Toplum bilimi olarak karşımıza çıkan kültür; geçmiş, gelecek ve şimdiki zaman dilimine ait bir önem sistemidir. İnsana ait olan bu kavram maddi, manevi bir çok şeyin nesilden nesile aktarılmasını ifade eder. Diğer bir deyişle kültür, içinde tüm disiplinleri barındıran bir tümevarım simgesidir. Ayrıca bir toplumu anlamak, açıklamak istiyorsak ilk önce o toplumun kültürünü incelemeli ve ortaya çıkan sonuçları analiz etmeliyiz ki ancak bu doğrultuda önermelerde yahut yargılarda bulunmamız sosyolojik açıdan büyük önem taşır.
Soyut bir niteliğe sahip olan kültür kavramı, nesilden nesile aktarılırken elbette biçim ve işleyiş olarak değişikliklere uğrar. Bir yandan sürekliliğini koruması gerekirken bir yandan da çağa ayak uydurmalıdır. Bu yüzden de modernizasyona uygun bir şekilde, temel prensiplerini kaybetmeden devam etmesi gerekir. Bu da ancak topluma ait kimlikler sayesinde gerçekleşir. Birey olarak adlandırdığımız kimlikler çeşitli özelliklere sahiptir ve süreçte ilerleme kaydedildikçe, entelektüel açıdan birikimler ile yaşayış ve aktarış biçimi farklılaşır.
ESÜNİKAF’ı temsilen katıldığım Kafkas Dernekleri Federasyonu Gençlik Çalıştayı’nda gördüğüm tüm farklılıkların armonisiyle yazıma başlarken en temel kavramdan giriş yapmayı seçtim. Hepimiz aynı etnik kökene sahip olmamıza rağmen farklı bireylerdik. Her ne kadar aynı kültürde yetişsek, gözlerimizden geleceğe umutla ışıklar saçsak dahi renklerimiz birbirinden tamamen farklıydı. Böyle bir etkinliğin içinde yer almanın, toplumumuzun dinamik nüfusunu oluşturan biz gençlerin, kişisel tarihinde güzel bir deneyim olacağı kanaatindeyim.
Çalıştay sırasında, toplumumuzun hem eksik hem de güçlü yönlerini değerlendirdik, analizini yaptık; kimi zaman ortak paydalarda buluştuk fakat yeri geldiğinde de eleştirilerimizden kaçınmadık. Başta, dünya insanı vasfı taşıyan, birey odaklı ama toplumların ortak değerler etrafında beraber hareket ettiği global bir vizyon edinmenin kültürümüze katkı sunacağı; bu sayede kültürümüz insanına uygulanan soykırım ve diğer sorun ve taleplerimiz konusunda sesimizi daha geniş kitlelere ulaştırabileceğimiz konusunda hemfikirdik. Çünkü acıyı bedenlerinde hissedip, ruhlarında taşıyanların, tarihteki böylesi acı olayların unutulmaması ve tekrarlanmaması için elbette diğerlerine söylemek istediği çok şey vardı. Bunu ifade ediş biçimimiz elbette beynelmilel nitelikte ama kendimize has yol ve yöntemleri de içerecek şekilde olmalıydı.
Diğer yandan dilimizi yaşatmak temel toplumsal hedeflerimiz arasındadır. Bu bilinçle hareket edilerek, çocukluktan başlayan aile içi dil eğitiminin önemine değindik. Bu konuda biz gençlerin ısrarcı olması, gerekli durumlarda küçüklerimizi yönlendirmesi ve tüm olanakları değerlendirmesi gerektiği üzerinde durduk.
Ayrıca gençlik komisyonlarının yerelde kısıtlı kalmayarak, diğer gençlik oluşumlarıyla irtibat halinde olması hususunda her türlü atılım için teşvikte bulunulması gerektiği kararına vardık. Çağımızın en önemli iletişim mecralarından olan sosyal medyanın verimli kullanımı konusunda birbirimiz ile fikir alışverişlerini de eksik etmedik.
KAFFED bünyesinde düzenlenmiş olan Gençlik Çalıştayının, hem gençlerimiz hem kültürümüz adına katkılarının büyük olduğu ve süreklilik arz etmesi gerektiği belirtilmelidir. Bu imkanı sağlayan KAFFED yönetimine ve Eskişehir Kuzey Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği yönetimine teşekkürlerimi sunarım.
nan
Melboh Elifnur Demirhan