Bir Yazar Bir Eser : ADIYE(1) KÜLTÜRÜ – Ali Nural

“Küçümsenmeyecek sayıda bekârımız var.”

“Neden mi evlilik, çünkü aile biterse çocuk biter; çocuk biterse, nüfus biter; nüfus biterse dil de biter, kültür de biter, toplum da biter!”

p>

“Evlilik, bu anlamda kendi toplumuna ve insanlığa bir hizmettir.”

Büyük anne ve büyükbaba, bir fazilet okulu olan ailede torunları ‘xabze’ kuralları çerçevesinde yetiştiren öğretmenlerdir.”

p>

1864’te çok acı çektik. Bu acıyı sürekli hissettik, paylaştık. Bu acıya önce göç, sonra sürgün dedik, şimdilerde ise soykırım...

p>

İmrenilen bir kültür ile xabze ile, çayla, semaver ile geldik.

p>

Kültürümüzü köylerde güzel yaşattık ancak kentlere taşıyamadık.

p>

Birbirimize çokça takıldık; boylar birbiriyle, soylar birbiriyle, köyler birbiriyle.

p>

Genelde kusur aradık, olumluya pek teşekkür etmedik.

p>

Evlenmeyi zorlaştırdık, erteledik, bekârları çoğalttık, nüfusu azalttık.

p>

Problemlerle yüzleşmeyi sevmedik, görmezden geldik…

p>

ZORLU BİR BEYİN FIRTINASI YAŞAYACAKSINIZ

p>

Kitaptaki düğün, evlilik, aile… konularını okurken sayfalara dalacak Ali NURAL’ın ustaca kurduğu cümlelerin derinliklerinde çok farklı duygular yaşayacaksınız.

p>

İfadeler, gençlere güç ve moral verirken sıcacık bir yuva kurma konusunda onları cesaretlendirecektir.

p>

Özenle seçilen cümleler, yetişkinleri alıp uzaklara götürecek, onlara kendisini, ailesini, geleneklerini, kültürünü… sorgulama imkânı tanıyacaktır.

p>

Yetişkinler, kaşenini hatırlayacak, nostaljik düğünleri tekrar yaşayacak, nefes nefese yaşanan o gençlik yıllarını yad edecek belki de ah, vah edeceklerdir.

p>

Öyle zannediyorum ki “Adıye Kültürü ve Bazı Analitik Öneriler” her kesimden okuru düşünmeye sevk ederken pek çok okurun da ezberini bozacaktır.

p>

Sevgili okur, siz, kitapla bütünleşir bütünleşmez heyecan ve coşkuyla bir solukta kitabın son sayfalarına nasıl geldiğinize şaşıracaksınız.

p>

Kitabın son sayfasına geldiğinizde zorlu bir beyin fırtınasının da sonuna gelmiş olacak ve değerli yazarımızı şükranla yad edeceksiniz.

p>

 

p>

p>

p>

p>

YAZAR BU ESER İÇİN BİR SOHBETİNDE ŞÖYLE DİYOR:

p>

Aslında kitabı yazarken;

  1. Adıye toplumunda, toplumun problemleri ve geleceği konusunda bir farkındalık oluşsun, “Toplumun geleceği için ne(ler) yapabilirim?” düşüncesi yer etsin istedim.
  2. li>
  3. Yazmak isteyenleri teşvik edebilir miyim, düşüncesiyle hareket ettim.
  4. li>
  5. Daha güzel eserlerin ortaya çıkmasına vesile olabileceğimi düşündüm.
  6. li>
ol>

Beklentim; geleceğini inşa edecek çalışkan, üretken, birlik içinde güçlü bir toplumun oluşması.

p>

Zira toplumların geleceklerinin üretkenlikle ilişkili olduğunu düşünüyorum.

