Abhazya Hiçbir Zaman Gürcüstan’a Bağlı Otonom Bir Devlet Olmayacak

Abhazya Cumhurbaşkanı V. Ardzınba, Gudauta’da bulunan Rus Askeri Üssünün kaldırılmasının yanlış olduğunu düşünüyor. 30 Eylül’de Gürcü-Abhaz savaşının bitişinin 7. Yılı doluyor. Bu tarihin arifesinde Abhazya’nın Cumhurbaşkanı Rus Bağımsız Gazetesi’ne (N.G.) demeç verdi.


Vladimir Muhin: (Röportajı yapan)

N.G.: Anlaşmazlığın çözümü ile ilgili görüşmelerin durumu nedir ve göçmenlerin Abhazya’ya dönüş problemleri nasıl çözümleniyor?

V.A.: Halihazırda Gürcistan ve Abhazya arasında görüşmelerin ana hedefi güvenlik bölgesinde istikrar sağlamak ve silahlanmayı sınırlamak için gerekli altyapıyı oluşturmaktır.

Bu doğrultuda biz belli bir sonuca vardık. Mesela, bu yıl taraflar olarak terörizm olaylarına ve diğer yasadışı politik eylemlere girişenlere karşı koymak için ortak gruplar oluşturduk ve anlaşmazlığı silah zoruyla çözmeye çağrıda bulunanların yargılanması için protokoller imzaladık.

İngur nehrinin her iki tarafında bulunan güvenlik bölgelerindeki askerlerin asgariye düşürülmesi için bir anlaşmaya varıldı. Bu tedbirler, Birleşmiş Milletlerin Askeri Gözlemcilerinin ve Barış Güçlerinin kontrolü ile gerçekleştirilmelidir.

Bununla birlikte, bize göre savaşın yeniden başlamaması, tarafların bir barış anlaşması imzalamalarına bağlıdır. Ve bu anlaşma yeniden savaşın başlamaması için uluslar arası garantileri içermelidir. Maalesef iki yılı aşkın zamandır yapılan tartışmalara rağmen şimdiye kadar metin hakkında bir mutabakata varılamamıştır.

Bu belgelerin paralelinde Gal bölgesinde göçmenlerin geri dönüşü için hazırlanacak proje çalışmaları gündemdedir.

Aslında bu projenin başlamasıyla beraber göçmenlerin bölgeye dönüşü ile ilgili büyük gelişmeler oldu.

Gürcülerin Gal bölgesine dönüşüyle, bu bölgeye hakim olmak için yaptıkları politik girişimleri sezdikten sonra, ben protokolle ilgili belgeleri imzalamadım, ancak buna rağmen göçmenlerin dönüşü için resen girişimde bulundum.

Gürcü tarafının bu geri dönüşe karşı çıkmalarına rağmen, dönüş gerçekleşmiştir. 1998 Mayıs olaylarında Gal bölgesini terk eden göçmen Gürcülerin büyük bir kısmı tekrara dönmüştür. Halihazırda Gal bölgesinde 60.000’den fazla Gürcü yaşamaktadır. Bize göre, bu durum göçmenlerin geri dönüş protokolünün hazırlanmasında göz önünde bulundurulacaktır. Bu arada Gürcü tarafı göçmenleri politik oyunlara alet etmekten, onları adeta oyuncak olarak kullanmaktan vazgeçmelidir.

N.G.: Abhazya7nın statüsünü nasıl görüyorsunuz?

V.A.: Abhazya halkı, “Bağımsız Demokratik Hukuki Devlet” kurma yolunu seçti. Halkın bu iradesi, 3 ekim 1999 yılı referandumunda bir daha ispatlandı. 4 Nisan 1994 tarihinde anlaşmazlığın giderilmesi için taraf olarak Abhazya ve Gürcistan, gözlemci olarak BM, AGİT ve Rusya Federasyonu tarafından imzalanan tarihi dokümanda, Gürcü-Abhaz Devletlerinin arasında hiçbir hukuki bağın kalmadığı kaydedilmiştir. Bu nedenle, anlaşmazlığın tamamıyla çözümüne ilişkin görüşmeler bu dokümana dayanarak devam etmelidir. Abhazya’yı Gürcistan’a bağlamak gibi modelleri bize empoze etmek, 4 Nisan 1994’de imzalanan bu belgeyi hiçe sayarak anlaşmayı ihlal etmektir ve görüşmeleri çıkmaza sokmaktır.

