7 Nisan 2019 Tarihli, yeni bir Genel Başkan seçimi ve Dünya Çerkes Birliğinin (DÇB) yapısının değerlendirilmesi konulu, iki gündemle yapılan Olağanüstü Genel Kurul öncesinde, 6 Nisan 2019’da yapılan İstişare Toplantısında, DÇB üyeliğinin sürdürülüp sürdürülmemesi ve diğer konular hakkında çok sayıda konuşmacı söz alarak görüşlerini bildirmişlerdir. Bu konuşmalarda gerek DÇB içindeki işleyiş, gerek Kafkas Dernekleri Federasyonu (KAFFED) ile DÇB ilişkileri, gerekse KAFFED’in iç işleyişi hakkında pek çok görüş ve sorun bildirilmiş, her iki kurumun yöneticileri de eleştirilmiştir.
KAFFED ile ilgili olarak, toplantıda dile getirilen sorunları aşağıdaki başlıklar altında özetlemek mümkündür:
1. Kurumsallaşmada yetersizlik,
2. Örgütlenme eksiklikleri,
3. Koordinasyon eksiklikleri,
4. Karar alma mekanizmalarının yetersizliği,
5. Sorun çözme yöntemlerinin geliştirilmemiş olması,
6. Stratejik planlama olmaması,
7. Şeffaflık olmaması,
8. Yeterli düzeyde profesyonel yetkinlikte görevlendirme yapılamaması,
9. Disiplin sorunları,
10. İletişim kopuklukları.
Söz konusu sorunları farklı ölçeklerde, hemen her kurumda görmek mümkün olmakla birlikte, KAFFED gibi kısa olmayan bir geçmişe sahip bir kurumda, bu yoğunlukta sorun bildirimi olması çarpıcıdır.
Toplantıda, sorunlar, yönetim kademelerindeki kişilerin tutum ve davranışları ile ilişkilendirilerek, kişi odaklı eleştiriler gündeme getirilmişse de, kişiler üzerinden tartışarak kalıcı bir çözüm ve kurumsal gelişmenin sağlanamayacağı açıktır.
Bilindiği gibi kurumlar belirli bir amacı gerçekleştirmek üzere, unsurlarının bir araya gelerek oluşturdukları örgütlerdir. Kurumların başarısı da oluşumunda yer alan unsurların/kişilerin ortak amaca ulaşmada, en çok katkıyı sağlayabilecekleri örgütlenmeyi sağlayabilmeleri ile ilişkilidir. Doğru bir örgütlenme yapısı ile yukarıda sıralanan, sorunların en aza indirilmesi mümkündür ve bunun bilimsel yöntemleri de vardır.
Söz konusu sorunların çözümlerini, yine sorunların kaynağında aramak gerekmektedir ve kanımca pek azı yönetim kademelerindeki kişilerle ilgilidir. KAFFED özelinde sorunların kaynağı, KAFFED’in örgütlenme yapısındadır. Bilindiği gibi KAFFED’in temel örgütlenme dokümanları resmi olarak “Tüzüğü” ve gayrı resmi olarak da “İlkeleridir”. Söz konusu tüzük, KAFFED’in amacını ve bu amacı gerçekleştirmek için oluşturulması gereken yönetim organlarını, oluşturulma biçimlerini, yetkilerini, vb. belirleyen kurucu derneklerin bir tür iç uzlaşma/sözleşme dokümanıdır. KAFFED’in amaçlarında başarıya ulaşabilmesi, bu sözleşmenin başarılı olarak düzenlenmesine ve yürütülmesine diğer bir deyişle gerekli organizasyonu oluşturabilmesine doğrudan bağlıdır. Bu organizasyon yapısı yetersiz ise, sorunlar üretecek, çözümler güçleşecek, kişiler suçlanacak, yöneticilerin bireysel çabaları ile sağlanacak başarılar sınırlı kalacak, sürekli olamayacak ve tartışmaların da sonu gelmeyecektir. KAFFED hakkında toplantıda dile getirilen sorunların ana kaynağının da organizasyon eksikleri olduğunu söylemek mümkündür. Nitekim başarılı bir organizasyonun mevcut olması halinde bu sorunların çok azının konuşuluyor olması ve hem toplumun hem de kurumların enerjisinin ve zamanının organizasyon yapısının ürettiği sorunları çözmeye uğraşmak yerine, amaçlarına yönlendirilmesi mümkün olabilirdi.
Mevcut organizasyonun nasıl sorun üretebildiğini anlamak için, organizasyonun temel dokümanlarına göz atmak yeterli. Örneğin, KAFFED’in Tüzük ve İlkeleri üzerinde kısa bir gezinti yaptığımızda şu sonuçlarla karşılaşıyoruz. Tüzük içinde Çerkes sözcüğünü aradığımızda sıfır sonuçla karşılaşıyoruz, yani bu sözcük 14 sayfa tutan Tüzükte hiç geçmiyor. Kafkaslı kelimesi ise 4 kez kullanılmış. Aynı taramayı 3 sayfalık İlkelerde yaptığımızda Çerkes sözcüğünün 11 kez kullanıldığını, ancak burada da Kafkaslı sözcüğünün, hiç kullanılmadığını görüyoruz. Abaza, Abhaz, Adige, Çeçen, Oset, Ubıh sözcükleri ise her iki dokümanda da geçmiyor. Bu farklılığın sebebi ne olabilir? Yasal sınırlamalar mı? İki dokümanın farklı konjonktürlerde hazırlanmış olması mı? En temel tanımlar üzerinde uzlaşma sağlanamamış olması mı? Bunun yanına bir de derneklerde son yıllarda yoğunlaşan kimlik tartışmalarını, yeni kurum oluşumlarını ekleyelim. Bu durumda toplumun ve yöneticilerin kafalarının karışmaması mümkün mü? Konuyu, bu yazının hedefleri arasında olmaması ve KAFFED ve üye derneklerin politikaları ile ilgili olması nedeniyle burada noktalayıp, tüzüğün diğer maddelerine geçelim.
