Bir Yazar Bir Eser: KAFKAS MİTOLOJİSİ/ Fatih Yürür

Yemuz Nevzat Tarakçı

Bu yazıda, en önce tanıması gerekenlerin dışında herkesin çok iyi tanıdığını sandığım, kabına sığmayan, on parmağında on hüner bir yazardan, bir eleştirmenden, geniş ufuklu bir senaristten, bir film yönetmeninden bahsedeceğim.

Bu üretken, bu aksiyon insanını bugüne kadar yakından tanımadıysanız bu yazıyı okuduktan sonra çok üzüleceksiniz!

Genç yaşta bu kadar üretken, bu kadar yetenekli, bu denli tarih ve kültür sevdalısı, bir o kadar donanımlı ve duyarlı birini yürekten kutlamamak mümkün mü?

“Bir zamanlar şu Kafdağ’ının arkasında özgürce ata biner, rüzgarla dans ederdik… Çok değil, birkaç yüzyılın sonunda, geri dönmek isterdik, yeni baştan denerdik, büyük umutla…”

Geri dönersen, yerini bulursun… Geri dönersen, özgür olursun geri dönersen, sen de gelirsen, bir denesen yolunu bulursun…”

ATA TOPRAKLARINA YOLCULUK

Sochi’den Abhazya sınırına girdiğim zaman, dağlar beni çağırıyormuş gibi hissetmiştim. Hakikaten öyle filmlerdeki ruhani bir çağrı gibiydi bu. Daha önce hiç ayak basmadığım topraklarda, evimde gibi hissetmiştim.”

Fatih Yürür, ata vatanla buluşma özlemi dayanılmaz olunca Kafdağı yolculuğuna çıkmış, bu seyahatte tarihe kazıdığı çalışmalarına bir de “Kafkas Mitolojisi” kitabını eklemiş.

CENNET ABHAZYA

Kitap, Fatih Yürür’ün şu ifadeleriyle başlıyor.

Evinden uzak yaşayan tüm Kafkasyalılara Merhaba!” Benim Kafdağı’na yolculuğum, Engin Eblenou Ay’ın bu ifadesiyle başladı. Nihayet saklı Cennet Abhazya’yı keşfetmenin, ata toprakları ziyaret etmenin arzusu dayanılmaz olmuştu. Kafdağı’nın çağrısı, kulaklarımda uğuldamaya başlamıştı. Ve Berslan Ankuab ile tanışma… Artık sadece ata topraklarını ziyaret eden bir turist değilim. Bir tarihin peşine düşmem gerektiğini hissettim.

GERİ DÖNÜŞ BELGESELİ/ REPATRİANT

Ata topraklarının kültürel sosyal ve görsel detaylarını adım adım tanıdığım bir araştırma yolculuğundan çok çok daha fazlasıydı bu. Devamında belgesel çekme düşüncesi ve “geri dönüş” belgeseli, Repatriant.

Kapılar, yeni kapıları araladı…

İşte Kafkas mitolojisine dair araştırma yolculuğuna çıkmam, bu kesişen yolların bir başka rotasına adım atmamla gerçekleşti.

Yazar Fatih Yürür, duygu dolu yolculuğu, nefes nefese, kare kare kazıyor yüreklere.

NART ATEŞİNİ ALEVLENDİRMEK

Fatih Yürür, kendi ifadesiyle “Ben Nartalog değilim, bu sebeple “Kafkas Mitolojisi” çalışmasını öncülerinin ışığında gerçekleşen bir derleme, bir çeşit metinsel neşterleme, belli noktalarda da basit bir tasnif çalışması olarak değerlendirilirse mutlu olurum, diyor. Yazar, Kafdağı’na selam dururken Nart ateşini bir şekilde yeniden alevlendirebilmek adına kendisine bu cesareti kazandırdığına inandığı Merve Köken’e de teşekkür etmeyi unutmuyor.

Bu çığlık, “Eve dönüş hasretiyle yanıp tutuşan fakat bir türlü o Kafdağı’nın ardına geri dönemeyen, tıpkı eskiden olduğu gibi özgürce ata binmeyi arzulayan, rüzgarla dans eden ruhları evine çağıran bir çığlık!”

Abhazya belgeselinde “RePatriant” geçen şu ifade “Asıl önemli olan, neden geri döndüğümüz değil, neden tarihe etki ettiğimiz değil, neden geri dönmediğimiz veya sorumluluktan kaçmayı seçtiğimizdir!” Bu ifadeler, sorgulanmaya değmez mi?

HAYALLERİNİN PEŞİNDEN KOŞ!

