Kafkas Dernekleri Federasyonu (KAFFED) tarafından 6-7 Temmuz 2019'da Ankara’da gerçekleştirilen "Dönüş ve Diaspora-Anavatan İlişkileri" konulu konferans ve çalıştayın katılımcıları, dönüş ve diaspora-anavatan ilişkileri üzerine gözlem, düşünce ve önerilerini dile getirmiştir.
Etkinliğin ilk gününde bilim insanları, KAFFED’in ilgili komisyon temsilcileri, Adıgey ve Abhazya’dan gelen ilgili kurum yetkilileri konunun bilimsel yönleri, diğer ülke uygulamaları, KAFFED’in çalışmaları ve Adıgey Cumhuriyeti ile Abhazya Cumhuriyeti’nde yapılan çalışmalar konusunda bilgi vermiştir.
Etkinliğin ikinci günü, tüm katılımcıların katkılarına açık çalıştay formatında yapılmıştır. Yapılan konuşmalar internet üzerinde kamuoyunun bilgisine sunulmuştur.
KAFFED Dönüş Komisyonu, Konferans ve Çalıştay’da dile getirilen görüşleri değerlendirerek dönüş ve diaspora-anavatan ilişkileri üzerine bu raporu hazırlamıştır.
1. Diaspora kavramı 1970’lerden itibaren sosyal bilimlerde yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Sosyal bilimlerde kavramın farklı tanımlarının olmasına ve bu tanımların zaman içerisinde değişmesine karşın, diaspora tanımlarının genel olarak iki ortak özelliği bulunmaktadır: anavatanından ayrı ve farklı ülkelerde yaşamak. Diaspora, ülkesinden ayrı, dağınık yaşayan toplumları ifade etmektedir.
2. Diasporanın sürekliliğini sağlayan ve (içinde yaşadığı toplum içerisinde) yok olmasını engelleyen en önemli faktör, “anavatan bilinci” ve “dönüş düşüncesi”dir.
3. “Anavatan”, ayrı bir etnik-kültürel varlık olarak diasporanın kökenini tanımlar. Anavatan, dağınık yaşayan toplumu birleştiren en önemli unsurdur. Anavatan bilinci olmayan bir etnik-kültürel diasporadan bahsedilemez.
4. “Dönüş düşüncesi” ise kökenden, bir başka deyişle anavatandan kopmama iradesidir. Her etnik-kültürel diasporada, özellikle anavatanından zorla koparılarak dağıtılan diasporalarda, anavatana dönüş düşüncesi yaygın olarak gözlenmektedir. Dönüş düşüncesi, hem diasporanın kimliğinin kurucu unsurlarından biri olmakta, hem de anavatan ile ilişkileri sürdürerek diasporanın varlığını sürdürmesi açısından önemli bir rol oynamaktadır.
5. 19. yüzyılda anavatanından koparılan Çerkesler de diasporik toplum özellikleri taşımaktadır. Sürgün ile birlikte anavatana dönüş düşüncesi de oluşmuştur. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, sürgünden hemen sonra başlayan, bireysel ve topluluk olarak dönüş için çeşitli girişimler gerçekleşmiştir.
6. 1990’ların başlarında Sovyetler Birliği’nin dağılması sürecinde, diasporada yaygın kabul gören dönüş düşüncesi hayata geçirilmeye başlanmıştır. 1990’lardan günümüze Anavatandaki cumhuriyetlerimize ağırlığı Türkiye ve Suriye’ den olmak üzere yaklaşık 5.000 kişi dönmüştür.
7. Bu dönemdeki dönüş hareketlerinin büyük bir kısmı bireysel girişim ve inisiyatif ile gerçekleşmiş, özellikle 1990’lı yıllarda her türlü birikimlerini bırakarak ve bireysel olarak anavatana dönenler, pek çok zorluklara karşı direnmişler, anavatan ile diaspora arasında bir köprü oluşturmuşlar. Bu arkadaşlarımız dönüş sürecinin öncüleridir.
