Anavatana Giden Yol: Kimlik, Dayanışma ve İnançla Mümkün/Açumıj Taha Turan ÖZDEMİR

Açumıj Taha Turan ÖZDEMİR

Ben Taha Turan ÖZDEMİR. 22 yaşındayım. Yozgat’ın Sarıkaya ilçesine bağlı Kargalık (Xekuj Hable) köyündenim. Şapsığım ve Açumıj sülalesindenim. Ankara Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı öğrencisiyim ve üniversitemizde aktif olan Ankara Üniversitesi Kuzey Kafkasya Halkları Topluluğu (AnkaraKaf) üyesi olarak, 26-27 Nisan tarihlerinde Samsun’da düzenlenen KAFFED IV. Gençlik Çalıştayı’na katılma fırsatını buldum.

26-27 Nisan tarihlerinde Samsun’da gerçekleşen KAFFED IV. Gençlik Çalıştayı, sadece bir etkinlik değil; benim için yürekte saklı bir hayalin ete kemiğe büründüğü bir andı. Ankara’dan, Ankara Üniversitesi Kafkas Halkları Topluluğu’nu temsilen bu çalıştaya katılmak, yıllardır içimde taşıdığım anavatan sevdasını paylaşabileceğim insanlarla bir araya gelmek demekti. Ve bugün geriye dönüp baktığımda, iyi ki o otobüse binmişim, iyi ki bu yola çıkmışım diyorum.

Ben “Anavatan ile İlişkiler” grubunda yer aldım. Bu tercihim rastgele değildi. İçimde hep var olan o “bir gün dönmek” arzusu, beni bu grubun doğal bir parçası yaptı. Sohbetlerimizde yalnız olmadığımı fark ettim; farklı şehirlerden gelen onlarca Çerkes gencin gözlerinde aynı özlemi, aynı umudu görmek beni hem duygulandırdı hem de cesaretlendirdi. Artık bu hayal sadece bireysel bir hedef değil, kolektif bir yolculuk gibi hissettirmeye başladı.

Grubumuzda yaptığımız tartışmalar, sadece duygusal değil aynı zamanda çok somuttu. “Nasıl dönebiliriz?”, “Hangi yapılarla iş birliği kurulmalı?”, “Dil, vatandaşlık, iş imkânları gibi konularda gençler için ne tür yollar açılabilir?” gibi sorularla hem hayal kurduk hem de bu hayalin ayaklarını yere bastırmaya çalıştık. Fark ettim ki, anavatana giden yol sadece haritada değil; kalplerde, dillerde ve birlikte kurulan cümlelerde başlıyor.

Konuşacak o kadar çok şey vardı ki… Ancak zamanımız ne yazık ki oldukça kısıtlıydı. Buna rağmen yapılan her konuşma, geleceğe olan umudumu pekiştirdi, zihnimi ve yüreğimi aydınlattı. Yalnızca iki gün gibi kısa bir sürede birçok arkadaşlık ve kardeşlik bağı kurdum. Benim gibi düşünen, aynı fikirlere sahip Çerkes insanlarla tanışmak; yalnız olmadığımı görmek, bana tarifsiz bir gurur ve anlam duygusu kazandırdı.

Bu çalıştayda yalnızca toplantı salonlarında değil, yemek aralarında, yürüyüşlerde ve otel lobisinde süren gece sohbetlerinde de dolu dolu paylaşımlar yaşadık. Her biri farklı şehirlerden gelen ama aynı yüreğe sahip gençlerle geçirdiğimiz vakit, aidiyet duygumu daha da pekiştirdi. Sadece kimliğimle değil, geleceğe dair taşıdığım umutlarla da yalnız olmadığımı görmek, tarif edilemez bir his.
Bu çalıştay bana, aidiyetin ne kadar güçlü bir motivasyon olduğunu gösterdi. Kimliğini sahiplenmenin, onunla ilgili sorumluluk almanın ve bunu paylaşmanın ne kadar dönüştürücü olabileceğini hissettirdi. Sadece bir fikir alışverişi değil, bir ruh alışverişiydi yaşadığımız.

Bu deneyim sayesinde kariyerden öte bir şey kazandım: bir vizyon. Kimliğimi taşımanın, onu korumanın ve yaşatmanın aynı zamanda bir sorumluluk olduğunu bir kez daha fark ettim. Çerkes gençliği olarak yalnızca geçmişin mirasını değil, geleceğin rotasını da birlikte çizmeliyiz.

Bu vesileyle, bize her anlamda destek olan, rehberliğiyle yanımızda olan Talha Ölmez abime özel bir teşekkür etmek isterim. Aynı şekilde, gençler arasında kurduğu bağlarla bizleri bir araya getiren ve çalıştay boyunca bizleri motive eden Ömer Atalar abime de gönülden teşekkür ederim. Var olun.

Başta KAFFED olmak üzere, Samsun Çerkes Derneği’ne ve çalıştayda birlikte üreten tüm arkadaşlara yürekten teşekkür ederim. Bu deneyim bana yalnızca bir topluluğun parçası olmanın ne kadar anlamlı olduğunu değil, aynı zamanda o toplulukla birlikte bir gelecek inşa etmenin mümkün olduğunu da gösterdi.

Bu gibi çalıştayların daha sık yapılması ve daha uygun zaman dilimlerine yayılması en büyük temennimdir. Çünkü bu buluşmalar sadece bilgi değil; umut, bağ ve yön de kazandırıyor bize.

Ve kapanışı, içimdeki hayale ithaf ettiğim bu cümleyle yapmak istiyorum:
“Anavatana Giden Yol: Kimlik, Dayanışma ve İnançla Mümkün!”

Share