Hepimizin bildiği gibi Çerkez Fındıcak köyünde yapılması planlanan altın madenin açılmasını engellemek amacıyla köy ve bölge halkı tarafından hukuksal mücadele verilmektedir, bu hukuksal mücadelenin gerekçelerini ve nedenlerini halkımıza ulaştırmak adına Çerkez Fındıcak Köyü Abhaz Derneği başkanı ve Çerkez Fındıcak Köyü Çevre ve Doğa Koruma Derneği yönetim kurulu üyesi Behlül Der ile yaptığımız röportajı duruşma öncesinde paylaşıyoruz.
Kaffed: Çerkes Fındıcak Köyü’nü tanıtabilir misiniz? Şu anki hane sayısı, tarihsel ve sosyal dokusu, ekonomik faaliyetleri hakkında bilgi verebilir misiniz?span>
p>Behlül Der: Çerkes Fındıcak Köyü, bundan 156 yıl önce Karaçay-Çerkesya’da GUM-LOKT köyünden göçe zorlanan Abazaların Aşuva kolundandır. Köyün tamamı Abazalardan oluşmaktadır. İlk yerleşen sülale aynı zamanda köye ismini vermiştir. (Tram)
p>Çerkes Fındıcak Köyü, Orta Karadeniz’de bir orman köyüdür. Köyümüz hizmete, unutulmamaya, sahip çıkılmaya değer vatan parçası nadide bir Abhaz köyüdür. Köyümüzde geleneklerimizi yaşatmaya devam ediyoruz ve köyde son hane kalana kadar da geleneklerimiz devam edecek. Anadilimizi köyden uzak şehir hayatında yaşatamadık, köye gittiğimizde tabii ki daha farklı oluyor. Köyde yaşayan hemen hemen herkes anadilini konuştuğu için ben de bir şeyler öğreniyorum. Ben ve benim yaşımdakilerde, köyde yaşayanlar hariç anadili kullanma oranı çok fazla diyemem ama tamamen hiç yok da diyemem. Köyümüzün şehirden uzak oluşu, kendi okulunun bulunması ve etrafta tek Abaza köyü oluşu, uzun yıllar boyunca anadilin korunmasını sağlamış, köyümüze gelen Abaza olmayan birçok öğretmen köydekilerle anlaşmak için Abhazca öğrenmiş. Köy halkı kendi aralarında sürekli anadilini kullanıyor, gençlere de bu konularda tavsiyelerde bulunuyorlar.
Kaffed: Çerkes Fındıcak Köyü’nde altın arama faaliyeti için ilk girişimler ne zaman ve nasıl başlatıldı?
p>BD: Köyümüzde altın madeni ile ilgili faaliyetlerin, köyden bazı kişilerin maden şirketine toprak numunesi temin etmesi, vb. yardımlarda bulunması gibi duyumlar alındıktan sonra öğrenilmeye başlanmış ise de köyümüz halkından birkaç kişinin kişisel araştırmaları sonucu öğrenilerek genele doğru yayılmaya başladı. Ancak ilk resmi açıklama Verusa Holding tarafından KAP bildiriminin gelmesi sonrasında oldu ve devamında maden açılmasına ilişkin ruhsatlandırmanın yapıldığı kesin olarak öğrenilmiş oldu. Köyümüz sakinlerinden bir arkadaşımızın change.org sitesi üzerinden “Çerkes Fındıcak Köyü Yok Olmasın” başlıklı anket başlatması sonucu genele yayıldı. Bu anket çeşitli çevrelerce kısa zamanda ilgi gördü. Ulusal basında kendine yer buldu. Fox TV sabah haberleri programında yer aldı. Köyümüz gençlerinin farkındalık oluşturmak amacıyla düzenledikleri videolar, köy halkı ile yapılan röportajlar vb. çalışmalar ile ilk kıvılcımlar genele yayılmaya başladı. Akabinde Fındıcak Abhaz Derneği olarak tüm diasporaya madeni istemediğimiz deklare edildi. Fındıcak Abhaz Derneği’nin tüzüğü ve sosyal durumu birlikte değerlendirilerek olası bir hukuk mücadelesinde daha hızlı ve gerektiğinde radikal aksiyonlar alınabilmesi için köyümüz sakinleri tarafından bir doğa derneği kurulması kararlaştırıldı. Doğa derneği kurulup faaliyete geçene kadar, bilgilendirmeler ve etkileşim çalışmaları Fındıcak Abhaz Derneği üzerinden yürütülmeye çalışıldı.