N.G.: Abhazya’da bulunan Barış Güçleri, sorunun çözümü için ne kadar yardımcı oluyorlar? Abhazya’da bulunan Barış Güçlerinin faydaları ile ilgili görüşleriniz nelerdir?

V.A.: BDT’nin himayesi altında gerçekleşen istikrar sağlama girişimleri, Rusya Federasyonu askerleri tarafından yerine getiriliyor ve halihazırda bölgede barış sağlamak için en önemli garantilerden birisidir. Bize göre barış güçleri kendilerine verilen görevleri genellikle düzgün yapıyorlar. 7 yıldır Abhazya’da geniş kapsamlı bir savaşın olmaması bunun en iyi ispatıdır. 1998 yılı mayıs ayındaki olayları hatırlamak gerekiyor. Barış Güçlerinin aktif faaliyetleri sayesinde çatışma bölgesine tarafların ağır topları sokmalarına izin verilmemiştir. Gürcü teröristler tarafından provoke edilen savaşların yayılmasına imkan verilmedi. Bize göre her iki tarafın 14 Mayıs 1994’de anlaşarak kabul ettikleri barış Güçlerinin çalışma prensiplerini anlaşma gereği aynen devam etmelidir. Maalesef, bunun aksine Gürcistan her zaman tek taraflı olarak Barış Güçlerine asli görevlerinin dışında polis görevlerini vermeyi ısrarla denemek istiyor. Bu davranış yukarıda adı geçen anlaşmanın ihlal dilmesidir. Bu anlaşmaya göre, barış Güçlerinin görevleri ancak iki tarafın bir araya gelmesi ile belirlenebilir veya değiştirilebilir. Bu gerçeğe rağmen birkaç yıldan beri BDT’nin her toplantısında Gürcistan ısrarla Barış Güçlerinin görevlerinin değiştirilmesini istiyor. Bütün bu girişimlerle Barış Güçlerinin çevresinde uyumsuz bir durum yaratıyor e onlara düşen görevleri yapmalarına engel oluyor. Bana göre, BDT Başkanları anlaşmazlığın tamamı çözülünceye kadar tarafların mutabakatta sundukları uzatma kararını kabul edecektir. Böyle bir karar hiç kuşkusuz, Barış Güçleri hakkında oynanan spekülasyonlara son verecektir.

Abhazya’nın Gudauta şehrindeki Rus Askeri birliğinin kaldırılması için Rusya ile Gürcistan’ın yaptığı anlaşma, Abhazya’da huzurun yerleşmesine engel teşkil etmektedir. Halihazırda huduttaki barış güçlerinin tüm ihtiyacı Gudauta7daki bu birlik kanalıyla karşılanmaktadır. Bize göre, bu kararla, Barış Gücünün ihtiyaçlarının temini imkanı temelinden yıkılmaktadır. Bu karar aynı zamanda Barış Gücünün kaldırılmasının ilk adımıdır. Biz inanıyoruz ki, Gudauta’daki askeri üssün kalması veya kaldırılması Abhazya’nın katılımıyla hallolacak bir süreçtir.

N.G.: Gürcistan’ın Cumhurbaşkanı E.Şevardnadze’nin Abhazya’da barışın, Kosova’da olduğu gibi NATO veya uluslar arası askeri Güçlerle korunması fikrine nasıl bakıyorsunuz?

V.A.: Rus Barış Gücüne alternatif bir güç şu anda yok. Bunun dışında sorunlu Abhaz bölgesine, Abhazya7nını rızası dışında hiçbir güç sokulamaz. Kosova’daki girişim bilindiği gibi hem barışı sağlayamadı ve hem de istikrarı temin edemedi. Ayrıca böyle bir güçten ancak savaş süren bölgelerde istifade edilebilir. Abhaz-Gürcü hudut bölgesinde halen rus barış Güçleri vardır ve burada huzuru bu güçler sağlamıştır.

N.G.: Abhazya’daki sorunların çözümünde AGİT ve BM ne kadar etkilidir?