Üretmeyen toplumlar zamanla yozlaşmaya ve yok olmaya açıktır.

p>

 

p>

TEŞEKKÜR

p>

Sayın NURAL, siz, zahmetli çalışmanız, üstün gayret ve çabalarınızla toplumumuzun her kesiminin istifade edebileceği güzel bir eser ortaya çıkardınız. Bilginiz, birikiminiz, araştırma ve incelemelerinizle istatistikleri de kullanarak düşüncelerinizin altını çizerek toplumsal önemli bir görevi ifa ettiniz. Ayrıca Togaje’de (Demirözü) yaşanan kültürel değerleri ölümsüzleştirdiniz. İyi ki varsınız!

p>

Sağlık ve huzur temennisiyle şahsınızı yürekten kutluyor, yeni çalışmalarınızı bekliyoruz.

p>

İLGİNÇ BİR HABER

p>

“Eskişehir Orhangazi Üniversitesi’nin ‘bekâr rektörü’ Prof. Dr. Fazıl TEKİN’in ‘soylu bir Çerkes gelini’ bulamamasından dolayı bu yaşa kadar evlenmediği ortaya çıktı. Rektör Tekin’in Çerkeslerde “Pışı” olarak nitelendirilen prens soyundan geldiği ve şimdiye kadar prensesini bulamadığı için evlenmediği öğrenildi.” (Adıye Kültürü)

p>

Ali NURAL, bu titiz çalışmayla; evlilik, aile, düğün, xabze, kültür, toplum, eğitim, sadelik, kariyer… konuları hakkında gözlem, tespit, değerlendirme, analiz ve önerilerine yer vermiş.

p>

Bu güzel eseri okurken, harika tespitlerle karşılaşacak, bu ifadelerin altını mutlaka kalın çizgilerle çizecek ya da sayfanın kenarını bükeceksiniz.

p>

Bu ay, özellikle gençlerin okuyup incelemesi gereken, zahmetli bir çalışmanın ürünü güzel bir eseri inceleyeceğiz. Ali NURAL’ın “Adıye Kültürü” kitabı.

p>

Ali NURAL, yaşadıklarını, araştırdıklarını, gözlem ve incelemelerini “xabze” süzgecinden geçirerek toplumun her kesimine katkı sağlayabilecek güzel bir çalışmayı hayata geçirmiş.

p>

Özellikle gençlerin okuması, incelemesi gereken bir kaynak eser oluşturmuş.

p>

Eser, üç bölümden oluşuyor

  • Adıyelerde Evlilik, Aile, Düğünler
  • Adıyeler, Togaje’de (Demirözü Köyü) Adıye Kültürü
  • Sadelik, Kariyer
ul>

Kitap, 192 sayfadan oluşmakta ve MATRİX Yayınları logosunu taşımaktadır.

p>

Umarım, kitabın sonraki baskılarında, yayınevinin hatası olduğunu sandığım, “içindekiler, dipnot, dizin/index, yazarın öz geçmişi ve kaynakça” kısımları esere eklenmiş olur.

p>

ALİ NURAL KİMDİR?

p>

Sivas-Yıldızeli-Demirözü (Togaje-1964) doğumludur. İlkokulu Demirözü köyünde okudu, Pamukpınar Öğretmen Okulu’ndan 1981 yılında, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden 1985 yılında mezun oldu.

p>

1986 yılında girdiği Gümrük teşkilatından, kendi isteğiyle 2018 yılında emekli oldu. Bu süre zarfında Gümrük Kontrolörü, Gümrük Kontrolörleri Başkanlığı, Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü (vekaleten), Risk Yönetimi ve Kontrol Genel Müdürlüğü (vekaleten), Gümrük Müsteşar Yardımcılığı ve Bakanlık Müşavirliği görevlerini yürüttü.

p>

Üçü ortak yayınlanmış dört kitabı vardır. Bunlar; “Ekonomik Etkili Gümrük Rejimleri”, “Açıklamalı (1615 sayılı) Gümrük Kanunu”, “Açıklamalı (4458 sayılı) Gümrük Kanunu” ve “4458 Sayılı Gümrük Kanunu-Açıklamalı-” isimli kitaplardır.

