Bir Yazar Bir Eser / YILKI / Şeyma Seyok KANBEK

Yemuz Nevzat Tarakçı

“Bir Yazar Bir Eser” yazı dizisinin bu ayki konuğu “Çocuklar, bir derneğin en önemli gücüdür.” diyen, bu gücü harekete geçirmek için özveriyle çalışan, davasına yıllarını adayan Şeyma Kanbek ve yeni eseri “Yılkı” olacak.

“Ben, çocukların saf, temiz bir o kadar da keyifli dünyasında hep var oldum. Her yeni gün yanlarına koşarak gittim. Ellerini tuttum, gözlerinin içine baktım, sarıldım onlara. Çok şey öğretmek değildi amacım, onlardan bir şey öğrenmekti. ‘Yılkı’ hepimizin çocukluğuna dokunan, bizi geliştiren, büyüten ve besleyen sembollerden biri.” diyor Kanbek. Şeyma Kanbek, çocuk dünyasındaki etkili çalışmalarıyla yarınımıza ışık tutan, hayatını, çocukların renkli dünyalarına adamış önemli bir eğitimci.

YILKI’NIN HİKÂYESİ
Şeyma Seyok Kanbek, üniversite yıllarında “İstanbul Bağlarbaşı Kafkas Kültür Derneği”nde etkili çalışmalarıyla halkına kültürüne katkı sağlamaya başlar.
O, şimdilerde “Bebek yaştaki çocukların bile ayaklarının derneğe alıştırmayı amaçlayan” bir kültür ve aksiyon insanı. Kabına sığmayan bu coşku, çocuk, eğitim ve kültür tutkusu, önce “Dine ve Jan” çalışmasını devamında “Yılkı”nın hayata geçmesini sağlayacaktır.

“Yılkı” Çurmıt Sebahattinin, Uzunyayla fotoğraflarının etkisiyle ve Halbad Muharrem Baykan’ın “Babam, Rüzgâr ve Yıldızlar” kitabındaki öykülerden derlenmiş, Yasemin Ekinci Filiz’in harika çizimleri ile hayat bulmuş bir şiirsel seçki. “Çocuklara, dışarıdaki hayat çok cazip. Bu nedenle derneği öncelikle cazip kılmak, onları kazanabilmekteki ilk basamaktır.” diyen Kanbek’in içine sığmayan bu duygu yoğunluğu ve coşkunun açığa çıkmasıdır “Yılkı.”
“Yılkı ne bir öykü ne bir deneme, o, aslında bir yetişkinin gözünden çocukluğuna, anılarına ve kendine bakan şiirsel bir anlatı…”

YAZAR “YILKI” İLE NEYİ AMAÇLIYOR?
Şeyma Seyok Kanbek, “Ben her şeyden önce iletişime, etkileşime inanıyorum. İyi ve doğru iletişim, kişiyi, karşı tarafı, toplumu mutlu ediyor, verimli kılıyor.” der.
“Selam vermekle başlar her şey. Küçücük çocuklarımıza bile selam vermeyi öğretmeliyiz.”
“Kültürümüzün gelecek nesillere doğru aktarımını yapan son kuşak olmayız umarım.
Bunun için elimizden ne geliyorsa yapacağız hep birlikte…”

İYİ Kİ VARSIN ŞEYMA KANBEK!
“Yılkı” en çok eksikliğini hissettiğimiz bir alanda, sıcacık, etkili güzel bir çalışma olmuş. Yüreğinize sağlık. Emeklerinizin zayi olmaması temennimdir.
“Ana dili öğretiminde oyun, en etkili araçtır!” düşüncesiyle, anlamlı çalışmalarınız bu kültüre önemli katkı sağlıyor. Ne mutlu size! Teşekkürler Şeyma Kanbek, iyi ki varsınız!
Enerjiniz tükenmesin, sevginiz, sevdanız, aşkınız daim olsun!
Unutulmasın ki bu yaralı kültürü yaşatabilmenin yolu “Şeyma”ların sayısını arttırmaktan geçer.

