Bizler, Atayurt Kuzey Kafkasya'nın dışında yaşayan sürgünler için "Diaspora" deyimini kullanırız. Oysa Kuzey Kafkasya'nın içinde de "diasporamız" vardır. Bunların belki de en önemlisi "MEZDOK KABARDEYLERİ" dir. Çok azımızın çok az bildiği bu kardeşlerimiz hakkında bilgilenmek isteyenler için Mezdok doğumlu iki Adıge (Αдыгз) yazarı tarafından, bir yıl ara ile (2001-2002) topluma kazandırılan "MEZDOK KABARDEYLERİ" adlı eserler her yönü ile okumaya değer, oldukça geniş bilgiler içermektedir.
p> +''+Uzun bir arşiv çalışmasının ürünü olan bu eserler, daha çok tarih ve edebiyatımız ile ilgili araştırma yapacak olanlar için önemli başvuru kitaplarıdır.
İlk kitabı, kaleme alan Dr. İlzita Bola, Mezdok Kabardeyleri'ni oldukça kapsamlı bir çerçevede inceler. Tarihi- etnografik bir çalışma olan bu kitap, bugün gerek diasporada, gerekse Atayutta eksik kalmış ya da tam anlaşılamamış yönleri ile Mezdok Adıgelerini tanıtır.
Yazar kitabında, dini farklılıktan oluşan yaşam tazının Adıgelerin sosyal hayatındaki etkileşiminden bahsederken, özde bu farklılıktan dolayı hiçbir problemin yaşanmadığını belirtir. Eşsiz güzellikte uyumun temel anahtarını ise Adıge Xabzeye bağlar. Öyle ki, birlik beraberliğin, dayanışma ve yardımlaşmanın en güzel şeklini burada görebileceğimizi anlatırken Adıge insanı olmanın yapı taşı sayılan Αдыгзгъз yani insanlık olgusunu bizlere tekrar hatırlatır.
p>Dr. İlzita Bora'nın biz okuyucularına örneklerle sunduğu bir başka konu ise, din farkı gözetmeksizin Adıgelerin bugün ortak olarak kullandıkları sözcüklerdir. Müslüman Adıgeler Allah kavram sözcüğü için Thaşho (Tхьэшхуэ), Hıristiyan Adıgelerin kilise için (Нэмэз), dua için (Дыуэ), İsa'nın, insanlığın kurtuluşu için canını fidye olarak verdiği günün anılmasına (Τопгьауэ), Nevruz Bayramı için ve Kurban Bayramı gibi daha pek çok terimin kullanıldığına dikkat çekmiştir.
p>İkinci kitabımız ise Maykop'ta 2002 yılında tarihçi ve etnograf "Nikolay Kun" tarafından kaleme alındı.
Mezdok Çocuk Müzik Okulu Müdürü olan ve aynı zamanda Mezdok Adıge Xase başkanlığını sürdüren yazarımız da tarihi belgelerle Mezdok Kabardeyleri'ni incelemiştir.
Eser üç ana bölümden oluşur. İlk bölümde; Büyük Ekim Devrimi öncesi, ikinci bölümde; kültürel yaşamları, üçüncü bölümde ise ailevi yapısıyla Mezdok Adıgeleri ele alınır. Kita-bın sonunda ek bir liste iki gurup halinde verilmiştir (Hıristiyan ve Müslüman Adıge adları olarak). Bunlar Mezdok Adıgeleri arasında karşıla-şabileceğimiz aile adlarıdır. Biz de bu listeyi yazımızın sonunda okuyucularımıza Adıgece olarak sunuyoruz.
Nikolay Kun, Mezdok Adıgelerinde düğün ve evlilik kurumunun işleyişine değinir ve Adıgelerin yaşamında önemli bir yere sahip olan WORED'leri de incelemiştir. Düğünler milli kıyafetlerle yapılır. Gençlerden oluşan düğün alayı, gelinin evden çıkartılması ve yeni evine getirilmesi sırasında Woredlerle coşarlar. Bu orada hiç ihmal edilmeyen, değişik varyasyonları olan düğün şarkıları aralıksız söylenir.
İşte bunlardan birini Adıgece olarak sizlerle paylaşıyoruz.
Ди Ηысашεти
Узрайда, уой уойт!
Уейт маржз, уой уой!
Уой, Ди Ηысашεти!
Уой, узрайда!
Узрайда, уой, уой, уой!
Кърамыш крашыргъзр,
Уой, уой, узрайда!
Уой, къыдашэри!
Уо, уо, узрайда!
Узрайда, уой, уой!
Уой, уо, гурыфІыгъузщи!
