Rusya – Ukrayna Savaşı ve Çerkesler Hakkında

Dünya zor zamanlardan geçiyor. Ülkeler, halklar, kurumlar bir şeylerle sınanıyor. Sıkıntılar, yokluklar, çöküşler, potansiyel büyük riskler ülkeleri tehdit ediyor. Yeni ittifaklar tesis edilirken ülkelerin ve halkların arasına yeni düşmanlıklar giriyor. Yine en çok masum “insanlar”, çaresiz “halklar” ve “barış” zarar görüyor. İzliyoruz…

KAFFED olarak, Rusya Federasyonu’nun Ukrayna’ya saldırması üzerine bir açıklama yaparak pozisyonumuzu “koşulsuz barıştan” yana koymuş ve savaşın derhal durdurulmasını talep etmiştik. Talep karşılık görmedi tabii ki. Aksine halklar ve ülkeler için büyük yıkım ve trajediler üreten ve hızla dünyayı iki bloka hizalayan savaş, Ukrayna’da bir hesaplaşmaya dönüştü. Savaş milyonlarca mülteciye, katliamlara ve sivil ölümlerine neden oldu. Dahası özellikle kısmi seferberlik ilanı üzerine bizleri daha derinden kaygılandıran ve ilgilendiren yeni bir aşamaya evrildi. Kuzey Kafkasya’dan gerek sayısal gerekse oransal olarak daha yüklü sayılarda asker alındığı, hatta daha fazla alınacağı iddiaları gündeme geldi. Diasporada yaşayan biz Çerkesler savaşa götürülen gençlerin duruşlarını, annelerin feryatlarını ve yönetimlerin yaklaşımlarını izledik. Bir kez daha halkımız için yeni ve büyük bir trajedinin endişesi ile ürperdik.

Savaşla birlikte anavatanda kimi hareketlenmeler ve çağrılar gün yüzüne çıktı. Anavatanını terk etmek durumunda kalan bazı Çerkes aktivistler Avrupa’da örgütlenerek savaş karşıtı çağrılar yapmaya başladılar. Bir noktaya kadar “savaş karşıtı” olarak değerlendirilebilecek bu çağrılara, “Gönüllüler Birliği /Taburu” kurma ve maddi olarak destekleme çağrısı yeni bir boyut kazandırdı. Öte yandan Çerkesleri özellikle “soykırım ve sürgünün tanınması”, hatta daha ileri değerlendirmelerle Kuzey Kafkasya halklarını özgürleştirme perspektifi üzerinden savaşın paydaşı yapmayı amaçlayan ve anavatanımızı savaşın yeni bir cephesi olarak çatışma alanı haline getirme riski barındıran Ukrayna mahreçli çalışmalara da şahit olduk.

Kuzey Kafkasya coğrafyası oldukça karışık ve çok eksenli bir sosyo-politik iklimin etkisindedir. Yakın tarihte yaşanan savaşlar, iç çatışmalar ve uzak geçmişin travmaları halkların tamamını halen büyük ölçüde etkisi altında tutmaktadır. İşte bu gerçeklikten hareketle şiddete ve silaha dayalı çözüm arayışlarının dayanağının olmadığı açıktır. Gerek anavatan içinde gerekse diasporanın bir savaş ve savaşla elde edilecek yeni bir pozisyonun motivasyonunun olmadığı ve olası bir şiddet sarmalının anavatanımızda belki de çok uzun yıllar sürecek büyük kırılmalara yol açabileceği endişesi hâkim olup benzer endişeler kurumsal olarak tarafımızca da paylaşılmaktadır. Hâkim unsurların ve büyük güçlerin Rusya’ya karşı Kafkasya’daki Cumhuriyetlerimiz özelinde hak mahrumiyetleri ve tarihsel süreçler üzerinden “yeni bir cephe açmak, hattı genişletmek” diye özetlenebilecek perspektiflerinin ipuçları vardır. Lakin buna verilecek yanıt şu olmalıdır: Kuzey Kafkasya’nın ve Çerkeslerin hiç bir kazanım için bir savaş motivasyonları da bir savaş potansiyelleri de yoktur. Anavatanımızın ve soydaşlarımızın ihtiyacı savaş ve çatışma değil; barış ve hukukun üstünlüğünün hâkim olduğu demokratik ve istikrarlı bir yönetimdir.