ŞEYMA KANBEK KİMDİR?
Topluma, kültüre katkı sağlamanın yolunun çocuklardan geçtiğine inanan, bu inancın gereğini yapan Şeyma Seyok Kanbek aslen Düzceli olup Şapsığların Thlıuj sülalesindendir.
İlk ve orta öğrenimini Düzce’de, üniversite eğitimini İstanbul’da tamamlamıştır.

Kanbek, üniversite yıllarında başlayan “İstanbul Bağlarbaşı Kafkas Kültür Derneği”nin gençlik kolları ve halk oyunları ekibindeki görevini yıllarca sürdürür. Halen aynı dernek bünyesinde “Çocuk Çalışmaları Komisyonu”nda görev yapmaktadır. Ayrıca “Meşbev Çocuk Kulübü” eğitmenidir.

“Kitap, çocuklar için!” diye yola çıkan yazar, çocuk kitapları serüvenine “Yılkı” derlemesiyle adım atar.
Ayrıca Kanbek’in, Çizer Yasemin Ekinci Filiz ile hazırladığı “Sayılar”, “Hayvanlar” ve “Renkler” olmak üzere 3 kitaptan oluşan “Dine ve Jan” çalışması mevcut. Şeyma Kanbek, kültürü ve halkı için çocukların saf, temiz, bir o kadar da keyifli dünyasında hep var oldu, sevgi ve tutkuyla var olmaya devam ediyor.

Çocuk grupları ile dans ve ana dili çalışmaları olmak üzere pek çok etkinlik yürütüyor. Çeşitli eğitim kurumlarında koordinatörlük yapan mühendis, Çocuk Gelişimi öğretmeni, İngilizce Eğitmeni Sayın Şeyma Seyok Kanbek çocukların büyülü dünyasındaki yolculuğuna tutkuyla devam ediyor.

OYUN ÇOCUĞUN DİLİNİ ÇÖZER
“Dil öğretiminde oyun en etkili araçtır. Oyun, çocuğun dilini çözer. Oyun, bir iyi olma halidir, yani iyileştiricidir.”
“Ana dilin çocuklara öğretilmesi konusunda çocuklara her ne öğretilmek istenirse istensin, oyunlarla, tekerlemelerle, şarkılarla, ritimle ve kısa günlük konuşma dilini içeren diyaloglarla öğretilmelidir. Bunun en kolay yolu ise danstır, harekettir, keyiftir, oyun ve eğlencedir. Gerek anavatanda gerekse diasporada, ana dili öğretimine yönelik basit resimli kitaplar, kelime kartları, kısa tekerleme kitapları maalesef yeterli değil.”

Kanbek’in şu temennisine katılmamak mümkün mü? “Ana dilimizde oyunların oynandığı, bütün dillerin, kültür ve ulusların gerçek değerini bulduğu bir dünya umuduyla…”
“Yılkı” Papirüs Yayınları logosunu gururla taşıyor.

KİTAPTAN KISA KISA
“Bu eser, Halbad Muharrem Baykan’ın “Babam, Rüzgâr ve Yıldızlar” bir Uzunyayla nostaljisi kitabındaki öyküleri ve Çurmıt Sabahattin’in Uzunyayla fotoğraflarından esinlenerek yazılmıştır.” ifadeleriyle başlıyor.

Halbad Muharrem Baykan’ın ve Çurmıt Sabahattin’in önsöz mahiyetindeki şu cümleleri kayda değer.
“Sürgün sonrası anavatandan koparılmış kadim Çerkes halkı Uzunyayla bozkırlarında yeniden hayat bulmuş, nefes almıştır… Uzunyayla kültürü, bu anlamda bir “ata tohumu” niteliğindedir.
Bu kitabı okuyan çocuklarımızın gelecekte kuracakları yaşamlarında bu ata tohumu Uzunyayla kültürünün yüreklerinde yeniden yeşermesi ümidiyle… (Halbad Muharrem Baykan)

