Genellikle Facebook üzerinden yazışmayı, sosyal medyadan fikir beyan etmeyi çok sevmem.
Ama zamanın bir ritmi var ve bazen gereklilikler güçlü bir şekilde dayatıyor.
Çok sözü dolandırmadan gireceğim.
Birkaç gündür 3. Çerkes Konferansı ve oraya olan katılımımız üzerinden başlayan ve çoğu iyi niyetli de olsa rasyonaliteye dayanmayan bir eleştiri ve endişe beyanı bombardımanı var. “KAFFED kimlerle beraber hareket ediyor, payanda olmamalıyız, aman dikkat sizi yoldan çıkarırlar, etrafta Amerikan ajanları kol geziyor, CRO (Circassian Repatriation Organization) yeni Truva atıdır, KAFFED’i yıkmak üzere kurulan derneklerle el mi sıkışıyor, 1968 yılında başlayan onurlu yolculuğun sonuna mı geldik” gibi endişe ve büyük ölçüde ŞÜPHE, KORKU ve KENDİNE GÜVEN eksikliği içeren değerlendirme ve eleştiriler alıyoruz.
Eleştiri gerçekten iyidir. Hoşumuza gitmesi de gerekmez hatta en iyisi hoşunuza gitmeyenlerdir. Ama biraz da tabanı sağlam eleştiri olmalı. Sizi sarsmalı ama bir ağırlığı olmalı. Ezberlerden, kuru retorikten beslenmemeli. Karşı çıkışları veya kaynağı kategorik olmamalıdır. Hayatın hele ki toplumsal hayatın tek eksenli olmadığı gerçeğini göz ardı etmemelidir.
Önce biraz tespitler:
1- CRO ile Türkiye örgütlerinin ilişkileri yeni değildir. Kuruluşundan beri (2017 değil 2014) ilişkilerimiz var, gerek İKKD olarak, gerek KAFFED ile daha evvel defalarca görüştüğümüz bir yapıdır. Şimdiye değin Amerika veya Kanada derin güçleri lehine Çerkesleri yönlendirmeye çalıştığına, Rus karşıtı cephe oluşturduğuna dair bir tespitimiz olmadı ama tespit edenlerden ellerindeki sarih bilgileri bizimle de paylaşan olursa bilgilere bigane kalmayız. Ama elimizde bir bilgi yok iken de kimseyi de kategorize etmeyiz.
2- Başta ÇERKESFED olmak üzere KAFFED ile yollarını ayıran yapılara ilişkin değerlendirmelerimizi her zaman şeffaf bir zeminde yaptık. Bir kez daha tekrarda yarar var. Bize göre ne ÇERKESFED, ne de (konumuzla ilgili olmasa da) ABHAZFED’in KAFFED bünyesinden ayrılmaları doğru veya gerekli değildi. Bu sürecin sebep ve gerekçelerinin toplumla paylaşılmaya muhtaç olduğuna, halen o zamanki gerekçelerin geçerli olup olmadığına ilişkin değerlendirme yapılmasına olan ihtiyacın altını kalın bir şekilde çizmek isterim. Geleceğe dair bir perspektif için “Berabersek güçlüyüz” şiarının neden 10 yıl evvel işletilmediğinin veya işletilemediğinin değerlendirmesi dahası buna olan inanç gerçekten diriyse gereken adımların atılması elzemdir. Doğru mu eğri mi değerlendirmelerini bundan böyle toplum yapacaktır. Tüm bunlar ancak diyalogla olur ve diyalog kurmak bir diğerinin teslimiyeti olarak algılanamaz, algılanmamalıdır.
3- Şu anda bizim bünyemizde olmayan pek çok dernek var ve bunların gerekliliği veya gereksizliği, işlevsizliği veya işlevselliği kurumsal olarak bizi değil arkasındaki kitleyi bağlar. Bu kitle memnun ve destekliyor ise bizim söz söyleme ehliyetimiz yoktur. Birlikte çalışmak veya çalışmamak ise bizim tasarrufumuzdur. Verimli bulduğumuz projelerin içinde varolmakta tereddüt göstermeyiz ama her çağrıya da yanıt veremeyebiliriz.
4- Toplum, tek yapının içerisinde aşılamayacak farklılıklar nedeniyle rahat ve verimli olamıyor ise çok fazla maliyetle aynı çatı altında ısrar etmek verimsiz ve tüketicidir.
