Her şeyden önce belirtelim ki Adığe yeni yılı olarak kabul ettiğimiz 21 Mart tarihi tüm kuzey yarım kürede çeşitli şekillerde kutlanan doğu toplumlarının aşağı yukarı hepsinde çeşitli isimler altında daha ziyade de nevruz adı ile bilinen önemli bir gündür.
21 – 22 – hatta bazı yerlerde 23 Mart (Azeri ve Türkmenlerin bir kısmında) çeşitli farklılıklarla pek çok toplumda yeni yılın gelişi, baharın gelişi, kışın sona ermesi, doğuş günü gibi çeşitli nedenlerle kutlanmaktadır.
Kökleri çeşitli araştırmacılar tarafından eski Mısır’a bir kısım başkaları tarafından Farsa ve İran'a dayandırılan bu kutlamaların bu gün kalan Kızılderili kültüründe bile mevcut olduğundan bahsedilir.
Bu demektir ki nevruz veya baharın gelişi insanlığın eskilere dayanan ve toplumların dini inanışlarına göre çeşitli farklılıklarla çok yaygın kutlanan bir gündür.
Nevruz eski Sovyet cumhuriyetlerinde resmi tatil olarak kutlanır. Kürtlerde, Afganlarda, Balkanlarda ve daha pek çok yerde çeşitli adlarla kutlanır.
Türkiye’de de son dönemde politik kaygılar ve farklı amaçlarla resmiyet kazanmaya ve kutlanmaya başlamıştır.
Yani Adığe yeni yılı olarak kutladığımız bu gün aslında pek çok halkta anlam farklılıkları ile de olsa kutlanan belirlenmiş bir gündür.
Biz, Adığeler ile ilgili kısmını ele alarak kısaca inceleyelim.
ESKİ ADIĞELERDE YENİ YIL
21 – 22 Mart tarihleri Adığelerde yeni yılın başlangıcı olarak kabul edilir.
(“Ğemre yat’emre şızexek”— veya bir başka ifade ile “Vağueber ş’ım qışıxek”) diye tanımlanan bu gün aslında gece ile gündüzün eşitlendiği gündür ve yeni yılın başlangıcı olması yanısıra, aynı zamanda ilkbaharın başlangıcı olarak da kabul edilir.
Bu olayı daha detaylıca anlatmadan önce Adığelerin yaşamında çok önemli bir yeri olan yıldızların ve gökyüzünün izlenmesi konusuna kısaca biraz değinmek istiyorum.
****
Etnograf Mafedz Serebiy'in yazdığına göre Adığeler yılın dönemlerini ve önemli olayları gökyüzü cisimlerinin konumuna göre belirliyorlardı.
Yine araştırmacı Kalmık İbrahim’in yazdığına göre de Adığeler yıldızların durumuna göre yaşamlarını düzenlerlermiş. Çiftçiler yıldızların doğuşuna batışına göre işlerini planlar, denizciler yıldızların durumuna göre denize açılırlarmış.
Akşam “vağue” denilen (beşli yıldız grubu) ile iftar saatlerini, Nehuşvağue denilen(zühre yıldızı) ile sahur saatlerini belirlerlermiş.
Mesela avcılar ve savaşçılar yollarını yıldızların durumuna bakarak bulurlar, gidecekleri hedefe hiç şaşmadan ulaşırlarmış.
Söylencelerde yerini almış şu kalıplaşmış ifade bunun en iyi göstergesidir : “Madem ava çıkıyorsunuz Şıxulhağue (samanyolu) yi izleyin,o sizi hiç şaşırtmaz.”
Adığelerin astronomi bilgisinden istifade ile geleceğe dair tespitlerinden bahseden Hanceriy "kutup yıldızı, büyük ayı ve samanyolunu sürekli yön belirlemek için kullandıklarını, yıldızlara bakarak doğada olabilecek önemli değişimlere dair tahminlerde bulunduklarını ve bu tür yetenekleri olan kişilerin Adığeler arasında çok itibar gördüklerini" anlatır bir yazısında.
Yeni doğan ay'ın durumundan ve hilalin uç kısımlarının kıvrılışından o ay iklimin ve havanın nasıl olacağına dair tahmin yürütülür, günlük hava tahminleri ise güneşin doğuşuna batışına göre tahmin edilir tarım ve benzer işlerle uğraşanlar buna göre işlerini düzenlerlermiş.
*****
Yaşamlarını düzenlerken gökyüzü ile bu kadar bağlantılı olan Adığelerde, bu gün bahsedeceğimiz yeni yılın gelişi de yine bir gök cismine bakarak belirlenirmiş.
