Bir Yazar Bir Eser /Unutulan Güreş Ustası Adil CANDEMİR/ Cihan CANDEMİR

Yemuz Nevzat Tarakçı

“Bir Yazar Bir Eser” yazı dizisinin bu ayki konuğu, başarı ve mücadele dolu bir hayat hikayesi…
Adı, halkı ve kültürüyle özdeşleşmiş vefalı bir evladın, Türk güreş tarihine adını altın harflerle yazdırmış, ismi Türk güreş tarihiyle bütünleşmiş bir babayı, gururla anlattığı başarı, ibret ve öneri dolu bir eser, “Unutulan Güreş Ustası Adil CANDEMİR” olacak.
Bu eser, vefalı evladın, büyük güreş ustası babaya bir vefa borcu, adeta bir vefa anıtı. Sayın Cihan Candemir, unutulmaya yüz tutmuş bir güreş ustasının başarı dolu hayat hikayesini ölümsüzleştirmiş.
Sayın Candemir, kelimenin tam anlamıyla bir İstanbul beyefendisi. Tanıyan bilir onun ne kadar zarif ne kadar nahif bir kişilik olduğunu… Tebrikler vefalı evlat Cihan Candemir, bu çalışma size çok yakıştı.

Kitapta, Türk güreşi denilince akla gelen büyük kahramanların, Türk güreşi ve Adil Candemir hakkındaki görüş ve düşünceleri okunmaya değer nitelikte. Ayrıca dünya güreş sporunda olağanüstü bir şampiyon olarak zirveye tırmanan Hamit Kaplan’ın “ustam” dediği Adil Candemir’e yazdığı mektuplar kitapta önemli yer tutuyor. Bu mektuplar, dönemin Türk güreş sporu ile ilgili tarihi birer belge niteliğinde.

Candemir’in Haklı Endişesi…
“Yaşamdan edindiğim tecrübeyle kendi ömrümün de sonu olduğunu düşünerek babamdan kalan mirasını değerlendirmek, “yaşamını güreş sporuna adayan Adil Candemir’in” hayatını, fikirlerini yazarak yaşatmam gerektiğine inanıyorum. Şimdi babamın öldüğü yaştayım ve aynı hatayı bir kez daha yapmamam gerektiğini bilecek tecrübeye sahibim. Şayet ben yazmadan ölürsem, eminim ki çok kıymetli arşiv de kayda geçmeden benim ardımdan yok olacak!”

Kitap “İzan Yayınları” logosunu taşıyor. Kitabın tüm gelirleri, Türk Güreş Vakfına bağışlanmıştır.

Cihan Candemir, Mutlaka Anılarını da Yazmalı
Adı, kültürü ve toplumuyla özdeşleşen Cihan Candemir’in ikinci kitabı, kendi hayat hikayesinden, kendi anılarından oluşan “Cihan Candemir’in Kültür Mücadelesi” kitabı olmalı.
Bu eserde, uzun yıllar başarıyla hizmet ettiği halkını, kültürünü anlatan; başarıyla yürüttüğü dernek ve federasyon çalışmaları hakkında anıları bulunmalı.
Cihan Candemir gibi halkına ve kültürüne büyük emek harcayan, bilgi, birikim ve tevazusu ile halkının gönlüne taht kuran bu değerli şahıslar mutlaka anılarını yazmalı, birikimlerini ölümsüzleştirmeli.
Anılar yazılmalı ki gelecek nesil bu pusulalardan yürüsün!

Tebrikler Cihan Candemir
Eser; bol resim, belge ve dönemin gazete kupürleri ile zenginleştirilmiş. Türk güreşinin dününü, bugününü merak edenler için harika bir çalışma olmuş. Eserde Türk güreşinin sorunları belirlenmiş, bu sorunların çözüm yolları gösterilmiş. Sayın Candemir, bu çalışmayla sorunlu ve gizemli tarafları olan Türk güreş dünyasına büyük bir projektör tutulmuş. Tebrikler Cihan Candemir, iyi ki varsınız!

CİHAN CANDEMİR KİMDİR?
Cihan Candemir, 1970 yılında ODTÜ İnşaat Mühendisliği bölümünden mezun olmuş, masterini 1974 yılında ODTÜ’de tamamlamıştır.
Mezuniyetinden itibaren yurt içinde ve yurt dışında, inşaat sektöründe birçok büyük projede çalışmıştır. Mesleğinin 50 yılını Yüksel İnşaat A.Ş.’ de mühendis ve yönetici olarak geçiren Cihan Candemir baraj, köprü, ulaşım gibi birçok önemli alt yapı projeleri yanında birçok otel, hastane, iş merkezi inşaatlarında yönetici mühendis olarak bulunmuştur.
Türkiye’de ve yurt dışında Rusya, Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan, Ukrayna, Afganistan, Ürdün, Libya, Suudi Arabistan ve Kongo Brazzaville’de birçok önemli projeyi yönetmiştir.