Уой, уой, узрайда!
Уой, уой, узрайда!
Узрайда, уой, уой!
Фызышзр къзсыжаси!
Уо, узрайда!
Kitabın son bölümünde "Mezdok Adıge Xase"nin kuruluş ve çalışmaları anlatılır. Xase 1993'te kurulup faaliyetine başlamıştır. Xase'nin çalışmalarında en önde tuttuğu konuların başında; kültürel erozyonun önlenmesi, ruh ve beden bakımından güçlü bir gençlik yetiştirmek, anadil eğitimini her alanda yayarak, sanat ve edebiyat konularında verimli çalışmalar yürütmek olduğudur. Elbette ki bu düşünceleri paylaşıyor ve bu bağlamda yaşayan böylesi bir kültürün gelecek kuşaklara aktarılması, yarınımız için gereken bir hazinedir.
Hıristiyan ve Müslüman Adigelerinin birlikte yaşadığı Mezdok bölgesinde, bu din ayrılığına rağmen bir sorun yaşanmaz. Çoğu kimsenin inanmak istemediği bu durumu yerinde görmüş ve kendi çapında gözlemlemiş bir insan olarak doğrusu ben de şaşırdım.
Her türlü acıyı ve sevinci kardeşçe paylaşan bu insanları böylesine birlikte hareket ettiren gizli gücü merak etmemek elbette ki mümkün değildir. Kendi kendime; acaba yabancılara karşı yapay bir gösteri midir? gibi sorular sıralandı kafamın içinde. Hatta bunun önünü kesmek için;
- Ben de Adigeyim. Yabancınız değilim. Yani sizden biriyim. Bana lütfen doğrusunu söyleyin. Hiç mi bu din ayrılığı aranızda sorun olmuyor? Orta yaşta güzel giyimli ve güler yüzlü birinin yumuşak bir ses tonu ile;
- Sizce aramızda bir sorun olması mı gerekiyor? Sorusu karşısında verecek bir yanıt bulmakta zorlandım. Kendimi toparlama fırsatı bulamadan bir başka ses;
- Siz Adige olduğunuzu söylüyorsunuz. Şayet Adige iseniz buna şaşırmamanız gerekir.
- Neden?
- Çünkü biz Adigeler için önemli olan insan olmaktır. Sonra Adige habze ''Xabz?'' gereği kişinin inancı kendisi ile inandığı şey arasında bir özel meseledir. Neden sorun olsun ki?
Bir başka ses;
- Doğrusu bu Kaberdeyler bizi sevmez. (Gülüşmeler) Çünkü biz "tapınma hareketleri yaparak" böyle olduğumuz için deyince hep birlikte gülüştük.
Sonra benim inancımı, kendilerini nasıl bulduğumu içeren sorular sordular. Ben de kendimi anlatmaya çalıştım. Türkiye'de doğduğumu, Nalçik Üniversitesi İngiliz Dili Edebiyatından mezun olduğumu, Adigece ve Rusça'yı burada öğrendiğimi ve şimdi Nalçik'te yaşadığımı söyleyince daha çok ilgilendiler. İstanbul ve Türkiye'de yaşayan Adigelerin durumunu, Adigeceyi ve Habzeyi "Xabz?'' bilip bilmedik-lerini, nüfusumuzu, evlilikleri, ekonomik du-rumumuzu içeren geniş kapsamlı sorular sordular. Yanıtlamalarımdan sonra, dönüp dolaşıp sözü yine dine getirdim. Ama bu din sorgusundan iyice sıkıldıkları belli idi. Gerçi Sayın Nikolay Kun "Mezdok Kaberdeyleri" isimli a-raştırmasında, Mezdok Adigelerinin ne zaman ve nasıl Hıristiyan oldukları ile ilgili kapsamlı bilgiler mevcut olmasına rağmen yine de soruyorum. Neden ve nasıl Hıristiyan olduklarını Nikolay Kun,;
- Adigelerin Hıristiyan, Müslüman veya bir başka inançta olmalarının tarihçesini kitabında uzun uzun yazdı. Şimdi, mesele bu durumun Adigelere neyi getirip neyi götürdüğü meselesidir. Ben dini inancı bir sorun halinde görmemek gerektiğine inanıyorum. Çünkü Adigeleri bir kılan daha güçlü tarihsel bir mirasa sahiptirler. Adigeler kendi dillerinde Tha "Txba" kavram sözcüğü ile ifade bulan bir inançları vardır. Bu inanç müslümanlık ve Hıristiyanlık öncesine dayanmaktadır. Ve yine bu inanç Tek Tanrılı ve Gökseldi. Bazen doğa olaylarını tanımlayan veya belirleyen kavram sözcükleriyle karıştıranlar vardır. Böylece Adigelerin çok tanrılı bir toplum olduklarını var sayıyorlar. Oysa, Adige Dilinde Thalar "Txba" diye bir kavram yoktur. Örneğin; Şıble "?bI???" Yıldırım Tanrısı diye ananlar var. Kısaca Tha "Txba"yı çağrıştıran her sözcük Tha "Txba" değildir. O bir doğa olayıdır. Her doğa olayının Tanrıya izafe edilmesi inanç ve anlayışı nedeniyle her doğa olayında tanrı tarafından meydana getirildiği şeklinde yorumlanmış olabilir.
