Yeterli danışma süreçleri işletilmeksizin 16 Aralık 2020 tarihinde TBMM’ne sunulup hızlı bir şekilde Genel Kurul gündemine alınmış olan “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi”, örgütlenme özgürlüğüne ilişkin içerdiği kısıtlayıcı düzenlemeler nedeni ile birçok sivil toplum kuruluşunda olduğu gibi Federasyonumuz bünyesinde de tepki ile karşılanmıştır. Yasa teklifi ile öngörülen düzenlemeler anayasal güvence altındaki insan hakları standartlarına aykırı olduğu gibi son yıllarda daralan demokratik alanı daha da daraltacak, sivil toplum kuruluşlarını büyük bir tedirginlik ile karşı karşıya getirecektir.
Teklifin yasalaşması halinde, kesin bir hüküm olmaksızın, sadece soruşturmaya dayanılarak, yeni anayasal yönetim sisteminde atanmış bir kamu görevlisi olan İçişleri Bakanına, yani idareye, bir sivil toplum kuruluşunun yöneticilerini görevden uzaklaştırma ve hatta daha da ileri giderek STK nın faaliyetlerini durdurma yetkisi verilmiş olacaktır. Yasanın bu karara ilişkin öngördüğü yargı yolu da AİHM standartlarında etkin bir yargı yolu değildir. İçişleri Bakanı bir kişi hakkında soruşturma açıldığı gerekçesiyle bir derneğin faaliyetlerini durduracak, bu kararı inceleyen hâkim de bu ara kararı esasa girmeksizin inceleyecektir. Bir başka deyişle, hâkim uygulamada sadece İçişleri Bakanının kararının gerçekten bir adli soruşturmaya dayanıp dayanmadığına karar verecektir. Böylece belki de yıllarca sürecek bir soruşturma nedeniyle, derneğin faaliyet göstermesi mümkün olmayacaktır. Bu düzenleme yasalaşırsa dernek yöneticilerinin seçme ve seçilme yoluyla güvencede olan örgütlenme özgürlükleri de İçişleri Bakanlığı’nın siyasi vesayeti altına alınmış olacaktır.
Teklif, Anayasanın 13. Maddesinde temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunulamaz hükmüne rağmen, dernek üyelerinin daha önceden terör suçları veya kanunda belirtilen suçlardan mahkûm olmaları halinde cezalarının infazından sonra bile dernek yöneticisi olamayacaklarına dair sürekli bir hak mahrumiyeti getirmektedir.
Teklifle, Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun’unda belirtilen fon sağlanması veya toplanması yasak fiillerin ortaya çıkması halinde, fiili gerçekleştiren dernek veya vakıfların mal varlığının dondurulmasına Cumhurbaşkanı karar verebilecektir. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile bu karar Resmî Gazetede yayınlanır yayınlanmaz gecikmeksizin uygulanacaktır. Hiçbir yargısal denetime tabi olmaksızın dernek faaliyetinin engellenebilmesi, örgütlenme özgürlüğü ile mülkiyet hakları bakımından anayasal ve uluslararası sözleşmelerde düzenlenen güvencelerin yok edilmesi anlamına gelecektir.
Yurt dışına yapılacak yardımlar ile ilgili getirilen bildirim yükümlülüğünün ve daha sonra çıkartılacak yönetmelik ile getirilecek düzenlemelerin, anavatanı ile yakın ilişkiler içerisinde olan toplumumuz, üye derneklerimiz ve Federasyonumuz açısından yeni bir engele dönüşmesi endişesini taşıyoruz.
Teklifle, Dernekler açısından İçişleri Bakanlığı, Maliye ve Hazine Bakanlığı’nın oluşturduğu komisyonca görevlendirilen denetçilerin yanı sıra İçişleri Bakanının gerekli gördüğünde denetim yetkisi verdiği kamu görevlilerinin de her an denetleme yapma yetkisi oluşturulmaktadır. Ancak, bu kişilerin niteliklerine dair bir kriter getirilmemiştir. Denetimin kapsamı da tamamen belirsizdir.
Özel ve tüzel kişilerin yardım toplama usulleri 2860 sayılı Yardım Toplama Kanununda düzenlenmiştir. Bu yasa ile yardım toplama konusundaki şartlar zorlaştırılırken, yardımlara el konulması, buna ilişkin yetkinin vali ve vali yardımcılarına bırakılması gibi sorunlu düzenlemelerin yanı sıra ülkemiz şartlarında pek çok derneğin fiilen kapanması anlamına gelebilecek şekilde para cezaları 200.000 TL ye kadar yükseltilmektedir.
Örgütlenme özgürlüğünün özünü zedeleyen bu teklif geri çekilmeli ve gerekli demokratik katılım süreçlerinde konunun tüm tarafları ile birlikte tartışılarak evrensel ve anayasal insan hakları standartlarına uygun şekilde yeniden düzenlenmelidir.
Kafkas Dernekleri Federasyonu
nan
Kaffed