İş yaşamı boyunca, Uluslararası Müteahhitler Birliği danışma kurulu üyeliği, DEİK‘ de Ülke İş Konseyleri Başkanlığı ve CACCI (Asya Pasifik Ülkeleri Sanayi Odaları Birliği) İnşaat Sektör Başkanlığı gibi görevleri de yürütmüştür.
Uzun yıllar Kafkas Dernekleri Federasyonunda yönetim kurulu üyeliği ve genel başkanlık görevini başarıyla yürüten Candemir, 2021 Yılında Yüksel İnşaat’tan emekli olmuştur. Emeklilik sonrasında bazı projelerde danışmanlık yanında, KAFFED‘in mentorluk programında, mühendis öğrencilere mentorluk yapmaktadır.

KAPAK ARKASI
Bu kitap, bir güreşçinin sadece hayat hikayesini anlatmıyor. Adil Candemir’in hayat hikayesi ile 1900’lü yılların başlarında Anadolu’da yaşanan başka birçok hikâyeyi anlatıyor. Kafkasya Savaşları, Kafkasya’dan Anadolu’ya sürgün, sürgün edilenlerin ilk neslinin henüz Anadolu’da kök tutmadan Yemen illerine ve Kafkasya cephesine savruluşları, Çorum-Merzifon çevresindeki çete savaşlarını anılarla okuyucularına sunuyor…

KİTAPTAN KISA KISA
Ben, “Türk Sporcusu Şeref Belgesi” sahibi rahmetli güreşçi Adil Candemir’in en büyük Oğluyum. 1948 yılında babam Londra’da milli mayo ile mücadele ederken Hamamözü nahiyemizde dünyaya geldim. Babam ve takım arkadaşları 1948 Londra Olimpiyatlarından büyük bir zaferle Türkiye’ye döndüklerinde takımdaki üç güreşçiye Halit Balamir, Yaşar Doğu ve Adil Candemir’e çocuklarının doğduğu müjdesi verilmişti. Üçünün de ilk erkek çocukları doğmuştu. Şampiyon güreşçiler doğan evlatlarına Londra’da kazandıkları büyük zafere uygun isimler koydular. Halit Balamir oğluna “Gazanfer”, Yaşar Doğu “Zafer” adını verdi. Baban da Cihan şampiyonu olduğundan cihan şampiyonu olduk, çocuğun adı “Cihan” olsun demiş. Ve benim adım da 1948 Londra olimpiyat başarıları anasına konulmuş oldu.

Kitabı yazmaya başladıktan sonra arşivindeki belgeleri okudukça, hakkında yazılmış akademik tezlere ve makalelere ulaşınca babam Adil Candemir’in çok farklı bir sporcu eğitici boyutu olduğunun farkına vardım. Mütevazı, sıradan bir spor adamı görünüşünün arkasında, düşünen, araştıran ve Türk güreşinin tüm sorunlarını kavrayıp yol göstermiş Adil Candemir’i keşfettim.

Adil Candemir, gözlemci yapısı ve analiz yeteneğiyle sorunları kendince belirleyerek çözümler üretmiş, çalışmalarını not etmişti… Bu belgesel- biyografi niteliğindeki eserde, Adil Candemir’in yaşam öyküsü yanında Türk Güreş Tarihine dair birçok yeni bilgi ve belge yer alıyor.

Adil Candemir’in kişiliği hakkında tam bir fikre sahip olabilmek için onu bir baba, bir insan, bir pehlivan ve hoca olarak ayrı ayrı tanımak gerekiyor… Yaşam öyküsünü yazmadan önce benim gözümden Adil Candemir bir “baba” olarak anlatmakta fayda görüyorum. Onu bir aile reisi, “baba” olarak anlatmazsam hocalık boyutu ve insanî boyutu eksik kalacaktır.

İnsanın kendi babasını anlatması çok zor. Çünkü objektif olmak çok mümkün değil. Ancak yaşınız ilerledikçe ve kendiniz de baba olduğunuzda onları çok daha iyi anlıyorsunuz. Çocukluğunuzda fark etmediğiniz veya görmediğiniz davranışlarını yaşınızın verdiği olgunlukla daha iyi değerlendiriyorsunuz.
O, tüm sevgi ve şefkatine karşın otoriter bir babaydı. Yalan söylemeyi, yanlış davranışları, tembelliği ve cesaretsizliği affetmezdi. Onun sevgi ve muhabbetini kaybetmekten korkardık.

Kendim üç çocuk babası olarak Adil Candemir’i hayatımda gördüğüm en mükemmel, en şefkatli babalardan birisi olarak tanıdım, örnek aldım. Babalık yönüyle çocuk eğitimi konusunda da yetiştiği ortama ve eğitim düzeyine göre çok üst düzeyde bilgiye sahip olduğunu bugün çok daha iyi görebiliyorum… Helal rızık peşinde koşar, haram yemekten çok korkardı. En büyük övüncü, “bizlerin boğazından haram lokma geçirmemesi” idi.