p>

Ayrıca mesleki konularda 15 makalesi yayınlanmıştır.

p>

Yazılarında etkinlik, verimlilik, fonksiyonellik gibi konular ön plana çıkmaktadır.

p>

Emeklilik sonrası; ilmi çalışmalar, kitap çalışmaları ve güncel konulara ilişkin yazı, seminer, canlı yayınlar gibi konularla iştigal etmektedir.

p>

ARKA KAPAK YAZISI

p>

Bu kitapta, (Adıye Kültürü ve Bazı Analitik Öneriler) yazarın Adıye olarak adlandırdığı Kuzey Kafkas halklarının sosyal yaşantılarının temelini oluşturan evlilik, düğünler ve aile ile ilgili değerlendirmeleri, Adıyelerin geleceklerine ilişkin bazı tespitleri, Anadolu'da bir Adıye köyü olan Togaje’deki Adıye kültürüne ait örnekleri ile sade hayatı ve kariyer konusunda önerileri yer almaktadır.

p>

 

p>

p>

p>


p>

ESERDEN KISA KISA

p>

Kendinden Olan ile Kendinden Olmayanı Kıymetlendirme

p>

Bir evlilik söz konusu olduğunda Adıye toplumunda kılın kırk yarıldığı ancak diğer toplumlardan kişilerle yapılacak evliliklerde aynı durumun söz konusu olmadığı söylenir.

p>

Kendi toplumundan olanın her türlü sorgulanması yapılır. Sülaleler gündeme gelir, babanın sülalesi, annenin sülalesi, geçmişte olan olaylar hatırlanır, çok eskilerde kız istenmiş, verilmemiş vb. olmuş ne vaka var ise her türlüsü masaya yatırılır. (s.22) 

p>

 

p>

KAŞENLİK

p>

Adıye genç kız ve erkeklerin birbirleri ile düğünlerde, özellikle misafir kız olan ortamlarda, sabahlara kadar süren sohbetler, oyunlar ve eğlenceler (zexes) yaparlar. Bu ortamlar gençlerin birbirlerini tanımalarına yardımcı olur.

p>

Kaşenlik adeti, toplumda kızın ya da erkeğin evleneceği kişi hakkındaki kararı kendilerinin vermesini sağlar, büyükler müdahale etmezler.

Peki böyle bir ortama sahip olan gençlerin daha kolay evlenmesi gerekmez mi?

Bu sorumuza, “Zexesler daha çok köylerde yapılırdı, kente göçle birlikte bu ortamlar azaldı.” cevabı verilebilir, ancak zexeslerin çokça yapıldığı köy ortamlarında da bekârlarımız yine vardı.

Kimileri kaşenlik gibi müesseselerin, gençlerin tercihlerini zorlaştırdığını, dolayısıyla evliliği geciktirdiğini de ifade etmişlerdir. Alternatifi çok olduğu için.

Kaşenlik, evliliğe giden yolu kolaylaştırmıyor mu? İletişim problemi mi var, sorgulamalıyız.

p>

Bir türlü bitmeyen kaşenlikler değil, evliliğe götüren ciddi kaşenlikler olmalı. (s.27)

Her toplum gibi Adıyeler de bütünlüğünü sürdürebilmek için evlilik ilişkilerini kendi içinde gerçekleştirmeyi tercih etseler de zaman zaman bunu başaramamaktadırlar. Köyden kente göçün etkisi yanında, kız ve erkeğin tercihleri gibi diğer bazı faktörler de etkili olmaktadır. Adıyelerde çok kadınla evlenme adeti yoktur, boşanmalar da nadirattandır. (s.29) 

p>

KİM DAHA MUTLU, EVLİLER Mİ BEKÂRLAR MI?

p>

Evli bireyler evli olmayanlara göre daha mutlu. 2018'de evli bireylerin %56'sı, evli olmayanlar ise %46'sı mutlu olduğunu ifade ediyor. (Kaynak: TUİK)

p>

“10 yıldan beri evlenmek için elimden gelen her şeyi yaptım. Bu yıllar benim için azap gibi geçti.”