Adığelerin “Vağuebe” adını verdikleri (yunus-delfin) takımyıldızı Kuzey Kafkasya’nın gökyüzüne yerleştiğinde (21 Mart’a tekabül eder) bu olay ilkbaharın ve aynı zamanda yeni yılın başlangıcı sayılırmış.
Bu yıldızın gökyüzünde görünmez oluşu ise sonbaharın başlangıcı olarak kabul edilirmiş.
Yılın mevsimleri de bu yıldıza göre tayin edilirmiş.
İlkbaharda topraktan çıktığına inanılan bu yıldızın, yazın tarım alanlarını, sonbaharda ormanları ve yüksek ağaç tepelerini aydınlattığına, kışın ise yine toprakta kaybolduğuna inanılırmış.
(‘Ğemre yat’emre şızexek’ sözünün nereden geldiği net şekilde kendiliğinden ortaya çıkmaktadır gördüğünüz gibi)
“Вагъуэбэр щIым къыхэкIащ” “Vağuebe topraktan çıktı”,
“Вагъуэбэр гъавэм(мэшым) къыхэплъащ” “Vağuebe ekine baktı”,
“Вагъуэбэр жыг щхьакIэм хэхьащ” “Vağuebe ağacın dallarına girdi”,
“Вагъуэбэр щIыгум хэхьэжащ” “Vağuebe (yeniden) toprağa girdi” biçiminde bu dönemleri tanımlayan deyişler vardır dilimizde.
Bu tanımlamalar aslında Adığe yılının mevsimlerini ifade eder aynı zamanda.
Bu dönenceler arasında 90’ar gün vardır ve bunlar (21-22 Mart-21 Haziran) ‘vağueber ş’ım qıxek’as’ denilen dönem ilkbahar mevsimine,
(21-22 Haziran – 21 Eylül) ‘Vağueber meşım qıxeplhas’ denilen dönem yaz mevsimine,
(21-22 Eylül – 21 Aralık) ‘Vağueber jığ şx’ak’em xex’as’ denilen dönem sonbahar mevsimine,
21-22 Aralık – 21 Mart arası) ‘Vağueber Ş’ıgum xex’ajas’ denilen dönem ise kış mevsimini ifade eder.
Bu mevsimlerin arasındaki tam bir dönence ise 360 günden oluşmaktadır.
Eski Adığe halk takviminde bir yıl çeşitli olaylarla adlandırılan 18 ayrı zaman dilimi halinde bölümlenmiştir.
Burada kullanılan ay isimleri günümüzde kullanılan gregoryen takvime aynı şekilde geçmiştir.
Bir küçük not olarak: Yazın ve kışın en soğuk ve en sıcak günlerinin bu yıldız ile ilgisi olduğu düşünülür mevsim normalleri dışındaki havaların bu yıldızın konumundan kaynaklandığına inanılırmış.
Yazın en sıcak günleri ‘Ğemahue şıle’ 16-17 Temmuz / 24-25 Ağustos arası,
Kışın en soğuk günleri ise ‘Ş’ımahue şıle’ ise 16-17 Ocak / 24-25 Şubat arası döneme denk düşer.
Yeni yıl geleneğinin çıkışı ve kutlanışı hakkında…
Çok eski çağlardan bu yana Adığeler bu günü büyük eğlencelerle kutlarlar.
Yazılanlardan bu geleneklerin 5 bin yıl öncesine kadar dayandırıldığı görülmekle birlikte bunun ispat edilebilirliği yoktur doğal olarak.
Fakat kutlamanın biçimine bakıldığında İslam’dan çok öncesine Adığelerin ateşe taptıkları Mecusilik dönemine dayandığı görülmektedir.
Bu açıdan yeni yıl kutlamalarının kültürümüzde çok eski bir yeri olduğunu söyleyebilmekteyiz.
Esasında bu kutlamaların halkımızın kültürü ile veya inancı ile bağlantısının ne olduğu konusuna artık pek de bakılmamaktadır günümüzde.
Fakat 21 Mart tarihi son bir kaç yıldan bu yana Adıgey’de net bir tanımlama ile “Adığe yeni yılının başlangıcı” olarak kutlanmaktadır.
Bu kutlamalar kültür bakanlığının ve çeşitli kültür araştırmacılarının da desteği ile artık bir resmiyet ve devamlılık kazanmıştır.
Diğer bölgelerde de bu kutlamalar aynı şekilde yapılıyor olmakla birlikte eski Adığe geleneğinin bir devamı olarak tekrar edilmekte, tam olarak Adıgey’de olduğu gibi net bir yeni yıl kutlaması vurgusu yapılmamaktadır.
