“Gençlikte dünyayı, yaşlılıkta gençliği düzeltmeye çalışırız.”
Gençlik… İnsanın gerekirse bütün dünyayı ve hatta kimseyi bulamadığında bizzat kendisini karşısına alabileceği, dünyayı değiştirebileceğine dair inanç ve cesaretle dolu olduğu yaşlar...
Tüm bu gençlik enerjimize rağmen 21. yüzyılı tek kelime ile tanımlamam gerekse “kaygılar yüzyılı” derdim. İnsanlık olarak gelir eşitsizliği, iklim krizi, su ve gıda güvenliği, cinsiyet eşitsizliği gibi her bireyin üzerinde düşünmesi gereken global sorunlarımız var. Yaşadığımız coğrafyadaki ekonomik imkanların yetersizliği, evimize giderken yolda hissettiğimiz bu güvensiz ortam, işsizlik ve kutuplaşma ise günlük hayatımızı doğrudan etkileyen sorunlar. Tüm bunların yanında Çerkes gençleri olarak asimilasyon ve yok olma kaygısını da sırtımızda taşıyoruz.
Bizler tüm bu kaygılar ile mücadele etmeye çalışırken, büyüklerin “Gençler derneğe neden gelmiyor?” diye sormak yerine belki de “Gençleri derneğe neden getiremiyoruz?” diye sorma vakti gelmiştir. Edremit’te yapılan KAFFED 3. Gençlik Çalıştayı’nda biz bu soruyu şöyle sorduk: Dernekler neyi yanlış veya eksik yaptığı için gençleri çekemiyor?
Doğrusu, hiçbir şey söylemeyen sözleri tekrarlamaktan öteye geçmemiş önceki çalıştayları düşünerek Edremit’e pek de umutlu gitmemiştim. Ancak o iki günde Çerkeslik için kafa yoran ve emeklerini ortaya koymaktan çekinmeyen gençlerle tanıştım. Şahsım adına en büyük kazanım birlikte proje geliştirebileceğim akranlarımla tanışma fırsatı oldu. “İlk defa bu kadar eleştirmekten çekinmeyen, sözünü sakınmayan ve çözüm odaklı bir Çerkes gençliği gördüm” desem sanırım abartmış olmam. Mevcut kurumların çatısı altında proje üretmenin zorlukları yüzünden pes etmek yerine, bireysel olarak Çerkeslik adına bir şeyler üretmeye çalışan bir gençlikten bahsediyorum.
Gençlerin sözünün öneminin olmadığı kurumlara aidiyet hissetmesini ve oraya emek vermesini beklemek takdir edersiniz ki mümkün değil. Çalıştay raporu yayınlandığında detaylarına vakıf olacaklardır ama dernek yönetimlerine fikir olması açısından birkaç tespit ve öneriyi yazıma da taşımak istiyorum. Öncelikle gençler dinlenilmek istiyor. Sözünün de sesinin de dernek çatısı altında değerli olduğunu hissetmek, hayalini kurduğu projeleri hayata geçirmek istiyor. Belki hata yapmak, hatasından ders çıkarmak ve yeniden yola düşmek istiyor. Gençlerin öğüt dinlemeye ve düzeltilmeye değil; tecrübelerle yolunun ışıtılmasına, sizler tarafından destek görmeye ihtiyacı var.
Bu manevi desteğin ötesinde yaşadığı kaygılara ilişkin sözü olan bir kurum bekliyoruz. Derneklerin yalnızca kültür dernekçiliği misyonundan çıkıp gerek Türkiye’de gerekse dünyadaki fikirsel ve eylemsel gelişmeleri yakalayarak farklı sivil toplum kuruluşları ile işbirliği geliştirmesi, toplum üyelerinin güncel sorunlarına da çözüm üretmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çalıştay raporunda buna ilişkin proje önerilerimizi de inceleyebileceksiniz.
Günümüzde gençler değişimlere hızlı uyum sağlarken koşullara reaksiyon vermekten de çekinmiyor. Gençliğimizde geleceğimizi şekillendirecek güçlü bir potansiyelimiz var. Ancak bu gücü yönlendirebilmek için eski fikirleri ve uygulamaları değiştirme cesaretine sahip olmalıyız.
Yazımı 2.500 yıl öncesinden günümüze dahi ışık tutabilen Platon’dan bir sözü alıntılayarak bitirmek istiyorum. “Arada bir dinlenebilirlerse, gençler daha iyi işler başarır.” Kendisi bu sözü “güç kazanmak için çalışmaya ara vermek” anlamındaki dinlenmeyi kastederek söylemiş. Ama biz gençlerin heyecanı yüksek, gücü yerinde. Enerjimizi toplumumuz için harcamaktan da çekinmiyoruz. Bizim tek ihtiyacımız dinlenmenin diğer anlamı olan önemsenmek ve anlaşılmak. Siz bizim sesimizi duyup dinlediğinizde birlikte başaramayacağımız hiçbir şey yok.
Nursima Tuna
Göksun Çerkes Kültür Derneği
nan
Nursima Tuna