p>

“10 yıldır çalışıyorum, evim, arabam, ev geçindirecek gelirim var. İyi derecede İngilizce biliyorum, yurt dışı tecrübem var. Çok iyi, okumuş biriyim, lekesiz, tertemiz bir ailenin evladıyım, sanırım dindar bir ailenin kızını çok rahatlıkla emanet edeceği bir kişiyim ama bu hastalıklı toplumda maalesef evlenemiyorum…” (s.34)

p>

Evliliğin önündeki geciktirici ve önleyici engellerin kalkması ve evliliğin kolaylaşması için gençler anne-babalar, akrabalar, Adıye toplumu, özetle;

Daha fazla farkındalık,

Evliliğe niyet, niyeti ikrar ve uygulamaya geçirmeliyiz.

Sosyal statüye takılmamalıyız.

p>

Evlilikle ilgili merasimleri azaltmalıyız.

p>

Ekonomik durumu çok zorlamamalıyız.

“Wuase” kalktığına göre düğün alışverişlerini makul seviyede tutmalıyız.

p>

Ekonomik sebeple evlenemeyenlere destek çıkmalıyız…

“Kaşenlik” ve “zexes” gibi ortamlarda iletişim kurabilmeliyiz… (s.36)

 

p>

Notlar:

p>

1- Eşlerin birbirine yumuşak davranması/hitap etmesi yaşanabilecek pek çok olumsuzluğu önler.

2- Nasip, gayrete aşıktır, insan nasibini ararsa bulur inşallah...

p>

3- Kadınları zor işlere muhatap ettiler, kadınlar erkekleşmemeli.

4- Aile içi iletişim insanı rahatlatır, iletişimsizlik insanı yorar, yıpratır, konuşabilmek lazım.

p>

5- Eş adayları evlilik öncesinde takındıkları sevimli hallerini, mütebessim yüzlerini evlendikten sonra da birbirlerinden esirgememelidirler. 

6- Eşler ise dışarıda veya başkalarına ya da fotoğraf çekilirken takındıkları sevimli hallerini mütebessim yüzlerini birbirlerinden esirgememelidirler…

p>

7-Adayların, evlilikle ilgili beyinlerdeki engelleri kaldırması, evlilikleri kolaylaştıracaktır

p>

8- Uzun soluklu evlilik için gereken şart, çiftlerin uyumlu olmasıdır.

9- Mutluluğun sırrı sadeliktir, samimiyettir, sevgidir, saygıdır, evliliği ve evlilik hayatını kolaylaştırmaktır... (s.37)

p>

BEKÂR KALMAK VEYA EVLENMEK 

p>

İnsan, yaratılış itibariyle sosyal bir varlıktır. Birlikte yaşamak için yaratılmıştır ve birlikte yaşamayı sever. Bu sebeple aileler kurarak toplumu oluşturur, toplu yaşamanın gereği olarak köy kurar, şehir kurar, devlet kurar, kurduğu her bir şeyi de korur, korumak ister.

p>

Kimi çevrelerce çeşitli zamanlarda çeşitli amaçlarla bekârlığın artılarına ilişkin haberler çıkarılır, bekârlığı özendiren filmler, diziler çekilir ve bekârlığı özendiren sloganlar üretilir, yok sultanlıktır, yok özgürlüktür, yok daha bakımlıdır, yok daha sağlıklıdır, yok kafası daha rahattır vs. Duruma göre sloganlar da değişir...

p>

Bekarlık Sultanlık mıdır? 

p>

Hayır! Tek kişilik bir sultanlık ki o sultanlık da hem sultan hem de tebaa hem halk her bir şey tek kişiliktir. Tek kişi olunca kim sultan, kime sultan... (s.40)

p>

Sorular, sorular…

p>

Bekârlık özgürlük müdür?

