Bir Yazar Bir Eser: TIĞUJIKO KIZBEÇ/ Ğuç’el Nurbiy/ Hatko Mansur Ulutaşlı

Yemuz Nevzat Tarakçı

“Bir Yazar Bir Eser” yazı dizisinin bu ayki konuğu, kırk yıldan uzun bir süre atından inmeden, eyerinden ayrılmadan düşmanla savaşan namı diğer “Halkın Aslanı” Tığujıko Kızbeç.
O, hayatı boyunca vatanını savunmak için mücadele vermiş, özgürlük savaşının simge ismi olmuş, yaman ve yetenekli bir savaşçı.

O, yiğitliği, cesareti ve kazandığı zaferlerle halk söylencelerine, roman ve şiirlere konu olmuş, adına bestelenen halk şarkısı, Çerkesler arasında söylenegelmiş bir halk kahramanı.
“Tığujıko Kızbeç, adam gibi yaşadı, adam gibi öldü, erliğe kılavuzluk etti, Çerkes ulusunun sönmeyen yıldızı oldu.” Bu büyük özgürlük savaşçısını saygıyla anıyoruz!
Bu güzel eseri okuyup “Bu eser, mutlaka Türkçeye çevrilmeli!” diyerek bu zahmetli işin hakkını veren, bu muhteşem eseri Türkçeye kazandıran Hatko Mansur Ulutaşlı, teşekkürü çoktan hak ediyor.

“ÇEVİRİ, KİTABI YENİDEN YAZMAKTIR”
“Bilirsiniz, çeviri aslında kitabı başka bir dilde yeniden yazmaktır. Çeviri, zor ve zahmetlidir. Özellikle dil nüansları… Diğer dillerde doğrudan eşdeğerleri olmayan sözcükler, benzersiz deyimler, ifadeler ve kültürel referanslar… Bu kadar hassas, bu kadar zor ve zahmetli bir işin hakkından gelen Sayın Hatko Mansur’u içtenlikle kutluyorum.

TEŞEKKÜRLER HATKO MANSUR
Tarihine, toplumuna, kültürüne duyarlı insanlar alkışı çoktan hak ediyor.
İşte size, duyarlı, samimi, gayretli, üretken bir Çerkes! Teşekkürler Hatko Mansur!
Hatko Mansur Ulutaşlı, ana diliyle yazılmış eserleri okuyamayanlar için bu kıymetli eserin zevkle okunan güzel bir tercümesini yapmış. Tığujıko Kızbeç’in ismini yüreklere kazımış, iyi ki varsınız!
Toplumunuz ve kültürünüze olan sevdanız, etkili pozitif enerjiniz tükenmesin!
Sağlık ve huzur içinde olun. Yeni eserler, mutluluğumuzu katlayacaktır.

ÇEVİRMEN HATKO MANSUR’UN NOTU:
“Çerkesler, yüzyıllar boyunca uğradığı istilalarla mücadele ederek 1763 yılına geldi. Bu tarihten itibaren 1864 yılına kadar 100 yıl süren, Çarlık Rusya’sına karşı verilen savaşı sürdürdü.1777 yılında doğan Kızbeç,15 yaşından itibaren atına binip silahlanarak,1840 yılı Şubat ayında Velyamınov’un adıyla anılan, yaşamını yitirdiği Tuapse’deki son savaşına kadar aralıksız bu savaşın içinde yer aldı. Hak ettiği biçimde “Kafkasya’nın Aslanı” olarak tarihe geçti. Anısına saygıyla…”

HATKO MANSUR ULUTAŞLI KİMDİR?
Samsun-Havza ilçesinde doğdu. Kırıkkale MKEK’de çalışmaya başladı. DTCF Sosyoloji Bölümünde okudu.
Ankara Kafkas Kültür Derneği üyesi iken konuştuğu ana dilin alfabesini öğrendi. Aslan Arı başkanlığındaki yönetim kurulunda görev aldı. Başkan yardımcılığı görevinin yanında Kafdağı dergisinin yazı işleri sorumluluğunu üstlendi. Antalya’da yaşıyor.
Çerkes diliyle yazılmış ne bulduysa okudu. Roman, hikâye, masal, şiir… Çerkesçe Kur’an ve İncil de bunlara dahil. “Tığujıko Kızbeç” kitabını okuyunca, anlatılanlardan çok etkilenerek Türkçeye çevirmeye karar verdi. Çevrisini yaptığı bu kitap, Metropol Yayıncılık (Rauf Genel) tarafından bastırıldı.
Kitap, Metropol Yayınları logosunu gururla taşıyor.