Sıfır bütçeden belgesel çıkarmak…

Repatriant” sıfır bütçe ile herhangi bir kurum ve kuruluş fonundan bağımsız olarak hayata geçirilen “Hayallerinin peşinden koş!” vurgusuyla yürekleri hoplatan, cennet ülke Abhazya’nın eşsiz doğa güzelliklerini, renkli kültürünü, doyumsuz müziklerini ve tarihi dokusunu izleyiciye sunan bir belgesel. “Dili, dini, ırkı ne olursa olsun, izleyen herkeste alıp başını gitme isteği uyandıracak bir yolculuk.”

Böylesi etkili, güzel çalışmaların desteklenmesi, çoğalması dileğiyle…

FATİH YÜRÜR’Ü GENÇLERLE BULUŞTURMALIYIZ

Fatih Yürür’ü gençlerimizle mutlaka buluşturmalıyız. Bizim yeni Fatihlere o kadar çok ihtiyacımız var ki!

Genç yaşta bilgi ve birikimini genç enerjiyle harmanlayıp, tarih bilinciyle buluşturup halkı için çaba harcayan, kültürü için üreten bu kocaman yürek ne kadar alkışlansa az!

Temennim, yeni gençlerin Fatihleri modellemesi ve böylece “Çok söylem, az eylem; çok oynama az üretme” toplumsal huyumuzdan vaz geçilmesi.

TEBRİKLER FATİH YÜRÜR

Sevgili Fatih Yürür’ü halk yararına çalışmaları için yüreğimin en derininden gelen duygularımla kutluyor, coşkuyla alkışlıyorum! Sevgili Fatih, sabrın ve alkışa değer o pozitif enerjin tükenmesin, iyi ki varsın!

FATİH YÜRÜR KİMDİR
1987 yılında Kocaeli’de doğdu. Lisans öğrenimini Kocaeli Üniversitesi
Görsel İletişim Tasarımı Bölümünde tamamladıktan sonra aynı üniversitenin Radyo, Televizyon ve Sinema Anabilim Dalında yüksek lisans eğitimini tamamladı. Lisans öğrenimi sırasında pek çok blog, matbu dergi ve süreli yayın bünyesinde editörlük, içerik editörlüğü ve tasarım görevlerini üstlendi. Çeşitli çizgi öykülerin senaryolarını tasarladı.
Pek çok prodüksiyon oluşumu ve ajans bünyesinde video ekiplerini yönetmekle birlikte, kurmaca ve
belgesel fotoğrafçılığı ile olan göbek bağını da asla koparmadı. İçerik üretimine dair hevesini “Revroville!” adındaki Youtube kanalına ve “Retroviller” adındaki İnstagram hesabına taşıdı.

Filmografi
Zemin Kat
Geleceği Olmayan Adam
Psişik Celil ve Kişisel Devrim Antolojisi
Repatriant
Altın Fırçalı Adam
Milyon Dolarlık Afiş

Kitapları
Kıyametin Sineması Post Apokaliptik Filmler
Tek Mekânlık Filmler
Kötü Karakterin Yükselişi
Sinemanın Maskeleri
Kötü Kötü Filmler
Kafkas Mitolojisi

Milyon Dolarlık Afiş Derlemesi
Salgın İstanbul / Olmam Gereken Yerdeyim

Sinemanın Geleceği

Kıyamet Treni

NARTLARIN DÜNYASINI KEŞFETMEYE HAZIR MISINIZ?

Kuzey Kafkasya halklarının doğaya duydukları aşktan ilham alan kahramanlıkları, sanattan sosyal hayata, politikadan spora kadar pek çok alana damga vurmayı başarmıştır. Elinizde tuttuğunuz kitap, Nartların görkemli dünyasına adım atmanız için kolayca açılabilecek bir kapı olarak değerlendirilebilir. Uzun yıllar hem Kafkas halklarına hem de çevre kültürlere ilham olmuş bu hareketli mitolojiyi keşfetmek için bundan daha parlak bir fırsat olabilir mi?”

Fatih Yürür’ün kitabın sonuna eklediği kaynakçanın zenginliğine bakılırsa eser için verilen emek ortada gibi!

KİTAPTAN KISA KISA

Nart destanları, temelde Çerkes anlatılarının tamamını kapsamakla birlikte, İsa’dan önceki çağlardan bugüne kadar Kafkasya boylarının dilinde, müziğinde ve sanatında derin bir yer edinmiştir.

Nart destanlarının dünyadaki halk destanları içerisindeki en eski destanlar olduğuna dair genel bir inanış mevcuttur.