Kafkasya’da Savaşlar ve Türkiye’ye Göç… Kafkasya’da dedelerimiz Şapsığ bölgesinde kalabalık bir aile olarak yaşamışlardı. Yıllarca süren ve yüz binlerce Çerkes’in katledildiği Kafkas savaşları 1864 yılında Çerkeslerin son direnişi de kırıldığında sona erdi… Bu katliam ile 100 yıl süren Rus Kafkas Savaşı sona ermiş, Kafkasya’nın işgali tamamlanmıştır. 21 Mayıs 1864 gününü, Rus generali “Zafer Günü” ilan etmiştir.

Ana vatanlarından zorla sürülerek Osmanlı kıyılarına boşaltılan milyonlarca Çerkes, bu kez de ulaşabildikleri yeni topraklarda açlık ve hastalıktan kırıldı. Deniz kıyılarında Çerkes sürgünzedelerin indirildikleri yerler Çerkes mezarlıklarıyla doludur. Her yıl 21 Mayıs günü dünyada yaşayan tüm Çerkesler tarafından “Sürgün ve Soykırım Günü” olarak anılmaktadır…

Hamamözü’nde Güreş Sporu
Köyümüz de diğer Anadolu köyleri gibi güreş sporu ile özdeşleşmiştir. Dedelerimizin yerleştiği Hamamözü’nde de günlük köy yaşamında gençler arasında iddialaşmak ve güreşmek gelenekseldi… Köyümüzden çıkan en ünlü isim, Hamit Kaplan’dır. Babam, güreşi bıraktıktan sonra köyümüzden Hamit Kaplan’ı yetiştirdi…

Güreş spor geleneği, Türkiye’de olduğu gibi köyümüzde de kentlere göçle maalesef bitti. Artık gençlerimiz, çayırlarda güreş tutmak yerine futbol topu peşinde koşmakta.

Yaş 18 aşmış, kasları da iyice güçlenmiş, güreşte iyice ustalaşmış, köyünde ve yöresinde “Hamamözülü Adil” veya “Çerkes Adil” olarak tanınan bir pehlivan olmuştu. Artık yöredeki güreşlerde başa oynamaya başlamış, kendisini başpehlivanlar arasında kabul ettirmişti.

Adil Candemir,1933 yılında Kolaylı Hüseyin’i yenerek başpehlivanlığa adını yazdırmıştır. Orta Karadeniz bölgesinde Amasya, Çorum, Samsun, Yozgat, Tokat, Sivas, Kastamonu, Sinop… İllerinde yapılan tüm panayırlara katıldı…

Adil Candemir, Türk güreşinde gözlenen sorunlar ve çözüm yolları konulu raporunu 17 yıl sonra dönemin federasyon başkanına iletecek kadar güreş sporuna bağlı kaldı. Ayrıca dönemin Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı İsmet Sezgin’e mektuplar yazar, detaylı rapor sunar…

Son Perde
Sabah sapasağlam neşe içinde vedalaştığımız babamızın ani ölümü bizleri şoke etti. Ölümü de istediği gibi olmuştu. “İki gün yatak, üç gün toprak!” dendiğinde “Ben, iki gün yatağı da istemiyorum!” derdi. Aynen öyle de oldu. Hiç yatağa düşmeden yarım saat içinde ruhunu teslim etmiş oldu.

“Adil Hoca, herkesin hakkını arayan, Türk güreşine sahip çıkan bir insandı. Tanıdığım hocaların en mükemmeliydi… Adil Hoca başkaydı, yazan, çizen, çok talebe yetiştiren, Türk güreşine çok emek veren bir insandı… Onlar, vatanlarını, milletlerini seven, Cumhuriyetin değerlerine bağlı, devletine, bayrağına bağlı, inançlı, büyük sporculardı… Başta Adil Hocam olmak üzere onlar için ne yazılsa azdır!” (Ahmet Ayık)

Umarım bu kitap, tarihe düşülmüş notlar olarak unutulmuş şampiyonların hatırlanmasını sağlar. Genç sporcuların her zaman örnek alacakları kahramanlara ihtiyaçları vardır. Bugün genç bir futbolcu Türkiye’de Can Bartu, Lefter, Metin Oktay olmaya özeniyor. Dünya ölçeğinde ise Messi, Ronaldo’yu örnek alırken neden genç güreşçilerimiz Yaşar Doğu, Celal Atik, Mersinli Ahmet, Adil Candemir, Hamit Kaplan ve Ahmet Ayık ve diğer şampiyonlarımızı tanımıyor?..

TEMENNİ
Umarım duyarlı toplumumuz, bu güzel eserden gereği gibi faydalanır, “Unutulan Güreş Ustası Adil Candemir” çok kişiye ulaşır, çok kişi tarafından okunur. Umarım halkımız daha fazla okur, daha çok sorgular; kendisine, tarihine, kültürüne, sanatçısına, bir avuç yazar ve çizerine, şairine daha çok sahip çıkar, sanat ve edebiyatta daha çok derinleşir, daha fazla zenginleşir.
Tarihi, kültürü, kimliği ile barışık, huzur içinde yaşayan daha müreffeh bir toplum temennisiyle.

 

Share