8. Bireysel dönüş çabalarının yanı sıra, 1990’ların sonlarında Kosova’dan Adıgey Cumhuriyeti’ne ve 2010’larda Suriye’den Abhazya Cumhuriyeti’ne yönelik devlet desteği ile gerçekleştirilen dönüş hareketleri de yaşanmıştır. Bu iki süreç, büyük ölçekli dönüş hareketlerinde devlet desteğinin önemini göstermekte ve önemli deneyimler içermektedir.
9. Konferans ve çalıştay katılımcılarının büyük bir kısmı, “dönüş” kavramının geniş tanımından yanadır. Bu yaklaşıma göre “dönüş” sadece diasporadan anavatana yerleşmeyi değil, genel anlamda “yüzünü anavatana dönme” olarak tanımlanmalıdır. Bu tanıma göre, her fırsatta anavatanla ilişki içinde olmak ve belirli sürelerle anavatanı ziyaret etmek ve yaşamak da “dönüş” olarak kabul edilmelidir. Özellikle günümüzdeki haberleşme ve ulaştırma teknolojilerindeki gelişmeler, anavatan ile ilişkilenmesini kolaylaştırmaktadır. Anavatan ile yakın ilişkiler, diasporada kimlik, dil ve kültürün yaşatılması için zorunludur.
10. Diaspora-anavatan ilişkilerinin geliştirilmesine yönelik olarak sadece kendi kurumlarımız değil, diasporadaki kamusal ve özel diğer kurumların da harekete geçirilmesi zorunludur. Diaspora-anavatan ilişkiler aşağıda tanımlanan yedi alanda, farklı kurumların katılımı ve katkısı ile geliştirilmelidir:
• Sivil toplum kuruluşları arasındaki ilişkiler
• Kültürel ilişkiler ve anadil eğitimi
• Ekonomik ilişkiler
• Üniversiteler ile ilişkiler
• Yerel yönetimler ile ilişkiler
• Büyükelçilikler ve konsolosluk ilişkileri
• Siyasal ilişkiler
11. Federasyonumuz ve derneklerimiz diğer kamusal ve özel kurumların anavatandaki eşdeğer kurumlar ile ilişkilerinin geliştirilmesinde katalizör rolü oynamalıdır. Örneğin her derneğimiz, bulunduğu il/ilçe yerel yönetiminin anavatandaki il/ilçelerle “kardeş kent” olması ve yerel yönetimler üzerinden ilişkilerin geliştirilmesi için çalışmalıdır.
12. Diaspora-anavatan ilişkilerinin geliştirilmesi açısından çocukların ve gençlerin buluşması özel bir öneme sahiptir. Bu kapsamda anavatan ve diasporada çocuk ve gençlik kamplarının açılması, Erasmus ve Mevlana (yurt içinde eğitim veren yüksek öğretim kurumları ile yurt dışında eğitim veren yüksek öğretim kurumları arasında öğrenci ve öğretim elemanı değişimini gerçekleştirmeyi amaçlayan bir programdır) gibi programlar aracılığıyla öğrenci değişiminin yaygınlaştırılması sağlanmalı, “kardeş köy” work-and-travel (“çalış-ve-gez”) gibi yeni programlar tasarlanmalıdır.
13. “Dönüş” kavramının geniş kapsamlı tanımı kabul görmekle birlikte, mevcut demografik koşullarından dolayı özellikle Adıgey ve Abhazya cumhuriyetleri açısından diasporadaki nüfusun (en azından bir kısmının) anavatana yerleşmesinin hayati önemde olduğu da vurgulanmıştır. Anavatansız diasporanın olamayacağı açıktır, fakat diasporadan anavatana yönelik bir nüfus hareketi de anavatanın varlığını sürdürebilmesine katkıda bulunacaktır.
14. Yukarıda özetlenen iki tanım-yaklaşım arasında bir çelişki değil, tamamlayıcılık ilişkisi bulunmaktadır. Anavatan ile her düzeyde ilişkilerin gelişmesi, yaşamını anavatanda sürdürmek için gerekli amaç ve iradenin de yaygınlaşmasına katkıda bulunacaktır.