Nartlar, özellikle doğa, yaban hayvanları ve çiftlik hayvanlarına değer veren bir topluluktur…

Buradaki temel prensiplerin “xabze” kültürünün başat değerleri ile şekillendiğini söyleyebilmek mümkündür. Bu kültürün temellerinin Nart efsanelerinden öncesine dayandığını söyleyebiliriz. Söylenceler oluşmadan yüzyıllar öncesinde bile Çerkes geleneğini yansıtan bu kült, çiğnenmemesi gereken, yazıya dökülmemiş sosyal kurallar olarak kabul görmüştür…

Nart mitoslarında üç farklı dünya bulunmaktadır. Bunların merkezinde Harama Uaşha’nın yer alır…

THA: Kafkas mitolojisinde baş tanrı, evrenin yaratanı olarak kendisine tapılan tanrı.

WUERSERIJ: Genel anlamda Nartların ana tanrıçası olarak kabul görmektedir.

ŞIBLE: Adige, Kabardey, Abhaz ve Abazin varyantlarında yıldırım tanrısı olarak Şıble’nin ismini görüyoruz.

PSETHA: Ruhlar tanrısı ya da can tanrısıdır. Varlıklara can vermektedir.

MEZİTHA: Ormanların koruyucusu olan bu kutsal varlık, oldukça popüler bir tanrı figürü olarak kabul edilmektedir.

SETENEY: Hemen hemen bütün varyantlarda ağırlıklı olarak ÖRÜZMEK’in karısı olarak tasvir edilen Seteney, güzelliğin ve bilgeliğin sembolü olarak karşımıza çıkmaktadır. Seteney Guaşe olarak isimlendirilmektedir.

Bu karakterin bazı yönleriyle Afrodit ile benzeştiğini, ayrıca Athena’nın bilgeliğine de sahip olduğunu söyleyebiliriz.

TLEPŞ: Nartların demircisi, kimi kaynaklara göre ise demirci tanrı. Pek çok Nart savaşçısının kendisiyle özdeşleşen silahlarını, savaş gereçlerini ya da teknolojik aygıtların yaratıcısıdır.

SOSRIKUA: Mitos ve eposlarda karşımıza çıkan en ünlü Nart kahramanıdır. Setenay Guaşe’nin oğludur.

NESREN JAK’E: Nart ülkesine ateşi yeniden taşıyan bir diğer önemli savaşçı.

AŞEMEZ: Doğanın canlandırıcı gücü olarak tanımlanmaktadır. Kendisine iletilen doğanın koruyuculuğu misyonunu yine kendisine hediye edilmiş olan iki ağızlı flütü kullanarak yerine getirir. Aşemez ve AHUEMIDE’nin aşkı, Kafkasya mitolojisinin en derin romanslarından biridir.

Hemen hemen bütün dünya uluslarının sözlü edebiyat ürünlerinde Kafdağı efsanesinin izlerine rastlamak mümkündür.

Kafdağı, binlerce yıldan bu yana dünya toplumlarının rüyalarını süsleyen bir masal ülkesine ev sahipliği yapan devasa ve kimi zamanda ürkütücü bir anlatı unsuru olarak varlığını sürdürebilmeyi başarmıştır.

Dağ kültünün bir diğer önemli tarafı ise Elbruz ve Kazbeç mücadelesi olarak karşımıza çıkar.

KEÇİ MOTİFİ

Keçi, farklı açılardan Kafkas Dağları ile özdeşleşmiş bir canlıdır.

Destanlarda, halkın mutlu olduğu günlerde, hasat bayramlarında, yortularda ortaya çıkan, keçi kılığında dans eden AJEĞAFE motifi ile Grek mitolojisindeki Trayos motifi de birbiriyle benzeşmektedir.

TEMENNİ

Temennim, yeni Fatihlerin “Çok söylem, az eylem; çok oynama az üretme” toplumsal huyumuzdan vazgeçmesi.

Umarım duyarlı toplumumuz, bu güzel eserden gereği gibi faydalanır, “Kafkas Mitolojisi” çok kişiye ulaşır, çok kişi tarafından okunur.

Umarım halkımız daha fazla okur, daha çok sorgular; kendisine, tarihine, kültürüne, sanatçısına, bir avuç yazar ve çizerine daha çok sahip çıkar, sanat ve edebiyatta daha çok derinleşir, daha fazla zenginleşir.

Tarihi, kültürü, kimliği ile barışık, huzur içinde yaşayan daha müreffeh bir toplum temennisiyle.

Share