Ayrıca, örgütçü, danışman, yol gösterici ve önderlik gibi özellik ve nitelikleri olan Thamada "Txbama??'' kavram sözcüğü ile tanımlanan insanların mevcudiyeti düşündürücüdür. Çünkü bu sözcükte Tha "Txba"yı çağrıştırmaktadır. Yani Tha ile bağlantısı açıktır. İşte bu Thamada'nın toplumdaki işlev ve görevine dikkat etmek gerekmektedir. Çünkü Thamada'nın yaptırım gücü vardır.
Neydi o güç; jandarma mı veya üstün ekonomik bir güç mü? Üçüne de hayır. Onun tek ve değişmez gücü Habze ''Xabz?'' denilen sözel buyruklardı. Birkaç örnek verelim;
-Adigelik insanlıktır.
"AgbI?a?b?p yIbIxybI?b??''
-Ayıp
''?MbIKI? - XbauHa?? ''
-Uygun olan adettir.
''?K??P Xab???''
-Olmuyorsa olabileceği gibi davran.
''MbIXbyM? ??pbIXby ?ıbI ''
Hiçbir baskıcı otoritenin bulunmadığı bu toplumda sadece utandıran ve insan olduğunu hatırlatan uyarılarla yönetilmesi değil, yönlendirilmesini bugünkü koşullarda açıklamak gerçekten mümkün değildir. Ne yazık ki bu anlatılamaz sadece yaşanır.
Adige Aile Soyadları ve aile damgaları ile modern dünyanın henüz ulaşamadığı bu durumu Adigeler tarih içinde halletmişlerdir. Bunları öylesine basit konularmış gibi geçiştirerek çok daha basit olan şeylere ''inanç gibi'' kilitlenmek haksızlıktır.
Habze ''Xabz?''nin özünde pozitif hukuk ötesi bir anlayış ve işleyiş söz konusudur.
Habzeyi ''Xabz?'' bir gelenekler manzumesi şeklinde düşünmek yanıltıcı olur. İlla bir şey söylemek gerekirse; Habze ''Xabz?'' zaman içinde somutları soyuta dönüşen ve gezegenimizin farklı bölge ve farklı toplumlarına şekil veren Göksel buyruklar manzumesi şeklinde algılanabilir. Yani kısaca Habzenin dinleşmesi olarak ta bakılabilir.
O bakımdan günümüzde özellikle Adigeler arasında inanç çatışması yaşanmaz. ( Sizin orasını bilmiyorum) Zaten hiçbir zamanda böyle bir ça-tışma olmamıştır.
Daha çarpıcı bir örnek; Çeçen ve Dağıstanlılar sekizinci ve on ikinci yüzyılda Müslüman olmalarına rağmen diğer Kuzey Kafkasyalılarla dinsel bir problem olmamıştır. Bunların nedeni tamamen değilse bile büyük kısmı ile Tha ''Txba'', Thamada ''Txbama??'' ve Habze 'Xabz?'' üçgeninde dokunan Adige toplumunu bu meseleyi çok aşmış olmasıdır. Onu içinde aramızda dinsel inanç farklılığı sorun değildir. Ve olmamıştır.
Sayınm Nikolay Kun'un bu açıklamaları ve dinsel inançlara yaklaşımını doğrusu üzerinde durmaya değer bir konu olarak görüyorum.
Teşekkürler Sayın Dr. İlzita Bola
Teşekkürler Sayın KUN.
Nart Dergimiz aracılığı ile kısacıkta olsa tanıtma olanağı bulduğumuz bu değerli iki Adıge yazarının eserlerini okuyucularımızla paylaş-maktan dolayı da mutluluğumuzu ifade etmek istiyoruz.
12 MEZDOK (....) - Sağır orman
3WORED (....) - Şarkı
Hristiyan Adıge Aile Adları
+''+Tijin Çurey ) )