Bekârlar daha mı bakımlıdır?

Bekârların kafaları daha mı rahattır?...

Tam aksine bekârlık insanı evli insana göre hem ruhen hem bedenen çok daha fazla yorar. 

p>

Kimse kimseyi kandırmasın, bekârlık ne sultanlık ve özgürlük ne daha sağlıklı olmak ne kafa rahatlığı ne de evliliğe göre avantajı olan bir durumdur. Maddi anlamda da manevi anlamda da gençlikte de ihtiyarlıkta da bu böyledir… (s.42)

p>

Eşler arasında samimiyetin, çocuklarla vakit geçirmenin büyük bir manevi mutluluk ve huzur verdiğini bilen kimse, öncelikleri arasına bunları koyar, evlilik tercihini ötelemez. Bu durumda aileler de gençler de evliliği kolaylaştırıcı adımlar atar… (s.47)

p>

Samimiyet ve hitap ile ilgili küçük bir tespit ve önerim de olacak:

p>

Günümüzde AVM, market ve benzeri yerlerde şahit olduğumuz ve genellikle genç çiftlerin her sebeple ve her an “aşkım”, “aşkım” hitapları samimiyetten eser taşımıyor gibi gözükmektedir. Yine daha çok annelerin çocuklarına “Annem”, “nenem”, “teyzem” vesaire hitapları da samimi değil taklidi görüntüsü vermektedir. (s.47)

p>

Büyükler Evlenmek İsterken Gençler/ Bekârlar Niçin Nazlanır?

p>

Genç kızlar, beyaz atlı prens, delikanlılar ise prenses bekliyorlar, umuyorlar. Yok öyle şey. Unutun hayal gücü ile yazılmış dizileri-mizileri gerçekçi olmak lazım! (s.53) 

p>

GELİNLİKLER, DAMATLIKLAR

p>

Gelinlik/gelin elbisesi için söylediklerimiz tek giyimlik damat elbiseleri için de aynen geçerlidir.

p>

Geliniz, tek giyimlik gelin elbiseleri (damatlıklar) yerine düğün sonrası da giyilebilecek gelin elbiselerine (damatlıklar) geçiş yapalım. Fonksiyonellik kazandıralım, israfa son verelim, taklitlerden vazgeçip medeniyetimize uygun gelin elbiseleri, damatlıklar üretip medeniyetimizi yeniden canlandıralım… (s.60)

p>

Çifte Düğün

p>

Evliliği kolaylaştıralım dedikçe toplum tersini yapıyor. Düğün kartlarında iki şehirde de düğün merasimi yapılacağı yazılıyor artık, biri kız tarafı için diğeri erkek tarafı için ya da düğüne gelemeyenler için. Bir de bayanlar için kına gecesi… (s.62)

p>

Evlerimiz Depo Değildir

p>

Dışarıdan biriymiş gibi evinizi bir inceleyin, evinizin ne kadarını yaşam alanı olarak kullanıyorsunuz? Sadece mutfak ve oturma odası mı, salonu kullanıyor musunuz?

p>

Evimizdeki gereksiz eşyalardan kurtulduktan ve tüm evi yaşama alanına dönüştürdükten sonra evi eski haline getirmemek için alışverişimize mutlaka dikkat edelim! (s.75) 

p>

 

p>

SÜRGÜNÜN ANALİZİ

p>

Bir çırpıda akla gelen şu 151 yıldır “yaptıklarımızı ve yap(a)madıklarımızı” sıraladığımızda maalesef yap(a)madıklarımız daha çok gibi.

Aşağıda saydıklarımız, yaptıklarımızın veya yap(a)madıklarımızın tümünü kapsama iddiasında değildir.

1- 1864’te çok acı çektik. Bu acıyı sürekli hissettik, paylaştık. Bu acıya önce göç, sonra sürgün dedik, şimdilerde ise soykırım...

2- İmrenilen bir kültür ile xabze ile, çayla, semaver ile geldik.

p>

3- Kültürümüzü köylerde güzel yaşattık ancak kentlere taşıyamadık.

