"езыр нэфу къалъхуат...
зы махуэ гуэр и ныбжэгъухэр къыбгъэдыхьэри къеупщ1ас:
"Къыдже1эт, к1ыф1ыр сыт, пщ1эрэ?"
"ар сыт къыщэк1ын?" жэуап яритыжас нэфыр.
Зыкъом дэк1а нэужь и нэф башыр зыпыудати;
"к1ыф1ыр мырауэ къыщ1эк1ынс" жи1ас жи"
"Doğuştan görme özürlüydü.
Bir gün arkadaşları gelip sordu:
“Söylesene, karanlık nedir? Biliyor musun?”
“O da ne ola ki!” Diye cevapladı.
Biraz zaman geçti ve bir gün yürüyüş bastonu kırıldı.
"Karanlık bu olsa gerek" dedi o an içinden… "
Çerkes, ekonomik/sosyal gereksinimlerle köyden çıktığı gün yalnızlaştı. Çok yalnızlaştı hem de. Burada kullanılan "yalnızlık" kavramı salt duygusal bir kavramdır.
Bakmayan, bakıp da görmeyen gözler, tıkanmış kulaklar, kenetlenmiş çeneler, düğümlenmiş diller, açılan ama ses vermeyen ağızlar, buz tutmuş yürekler ve işlemeyen (daha doğrusu yaşanılan coğrafyadaki politik/sosyolojik tedirginliklerle ile işletilmeyen / işlemesi engellenen) beyinler arasında sıkıştı; giderek kendi içine kapanarak "dışarıda" kalmayı tercih etti.
Bu topraklardaki hikayemizin kısa özeti aslında bu. Sonra "Xase" imdadına yetişti şehirli Çerkes'in. Asimilasyona tam anlamıyla çanak tutan şehirli yaşam tarzında, karanlıkta yol gösteren bastonu oldu Çerkes'in “Xase”ler. Gözdeki, kulaktaki, beyindeki, dildeki buzullar çözülmeye başladı. Birbiriyle haberleşmeyi, iletişimi, paylaşmanın tadını aldı şehirli Çerkes. "Yalnız"lığını parçalamaya başladı.
Geçmişten beri derneklerimiz, "Xase"ler, kimilerince küçümsense, kimilerince alabildiğince eleştirilse de; ekonomik şartlar ve çağın gereklilikleri sebebiyle şehirleşmiş Çerkes'in toplumsal dinamiklerini harekete geçirme noktasında ister minik ister büyük diye adlandırılsın; bir adım atmasına katkıda bulunuyor ise; ben “tamam” derim “görevini yapıyor.”
Elbette eksiklikler var ve de olmaya devam edecek. Ama eksiklikleri giderecek olan yine bizleriz. Üzerimize düşen elimizi taşın altına koymak değil de nedir? Hiçbir efor sarf etmeden eleştirmek ne kadar yakışık alır?
Çok uzun yıllar önce Uzunyaylalı bir dadeden dinlediğim bir kısa anekdotla bitireyim...
ф1эщхъуныгъэ ди1эж1ым дызэрызу... е дызэрыгъэгушхуэу дызэк1элъывгъэплъыжынус е зыр зым дгъэкъуэншэу дык1уэдынус.
Kurtuluş yok bir başımıza... Ya birbirimizi gayrete getirip birlikte, omuz omuza mücadele edeceğiz; ya da birbirimizle didişe didişe yok olacağız.
nan
Serah’a Vedat