Yazar ĞUÇ’EL NURBİY Kimdir?
Adıgey Özerk Bölgesi Ğobokuay köyünde doğdu. Kaberdey-Balkar Devlet Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünü bitirdi. Maykop Şehir Meclisi, Adıgey Cumhuriyeti Parlamento üyeliği yaptı. Halen Adıgey Cumhuriyeti Yaşlılar Sovyeti Başkanlığı görevinde bulundu.
Düz yazı ve şiirler yazdı, çeviriler yaptı. Maksim Gorki ve Cek Landın’ın eserlerini Çerkesçeye çevirdi.
Eserleri: Uzun Yılların Hikayesi (Лъэхъан чыжьэм итхыд) / Cennetteki Vadi (Джэнэт лъэгум ик1эй) / Okul Hayatının Berrak Günleri (Еджэгъум имэфэ къаргъохэр) / Son Prens (Аужырэ оркъ) / Tığujıko Kızbeç (Тыгъужыкъо къызбэч) / Zaman İzlerimizi Örtüyor (Егъэсэйх уахътэм тилъэужхэр)

“ÖN SÖZ” DEN
Kitap, mensur şiirler ve hikayelerden oluşan bir sözlü tarih araştırması ürünü. Ön söz, yazarın Çerkeslerin dünü, bugünü ve yarınıyla ilgili kayda değer, etkili, önemli bilgilerle dolu.
“Rus Kafkas savaşı biteli 150 yıldan çok oldu. Savaşın halkımızda açtığı derin yara ise hiçbir zaman iyileşmedi.
Yazılı kaynaklara ulaşamadığımız için halkının özgürlüğü için hayatını feda eden kahramanların isimlerini aydınlığa kavuşturamadık. Günümüze, ağıtlar ve şarkılarla taşınmış birçok olay üzerinde hâlâ yeterince çalışılmış değil.
Tığujıko Kızbeç’e atfettiğim bu kitapta yazdıklarımı, Rusça kaynaklar ile Çerkes efsanelerini tarayarak toparladım.
Yaptığım araştırmalarda birçok halk kahramanı, ordu komutanı ve güçlü fikir sahibi tarihsel figürle karşılaştım.
Tığujıko Kızbeç, 40 yıldan uzun bir süre atından inmeden eyerinden ayrılmadan ve ordusunun yanı sıra düşmana karşı omuz omuza savaşmıştır. Onun gösterdiği yiğitlikler arasında ulaşamadığım ne kaldıysa artık genç yazarları bekliyor. Ben sadece onun Abın Kalesi’ndeki Savaşı ile T’uapse Kalesi’ni fethine ilişkin yazdım.
Halkının özgürlüğü için mücadele ederken onun gibi canını savaş meydanlarında bırakanların sayısı kaçtır, kim bilir?
Bizim onları unutma özgürlüğümüz yok! Yüzyıl savaşan halkım, yüzyıl boyunca da önder halkların gerisinde kaldı. Yenilenler de yenenler de huzur bulamaz savaşta. Huzur, halkların uyum sağlayabildikleri yerlerdedir…

