Bir zaman dilimi içindeki değişikler bütünüdür değişim. Gözlenebilecek kadar yakın ve belirgindir. Fakat süreç genleşmeye başladığı an, karşımıza bambaşka bir olgu çıkar. Tam da o sırada huzursuz düşlerimizden uyanıp kendimizi Gregor Samsa'nın yatağında bulabiliriz. Peki biraz daha uyursak olanlardan gerçekten kurtulabilir miyiz?
Pandemi sürecinin etkileri yalnızca sağlık alanında değil, psikolojik, sosyolojik ve ekonomik birçok alanın da içinde bulunduğu yeni diyagramlar yarattı. Bu süreçte hayatımıza daha önce kullanmadığımız kavramları dahil ettik. Yenilenen bir düzenin içinde eskiye dair izler taşırken başka olanı yarattık. Daha doğrusu, bizden bir parça barındıran bambaşka bir şeye gebe kaldık.
Her doğum gibi bunun da sancısını yaşadığımız bir dönemdeyiz. Farklı etnik kimliklerimiz ve farklı geçmişlerimiz ile havaya düşünce çığlıklarımızı yayıyoruz. Belki de bunu, doğumun olabildiğince hızlı ve yönlendirilebilir bir şekilde gerçekleşmesi için yapıyoruz. Çünkü biliyoruz ki, her yeni yaratımın güzelliğiyle buluşmadan önce olduğu gibi, acıyı tadıyoruz.
Yazıma başlamadan önce geniş bir perspektif ile giriş yapmak istedim. Tıpkı üzerinde bahsedeceğimiz konunun din, ırk, cinsiyet, yaş demeden tüm insanları etkilediği gibi, bir nebze olsun bir paydada buluşmak ve bunu dile getirmek en etkili yöntem olabilir diye düşünüyorum.
Kültürümüz ve yetiştirilme biçimimiz gereği sosyal insan vasfını güçlü şekilde taşıyan bizler; iyi ve kötü gün olsun bir arada olmanın güç kazandıracağı ve paylaşmanın güzelliğinin inancı ile yetiştirilmiş bireyleriz. İletişim içinde bulunmanın, “biz” bilinci ile büyümenin artılarını yaşamımızın her anına katan bizler, bu süreç içinde biraz bocalamış olabiliriz. Fakat bu bayram bu bocalamayı, olaylardan öğrenerek ve risk envanterlerini göz önünde bulundurarak gerçekleştirmiş bulunuyoruz.
Hatukay bir yerleşim yeri olan Bozüyük’e bağlı Poyra Köyünde bu bayram her zamankinden biraz daha buruk geçse de, gönüllerimizin sımsıkı sarıldığı, hoyratça esen rüzgarımızın bizler yerine woredler söylediği bir bayramdı. Sosyal mesafe kurallarına dikkat ederek sohbetlerimizi gerçekleştirdiğimiz “yeni normal”de, alışık olmadığımız bir bağlamda, olabildiğince özenle ve özü kaybetmeden davranışlarımız üzerinde güncellemelerde bulunduk. Umudu dürttüğümüz, umutsuzluğu yatıştırdığımız bu zaman diliminde, birlik ve beraberliğin sosyolojik yapımızdaki kıymetini bir kez daha anladık.
Sağlıklı yaşam ortamlarında güzelliklerimizin çoğalması dileğiyle. Gönüllerimizin bayram edeceği nice bayramlara...
'+Melboh Elifnur Demirhan