Son günlerde bazı kesimler tarafından Federasyonumuzun adı da kullanılarak eski Genel Başkan Yardımcımız Hasan Seymen üzerinden başlatılan bir kampanyanın, siyasi tartışma sınırlarını aşarak toplumumuza yönelik antidemokratik bir yola girdiğini üzülerek gözlemliyoruz. Gerek evrensel hukuk gerek ulusal hukukumuz açısından ayrımcılık ve nefret suçu niteliğinde olan; üyelerimizi ve toplumumuzu rahatsız eden söylemlerin ve saldırıların sonlandırılmasını bekliyoruz.
p>Federasyonumuz, gerek kendi tüzüğü ve geleneği gerek üye tabanının çoğulculuğu ve çeşitliliği nedeni ile tüm siyasi partilere eşit mesafede durmayı ilke olarak benimsemiştir. Bu nedenle de söz konusu tartışmalara başlangıçta dahil olmamayı tercih etmiştir. Ancak ne yazık ki sosyal medyada başlayan saldırı ve nefret söylemleri yazılı ve görsel medyaya da taşınmış ve durulmak bir yana şiddetini de artırmıştır. Bu durum karşısında bir açıklama yapma zarureti doğmuştur.
Tarafsız gözlemciler tarafından tarihin en büyük soykırımlarından biri sayılan 21 Mayıs 1864 Çerkes Sürgünü ve Soykırımı sonucu dünyanın dört bir yanına dağıtılan halkımızın var olma ve varlığını geleceğe taşıma mücadelesinin Türkiye’deki en köklü sivil toplum kuruluşu olarak sorumlu bir şekilde hareket etmeye çalışıyoruz.
TBMM de 2011 yılında başlatılan yeni anayasa süreci çerçevesinde, Sayın Hasan Seymen’in de Federasyonumuz Genel Başkan Yardımcısı olarak katkılarıyla, üye derneklerimizin tabanlarının katılımıyla yaygın bir istişare sonucu ortaya koyduğumuz demokratik taleplerimizi TBMM Uzlaşma Komisyonuna ve ilgili siyasi partilere ilettik. Çeşitli mecralardan da kamuoyu ile paylaştığımız bu taleplerimizi savunmaya devam ediyoruz.
Biz içinde yaşadığımız bütün ülkelerde, o ülkelerin demokratik unsurlarının da desteği ile anadilimizi, kimliğimizi, kültürümüzü ve haklarımızı koruma konusunda örgütlü şekilde demokratik ve barışçıl mücadelemizi sürdürüyoruz
Bu mücadele konusunda en büyük desteği, nüfusumuza kıyaslanamayacak ölçüde büyük katkılarda bulunduğumuz ülkelerin merkezi ve yerel kamu kurumlarından beklemek en doğal hakkımızdır. Siyasetçiler de hizmet ettikleri ülkelerin tüm farklılıklarına saygılı davranmalı; bu farklılıkları zenginlik olarak gören ve destekleyen bir anlayış içerisinde hareket etmelidir.
Siyasete kendi kimliği ile katılan, kendi sorunlarımızı ve taleplerimizi gündeme getiren soydaşlarımız, bulundukları partilerle seçmen arasında bir köprü niteliğindedir. Siyasi partiler bunu bir zayıflık değil güç vesilesi saymalıdır.
Her türlü asimilasyon politikasından uzak kültürel çoğulculuğumuzu koruyan anayasal eşit vatandaşlığa dayalı bir yaklaşımın toplumumuzun tüm kesimlerinin ve tüm siyasi partilerin üzerinde uzlaşmaları gereken demokratik bir zemin olduğuna inanıyoruz. Bu ortak zemini karşılıklı anlayış ve saygıya dayalı açık diyaloglarla birlikte kurabiliriz.
KAFKAS DERNEKLERİ FEDERASYONU
nan
Kaffed