V.A.: AGİT, genelde sorunların çözümüne direkt olarak katılmıyor. Ancak görüşmelere gözlemci olarak katılır. Ayrıca AGİT tek taraflı bir tutum sergiliyor. AGİT’in bu tutumu, Lizbon, Budapeşte ve İstanbul toplantılarında alınan kararlarda açıkça ortaya çıkmıştır. Bu kararlar Abhazya’yı etnik temizlikle suçluyor. Bilindiği gibi, 1993 Kasım ayında BM’den bir heyet bu iddiaları araştırmak üzere Abhazya’ya gelmiştir. Bu heyet Abhazya’da göçün sebebinin sadece savaş olduğunu, hiçbir şekilde etnik temizlik iddiasının doğru olmadığını tespit etmiştir. AGİT ise bu misyonla Abhazya’ya bir heyet göndermemiştir. Bu sebeple AGİT’in iddiaları bir temele dayanmamakta, sadece Gürcistan tarafının öne sürdüğü iddiaları temel almaktadır. Bu davranışlar AGİT’i duyduklarını alt alta yazıp değerlendiren basit bir istatistikçi seviyesine indirmektedir.

Abhaz-Gürcü anlaşmazlığının çözümü için yapılan görüşmeler BM ve Rusya Federasyonunun gözetiminde devam ediyor. 1997 yılında BM’in girişimiyle bir Koordinasyon Konseyi oluşturuldu. Bu çerçevede taraflar birçok konuda karşılıklı anlaştılar, öncelikle durumlarını stabilize etmek konusunda anlaşmaya vardılar. Bize göre bu Konsey, güvenlik sorununun seviyesini yükselten önemli bir faktör olarak ortaya çıktı. Bu yönüyle konsey olumlu bir görevi yerine getirdi. Bununla birlikte BM Abhazya’yı Gürcistan’a bağlayan otonomi modeline zorluyor ve bunda ısrar ediyor. Böylece son günlerde Gürcistan’ın zorlamasıyla BM Genel sekreteri ve Gürcistan Dostları Topluluğu Tiflis ve Sohum arasında görüşmelerle taraflara anayasal yükümlülükler vermek üzere bir proje hazırlamaktadır.

Aslında bu, 4 Nisan 1994 tarihinde taraflarca onaylanıp kabul edilen hukuki anlaşma temelinin yok edilmesi denemesidir. Bu sbeple biz bu çalışmalara iştirak için yapılan davete itiraz ettik ve BM’in hazırladığı bu projeyi nazara alıp incelemedik. Bize göre Abhaz-Gürcü sorununun çözümünde BM’in takındığı bu tutum, BM’in rolünü ve otoritesini gölgeliyor. Ayrıca böyle bir modeli bize sunmaya, kabul ettirmeye çalışmak, görüşmeler sürecini yok etmekten başka bir işe yaramaz.

N.G.: Sosyal ve ekonomik durumunuz, genelde mali durumunuz nasıldır?

V.A.: Savaş sonrası Abhazya’nın ekonomisi büyük bir yıkıma uğradı ve bunun rakamsal tutarı 11 milyar 500 milyon Dolar’dır. Sosyal ve ekonomik durumumuzun düzelmesi için cumhuriyetimiz gerekli tedbirleri alıyor. Bu maksatla asla dış yardım almadan kendi imkanlarımızdan faydalanıyoruz. Savaş sonrası belli bir iyilik aşamasına geldiğimizi söyleyebiliriz. Abhazya Cumhuriyeti’nin ekonomik durumunu aşağıdaki bütçe ile ilgili bilgilerle aydınlatabilirim. Endüstride gelişme hızı bu yıl, bütçenin gelir kısmında geçen yıla oranla % 60 artmıştır. Memur maaşları 500 Ruble olup. Bütçedeki payı % 50’ye yükselmiştir.

Bütçemizin ana kaynakları vergi, kamu kuruluşları gelirleri, gümrük resmi ve harçlardır. Bu gelirlerin toplamının %43’ü gümrük resmindendir.

1994 yılında kabul edilen bir kararname, bu bütçe gelirlerinin sağlanmasında etken olmuştur. Bu kararnamede yeni kurulan işletmelerde vergi indirimi ile özel sektörün canlandırılması öngörülüyor. Böylece iş üreten tesislerde vergi % 35’den % 18’e indirildi. KDV % 20’den %10’a indirildi. Zirai faaliyetlerde vergi çok azdır. Bu değişimlerle mali disiplin canlandırıldı. Bütün bunların neticesinde de 1999 bütçesi bir yıl öncesine göre % 12 arttı.

Bu yılın ilk 8 ayında gelir, öngörülen gelirin önündedir. Harpten sonra ilk defa 1999 yılında ihracat, ithalattan % 10 fazlalık gösterdi. Bu gerçekler, devlet ekonomisinin iyi yolda olduğunun işaretleridir. İhracat artarak devam etmektedir e buna bağlı olarak da gelir ergileri artmaktadır.

