Çerkesçe: Anavatan’dan Uzunyayla’ya kaybolan bir dil (İngilizce Makale)

UNESCO’nun çalışmasına göre Çerkesçe, Türkiye’deki “tehlike altındaki diller” listesinde yer almaktadır.

Bir dilin varlığını devam ettirmesi,konuşulmasının yanında yazılı bir edebiyata sahip olması ve günlük hayat içerisinde işlek bir şekilde kullanılması gibi şartların sağlanmasına bağlıdır. Ancak 1938 yılında Kiril bazlı Çerkes Elifbası Kafkasya’da kullanılmaya başlanmış ve bu suretle geç de olsa bir yazılı edebiyat oluşturulmaya başlanmıştır. Osmanlı döneminde bir takım teşebbüsler olsa da bunlar bir sonuca ulaşmamıştır. Türkiye’de “Avrupa Birliği” süreciyle birlikte bu konuda bir takım gelişmeler olmuştur. Bu bağlamda Çerkes dilinin akademik anlamda incelenip, öğretilmesine matuf Kayseri’de Erciyes Üniversitesi bünyesinde Kafkas Dilleri ve Kültürleri bölümünde Çerkes Dili ve Kültürü Anabilim Dalı kurulmuştur. Üniversiteye ek olarak Kayseri Kafkas Derneği bünyesinde dil kursları düzenlenmekte ve MEB tarafından ortaokullarda Çerkesçe seçmeli ders olarak okutulmaktadır.


2017 yılının Haziran ve Temmuz aylarında tarafımızca 115K357 No’lu Tübitak Projesi kapsamında Kayseri merkez ve köylerinde alan araştırması yürütülmüştür. Alan araştırmamız esnasında Çerkesçe’nin kuşaklar arasında aktarılamaması, Uzunyayla köylerinden Kayseri merkeze gerçekleşen iç göçün dile etkisi, Çerkes toplumunun anadiline yönelik tutumları, Devletin Çerkesçe ile alâkalı tutumu, Çerkesçe konuşan kişilerin yaş aralığı, teknolojinin Çerkesçe üzerindeki etkisi şeklinde maddeler halinde sıralayabileceğimiz durumları tespit etme fırsatı yakaladık.


Bu bildiride 1960’dan sonra köyden kente göçün etki ettiği Uzunyayla bölgesinde alan araştırması sonucunda elde ettiğimiz veriler üzerinden Çerkesçe’nin mevcut durumu gözler önüne serilip, bu durumun analizi yapılacaktır.

İngilizce makalenin tamamı için lütfen tıklayınız.span>strong>

p>+''+nan+'



'+Abdullah Temizkan, Didem Çatalkılıç

Share