4- Birbirimize çokça takıldık; boylar birbiriyle, soylar birbiriyle, köyler birbiriyle...

p>

5- Genelde kusur aradık, olumluya pek teşekkür etmedik.

6- Evlenmeyi zorlaştırdık, erteledik, bekârları çoğalttık, nüfusu azalttık.

7- Problemlerle yüzleşmeyi sevmedik, görmezden geldik.

p>

8- Komşuya değil sezgiye kıymet verdik.

9- Wored’den çok ğıbze’mız oldu.

p>

10- Asalet ile güzellikle övündük.

11- Dilimizi yaşatamadık, yeni nesillere aktaramadık...

p>

KAFDAV (Kafkas Araştırma Kültür ve Dayanışma Vakfı)

p>

Vakıf Başkanı Muhittin ÜNAL Bey'i yine yoğun gayret içerisinde gördüm. Vakıfta çalışan Murat Bey ve Janset Hanım da koşturmaca içindelerdi.

p>

Yapılan çalışmaları anlatırken aslında yapılacak pek çok proje ve iş olduğunu öğreniyoruz Muhittin Bey’den.

p>

Basma hazır pek çok eser mevcut.

p>

Müze için pek çok materyal toplanmış ve halen toplanmaya devam ediliyor.

p>

Konferans hazırlıkları var.

Bazı konularda akademik çalışmalara ihtiyaç var.

p>

Fuarlara hazırlık var… (s.95)

 

ADIYE HALKININ TARİHİ- Negume Şore Beçmırze

p>

Adıyelere okumalarını önereceğim bir kitap. Bir Adıye tarafından yazılmış bir tarih kitabı. 

Ayakları yere basan, neler ve nasıl yaşadığımızı anlatan bir kitap. Sadece övündüklerimizle değil, övünmediklerimizle de yaşadığımızı anlatan bu kitabı okuduktan sonra yeniden değerlendirme yapmak kaçınılmaz olacak.

p>

Sürdürülebilirlik; birlik, beraberlik, çalışma ve üretmekle sağlanır. (s.97)

 

TOGAJE’DE ADIYE KÜLTÜRÜ

p>

Demirözü köyünde yaşanan kültürel değerleri şu başlıklar altında incelenmiş:

1- Kahve Nasıl içilir?

2- Şabze (Bir Kafkas Silahı)

3- Düğün Bayrağı

p>

4- Adıye At Eğeri 

5- Yunafe… (s.118)

 

Hayatımız ve Sadelik

p>

Sadelik ile hayatımız iç içedir. Sadelik hayatın her alanıyla ilgilidir. Kişinin her davranışı ile ilgilidir ya tamamen sadelik olarak ya da tamamen zıddı yani gösterişli, süslü, kalabalık olarak var olur. Hem maddi hayatımızda hem de manevi hayatımızda…. (s.153)

p>

Sadelik; kaliteli, az, ihtiyaç kadarıyla iktifa etmek, kalanını faydalı işlerde kullanmaktır... (s.154) 

p>

Kendi olmalı insan, kendi gibi düşünmeli, kendi gibi davranmalı, kendi yorumlamalı, kendi konuşmalı, kendi de katkı sağlamalı, bir şeyler üretmeli. (s.174)

p>

TEMENNİ

p>

Umarım duyarlı toplumumuz, bu güzel eserden layıkıyla faydalanır.

“ADIYE KÜLTÜRÜ” nün çok kişiye ulaşması, çok kişi tarafından okunması, eserden toplumumuzun âzâmi derecede yararlanması temennisiyle...

p>

 [1]a> Yazar, farklı şekillerde yazılabilen bu sözcüğü “Adıye” olarak yazmayı tercih etmiştir.

p>

{gallery}/haber/federasyon/2021/Ali_Nural{/gallery}strong>

p>


nan



Yemuz Nevzat Tarakçı

Share