Fakat bu bölgelerde o şekilde kutlanıyor olması durumu değiştirmez. Çünkü incelendiğinde görülmektedir ki diğer halklarda baharın başlangıcı, kışın bitişi şeklinde kabul edilen Delfin yıldızının görünmesi olayı, Adığelerde aynı zamanda bir takvim yılının başlangıcı manasına da gelmekte yukarıda açıkladığımız şekilde bir yılın bölümleri bu yıldızın gökyüzündeki hareketine bağlı olarak tayin edilip belirlenmektedir.
Adığe yeni yılının çıkışı hakkında Maf’edz Serebiy şöyle yazmaktadır:
“Bu kutlamalar, gece ile gündüzün eşitlendiği zamanda Mecusi inanışından kalma bir gelenekle ateşin tanrısına kurban kesilmesine ve bütün ailenin bu nedenle bir araya gelerek kutlamalar yapıp tanrıya saygılarını sunmasına kendilerini koruması için dualar etmesine dayanan bir ibadet tarzı kutlamadır.”
(Bu gün hala bu kutlamalara ‘maf’eşx’a ced wuk’ın’ denilmektedir bazı yerlerde)
Yani Mafedz Serebiy’e göre 21 Mart’ta yapılan bu kutlamaların asıl çıkışı ateşin tanrısına yakarış mahiyetinde bir törene dayanmaktadır.
Bu gün de insanlar güçleri yettiği oranda kimisi sığır, kimisi koyun, kimisi tavuk hindi, her neye gücü yetiyorsa bir kurban keser bütün aile bir araya toplanarak yemek yenir ve sadece o gün tüm aile büyük küçük ayırımı yapılmaksızın hep birlikte sofraya oturur.
Çünkü bu yemek bir ibadet olarak kabul edilir ve sonunda topluca dualar edilir.
Bu gün halkımızın büyük bir kısmı Müslüman olmuş olmasına rağmen, bu kutlamalar hala devam etmekte ve İslam dini ile bir ilişkisi olmadığı halde devam ettirilmektedir.
Çünkü bu günün yukarıda açıkladığımız Adığe yeni yılının başlangıcı olması gibi özel bir anlamı daha vardır halkımız için.
Öte yandan Adıgey Cumhuriyeti’nde yapılan kutlamalarda bu günün yeni yıl özelliği daha fazla ön plana çıkmakta, en azından yapılan kutlamalarda çeşitli kültür araştırmacılarının bilim adamı ve yazarların katıldığı toplantılar düzenlenmektedir.
Bu toplantılarda günün Adığe yeni yılı olma özelliğine yönelik yapılan aratırmalar ve çalışmalar sunulmakta böylece 21 Mart tarihinin olması gereken bu yönü ile yerleşmesine çalışılmaktadır.
Bu toplantılarda konuşan Adıgey tarih araştırmacıları Jendar Mariyet ve Wuneroqu Mir’ın verdikleri bilgiler; Adığelerin bu güne göre bütün bir yılı yorumladıklarını gösteriyor.
21 Mart günü eğer sıcak ve güneşli ise yılın iyi geçeceğine, hava bulutlu ve yağmurlu ise yılın sıkıntılı geçeceğine inanılır, ayrıca turnaların hareketlerinden yılın gelişi hakkında yorumlar yapılırmış.
Jendar Mariyet’in verdiği bilgilere göre, bu gün ile ilgili çeşitli inanışların da olduğunu görüyoruz.
Mesela o gün kötü ruhların serbest kaldığı ve yeni yıl ile eski yılı birbirine karıştırdıkları gibi bir inanış mevcutmuş halk arasında.
Bu nedenle onları uzak tutmak için evlerin ocaklarında ateşler yakılır, dumanı kapı ve pencereler önünden geçirilir, külleri evlerin etrafına serpiştirilir ve böylece büyülerden ve büyücülerden ve kötü ruhlardan korunulacağına inanılırmış.
21 Mart günü süslenen ağaca çeşitli hediyeler asılır, ailelerin bütün fertleri sofrada olmak üzere toplanarak bu ağacın altında yemek yenilirmiş.
Daha sonra dualar edilerek istenen şeyler için yakarılır, hastaların şifa bulması, yoksulların zenginleşmesi için dua edilir, güneşe ve sıcağa yakararak bereket iyilik güzellik dilenirmiş.
Kaynaklar:
M.Papşu, Çerkeslerde Eski Takvimler (çeviri derleme).
E.Yıldız, Çerkesler ve Gökyüzü (çeviri derleme).
E.Yıldız, Adığe Psalhe + Adığe Maq, Mart 2005
Elot.ru, 21 Mart 2006 sayısı
Adığe Yeni Yılı
Mart 21, 2012120
Share