Çocuk Hakları İnsan Hakkıdır.
Dünya Çocuklar Günü ilk olarak 1954 yılında Dünya Çocuklar Günü olarak kutlanmaya başlandı. 1954 yılından itibaren her sene 20 Kasım’da dünya genelinde Çocukların uğradığı ayrımcılığın giderilmesi, haklarına erişimdeki engellerin kaldırılması, barınma ve sağlıklı bir gelişimin sağlanması amacıyla farkındalık oluşturulmaya çalışılıyor. 20 Kasım tarihi hem 1959 yılında Çocuk Hakları Beyannamesinin yayınlandığı hem de 1989 yılın Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin kabul edildiği tarih olması bakımından önemli bir gündür.
Mezkur sözleşme ile BM, taraf ülkelere iç hukuklarında bu sözleşme uyarınca düzenlemeler yapılmasını amaçlamıştır. 197 ülke tarafından imzalanan bu sözleşme çocuklar için daha iyi bir geleceğin en önemli taahhütlerinden birisi olarak durmaktadır. Her ne kadar sözleşme ile çocuk hakları güvence altına alınmışsa da dünya üzerinde her yıl artmakta olan eşitsizlik, çocuk işçilikten, açlığa, sağlık hizmetlerine ulaşımdan, savaş ya da çatışmalarda çocukların kullanılmasına kadar pek çok açıdan Çocuk Haklarının ihlal edildiği bir dünyada yaşadığımızın işaretidir.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nun istatistiklerine göre 2020 yılı itibariyle dünya genelinde 80 milyona yakın çocuk işçi, temel haklarından yoksun şekilde çalışmaktadır. Dünya genelindeki iç savaşlar, savaşlar, silahlı çatışmalar sonucu yaşanan göç hareketleri ile milyonlarca çocuk mülteci haline gelerek temel eğitimden yoksun kalmaktadır. Dahası bu tip silahlı çatışmalarda pek çok grubun çocuk asker olarak çatışmalarda öldürülmekte veya sakat kalmaktadırlar. Türkiye’nin de ciddi şekilde yüzleşmek zorunda kaldığı göç ve mültecilik olgusu ile temel eğitimden mahrum bırakılan, şantiyelerde, fabrikalarda emekleri sömürülen çocuklar, çocuklarını yaşayamadan hayat karşısında şiddete maruz kalmaktadırlar.
Anadili Çocuk Hakkıdır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti 20 Kasım 1989 Tarihli Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni 1990 yılında bazı çekincelerle imzalamış ve 1995 yılında yürürlüğe koymuştur. Türkiye’nin çekince koyduğu maddeler ise: “Madde 17: Kitle iletişim araçlarının azınlık grubuna veya bir yerli ahaliye mensup çocukların dil gereksinimlerine özel önem göstermeleri konusunda teşvik edilmesi.
Madde 29: Çocuğun anne-babasına, kültürel kimliğine, dil ve değerlerine, çocuğun yaşadığı veya geldiği menşe ülkenin ulusal değerlerine ve kendisininkinden farklı uygarlıklara saygısının geliştirilmesi.
Madde 30: Dini ya da dilsel bir azınlığa ya da yerli halka mensup bir çocuğun, kendi kültüründen yararlanma, kendi dininin gereklerini yerine getirme ya da kendi dilini kullanma hakkından yoksun bırakılmaması.” şeklindedir.
Türkiye’nin bu çekincelerini Tehlike Altındaki Diller statüsü alan anadillerimizin durumu ve sonraki nesiller tarafından konuşulması, etkin şekilde öğretimi süreçlerindeki yaşatılan idari engellemelerle düşündüğümüzde en önemli gündemin Türkiye’nin bu sözleşmeden çekincelerini kaldırarak, Anayasa başta olmak üzere iç mevzuatında Türkçe dışında başka bir dilin anadili olarak öğretilmesini engelleyen yasakçı maddelerin kaldırılması gerekmektedir.
Bu minvalde 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününü kutlar, başta Türkiye’nin Uluslararası sözleşmelere anadili ile ilgili koyduğu çekincelerin kaldırılması ve sağlıklı bir çocuk gelişimi için etkin anadili eğitimi dahil, barınma, sağlık, güvenlik gibi alanlarda gerekli gelişmelerin gösterilmesini temenni ederiz.