Çerkesler için tekrar hüzün ayı ve hüzün günlerindeyiz. Toplumumuz ve Kurumlarımız, 21 Mayıs 1864 Çerkes Sürgünü ve Soykırımı’nın 155. Yıldönümünde çeşitli etkinliklerle bir yandan acımızı ve savaşlarda, sürgünde ve soykırımda kaybettiklerimizi anarken bir yandan da her türlü olumsuzluğa göğüs gererek ve birlikte mücadele ederek varlığımızı geleceğe taşıma mesajını tüm dünyaya duyurmaya çalışıyor. Dostlarımız, komşularımız, akrabalarımız ve vicdan sahibi bütün insanlar acımızı ve hüznümüzü paylaşıyor, varlık mücadelemize destek veriyorlar; hepsine minnettarız.
Asırlarca her türlü işgalciye karşı savunduğumuz vatanımız, Çarlık Rusya'sına karşı 101 yıl süren orantısız savaşın sonunda işgal edildi. Savaş boyunca sivillere, doğaya ve yaşama karşı her türlü insanlık dışı saldırılar yapıldı. Savaşın sonunda ise başta Çerkesya’nın Karadeniz kıyıları olmak üzere tüm Kafkasya’da insanlık tarihinin en büyük kıyımlarından ve etnik temizlik operasyonlarından birisi icra edildi. İnsanlar vatanlarından zorla sürüldüler ve Osmanlı coğrafyasına yine insanlık dışı şartlarda dağıtıldılar. Tarihi kayıtlarda 1.5 ila 2 Milyon insanımızın sürgün edildiği ve bunların üçte birinin sürgün yollarında açlık, susuzluk ve hastalıktan hayatını kaybettiği belirtilir. Açık denize uygun olmayan gemi ve takalara kapasitelerinin çok üstünde insanların doldurulması sonucu Karadeniz’de yolculukta vefat ederek denize atılan çok sayıda insanımız olduğu gibi batan pek çok gemi ve takada da insanlarımız hayatlarını kaybettiler. Bu yüzden Karadeniz en büyük Çerkes mezarlığıdır ve en çok bize karadır.
Bu insanlık suçu soykırımın tüm dünya devletleri ve kurumları tarafından tanınmasını istiyoruz. Rusya Federasyonu’nun Çarlık döneminde yapılanlarla yüzleşmesini, sonuçlarını ortadan kaldırmak üzere gerekli siyasal, kurumsal ve yasal tedbirleri almasını, bu kapsamda özellikle çifte vatandaşlık ve dönüş haklarını tanımasını ve uygulamaya geçirmesini talep ediyoruz. Dünya’da en çok Çerkes’in yaşadığı Türkiye Cumhuriyeti’nden ve diasporalarımızın yaşadığı diğer ülkelerin yönetimlerinden her türlü asimilasyonu ortadan kaldırmalarını; dilin, kültürün ve kimliğin korunması ve geliştirilmesi için zorunlu olan kamusal destekleri sağlamalarını istiyoruz.
Sürgün, soykırım, asimilasyon, dağınık yerleşim, kentleşme ve küreselleşme gibi devasa sorunlarla boğuşan toplumumuzun, herşeye rağmen varlığını korumuş olması bir başarıdır. Ancak varlığımızı geliştirerek geleceğe taşımamız ve taleplerimizin yerine gelmesi öncelikle toplumumuzun ve kurumlarımızın gayretine ve güçlü örgütlülüğüne bağlıdır. Örgütlerimiz kendilerini, kapsayıcı yöntemlerle çağın ve taleplerimizin gereklerine uygun şekilde geliştirmeli; toplumumuz da başta aktif üyelik ve etkinliklere katılım olmak üzere örgütlerimize gerekli desteği sağlamalıdır.
Birleşmiş Milletler verilerine göre dillerimiz yok olma tehdidi ile karşı karşıya; kimliğimiz ve kültürümüz çeşitli faktörler karşısında erozyona uğramakta. Yok oluşa karşı her bireyimiz ve kurumumuz, kimliğimize ve atalarımıza layık sağlam bir duruş ortaya koyarak doğru stratejilerle varlığımızı geleceğe taşımak tarihi bir yükümlülüğü ile karşı karşıyadır.
Savaşlarda, sürgünde, soykırımda ve varlık mücadelemizde hayatını kaybedenleri bir kez daha rahmetle anarken 21 Mayısların toplumsal bilincimizin gelişmesine ve adalet talebimizin tüm dünyaya duyurulmasına vesile olmasını diliyoruz
KAFKAS DERNEKLERİ FEDERASYONU
{gallery}/haber/federasyon/2019/190521_21Mayis{/gallery}
p>
nan
Kaffed