Vatanımın Patika Yolu

 

Bir gezi yazısı yazmaktı amacım, Adigey’in kuruluş yıldönümünde orada yaşadıklarımızı, gezip gördüğümüz yerleri, yeni kurulan dostlukları anlatacaktım. Ama söz konusu vatan olunca, havası, toprağı, suyu olunca başka türlü oluyormuş. Niyetle eylemin farkının adıymış hasret...

Yüzlerce yıl sürmüş bir hasretin diasporada doğmuş, başka milletlere karışmış bir ferdiyim; binlercesi, milyonlarcası gibi…

Ağarmış saçlarıma inat vatan toprağına değdiğimde kalbimde taşıdığım yeni yetme bir delikanlının heyecanını, coşkusunu, tutkusunu anlatacağım dilim döndüğünce. İçime çektiğim o havanın ciğerlerime nasıl dolduğunu. Başımın üzerini kaplayan gökyüzünün bana nasıl huzur verdiğini belki. Fotoğrafını çekerken ellerimin titrediği o patika yolu. Rüzgarın önüne kattığı ağaç dallarını, yaprakların ahenkli hışırtısını biraz da...

O yaprakların hışırtısında ninemin, nice ninelerin ninnileri gizli, ondan bu kadar ahenkli oluşu… İçime çektiğim hava vatanımın dağının, bulutunun, toprağının kokusu, ondan her nefesim kıymetli… Başımın üzerindeki gökyüzü bu defa başka; ayağımın altında bastığım vatan toprağımken başka! Anne şefkatiyle sarıp sarmalıyor o gökyüzü, öyle alelade bir mavi değil bu defa… Ve o patika yol… Çektiğim en güzel fotoğraf buydu bence, yürünecek en güzel yoldu çünkü bu önümdeki…

Kutsal Ağacın gölgesinde soluklandım, dinlendirdim yılların yorgunluğunu. O ağacın altında edilen dualar çalındı kulağıma anadilimde. Şahitlik ettiği o sürgünün acısı vardı gövdesinde o ulu ağacın. Öyle büyük bir acıydı ki gördüğü, “Taş olsam çatlardım, toprak oldum da dayandım!” diyen o yaşlı kadın gibi diyor ki usulca; “Taş olsam çatlardım oğul, ağaç oldum da dayandım!” Yaşlı gövdesine dokundum, kanıma karıştı ağacın gövdesinde birikmiş her bir dua. Gövdesinde dokunduğum yerin ağacın kalbi olduğunu düşündüm, dedim ki; “Az kaldı Çıy Daxe… Bir gün hepimiz senin altında toplanacağız ve dua edeceğiz eski günlerdeki gibi. Ucu bucağı görünmez ziyafet sofraları kuracağız geri dönüşümüzün şerefine. İşte; bu hayaldir bizi dimdik ayakta tutan, bu hayaldir vatandan koptuğumuz günden bugüne aklımızdan bir an bile çıkmayan!”

Gezi yazısı yazmaktı niyetim. İnsan vatanının hasret kaldığı toprağında gezerken bunu turistik bir geziymiş gibi yazamıyor. Bin yıllardır sahibi olduğu o toprağa yabancılık çekmiyor insan, ilk seferinde bile. Bir kez gelince ise aklından, yüreğinden çıkmıyor o hasret. Bir daha geleyim diyor, bir daha, bir daha… En sevdiğine kavuşmaya benziyor biraz, anne kokusuna biraz da, babanın dağ gibi heybetine benziyor güvenle sırtını yasladığın.

Bir dilek ağacı var orada, dallarına çaputlar bağlanmış. Hemen yanındaki tabelada; “Ağaca çaput bağlamayın, dileğiniz tutmuyor!” yazıyor ya yine de umutlarını şerit şerit yırtılmış çaputlara okuyup üflemiş insanlar, bağlamışlar dallara. O ağacın dalına çaput bağlamadım zamanla yıpranır, uçar gider diye. Ağacın kendisine, dallarına, her bir yaprağına okudum duamı; “Ey yeri, göğü yaratan ulu yaratıcı! Bu hasret yetmez mi artık? Şu yarattığın güzel ağaçların, dalında öten kuşların, kalbimde çalıp duran pşinenin yüzü suyu hürmetine; bize dönmeyi nasip et!”

Vatanımın toprak patika yoluna yürüdüm sonra. Saçlarım beyaz ama kalbim yeni yetme bir çocuk. Yüzümde zapt edemediğim bir gülüş. Dilimde ninemin bana okuduğu bir ninni… “Vatanındasın Ünal!” dedim; “Daha güzel bir şey var mı?”

Gezi yazısı yazamadım; Dolmenlerin evlerini, dağların haşmetini, suların duruluğunu, toprağın bereketini yazamadım.

Eğer gitmediyseniz gidin, gittiyseniz bir daha gidin. Toprağımızı, vatanımızı, üzerinde yaşayan kardeşlerimizi, akrabalarımızı, kandaşlarımızı yalnız bırakmayın.

Onlar da bilsin, biz nerede olursak olalım kalbimiz hep vatanımızda atıyor.

İyi ki varsın Adigey! Kutlu olsun varlığın, sonsuz olsun.

Ve son olarak; iyi insanlar varlıklarında kalabalık olurlar, etraflarına sevdiklerini, sevenlerini toplarlar. O iyi insanlar göçüp gittiklerinde de isimlerinin altında toplamaya devam ederler dostlarını. Tıj İlkay vatanına dönmek için işlemlerini yaparken vatanının topraklarında göçüp gitmiş ve oraya gömülmüştü. Şimdi Maykop’ta onun adına açılan bir misafirhanemiz, evimiz var. Konuk ağırlamayı yaşarken çok seven Tıj İlkay’ı mutlaka ziyaret edin, onun özgürce vatanında salınan güzel ruhunu şad edin.


nan



Kaffed

Share