandığını, Abhaz okullarının kapatıldığını, Abhaz dilinin eğitimden kaldırıldığını ve yerlerine Gürcü kültürünün ikame edildiğini daha önce de belirtmiştik

Abhazya’da Mayıs 1937’de yapılan Parti Bölgesel Konferansı yeni alfabeye geçişi önermiştir. Yeni bir alfabenin yaratılmasını savunanlar görüşlerinde ısrar ederken aynı zamanda ısrarın yanında Uslar alfabesinin “içeriğinin Ruslaştırmaya dayandığını ispata” çalışmışlardır. Delba makalesinde “19. Asrın sonlarında Çar yönetiminin general ve bürokratları tarafından yaratılan ve Ruslaştırma amacı güden Abhazca alfabe, Abhaz halkı tarafından hiçbir zaman benimsenerek kullanılmamıştır” demiştir. Abhaz okullarının “Reorganizasyonu” çalışmalarında aktif rol oynayan aynı şahıs daha sonra şöyle konuşmuştur. “Bu alfabe Abhaz okullarında dilin Gürcüce’ye dönüşmesinde çok olumlu rol oynamıştır.”

Gelişmeler bu akımın savunucularının gerçek niyetini ortaya çıkarmıştır. İkinci dünya savaşının başlaması pratiğe geçilmesine engel olmuştur. Fikir 1944’de tekrar gerçekleşme noktasına yaklaşmıştır. Abhaz bilim adamı ve profesörleri A. Maggania, B. Katsia, K. Geria, S. Ashvenba ve M. Buava’dan oluşan bir grup Abhazya Parti Bölge Komitesine davet edilmişlerdir. Kendilerinden Abhaz okullarında eğitim dilinin Gürcüce olması için bir hazırlık çalışması yapmaları istenmiştir. Öneriler ve fikirleri 1944’ün ikinci yarısında Abhazya Parti Bölgesel Komitesi’ne aynı zamanda sunulmuştur. İki çalışma da birbirinin tekrarı olduğu için aynı kaynakta dikte ettirildikleri çok belliydi. Neydi bu parlak fikirler? Sovyet iktidarının ilk günlerinden itibaren Abhaz okullarında uygulanmaya başlanan eğitim sisteminin ulusal kültürün gelişmesini engellediğini ispat etmeye çalışmışlardır. “Bütün milletlerin babasından” esinlenen yazarlardan birisi “Abhaz kültürü kendisinden çok üstün olan Gürcü kültüründen çok etkilenmiş ve sayesinde zenginleşmiştir” demiştir. Bu sebeple Abhaz okullarında Gürcü dilinde eğitime geçilmesini “zamanı çoktan gelmiş bir mesele” olarak değerlendirmişlerdir.

Abhazya Bölgesel Komitesi Bürosu 9 0cak 1945’de bu fikir ve önerileri değerlendirerek M. Delba (Başkan), S. Sigua, Sh. Khubutia, I. Tuzcagze ve A. Chochua’dan oluşan bir komisyon kurulmuştur. Komisyon “Abhazya’daki okulların eğitim kalitesini yükseltmek” amacıyla bir strateji saptamakla görevlendirilmiştir.

Komisyon 12 Mart 1945’de “eğitim kalitesini yükseltmek” ile ilgili projelerini sunmuştur. Komisyon raporunun son bölümünde şunlar yazılmıştır: “Abhaz halkının çoğunluğunun Gürcü’ce konuştuğu gerçeği ve Abhaz-Gürcü halkları için tek alfabe, eğitim düzeyinde ve Gürcüce’ye geçilmesinin gereğini ortaya koymuştur.” Rapor şöyle devam eder. “Eğitim sisteminde Gürcü diline geçilmesi Abhaz halkının kültürel gelişmesinde çok olumlu bir rol oynayacaktır.

Abhaz Parti Bölgesel Komite Bürosu 13 Mart 1945’de şu kararı almıştır: “Abhazya Muhtar Cumhuriyetindeki orta okulların eğitim kalitesini yükseltmeyi hedefleyen strateji, Abhaz aydınlarının öğrencilerin ve ebeveynlerinin arzularını dikkate alınarak mevcut eğitim sistemi terk edilmektedir.”

Abhazya Parti Bölgesel Komite Sekreteri A.Mgladze bu kararı Gürcüstan Komünist Partisi Merkez Komitesine göndermesinin yanı sıra Gürcüstan Komünist Partisi Merkez Komite Sekreteri K.Charguiani’ye reorganize edilmiş Abhaz okullarının yeterli sayıda öğretmenden mahrum olduğunu söylemeye karar vermiş ve bu sebebe dayanarak Gagra, Gudauta, Oçamçıra ve Gali’de yeni pedagoji enstitüleri açılması için baş vurduğunu dile getirmiştir. Sonuçta bu tip pedagoji enstitüleri açılmıştır. Profesör kadroları ve öğrenci kontenjanı tamamen batı Gürcüstan kökenliler tarafından doldurulmuştur. Bu karar Abhazya’nın demografik yapısında da değişikliğe sebep olmuştur.

Elinizdeki derlemenin ikinci bölümünün son kısmı kendi halkının çıkarlarını savunan Abhaz aydınlarının mektup ve konuşmalarına ayrılmıştır. Bu belgeler arasında 24 Şubat 1947’de genç Abhaz bilim adamları G.A.Dzidzaria, B.V.Shinkuba ve K.S.Shakryl tarafından VKP Merkez Komitesine hitaben kaleme alınan bir mektup vardır. Mektup Abhazya’da ulusal politikanın çarpıtılmasını açıkça dile getirmektedir. hemen akabinde imza sahipleri “Burjuva milliyetçileri” ve “faşist” ilan edilmişlerdir.