Cumhuriyet hükümetinin uzun vadeli sosyal, ekonomik bir programı mevcuttur. Bu programda halkın sorunlarının çözüm yolları öngörülmüştür. Halkın yaşam şartlarını düzeltecek imkanların önünde turistik oteller ve kür merkezleri, turistlere verilen hizmet, çiftçilik gelirleri, çiftçilerin elde ettiği hasatın kullanıma hazır hale getirme faaliyetleri ve enerji gelmektedir. Harp esnasında harabeye dönen Abhazya’yı yeniden canlandırmak, özellikle enerji ile mümkün olacağından, enerji üretimine öncelik verilmiştir. Bu amaçla her yıl belli bir fon oluşturulmakta ve ayrıca bütçeden de enerji payı ayrılmaktadır. Elde edilen enerjiden istifade edebilmek için birçok trafo kurulmuştur. Bu sebeple bugün Abhazya topraklarında enerji kullanmada hiçbir kısıtlama yoktur. Enerji kullanımı bugün Rusya Federasyonu ve BMDT devletlerinin hepsinden daha ucuzdur, KW/S 4 Kapik’dir. (Kapik aşağı yukarı kuruş karşılığıdır.) turizm ve kür merkezlerinin çalışmalarının ekonomide büyük katkısı olduğu görülmektedir. Çalışan turistik otellerde sadece 1999 yılında kazanılan turist hizmet geliri 50 milyon Ruble’dir, hizmet verilen turist sayısı ise 20 binden fazladır. Kür merkezlerinin bugüne kadar verdikleri hizmetleri hem çoğaltacak hem de modernleştirerek daha yüksek seviyelere çıkartacağız. Özel kür merkezlerinin de modernizasyonu için devlet sübvansiyon desteği vermektedir. Ayrıca gelir düzeyi yüksek olan işletmelerin buralara yardımını da devlet organize etmektedir.

Bütün bu girişimler, Pitsunda, Ritsa, Gagra, Novi-Afon ve sohum’da dünyaca tanınan kür merkezlerinin eski şöhretlerine ulaşmalarına hizmet etmektedir. Devlet tarım işlerinin yeniden canlandırılmasına büyük önem veriyor. Bu maksatla devlet bütçesinden 5 milyon Ruble harcanmaktadır. 1999 yılında Abhazya7dan 10bin ton çay, 1000 ton tütün ve 20 bin ton narenciye ihraç edildi.

Biz yurt içinde sebze, meyve, et ve süt ihtiyacımızı kendimiz karşılıyoruz.

N.G.: Yabancı yatırımcıların Abhazya ekonomisine bakışları nedir, katkıları nasıldır?

V.A.: Harp sonrası Abhazya ekonomisinin yeniden düzlüğe çıkması için iç ve dış yatırımların katkısının büyük önemi vardır. Bu yatırımların gerçekleşmesi için gerekli kanunlarımız hazırdır. Bu kanunlara göre yabancı yatırımcıların ilk üç yıl için vergi mükellefiyetleri yoktur. Bunun dışında da avantajları vardır. Kür merkezleriyle ilgili yatırımlar iyi işlemekte ve iyi gitmektedir. Bunun gibi tütün, çay narenciye işletmeciliği de büyük kar kaynağıdır. Ayrıca küçük esnaf gelir düzeyi de iyi yoldadır. Bugün Abhazya’ya dışarıdan yatırım, gereğince yapılamamaktadır. Bunun da sebebi BDT Devletlerinin Abhazya’ya uyguladığı ambargodur. Buna rağmen uygulanan ambargonun ciddi bir anlamı olmadığı meydandadır. Zira çok açık görülüyor ki, Abhaz-Gürcü anlaşmazlığının çözümü bu ambargoya endekslenmemiştir. Bununla beraber bu abluka yalnız Abhazya’ya değil, ulaşım, enerji, kültür ve başka sahalardaki bağların kopukluğu sebebiyle Rusya Federasyonu ve Ermenistan’a da zarar vermektedir.

Not: Resim altı: Abhazya Cumhurbaşkanı Vladislav Ardzınba her zaman olduğu gibi, bugün de Kafkasya’nın etkili ve muteber bir politikacısıdır.

Vladimir Ardzınba

Share