Madalyonun diğer tarafında ise Çerkesleri, savaşın diğer tarafı ve başlatanı durumunda olan Rusya’nın politikalarına yedekleme girişimi olarak değerlendirilen sesler yükseldi. Dünya Çerkes Birliği Başkanı tarafından savaşın ilk günlerinde verilen demeçler, diasporadaki Çerkesler dâhil tüm Çerkeslerin Rusya’nın Ukrayna’daki “özel operasyonunun” arkasında olduğunu iddia ediyordu. Geçtiğimiz günlerde ise yine Dünya Çerkes Birliği imzalı bir açıklama ile silahlı birlik çağrısına tepki gösterilirken şiddet çağrısı yapmayan aktivistler de aynı torbaya konarak hain ilan edildi ve Rusya Federasyonu politikalarına koşulsuz destek verildi. Silahlı birlik çağrısı tepkiyi hak etmekle birlikte unvanıyla dünyadaki tüm Çerkesleri temsil iddiasındaki bir dernek olarak bu tepkiyi, hiçbir şiddet veya nefret söylemi bulunmayan aktivistleri ihanet ithamıyla hedef göstermek ve Rusya Federasyonu’nun politikalarını olumlama ve aklama aracı olarak kullanmayı yanlış, sınırları aşan ve halkımızı kutuplaştırıcı bir tutum olarak görüyoruz. Hele de anavatanımızda Beşeri Bilimler Enstitüsü ve araştırmacılarına yapılan hukuksuzluklar bu kadar tazeyken, bu hukuksuzluğa tepki verilmesi yerine barışçıl ve demokratik sınırlar içinde yapılan muhalefeti “hain” ilan etmenin hiçbir gereği ve faydası bulunmamaktadır.

Her iki tavrın da Çerkeslerin hem gerçeklerinden hem menfaatlerinden hem de ihtiyaçlarından uzak olduğu açıktır. Daha önce vurguladığımız gibi Çerkes halkının hak mücadelesi her zaman şiddet ve nefret söyleminden uzak, anti militarist ve sivil kimliğiyle öne çıkmıştır. KAFFED olarak kıymetli gördüğümüz bu kimliği hiçbir ülke, devlet veya güç odağına dayanmadan korumak ve devam ettirmek en önemli misyonumuzdur. Çerkesler, siyah – beyaz haline getirilen bu kriz ortamında taraf olma dayatmasına teslim olmaksızın kendi ayakları üzerinde, hiçbir güce yedeklenmeden örgütlenmek ve politika geliştirmek zorundadır. Çerkeslerin hak arayışı noktasında politik duruşu ve söylemlerini güçlendirmekten; dünyaya, Türkiye’ye ve Rusya’ya anlatmaktan; barışçıl çözümlerde ısrar etmekten başka çıkar yol görünmemektedir.

Şunu açık yüreklilikle söylemek ve görmek gerekir ki sivil ya da askeri birlikler oluşturmak ve silahlı unsurlara dönüştürme çağrısı irrasyoneldir. Ancak şu da bilinmelidir ki Kuzey Kafkasya halkları, başta Çerkesler olmak üzere nüfus ve kültürel erozyon problemlerinin bu kadar yoğun olduğu bir dönemde Rusya’nın seferberlik çağrısıyla gençlerin cepheye gönderilmesi konusundaki özensiz tavrın yarattığı endişe ve kırılganlığa dikkat çekmek zorundayız.

Biz KAFFED olarak savaş başladığında da seferberlik kararı alındığında da silahlı birlik çağrısı yapıldığında da ilk gün durduğumuz noktayı değiştirmeksizin ve taraf tutmaksızın barışı savunduk, diplomasi ve diyalog çağrısında bulunduk. Çağrımızı bir kez de Çiçero’nun sözü ile yineliyoruz:

En kötü barış en iyi haklı savaştan bile üstündür!

KAFFED Kafkas Dernekleri Federasyonu

Share