28.11.2021 tarihinde DW tarafından yayınlanan haberde konu edilen Çerkesler ve Asimilasyon konusundaki görüşümüz şöyledir:
Çerkesler, Rus Çarlığının anavatanımızı işgaliyle başlayarak 100 yılı aşkın bir süre devam eden ve 1864 yılında bittiği kabul edilen Kafkas – Rus savaşları neticesinde uğradıkları soykırım sonucunda, tarihi kayıtlara göre yaklaşık 1,5 milyon insan vatanlarından sürgün edilmişlerdir. Halkın kahir ekseriyeti o dönem Osmanlı İmparatorluğu toprakları olan Balkanlar, Anadolu ve Ortadoğu gibi çok geniş bir coğrafyaya Osmanlı İmparatorluğunun iç güvenlik kaygıları doğrultusunda devletin etnik, dini ve mezhepsel kriterlerle belirlediği ihtiyaçlara göre belirlenen yerleşim yerlerinde dağınık ve birbirinden kopuk olarak iskân edilmişlerdir. Savrulan halk, özellikle Balkanlara yerleştirilenler başta olmak üzere, buralarda zaman zaman ikinci kez yaşadığı yeri terk etmek zorunda kalmıştır.
Osmanlı imparatorluğunun yıkılışı ve kurtuluş savaşının ardından Çerkeslerin çok büyük kısmı Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında kaldılar ve burayı yurt bellediler, her türlü yurttaşlık ödevlerini yerine getirdiler.
Ancak bu süreçte ayrı bir halk olarak anadillerini, kültürel kimliklerini korumak, geliştirmek için gereken şartların sağlanmaması ve bazı engellemeler sebebiyle bugün 4-7 milyon arasında Çerkesin yaşadığı Türkiye’de Çerkeslerin bir asimilasyon olgusunu yaşadıkları doğrudur. Anavatanlarındaki nüfus ile Türkiye’de yaşayan nüfus karşılaştırıldığında en fazla asimilasyon Türkiye Çerkeslerini etkilemiştir. Kuşkusuz bu süreç tek faktörlü değildir. Dağınık yerleşimlerden kaynaklı dezavantajlar ve yaşadıkları bölgelerde hakim kültürün etkisi ile dillerini, kültürlerini kaybettiler. Bugün de globalleşme ve modernite kaynaklı bir asimilasyon süreci halen devam ediyor.
Öte yandan ulus devletin inşasında tekçi anlayışın da etkisiyle yer yer özellikle anadilinin kullanımı konusunda “Vatandaş Türkçe konuş” kampanyası gibi kimi uygulamalar, dil ve kültürel unsurların kamusal alana girememesi gibi güçlükler, Çerkes Ethem üzerinden Çerkes kimliği üzerine yüklenen ihanet kavramının olumsuz ve zorlayıcı etkileri, 1923 Güney Marmara köylerinin tehcir edilmesi gibi unsurlar asimilasyonu kolaylaştırmıştır. Bir halkın, dili, kültürü ve kimliğinin doğal asimilasyon sürecini engellemek noktasında önlem almayarak, alan açmayarak süreci izlemek de oluşan sonuca katkıda bulunmaktır. Bu kadar nüfusa karşın Çerkesçe dilinin “Tehlike altındaki diller” kategorisinde olması sebep her ne olursa olsun asimilasyonun doğal sonucudur.
Ümit Dinçer
Genel Başkan
nan
Kaffed