Kafkas Dernekleri Federasyonu (KAFFED) bünyesinde düzenlenen “Meşe Altı Toplantıları”nın bu yıl ikincisi 7 Mart 2021 Pazar günü online olarak gerçekleştirildi. Bu ayın konusu gençliğimiz ve anadilimiz oldu. Okuyacağınız bu yazı, toplantı çerçevesinde konuşulan gençliğin anadilimizin korunmasındaki rolüne, taleplerine ve çözüm önerilerine değineceğim bir özet niteliği taşımaktadır.
Dilin kökenine baktığınızda aslında bazı kelimelerin isimlerini kendi kendine verdiğini, bunun sebebinin de kulağımıza gelen sesinin olduğunu görürüz. Bu bize her kelimenin ne kadar anlamlı ve hepsinin aslında bağlantılı olduğunu gösterir. Bir kelimeyi öğrenirken temeline inmek ve gözünüzde canlandırmak onu kalıcı kılan önemli bir özelliğidir. En iyi öğrenme metodu ise yaşamak ve yaşatmaktır. Öğrendiğiniz bir cümleyi tiyatrolaştırarak öğrendiğinizi farz edelim. Denediğimiz bu yöntemin ne kadar etkili olduğunu göreceğiz. Bunun yanı sıra toplantıda bahsedilen kimlik bilinci de dil konusu ile bağlantılı temel unsurlardan biri. Aile içerisinde tercih edilen günlük konuşma dili yerine, gizli saklı sözlerin, dedikoduların dili haline gelen anadili, gençlerin dilden uzaklaşmalarına ve sonucunda da kimlik bilincini yitirmelerine sebep oluyor.
Ailede başlayan bu temel taşın inşasının diğer bir ayağı da içerik üretimi. İzlenen videolar, dinlenen müzikler kişinin kulak aşinalığını arttıran bir özelliğe sahip. Komedi, dram gibi çeşitli türlerde çekeceğimiz filmlerde anadilimizin kullanılması, hem kültürü sürdürülebilir kılacak hem de yaşamın herkese açık olan kısmında kendimizi görünür kılmamızı sağlayacaktır. Öteki yandan fark etmeden kendi üzerimizde kullanacağımız ayrımcı dilin bizi ötekileştiren ve belli kalıplara hapseden bir zararı olacaktır. Çünkü herkese açık yaşamı oluşturan popüler kültürdür ve popüler kültür var olduğu zamanın dinamiğinde işler. Bu dinamiği doğru kullanmak gerekmektedir. Diğer yandan tarihi yaşatabilmek için de kültür ve sinema arasındaki köprüyü iyi kullanabilmek gerektiğini unutmamak gerekir. Hiç bilmeyen birine bile ortak duyguları ve idealleri aşılayabilecek olan sinemanın evrensel dilidir.
Yaş ilerledikçe dil öğrenmenin zorluğunun arttığı da üzerinde durduğumuz bir diğer konu oldu. “Biz gençler nasıl tutunacağız dile?” dedik ve şunun farkına vardık: her dil için geçerli olan bir şey vardır, dil nankördür. Nasıl bir dostumuzla her gün sohbet eder onu severiz, işte dille de dost olmak onu sevmek gerekir. Her gün onunla ilgilenmek, sohbet etmek, istediklerini yerine getirmek gerekir. Dil yeni bir arkadaştan tekrar ister, ilgi ister, sabır ister. Günlük yaşamımızda onca şeye kolayca sunduğumuz bu üç şeyi, konu dile gelince bir yük gibi görmememiz gerekir. Bugün “yeni bir dost” edinelim kendimize, biz sırtımızı dönmediğimiz sürece asla bizi bırakmayacak bir dost.
nan
Gözde Beste Aksan