15. Kısa dönemde geniş ölçekli bir dönüşün gerçekleşmesi olası değildir. Fakat uzun dönemli, sistemli ve sürekli politikalar ile diaspora-anavatan ilişkilerinin geliştirilmesi ve dönüş sürecinin tekrar ivme kazanması mümkün olabilir. Mevcut koşullardan ve konjonktürden bağımsız, bizim belirleyeceğimiz ve bize ait bir “dönüş politikası” olmalıdır.
16. Dönüş politikası, diaspora ve anavatandaki kurumların katılımı ile ortak bir şekilde oluşturulmalı ve uygulanmalıdır.
17. Dönüş politikası elimizdeki olanaklara uygun şekilde belirli alanlara odaklanmalı ve somut hedefler koyabilmelidir. Bu yıl yapılan konferans ve çalıştay yeni bir dönüş politikası oluşturmanın ilk adımı olarak değerlendirebilir. Her yıl yapılacak düzenli toplantılar ile geçmiş dönem değerlendirilmeli ve dönüş politikasında gerekli güncellemeler yapılmalıdır.
18. Dönenlerin başarılı bir şekilde yerleşmesi ve hayatlarını idame ettirebilmesinin ön koşulları,
• Ekonomik yeterlilik,
• Güvenlik ve hukuk sistemi ve
• Kültürel ve sosyal adaptasyondur.
Dönenlerin yeni koşullara uyum sağlaması zorlu bir süreçtir. Bu sürecin başarı ile sonuçlanması için dönenlerin en kısa zamanda bir iş sahibi olması veya belirli bir süre gelir garantisinin sağlanması gerekir. Ayrıca güvenlik sorunu olmaması, karşılaştıkları sorunları hukuk sistemi içerisinde çözebilmeleri, bu konuda yardım almaları gerekmektedir. Son olarak, anavatana dönülmüş olsa da, başta dil sorunu olmak üzere çeşitli nedenlerle kültürel ve sosyal adaptasyonun kolay olmadığı unutulmamalı, bu konuda dönenlere destek sağlanmalıdır.
19. Anavatana dönüş için, orada yeni bir iş ve yaşam kurmaya en uygun durumda olan kesimler üzerinde durulmalı, öncelikle anavatanda bir yer veya konut alabilecek emekliler, yeni bir hayat kurma peşinde olan gençler, üniversitede okumak isteyen öğrenciler ve geçerli bir mesleği ve zanaatı olanlara öncelik tanınmalıdır.
20. Dönüş politikasının tasarlanması ve uygulanması için federasyonumuz ve derneklerimizde işlevsel yapılanmaya gidilmeli ve bu konuda uzmanlaşmayı sağlayacak bir birim/kurum oluşturulmalıdır. Bu birim/kurum, anavatandaki ilgili kamusal kuruluşlarla düzenli ve sürekli bir işbirliği içerisinde olmalı, anavatana dönenlerin tüm sorunlarının tek noktadan çözülmesi sağlanmalıdır.
21. Dönüş sürecinin başında karşılaşılabilecek barınma, iş ve sosyal dayanışma gibi sorunların çözümüne yönelik olarak kooperatifleşme konusu özel olarak çalışılmalıdır.
22. Türkiye Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu arasında yapılacak anlaşmalar çerçevesinde, sadece kitlesel dönüşte değil, bireysel dönüşte de devlet desteği ve politikaları belirleyici önemdedir. Rusya Federasyonu vatandaşlığının hızlı bir şekilde alınabilmesi için Çerkeslere (“diasporik ülkedaş” gibi) özel bir statü sağlanması için çalışılmalıdır. Ayrıca sosyal güvenlik başta olmak üzere ikili anlaşmalarla çözülebilecek sorunlar üzerinde ortak çalışmalar yapılmalıdır.
23. Konferans ve çalıştayda ifade edilen öneriler doğrultusunda kurumsal yapılaşmaya gidilerek önümüzdeki dönem için somut hedefleri olan bir program hazırlanmalıdır.
nan
Kaffed