Gönebjey Öykü Alav
Samsun’da 26-27 Nisan tarihlerinde gerçekleşen, benim de ev sahipliği yaptığım KAFFED IV. Gençlik Çalıştayı, benim için sadece bir program değil; aidiyet duygusunun ve kolektif üretimin ne demek olduğunu yeniden hatırladığım bir deneyimdi. Daha ilk gün, salona girerken tanımadığım insanlarla kısa sürede aynı masada derin konulara girebileceğim aklıma gelmezdi. Ama işte, bir ortak kültürün ve niyetin gücü, aramızdaki bu duvarları çok hızlı yıktı.
Ben Kariyer Komitesi’nde yer aldım ve iyi ki dediğim şeylerden biri bu komitede yer almak oldu. İlk oturumda herkes biraz çekingen, biraz temkinliydi ama bir süre sonra kendi hikâyelerimizi anlatmaya başladıkça aramızda görünmeyen bir bağ oluştu diyebilirim. Çoğumuz birbirinden alakasız denecek meslekler alanında eğitim alıyorduk bunlar; tıp, gastronomi, hukuk… diye sıralanabilir ama asıl bu farklı alanlarla ortak bir yolda iş yapmak bizi geliştirecek olan şey; bunun farkına da çok net bir şekilde vardım.
Komite sürecinde beni en çok etkileyen şeylerden biri, kariyerin sadece “ne iş yapıyorsun” sorusuyla sınırlı olmadığını fark etmekti. Aslında hepimiz, kültürümüzle, dilimizle, aile yapımızla bu yolculuğu farklı şekillerde yaşıyoruz. Ve işte bu yüzden, sadece teknik öneriler değil, dayanışmayı da konuştuk. Çerkes gençlerinin birbirine rol model olabileceğini, iş dünyasında yalnız kalmamak için ağlar kurulabileceğini, belki de mesleki başarılarımızın bir kısmını bu kültürel dayanışmaya borçlu olduğumuzu fark ettik ve bu bağları daha da sıkılaştırmak için çalıştık. Ayrıca, öğle aralarında yapılan spontane sohbetler, otel lobisinde gece geç saatlere kadar süren küçük oyunlar … Bunların hepsi çalıştayın “resmî” kısmından daha çok kalıcı izler bıraktı. Bu çalıştayın sonunda hem zihnim doldu hem de yüreğim diyebilirim.
KAFFED’e, Samsun Çerkes Derneği’ne ve birlikte üreten tüm arkadaşlara içten teşekkür ediyorum. Bu çalıştay bana yalnızca bir meslek vizyonu değil, dayanışmanın dönüştürücü gücünü de verdi ve kapanışı bu küçük sloganla yapmam gerektiği fikrini bende uyandırdı:
“Kariyerde Yol Arkadaşın: Birlik ve Kimlik!”
Karadeniz’e Fısıldanan Ağıt
Sardı karanlıkla gece bizi
Ağlattı dağları, denizi
Ana dizinde yitip giden can
Düştü toprağa sessiz bir ferman.
Sürgün yolunda yandı umutlar
Kopuk yüreklerde kaldı hatıralar
Bir gemi savurdu yavruları
Gözyaşı sardı sahil suları.
Çığlıkla inledi Karadeniz’in kıyısı
Taşlaştı anaların solgun bakışı
Birer birer söndü ocaklar
Sustu ağıtlarla eski şarkılar.
Kırıldı dağlarda genç yiğitler
Savruldu gurbete göçmen kervanlar
Bir yudum ekmeğe muhtaç kalan
Sürgün gecelerinde dondu zaman.
Unutmaz tarihler bu kara günü
Taşır yüreklerde sonsuz hüznü
Bir bayrak gibi dalgalanır adın
Sürgünde bile ölmedi yâdın.