Pandemi sürecinde anne, evden çalışmaktadır. Kreşler kapalı olduğu için çocuklar evdedir. Eşi, kadından çocuklarıyla ve evle ilgilenmesini ister. Anne, bu durumda verimli çalışamayacağını düşünür ve yöneticisine, çalışma saatlerinin ve ücretinin daha az olduğu sözleşme opsiyonuna geçme talebini iletir. Yöneticisi, bu haklı talebe “hayır” der… Hayır der, çünkü kadına yüklenen ekstra sorumlulukların, onun kariyerini ve finansal durumunu geriye götürmesini istemez. “Aynı saatlerde çalış, aynı ücreti al ama çocuklarınla da ilgilen ve kendini bunun için suçlu hissetme” der.
p>İnanması zor bir davranış değil mi? Güçlünün, gücünü doğru kullanması… Olay, çalıştığım şirkette geçmeseydi bana da çok inandırıcı gelmezdi. Lakin, bu yaşananın Avrupa’daki gazetelerde de haber yapılması gösterdi ki Türkiye’de yaşayan Çerkesler olarak sadece bizim için değil, tüm dünyada kadının iş yerinde dezavantajlı olmaması hala alışılmadık, hala haber değeri taşıyan bir durum. Kadının aynı işe daha düşük ücret alması ise çok sıradan; çünkü kadın nasılsa evlenecek, çocukları olacak, bu sebeple izin isteyecek, sonra da zaten o kuruma geri dönmeyecek. Aynı şeylerin erkekler için de geçerli olduğu nedense hep unutuluyor ve iş yerlerinde, özellikle de yönetsel görevlerde kadınlara yer verilmiyor. Kadınların taşıdıkları ekstra sorumlulukların karşılığı, yaşadıkları sorunlar...
İçinde bulunulan toplumun, bireydeki cinsiyet algısı üzerinde ciddi etkileri var. Çerkeslerin kendilerine özgü, belirli bir kurallar bütünü olsa da; Türkiye’de yaşamış olan anneniz şayet Kafkasya’da yaşıyor olsaydı farklı, Norveç’te yaşıyor olsaydı çok farklı sorumlulukları ve cinsiyet algısı olacaktı. Kadın, toplumda algılanış sekline göre kendi cam tavanını oluşturur. “Kadınım, nasılsa başaramam, sorumluluklarım farklı, ben o cam tavanı kırıp yükselemem” fikrini bilinçaltına kazır. Çerkes toplumundaki bir kadının trajedisi ise, yaşadığı haksızlıklara, psikolojik şiddete yine bu toplumdan utandığı için, bu topluma saygısından sessiz kalması, saygının istenilen değil, hak edilen bir şey olduğunu öğrenememesidir.
Kadının anne ve eş vasıfları taşıması, kurumsal çalışmalara katılmasına engel olmadığı gibi, toplumda ikinci plana atılmasına da sebep değildir. Her toplumda olduğu gibi, bizde de diasporanın etkisiyle kadın bir ölçüde geri plana atıldı, sadece kadın olduğu için bazı şeyleri yapamayacağına inandırıldı ve hatta aşağılandı.
Her neslin başarısı, kendisinden daha iyi bir nesil yaratmış olmaktır. Pazar akşamı katıldığımız Meşe Altı Toplantısında gördük ki, toplumsal cinsiyet algısı konusunda bizim neslimiz, bir önceki nesilden daha eşitlikçi. Bizden sonraki nesil de bizden daha açık fikirli ve eşitlikçi olacak. Onun için gün, geçmişteki hataları düzeltme günüdür. Geçmişte yapılan hatalardan sorumlu tutulamayız ama bugün o hataları telafi edemeyip bir sonraki nesillere de aktarmaktan hepimiz sorumluyuz.
Peki ne yapabiliriz?
Bu konuda öncelikle yine kadınlara çok önemli bir görev düşüyor. Lütfen kendi kıymetinizi bilin, gücünüzün farkında olun ve kendinize güvenin. Eğitiminizi, kişisel gelişiminizi her şeyden üstün tutun. Siz iyi olursanız, her şey iyi olacak.
Federasyon olarak, yönetim kurulunda kadın oranını arttırmak ve belirli bir oranı zorunlu tutmaya ek olarak yapılabilecekler ise:
- Kadınlarımızın, kendilerini ve sorunlarını ifade etmelerine uygun, güven üzerine kurulu bir platform oluşturmak.
- Kadınlarımıza yeni yetenekler kazandırmak ve bu yeteneklerini ön plana çıkararak istihdama yönlendirmek.
- Kendi aramızda birbirimize destek olabileceğimiz bir network kurmak. Mentor/ mentee ilişkisi içerisinde, bizden daha dezavantajlı olan kadınlara örnek olmak ve onları motive etmek.
- Sadece kadın kimliği üzerinden oluşan olumsuz yargıları ve ifadeleri yok etmek.
- Eğitimlerine yatırım yapmak. Maddi- manevi imkânsızlıklar içerisinde olanların bilgisini kendi aramızda paylaşarak, şartları eşitleme doğrultusunda destek olmak.
- Doğum, annelik gibi durumlarda katılımları sekteye uğrayacaksa, destek olmak, bu süre içerisinde görevlerini üstlenebilecek yeterlilikte kişiler yetiştirmek.
- Onların toplumumuz için ne kadar önemli olduklarını teşekkür babında sürekli hatırlatmak.
Kadınlarımıza olanak sağlamak ve onların hayatlarını kolaylaştırıcı aksiyonlar almak, pozitif ayrımcılık değil, adil olmayan şartları dengelemektir.
nan
Burcu Kaplan