Uzunyayla, bir masalın ortasındaki bozkır, dörtnala giden yılkılar, evlerimizi misafirlerle dolduran sonsuz bir dünya idi. O sesler bizim dünyaya bakışımızı, adeta terazisini aldığımız yaşamın başlangıcı oldu. (Çurmıt Sabahattin)

UZUNYAYLA BOZKIRI
Burası Uzunyayla bozkırı… / Uzay boşluğu gibidir bozkır…
Bozkırın sessiz çığlıkları Ahlatlar! /Sestir, rüzgârda uğuldar. /Umuttur, güneşte gölgedir, /Renktir.
Bazen öylesine yakındır yıldızlar, /Ahlat ağacı altında /Düşlere daldığımız günler ve zamanlar…

Eyyy UZUNYAYLA!
Kulağıma fısıldanan/ Tüm hikayelerin bende. /Unutulmaz anılarla dolu /Çocukluğum, anılarım, ben,
Babam, Rüzgâr ve Yıldızlar…

BABAM
Beyaz kasketli, mağrur duruşlu, / Biraz yakın, biraz mesafeli, / Keyifli bir çocukluktu geçirdiğim onunla.
Çok fazla konuşmazdı yerli yersiz. / Ama dinlerdi can kulağıyla…

YILKI ZAMANI
…Tam bir yıl beklediğim bir zamandı bu. / Güz Dağı zamanı / Bir anlamda… Atların tatili hak ettiği aydı bana göre. /İçlerinden birinin adı da “Jıbğa” / Oydu artık yılkının lideri…
Bir ayda vahşileşmiş at sürüsünün / Tozu dumana katarak köye inişi, / Benim için adeta bir ayin gibi…

BOZDAĞ’IN ETEKLERİNDE
… Dolunaylı geceleri seyre dalardım. / Sükunetine eşlik eden Samanyolu boynuma şal olur, / Kana kana içtiğim kaynak suları/ Bal olurdu.

KEŞKE
Keşkelerim, özlemlerim var hayatta. / Neler diye sorarsanız eğer?
Keşke; Tarla ortasındaki ahlat ağacının altında oturabilsem biraz. / Dinlesem bir tarla kuşunun tüm ovada yankılanan yakarışlarını. / Vursam kendimi dağlara. / Pınarlarından avuç avuç su içsem. / Aniden iki başlı bir dağ belirse ufukta. / Zirvesinden tanıdık bir YILKI inse eteklerinden toz duman. / Birini ben kapsam yelesinden, / Savrulsam üzerine eğersiz, gemsiz. / Finalde bir Zümrüdüanka kuşu gelse, / Ve kapatsa eteklerinden savurarak son perdeyi.

TAŞ DEĞİRMENLER;
Uzun kış gecelerinin sabrını, / Baharın umudunu, / Yazın ise emeğini temsil ederdi.
Toprak ile ekmek arasındaki köprüydü, / Hayatın kendisi gibi akıp giden…

YOLLAR
Başta kendini, / Sonrasında dünyayı değiştirmek için. / Hain rüzgâra inat, / Yitirdiğimiz her şeyi / Yine yıldızlarda bulmaktır, / Belki de yola çıkmak… Şimdi anladım ki / Özlemim dağlara değilmiş. / Sadece eteklerine serpilmiş, / Mağrur ve mağdur halkıma / Ve de Elbruz’a imiş.

TEMENNİ
Umarım duyarlı toplumumuz, bu güzel eserden gereği gibi faydalanır, “Yılkı” çok kişiye ulaşır, çok kişi tarafından okunur. Umarım halkımız daha fazla okur, daha çok sorgular; kendisine, tarihine, kültürüne, sanatçısına, bir avuç yazar ve çizerine, şairine daha çok sahip çıkar, sanat ve edebiyatta daha çok derinleşir, daha fazla zenginleşir.
Tarihi, kültürü, kimliği ile barışık, huzur içinde yaşayan daha müreffeh bir toplum temennisiyle.

Share