KİTAPTAN KISA KISA
Çok krallık gezdim ben/ Gördüğüm gerçekler de az değil/ Zorla düzen verdiler denizlere dağlara/ Böyle yüceltildi o halklar/ Gel gör ki/ Uğruna canımızı koyduğumuz toprağından/ Gönlümü çalan şelalelerinden/ Daha güzelini görmedim/ Hiçbiri şaşırtmadı, esir almadı beni.
O düzlükte doğdu Tığujıko/ Ateşte şekil aldı gençliği/ At yarışını, post güreşini severdi/ Silahlanıp kılıcını çekmeyi.
Kartal kanadı gibi kalkmış kolları…
Topraklarımızda kırılan mezar taşlarının/ Ağrısını taşıyacak mıyız yaşantımızda?
Sever mi kadın seni/ Sen vatanını ana gibi görmeden?
Bunları söyleyip salıyor dizgini/ Şharh’on’u doluyor boynuna/ Bir ateş parçası gibi ordusu/ Tığujıko yöneliyor düşmana/ Üzengide kalkıyor ayağa/ Sallıyor kılıcını iki eliyle…
Özgür bir halk yaşardı bu yerlerde/ Kızların sesi, çocuk oyunları/Artık duyulmuyor koca köyde…
Ayaklarımıza köstek bağlamış/ İki hükümdar köle ediyor bizi/ Kalakalmışız el kapılarında/ Paylaştığımız zorluk bu öldüren bizi…
… Dağda kar fırtınasına yakalanan köylüler, yollarını şaşırıp bir Çerkes köyüne yanaştılar. Ne yapacaksın Ruslar da insan değiller mi? Buyur edildiler, ısındılar, yardım edildi onlara…
Kızbeç ve savaşçıları, düşman ordusunu yerle bir ettiler. Kızbeç, üç yerinden yaralanmıştı, oğlunun cesedinin yanına döndü. Yaralarını saralım dediler. “O yaralar kalbimin ilacı!” diye yanıt verdi Kızbeç. Onları dindirirsen içimdeki acı büyüyecek!
Kızbeç, okunu yerine koyup yamçısını açtı. İki kat üst üste giydiği zırh elbiseyi salladığında aldatıcı zırhı pul pul döküldü yola…
Kızlar, geriye dönüp bakacağın kadar güzellerdi, giysileri süslü, tenlerinin beyazlığı birbiriyle yarış halindeydi. Çerkeslerin topraklarını neyin güzelleştirdiğini anladım. Demek ki dünyadan insanları çekip alırsan geriye değeri olmayan renksiz toprak kalacak! (James Bell)
Ben, Rus annelerin çocuklarını ismiyle korkuttuğu Tığujıko’ya gülerek bakıyordum. Kendisi de çocuk gibi gülüyordu…
İşi gücü savaş halinde yaşamak olan Çerkes halklarının sahip olduğu komutanların içinde bir kişi vardı. Kimseye güvenmeden, kimseye sormadan kendisi gibi canını esirgemeyen, seçilmiş 500-700 atlı ile rahat vermeden bizim kalelerimize saldıran o Şapsığ soylusu Tığujıko Kızbeç’ti. Onun cesaretini ölçebilecek kimse yoktu. Korkunun ne olduğunu bilmezdi. Nereye gitse istediği olurdu, rekabet etmeye kalkan pişman olurdu. O, savaşmak için yaratılmıştı. (Tarihçi V.A. Potta)

Son hikâye
“Çerkesler savaş için doğmuş!” diyerek kandırıyorlar bizi. Ne yapacaklardı, küçük büyük demeden öldürülüyordu insanlar. Köyleri yakıyorlardı. Silahı olan korudu kendini. Diğerleri…
Tığujıko yatağında öldü, derlerse sakın inanma! Yatakta yatarken dünyasını değiştirecek bir adam değildi o. Adamın içinde adam vardı.

Yiğit adamın son savaşı
O, Kafkas Savaşı’nda toprakların ve özgürlüklerin korunması için gereken mücadeleyi verdi.
Böylece uzatmıştı kılıcını, sonra dualarına döndü sakalı biraz daha devam etti kıpırdanmaya ve son buldu yaşamı Kızbeç ölmüştü. Onun kahramanlıklarını Ruslar da Türklerde İngilizler de iyi biliyordu!
Tığujıko’nın bıraktığı ayak izleri kaybolmayacak! Kızbeç’in kahramanlık ışığı, güneş doğsa da batsa da sönmeyecek. Dağlar yaşadıkça yaşayacak onun ismi. Halkımız da yüzyıllar boyunca bu ismi yüreğinde taşıyacak.

TEMENNİ
Umarım duyarlı toplumumuz, bu güzel eserden gereği gibi faydalanır, “Tığujıko Kızbeç” çok kişiye ulaşır, çok kişi tarafından okunur.
Umarım halkımız daha fazla okur, daha çok sorgular; kendisine, tarihine, kültürüne, sanatçısına, bir avuç yazar ve çizerine, şairine daha çok sahip çıkar, sanat ve edebiyatta daha çok derinleşir, daha fazla zenginleşir.
Tarihi, kültürü, kimliği ile barışık, huzur içinde yaşayan daha müreffeh bir toplum temennisiyle.

Share