Tüzüğe biraz daha yakından baktığımızda ise oldukça ilginç bir durumla karşılaşıyoruz. Burada sadece bir örnek vermek isterim; Tüzüğün 13, 14, 15, 16 ve 20. Maddelerini incelediğimizde, Onur Kurulu üyelerinin delege olması gerektiğini, KAFFED Başkanının dernek üyesi olması şartının getirildiğini, ancak, Yönetim Kurulunun, Denetleme Kurulunun ve Uluslararası Kuruluş delegelerinin kimler arasından seçileceğinin tanımlanmadığını, bu organlar için hiçbir koşul belirlenmediğini görüyoruz. Yani KAFFED Tüzüğü, herhangi bir kişinin, KAFFED’i yönetmesine, denetlemesine ve temsil etmesine izin verir nitelikte.
Bunun sonucunda da, dernek üyesi olmayanlar, hiçbir dernek faaliyetine katılmamış ve topluma katkı sağlamamış olanlar, geliştirilecek politikalar, toplumsal sorunlar, çözüm yolları ve çalışma usulleri hakkında bilgisi ve birikimi olmayanlar, KAFFED Yönetiminde kolaylıkla yer alabilirler. Nitekim, uygulamada, akrabalık, komşuluk, arkadaşlık ilişkilerinin KAFFED Yönetimine girmekte ölçek olabildiği, bu yüzden, sorumlulukların yönetimdeki birkaç kişi üzerine yığıldığı ve faaliyetlerin etkinliğini zafiyete uğrattığı da bir gerçek. Bu durumun en önemli sonucu ise, KAFFED politikalarının belirlenmesinde, dernekler aracılığı ile toplumun demokratik katılımına yeterli imkan sağlanmaması, derneklerle ilişkisiz/iletişimsiz bir üst yönetimin ortaya çıkabilmesi ve KAFFED’in faaliyetlerini etkin şekilde yürütememesidir. Nitekim geçmişte bunun örnekleri ve sıkıntıları görülmüştür.
Bir örnek de uygulamadan seçelim. Toplantıda ilgili yöneticilerin verdikleri bilgilerden kısaca aktarıyorum: KAFFED Yönetim Kurulu DÇB ile ilişkilerini askıya alıyor, ancak Türkiye’den daha önce DÇB Yönetim Kurulu Üyeliğine seçilmiş olan 3 kişi, kendilerinin DÇB Genel Kurulu tarafından görevlendirilmiş olmaları ve DÇB Genel Kuruluna karşı sorumlu oldukları gerekçesiyle, toplantılara katılıyorlar. KAFFED’in kararı da fiilen uygulanamamış oluyor. Bu durum KAFFED Üyesi bazı derneklerin itirazlarına, yöneticilerin suçlanmalarına ve büyük tartışmalara neden oluyor. Ancak, verilen bilgiye göre, DÇB yönetim kademelerine seçilebilmek için üye derneklerin delegesi olmak gerekmediği gibi, KAFFED veya üyesi derneklerden DÇB delegasyonuna ve yönetim kademelerine seçilen kişilerin KAFFED’e karşı sorumluluklarını belirleyen bir kurallar seti, düzenlemesi de yok. Bu durumda, çözümü kişileri suçlamakta değil, bu sorunu üreten organizasyon(lar)da aramak gerekiyor.
O halde çözüm nedir? Çözüm, KAFFED’in organizasyonunu tüm yönleriyle ele alarak yeniden kurgulamaktan geçiyor. Organizasyonlar ihtiyaçlara ve zamana göre sürekli güncellenmesi gereken, yaşayan yapılardır ve dokümanlarının da (tüzük, yönetmelik, talimatname, vb.) aynı şekilde güncellenmeleri gerekir. Çözüm, KAFFED’in organizasyonunun (yönetim organlarının, organlarının çalışma usul ve esaslarının, iş süreçlerinin, görevlerin, yetkilerin ve sorumlulukların) güncel ihtiyaçlara göre, profesyonel bir yaklaşımla yeniden tanımlanması ve faaliyetlerin bu çerçevede yürütülmesinden geçmektedir. Böylece yöneticiler, organizasyonun ürettiği sorunlarla boğuşmak yerine, kurumun amaçlarına yönelik faaliyetlere odaklanarak topluma daha yararlı olma fırsatını bulabilirler.
Muzaffer Dinçer
Ankara Çerkes Derneği
Üyesi
nan
Muzaffer Dinçer