Kafkas Dernekleri Federasyonu’nun (KAFFED) Ankara'da ikincisini düzenlediği gençlik çalıştayına Marmara Üniversitesi Kafkas Araştırmaları Topluluğu (MARKAF) ve İstanbul Kafkas Kültür Derneği gençlik oluşumu İKKDGENÇ adına ortak temsilci olarak katıldım. Çalıştayda emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum.
Öncelikle KAFFED'in daha sistematik ve gençlerin fikirlerine daha çok değer vererek planlamalar yapması çok güzel bir gelişme. Gençlerin artık akademik alanda varlıklarını gösterebilmeleri, kültürümüz için xabzemiz için el ele vermeleri artık olması gereken bir şey idi. Olması gereken diyorum çünkü biz yaşattığımız sürece kültürümüzü, dilimizi, xabzemizi gelecek nesillere aktarabileceğiz.
İlk çalıştayda KAFSAM'ın başlatmış olduğu araştırma yarışmasının gerçekten güzel sonuçlar doğurduğunu, bu çalıştayda yarışmaya katılan ekiplerin sunumlarından gördük. Toplumumuz üzerinde yapılan anketler, kültürümüzün hangi seviyede yaşandığı, Adıgabzeyi kullanma oranı vb. veriler hakkında kapsamlı bilgi sahibi olmamıza olanak sağladı.
Diasporada dil konuşabilme ve anlama seviyesinin düşük olmasını eğitime bağlıyorum. Hepimiz bu konuda ailelerimizden ya da dernekler vs. kurumlarda aldığımız gelişi güzel bilgilere sahibiz. Dil eğitiminin küçük yaştan itibaren, daha sistematik ve profesyonel bir eğitim ile geliştirilebileceğini ve bahsi geçen oranın arttırılabileceğini savunuyorum.
Aslında bir kültürü en iyi şekilde benimsemek ve yaşatmak o kültürün tarihini iyi bilmekte saklıdır. Nereden ne için sürgün edildiğimizi iyi kavramalıyız; ne yazık ki sadece zamanınını hatırlayarak bir yere varamayız. Gençlerin ve tüm soydaşlarımızın bu farkındalığın bilincinde olmaları gerektiğini düşünüyorum. Tarih konusuna gelirsek öncelikle anavatan olarak tabir ettiğimiz yerin coğrafyasını iyi kavramamız gerekiyor. En az tarihi kadar önemli olan bu coğrafya da bizlere emanet edilmiş bu kültürün önemli bir parçasıdır. Hangi çıkarlar uğruna dünyanın çeşitli yerlerine sürgün edildiğimizi unutmamamız gerekiyor. Gelecek nesilleri de bu bilinçle donatmamız gerekiyor.
Dil mi kültür mü önce gelir? Sorusu hakkında dilin önce geldiğini savunuyorum çünkü dilini unutan bir millet yozlaşır; gelecek nesillere kültürünü aktaramaz ve tarih sahnesinden silinir. Dil öğrenimi konusunda çalıştayın gündeminde yer alan Nart Akademi'nin çok güzel planları var. Yukarıda bahsettiğim eğitimin profesyonelleşmesinde bu planların uygulamaya geçmesi büyük bir hamle olabilir. Çalıştayda eğitimin offline verilmesi yönünde bir karar alındı; fakat benim düşüncem gerekli alt yapının oluşturulması halinde eğitim hem offline hem de online bir şekilde verilebilir. Online dil eğitimi veren proğramlar var ve gayet başarılılar. Bu konuda 2 dil eğitimi alıyorum ve orta seviyede yeterliliğe ulaştım. Bu tip bir uygulama ile Adıgabzenin de öğrenilip geliştirilebileceğini düşünüyorum. Asimilasyonun önüne geçebilmek için kapsamlı ve başarılı çalışmaları olan Nart Akademiye çok teşekkür ediyorum. Bu işe kurumsal bir kimlik kazandırmışlar. Derneklere ve Ünikaflara büyük destek olacaklarını düşünüyorum. Kişisel gelişimimiz de çok önemli. Hem her anlamda kültürümüzü iyi tanımalı hem de her konuda fikir sahibi olmalıyız. Sadece dans ederek veya konuşarak amaçlarımıza ulaşamayız; bunların ötesinde politika,tarih,coğrafya ve popüler kültürdeki yerimizi de iyi kavramalıyız.
Bir diğer önemli husus olan Gençlik Meclisi çalıştayda süre nedeniyle pek konuşulamadı fakat bizlere dağıtılan broşürler yeterli bilgiye sahip olmamıza olanak sağladı. Öncelikle bir Ünikaf Başkanı olarak bu çalıştaya Ünikafların da çağrılması, dahil edilmesi büyük bir oluşumun habercisi. Daha geniş kitlelerde resmi olarak yer almak bizleri çok mutlu etti. Diasporada süregelen asimilasyonu önlemede hep beraber elimizden geldiğince çalışmalar yapacağız. Ortak bir iletişim portalında fikirlerimizi dile getirebilecek, çözümler üretecek,planlamalar ve projeler yapacağız. Gençlik Meclisinin sosyal,kültürel,sanatsal ve sportif faaliyetlerde önemli bir oluşum olduğunu düşünüyorum. Fikirlerimiz var olduğu sürece bizim de var olacağımıza inanıyorum. Gençlerin bu büyük farkındalığı canlandıracağına inanıyorum.
Son olarak her soydaşımızın anavatını görmesi gerektiği, gençlerin work and travel benzeri çeşitli organizasyonlarla anavatana gitmesi gerektiğini düşünüyorum. Hatta bu bilincin çocuk yaşta aşılanması gerektiğini savunuyorum. Bir örnek vermem gerekirse Japonyada 6 yaşında çocukları Hiroşima ve Nagazaki kentlerine götürerek tarihde başlarına gelenler anlatılıyor ve tüm bunlar için daha iyi bir eğitim almaları gerektiği aşılanıyor. Biz de yapabiliriz. Anavatanı, bundan 156 yıl önce atalarımızın sürgün edildiği toprakları gösterebilir ve kültürümüzü ne pahasına olursa olsun koruyup yaşatmamız gerektiğini aşılamamız gerekiyor. Çalıştaya katılan herkese teşekkür ediyorum. Üçüncüsünde görüşmek dileğiyle…
nan
Hatko Osman Hadık