O dönemde birinci sekreter Eduard A.Şevardnadze Gürcüstan Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin 27 Haziran 1978 tarihinde 11. oturumunda yaptığı konuşmada Abhazya’da 1930-1950 arasındaki stratejik olaylara değinerek şunları söylemiştir: “Geçmişte Abhaz halkının maruz bırakıldığı şovenist uygulamaların adını koyalım ve tereddütsüz kabul edelim. Bu politika hem Gürcü hem de Abhaz halkının çıkarlarına aykırı olmuştur.”

Stalin’in ölümünden ve Beria’nın kınanmasından sonra Abhazya’daki hızlı asimilasyoncu politika geçici olarak durmuştur. Herkesin bildiği gibi Sovyetler Birliği Komünist Partisinin 20. Kongresi Stalin’in maskesini düşürmüş ve sertlik politikalarının bitişiyle simgelemiştir. Sovyetler Birliği Komünist Partisi Merkez Komitesi Temmuz 1956’da Cumhuriyetteki ulusal politikaların en belirgin çarpıtmalarını dile getiren “Gürcüstan Komünist Partisi Merkez Komitesi çalışmalarının hataları” başlıklı kararı çıkarmışlardır. Kararda şu ifadeler yer almıştır: “Abhazya ve Osetya’da Gürcü, Abhaz, Ermeni ve Oset halkları arasında yapay düşmanlık tohumları atılmış; Abhaz, Ermeni ve Oset kültürleri kasten yok edilmeye çalışılmış, bu halklara karşı kuvvete dayalı asimilasyoncu politika uygulanmıştır.”

Kararda doğru bir tespit yapılarak Gürcüstan Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin tarihten ders almadığı ve Beria’nın asimilasyoncu politikalarının sonuçlarının ortadan kaldırılmadığı belirtilmiştir. Gürcüstan Komünist Partisi Merkez Komitesi oturumunda karar onaylanmış ve şöyle denilmiştir: “Beria ve suç ortakları açıklandıktan sonra Leninist ulusal politikanın geçmişteki çarpıtmalarına karşı acil önlemler alınmış olmasına rağmen engellemelerle karşılaştığından dolayı yavaş uygulanmıştır. Bu durum özellikle Parti çizgisinin düzeltilmesinde ve yüksek mevkilere Gürcü olmayan unsurların atanmasında görülmüştür.”

Meşhur Abhaz tarihçiler Z.V.Anchabadze ve G.A.Dzidzaria 1972’de şöyle yazmışlardır: “Beria ve suç ortakları Leninist ulusal politikayı açık seçik tahrif etmişlerdir. Abhaz halkının ulusal gelişimini engellemişler, Abhaz-Gürcü kardeşliğini bozmaya çalışmışlardır. Abhaz okulları kapatılmış, diğer yasa dışı politikalar uygulanmış, Abhaz kültürü yok edilmeye gayret edilmiş ve kuvvete dayalı asimilasyon uygulanmıştır. Abhaz tarihi de şovenist amaçlarla çarpıtılmıştır. En iyi siyasetçiler, edebiyatçılar sanatçılar ve diğer aydın unsurlar ortadan kaldırılmıştır.”

Gürcüstan Kominist Partisi Merkez Komitesinin yeni önderleri ve Abhaz okulları tarafından desteklenen Abhazya Parti ve Sovyet organları 1950’lerin ikinci yarısında ulusal politikanın maruz bırakıldığı çarpıtmaları düzeltmişlerdir.

Ne yazık ki 20. Parti Kongresinde başlatılan bu doğru süreç devam ettirilmemiştir. Gürcü liderliği Abhaz halkının ulusal haklarını göz ardı etmiştir ve göz ardı etmeyi sürdürmektedir. Bu sürece tepki olarak 1957, 1965, 1967, 1978 ve 1989 yıllarında Abhazya’da ulusal nitelikte başkaldırılar meydana gelmiştir. Abhazların kendi kaderini belirleme hakkı (self-determinasyon) dahil olmak üzere meşru haklarının restore edilmesine yönelik haklı talepleri Gürcüstan üst makamlarınca milliyetçilik ve ayrılıkçılık ilanı olarak yorumlanmıştır.

Sovyetler Birliğinde ulusal adaletin ihya edilmesine ilişkin ciddi bir program, akademisyen A.D. Sakharov tarafından sunulmuştur. Sakharov’un programında şunlar söylenmiştir: “Sömürgeci yapıyı tamamen ortadan kaldırarak işe başlamalıyız. Ulusal problem ancak bu şekilde küçük imparatorluklarda yeni birlik cumhuriyetlerinde halledilebilir. Abhazya, Osetya ve başka ulusal birimleri içeren Gürcüstan’ı ele alalım. Eğer Gürcüstan’da reformlar başlatıldığında Rusya Federasyonu’nda da paralel uygulamalar yapılmaz ve eski yapı korunursa bu durum büyük sıkıntılar yaratır. Bu sıkıntılar kaçınılmazdır ancak dönüşümler tüm ülke sathında konfederasyon esas alınarak yapılırsa aşılmaları herkes için daha kolay olur. Ana prensip herkesi kapsar ve herkes tarafından anlaşılırsa sonuçta herkes için adil olacaktır. Özgürlüğü hedefleyen büyük bir halk büyük ve küçük her milletin aynı hakka sahip olduğu gerçeğini kabul etmelidir.”

Kaffed

Share