Gençlik ile Geleceğe Doğru

 

Aslen Sinop-Ordu köyünden olup Abhaz’ım. Smırpha sülalesindenim. Federasyonumuzun düzenlediği 2 günlük Gençlik Çalıştayı’na Manisa Celal Bayar Üniversitesi adına da katılmış bulunmaktayım. Çalıştaya Manisa Çerkes Kültür Derneği adına da sevgili arkadaşım Setenay NİDA katıldı.

2 günlük çalıştayımızda; Gençlerin kurumlara katılımının artırılması, gençlerimizin anavatan ile bağlarının kuvvetlenmesi, anadilin korunması ve geliştirilmesi, dernek gençleri ile ÜNİKAF gençlerinin arasındaki bağın güçlenmesi gibi çeşitli başlıklarda dernek ve ÜNİKAF gençleri olarak beraberce tartışıp çözüm yolları ve yeni fikirler geliştirmeye çalıştık. Dernek ve ÜNİKAFlarda köken, dini ve siyasi görüş farkı olmaksızın birlik ve beraberlik içerisinde olmak; dile ve kültüre sahip çıkmak adına çözüm yolları ürettik.

Yok olmakta olan dilimizin ve kültürümüzün temsilcileri olarak; birlik ve beraberlik içerisinde olmamız; Kabardey, Abzeh, Abhaz, Şapsığ vb. farkı gözetmeksizin dayanışma içerisinde haklarımızı ve taleplerimizi ülke ve dünya kamuoyunda gündeme getirmemiz gerektiği bilincine bir kez daha vardık.

Ben kendi adıma bitirme tezimi Çerkes Dili ve Edebiyatı üzerine aldım. Tezimi almamdaki amacım, çevremdeki insanlara Çerkeslerin ne olduğunu, dillerinin ve kültürlerinin neler olduğu hakkında bilgi vermek, varlığımızı ortaya koyup tanıtmaktı. Varlığımızı akademik alanda göstermek ve ileriye taşıyabilmek için kendi adıma bir adım atmak istedim. Nitekim bu sayede sınıfımda tek Çerkes ben iken ve insanlar Çerkesin ne olduğunu bilmiyorlarken diğer arkadaşlarımda da dilimize ve kültürümüze yönelik ilgi ve merak uyandı. Bu sayede kültürümüzü tanımak isteyen bir kitle oluştu.

Kültürümüzü bizim dışımdaki kesimlere ve dünyaya tanıtmalıyız. Örneğin çok sevilen ve takdir edilen oyunlarımızın ve danslarımızın bir anlamı olduğunu da anlatmalıyız. Tarih, arkeoloji, jeoloji, antorpoloji ve diğer bütün bilim alanları açısından anavatanımızı ve halkımızı daha güzel temsil edebilirsek dünya kamuoyuna daha iyi aktarabiliriz.

Geleceğe yönelik adımlar atmamız gerektiğini düşünüyorum. Çerkes Atasözünde de dediği gibi; “İyi genci olmayanın, iyi yaşlısı da olmaz”. Biz işe ilk olarak gençlerimizi ele alarak başlamalıyız. Kültürümüzü yaşatmak için özünü zedelemeden ufak çaplı bazı değişiklikler olması gerektiğini düşünüyorum.

Toplumumuz içerisinde siyasi ve dini anlayış farklılıklarının olması gayet normaldir. Yaşadığımız farklı ülkelerde birlikte yaşadığımız toplumlardan da etkilenerek farklı fikirlerin ve yaklaşımların etkisinde kaldığımız da bir realitedir. Bu farklılıklarımız ayrılık nedeni olmamalı, toplumsal birliğimizi ve dayanışmamızı bozmamalıdır. Aslolan şey birlik ve beraberlik içerisinde olup, biz gençler özelinde dernek ve ÜNİKAF ortamına girdiğimizde sadece Çerkes kimliğimizle varolmalı ve toplumumuza katkı sunmalıyız. Toplumumuzun için taleplerimizde ve yapılacak etkinliklerimizde insanların bu görüş ayrılıklarından etkilenmeden birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmesine katkı vermeliyiz.

21 Mayıs farkındalığını kendi içimizde 7’den 70’e oluşturup tüm kamuoyuna duyurabilmeliyiz. Oluşturduğumuz farkındalık sayesinde kimliğimizin bilincinde olarak geleceğimize daha emin adımlarla ilerleyebiliriz. Daha bilinçli, daha aktif, kültürüne sahip çıkan gençler olarak ilerlersek bizden sonraki nesillere de bu kutsal mirasımızı gönül rahatlığıyla emanet edebiliriz.

Yazımı Sayın Şamil Koç’un “Yeni Yetmeyiz O Zamanlar” adlı Köşe Bucak yazısındaki sözleri ile bitirmek istiyorum; “Bir buçuk asır geçti biz bu topraklara konalı, kopmadık köklerimizden. Şöyle asalet, böyle nezaket iyi, güzel de… Sonrasını da düşünmek lazım biraz.Ya bir çare bulur biraraya geliriz ya da böyle garip, başkalaşmış, kendi kendine yabancılaşmış bir kitleye dönüşürüz.Kalpak varsa önünüze koyup düşünün derim.Yoksa gidip edinin bir tane…”


nan



Smırpha Elif Sevim Oral

Share