Ak Parti Manisa Milletvekili Murat Baybatur, 17 Mayıs günü TBMM'nde Çerkes Soykırımı ve Sürgünü üzerine bir konuşma yaptı. 13 Mayıs günü Kafkas Dernekleri Federasyonu tarafından Kefken'de düzenlenen Çerkes Soykırımı ve Sürgünü Anma Programı'na da katılan Sn Baybatur'a bu örnek davranışı için teşekkür ediyor, TBMM'nde temsil edilen tüm partileri Çerkes Soykırımı ve Sürgünü'nü tanımaya davet ediyoruz.
Sn Baybatur'un konuşmasını okuyucularımızın bilgisine sunuyoruz:
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bundan yüz elli üç yıl önce gerçekleşmiş dünya tarihinin en acımasız ve karanlık sayfalarından biri olan Çerkez sürgünü ve soykırımıyla ilgili yaşanan faciayı hatırlatmak üzere şahsım adına gündem dışı söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İlk çağlardan başlamak üzere medeni âlemin ağırlık merkezlerinden biri olan Akdeniz Havzası’nın siyasi ve ekonomik hayatında Kafkasya’nın müstesna bir yeri bulunmaktaydı. İpek Yolu doğuya uzanan transit ticaret güzergâhının kritik geçitleri ve kavşağı olan Kafkasya aynı zamanda tarım, hayvancılık ve yeraltı kaynaklarıyla da ihmali mümkün olmayan bir konumdaydı. Günümüz dünyasında jeostratejik açıdan Türkiye için olduğu gibi, Anadolu savunmasının batıda Balkanlardan doğuda Kafkaslardan başladığı o dönemde de Karadeniz kıyılarını bir Rus denizi ve toprağı hâline getirmeyi arzulayan Çarlık Rusyası’nın önündeki tek engel Kafkas milletiydi. Nitekim Rus Çarı 1. Petro'nun ifadesiyle “Rusya'nın çıkarları için mümkün olabildiği kadar İstanbul'a ve Hindistan'a yaklaşmak lazımdır. Buraları elinde tutan dünyaya hükmeder. Bunun için de ne gerekiyorsa onu yapmalıyız.” anlayışıyla hareket eden Çarlık Rusyası, Karadeniz sahiline inme emelinin bir sonucu olarak köklü tarihiyle cesur ve onurlu bir halka ev sahipliği yapan Kafkasya'da üç yüz yılı aşkın süren acımasız bir savaş yürüttü. Rus İmparatorluğu'nun Kafkasları istilası ve işgali sırasında meydana gelen çarpışmalarda ve 21 Mayıs 1864’teki nihai ateşkesten sonra yürütülen sistematik baskı ve katliamlar neticesinde 1,5 milyon Çerkez, Soçi ve Sohum gibi liman kentlerine toplanarak başta Varna, Kefken, Samsun, Sinop ve Trabzon olmak üzere Osmanlı topraklarına sürüldü. Ancak sürgün sırasındaki yol şartları, salgın hastalıklar, açlık gibi nedenlerden dolayı resmî olmayan rakamlara göre 400 bin ila 500 bin arasında Çerkez hayatını kaybetti. Anadolu ve Rumeli topraklarına sürülen Çerkezler, o zaman Osmanlı toprağı olan Ürdün, Suriye, Mısır, Filistin, Lübnan gibi bölgelere göç etti. Günümüzde ise dünyada yaşayan Çerkezlerin yaklaşık yüzde 80'i Türkiye’de bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 21 Mayıs, Çerkezlerin uğramış oldukları soykırım ve sürgünün tarihsel simgesidir. Çerkez halkının sürgünü modern çağın en acımasız sürgünlerinden biridir. Atalarımız Şeyh Şamil gibi nice kahraman komutanların önderliğinde, onursuzca yaşamaktansa ölmeyi tercih eden Çerkezler Kafkasya’daki soykırım ve emperyalizme karşı destansı bir mücadele vermiştir.
Üç yüz yılı aşan savaşların ardından bir sürgün, bir hicret yaşanmıştır. Cennetmekân Abdülaziz Han döneminde bu kadim Anadolu toprakları bizlere, Kafkasya’dan gelen Çerkezlere kucak açmıştır. Tarihin her döneminde zulme uğramış milletlerin ana kucağı olmuş Anadolu, tıpkı bizler gibi Avrupa’da, Balkanlarda, Arap Yarımadası’nda göç etmek durumunda bırakılan Boşnak, Makedon, Arnavut, Yahudi, Arap, Kürt tüm mazlumlara yurt olmuştur. Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı başta olmak üzere bu vatan için canıyla kanıyla mücadele eden, aynı gelecek adına nefes alan büyük Türkiye’nin fertleri olarak biz Çerkezler, vatanın ne kadar kıymetli olduğunu, devletin ne kadar kıymetli olduğunu, hür ve bağımsız yaşamanın ne kadar kıymetli olduğunu, inanç özgürlüğünün ne kadar kıymetli olduğunu bilerek güçlü bir Türkiye için bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her türlü katkıyı vermeye ve bu güzel vatanın bölünmez bütünlüğünü korumak adına canımızı feda etmeye hazırız.
Sözlerime son verirken, tarihe büyük Çerkez soykırımı ve sürgünü olarak geçen ve uluslararası zeminde fazlasıyla hak ettiği ancak yansımasını henüz bulmadığını üzülerek gördüğümüz bu büyük faciada yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet diliyor, başta Türkiye olmak üzere dünyanın dört bir yanında yaşayan torunlarına başsağlığı dileklerimi sunuyorum.
Allah hiçbir millete böylesi soykırım ve sürgün yaşatmasın diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kaynak: TBMM (Konuşma tutanaklardan olduğu gibi aktarılmıştır.)
p>{youtube}bEtt420IzMQ|600|400{/youtube}
nan
Kaffed