Şimdi buradan devamla şunu söyleyebiliriz. KAFFED’in kimlerle ilişki kuracağı, nasıl kuracağı, nerelerde yer alıp nerelerde yer almayacağına ilişkin karar seçilmiş yönetim kurulu ve ilgili organlar tarafından alınır. Aksi durum vesayet anlamına gelir. Bunu ne biz ne de üyelerimiz asla kabul edemeyiz. Diasporanın en büyük örgütü isek kimseden korkmadan, çekinmeden, geçmişi yadsımadan ama esiri olmadan herkesle temas edebilir, gerekenlerle mücadele edebilir, fikir ve eleştirilerini tüm çıplaklığı ile dile getirebilir.
Pandemi öncesi KAFFED’e bu organizasyon ile ilgili teklif götürülmüş ve o zamanki yönetim bir karar almıştır. Karar meşru bir karardır. Pandemi sonrasında organizasyon komitesinde yer almamız için gelen teklife olumsuz baktığımızı ve gerekçelerimizi de ilgili paydaşlara ifade ettik. Bu konferansa ilişkin çok şey yazılıp söylenebilir ama bizi ilgilendiren tarafından bakacak olursak dostlarımız müsterih olsunlar. Kavalcının peşine takılan çocuklar değiliz hiçbirimiz, kimseye payanda olmak gibi bir niyetimiz de yoktur. Ancak genel kurulda da herkesin huzurunda belirttik bir kez daha belirtmek gerekirse “KAFFED Türkiye ve dünyada Çerkes sorunsalına ilişkin çalışan her kurum ve kuruluşla görüşmeye açıktır”. Bu görüşmeler bir sonuç doğurabilir veya pozisyonları netleştirebilir ama konuşup müzakere etmeden hangi konularda anlaşamadığınızı dahi belirleyemezsiniz.
Dialog düşmanlar arasında dahi kapatılmayan verimli bir kapıdır. Neden sevgili dostlarımızın bu diyalogdan korktuklarını anlamakta zorlanıyoruz. Yeri geldiğinde Rusya Federasyonu yetkilileri ile de görüşürüz, Amerikalı yetkililerle de, Türkiye Cumhuriyeti ile de. Yanlış yaptığını düşündüğümüz kişi veya kuruma yanlışını doğrudan söyleyemezsek sorun vardır. Ancak başdöndürücü bir hızla değişen dünyada tüm gücümüzü mevcut pozisyonlarımızı korumaya ayıracak durumumuz yoktur. İnsan, fikir ve ekonomik kaynak açısından giderek çoraklaşan diasporanın bir an evvel gerçek dünya realiteleri ile yüzleşmesi gerekir.
Bu noktada baştan beri söylediğimizi tekrarlamakta yarar var: Anlaşabildiğimiz konularda işbirliği yaparız, anlaşamadığımız konularda herkes kendi yoluna bakar. Halkımızın geleceği için zararlı ve tehlikeli gördüklerimizi de çekinmeden eleştiririz. Bundan dolayı kimse yeise kapılmasın, kuşku girdabında boğulmasın. Kimsenin 1968’lerde başlayan örgütlenme dinamiği ve tarihini heba etmek gibi bir niyeti yoktur. Ama 1970 lerin dünyasında yaşamadığımızı da görmek zorunluluğu vardır.
KAFFED diaspora'nın en güçlü örgütüdür. Ancak bu durum her gün artarak giden sorunların hali için tek başına yeterli değildir. Paydaşı olabileceğimiz herkeste ilişki kurmaya çözüm aramaya gayret edeceğiz, intikam hissiyle değil akılla hareket edeceğiz. Bu itibarla her görüştüğümüz, her aynı çatı altında bir araya geldiğimiz kimselere ya da kurumlara teslim olduğumuz iması hem realiteden uzaktır hem de KAFFED'e karşı yapılmış bir haksızlık dahası yöneticilere yapılmış bir ayıptır.
Sevgili dostlarımızın endişelerini anlamakla birlikte pek çoğunun yersiz olduğunu belirtmek zorundayım. Tüm bunlara rağmen üstü kapalı göndermeler olmaksızın usul ve üslup dairesinde konuşmaya, tartışmaya, münakaşaya sonuna kadar varız ve devam ederiz.
nan
Kaffed