p>Kaffed: Sizin örgütlenme süreciniz ne zaman başladı, nasıl gelişti?span>
p>BD: Köyümüzde maden karşıtı en belirgin resmi örgütlenme Çerkes Fındıcak Köyü Doğa ve Çevre Koruma Derneği ile başladı diyebiliriz. Dernek kurulur kurulmaz hukuki olarak ilk davayı açtı. Davaya kısa sürede Erbaa’da faaliyet gösteren diğer kurum, kuruluş ve muhtarlıklar dâhil oldu. Maden alanını sit alanı olarak ilan ettirmek için çaba harcadık ve bir kısım yer sit alanı olarak ilan edildi. Fındıcak Abhaz Derneği davaya tüzüğü gereği müdahil olamadı. Bu konuda çalışmalar devam etmektedir.
p>Kaffed: Köyünüzde altın madeninin üretime başlamasıyla ne gibi zararlar meydana geleceğini açıklayabilir misiniz? (İçme suyu, tescilli mera alanları, tarımcılık, hayvancılık, vb.) Dava sonucunda olumsuz bir karar çıkması halinde var olan nüfus, demografik, ekonomik ve kültürel olarak nasıl etkilenecektir?span>
p>BD: Ülkemizin birçok yerinde olduğu gibi – en bilinen Kazdağları, İliç, Kapadokya, Fatsa gibi- yapılan tahribatlar; çevre davaları ile ilgili yargılamalarda alınan raporlar, sunulan bilimsel veriler, madenin hiçbir koşulda ne maddi ne de manevi olarak köy halklarına ve ülke gelirine olumlu katkı sunan faaliyetler olarak kabul görmemiştir. Yakın zamanda Şebinkarahisar’da bulunan siyanür havuzunun patlaması sonucu ile tüm çevre geri dönülemez şekilde siyanür ile zehirlenmiş, akarsularla bu siyanür uzaklara kadar yayılmış ve yakınında bulunan tüm coğrafya da aynı şekilde olumsuz etkilenmiştir. Ayrıca devletimiz, maden işletmesinden elde edilen kârdan sadece %2-%3 arası gelir kazanmakta olup geriye kalan %97-%98’lik oran maden işletmesini sürdüren şirketin kasasına girmektedir. Bu şirketlerin de neredeyse tamamına yakınının yabancı ortaklı şirketler olması sebebiyle, elde edinilen kâr tamamıyla ülke dışına çıkmaktadır.
p>Ayrıca Çerkes Fındıcak maden projesi, sadece Çerkes Fındıcak köyü ile ilgili olmayıp, Erbaa ilçesinin içme sularının, yaylacılık faaliyetlerinin, ormancılık gelirlerinin tamamen yok olmasına sebebiyet verecektir. Bölgede gelişmeye devam eden meyve yetiştiriciliği açısından özellikle çilek üretimini tamamıyla yok edeceği ön görülmektedir. Meşhur Erbaa asma yaprağına en büyük darbeyi vurması beklenmektedir. Madenlerle ilgili olarak, sadece madenden gelecek olan paranın hesap edilerek bu işte devlet yararı vardır demek basite kaçmak ve devletin tarımsal açıdan ve hayvancılık açısından tüm gelir kaynaklarını yok etmek anlamlarına gelecektir. Bunun yanı sıra orman örtüsünün bozulması, suların bozulması, toprağın siyanür ile geriye döndürülemeyecek şekilde kirletilmesi, insan sağlığı açısından telafisi imkânsız zararların açılmasına, binlerce insanın kanser vb. hastalıklara yakalanmasına ve ölüme terk edilmesine sebebiyet verecektir. Bu durum bile tek başına, sağlık harcamaları yönünden devletin cebinden çıkacak para nedeni ile kârlılığı sıfırlayacak bir durumdur.
Kaffed: Altın madeninin üretime geçmesi ile birlikte yerel halk için iş olanaklarının artacağı ifade ediliyor. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?span>
p>BD: Hiçbir iş ve kazanım, doğada yaşayan binlerce çeşit canlıdan ve insan hayatından önemli olamaz. Bölgede yaşayan insanlar bu zamana kadar bölgede maden işletmesi olmadığı için açlık ile mücadele eder durumda değillerdir. Yani maden işletmesi bölgenin tüm halkına iş veremeyeceğine göre, bazı insanların istihdam edilmesi ile diğer bölge halkının, hayvanların, doğanın zehirlenerek yok edilmesinin göze alınması hakkaniyete uygun olmayacağı için bu konuda bir kârlılık ve olumlu herhangi bir düşünce etik olmayacaktır. Ayrıca Erbaa bölgesinin tarım, hayvancılık, orman ve meyvecilik faaliyetleri; madende çalışacak olan işçilerin alacağı asgari ücret ya da üzeri maaşlardan daha çok gelir getirebilecek potansiyele sahiptir. Devlet projeleri, tarım ve hayvancılığı geliştirip, ormancılık ve orman ürünlerinin çeşitlendirilip geliştirilmesini sağlamak yönünde olursa, yine iş bekleyen kişilere iş imkanı sağlanmış olur. Böylelikle tertemiz doğada daha sağlıklı ve yaşanabilir imkanlara ve çalışma hakkına da sahip olunur.
p>Kaffed: Siyanür ile altın arama faaliyetine karşılık olarak resmi makamlar ile (devlet, bürokrasi, MTA, milletvekilleri, vb. herhangi bir görüşme gerçekleştirebildiniz mi? Bu süreç hakkında bilgi verebilir misiniz?span>
p>BD: CHP Tokat Milletvekili Kadim DURMAZ, MHP Tokat Milletvekili Yücel BULUT, MHP Antalya Milletvekili Abdurrahman BAŞKAN bize tam destek verdiler. Erbaa’da diğer sivil toplum örgütleri ile işbirliği yaptık ve Erbaa Belediye Başkanımız Ertuğrul KARAGÖL de bize tam destek verdi. Tema Vakfı köyümüze gelip bilgilendirme toplantısı yaptı. Köyümüzde yine toplantı gerçekleştirdik. Köyümüzden 152 kişi toplantıya katılarak, “köyümde maden istemiyorum” diye imza verdi.
p>Kaffed: Köyünüz daha önce Erbaa depremi sonrasında yer değiştirmek zorunda kalmış. Dava sonucunda tekrar göç etme zorunluluğu ortaya çıkarsa, bu durumun köy halkı üzerindeki etkileri ne olacaktır?span>
p>BD: Köyümüz büyük Erbaa depreminden sonra büyük ve kapsamlı bir şekilde yer değiştirdi diyemeyiz ancak deprem sonrası yeniden yapılanmada, önceki konutların yerinden başka yerlere yapılan ev sayısı daha fazladır. Bu yeniden yapılanmada evlerin ve ikamet edilen parsellerin yerleri değişmiştir. Her ne kadar köyün yerleşim yeri tamamen değişmemiş olsa da köy halkımız deprem nedeni ile büyük sıkıntılar yaşamış ve evlerinden olmuştur. Olası bir istimlak ile köyün yerinin değiştirilmesi veya yerleşim yeri gösterilmeyerek herkesin kendilerine yerleşim yeri bulması gereken bir durum ile karşı karşıya kalınması halinde köyümüz bundan çok olumsuz etkilenecektir. 1864 Çerkes Soykırımı’ndan sonra gelinen bu coğrafyada birlikte yaşamaya başlamış ve gücünü birlikte yaşamaktan alan hayata tutunmaya çalışan bir halk olarak olumsuz yönde etkileneceğimiz açıktır. Biz birlikte yaşama hakkımızın elimizden alınmasını ve evlerimizin yok edilmesini istemiyoruz.
p>
nan
Kaffed