DÇB Genel Kurulu'nda KAFFED Delegasyonu tarafından açıklanan deklarasyonu okuyucularımızın bilgisine sunuyoruz.
KAFFED DÇB Delegasyonunun Deklarasyonu
p>KAFFED delegasyonu olarak DÇB’ye nasıl bakıyoruz neyi hedefliyoruz ve DÇB-KAFFED ilişkileri konusunda diaspora Çerkesleri ne düşünüyor, ne yapmalı konularındaki deklarasyonu genel kurul üyeleri ve kıymetli hazirun ile paylaşmak, dünya Çerkeslerine, kongre üyelerine,diaspora ve anavatana kurumsal olarak kendimizi net bir şekilde ifade etmek istiyoruz.
KAFFED DÇB’nin, kuruluş felsefesine ve sürecine en önde katkı sağlayarak kurucu üyesi olan ve kurulduğu günden bugüne içinde olan, bir diaspora örgütüdür. KAFFED birliğe ve birlikten doğan sinerjiye, onun gücüne inanan bir kurum olarak DÇB nin içinde olmayı hep doğru ve yararlı pozisyon olarak benimsemiş ve şartların elverdiği ölçüde bunun gereğini yerine getirmiştir.
KAFFED ve diaspora, bu perspektifle, DÇB ye isminden de anlaşıldığı gibi tüm dünya Çerkeslerinin çatı örgütü, meclisi ve hatta parlamentosu olarak bakmakta ve bu doğrultuda çalışmasını arzu etmekte idi.
Kuruluş ve hemen sonrasındaki süreçte pek çok eksiklik ve aksaklığa rağmen, anavatandaki problemlerde ve Çerkes sorunsalına ilişkin konularda gücünü halktan alan bir yaklaşımla, kendinden bekleneni vermek konusunda samimi ve çalışkan bir tavır sergileyen, DÇB zamanla enerjisini kaybetmeye, Çerkes sorunsalını hafifsemeye, gerçek sorunların dışında tali, hayati olmayan problemlerle vakit yitirmeye, toplumda birliği sağlamak bir yana toplumsal ayrışmalara zemin hazırlamaya başlamıştır.
Tüm dünya Çerkeslerinin asimilasyon, kimlik bunalımı, dil, kültürel erozyon,politika üretememe, anavatan diaspora ilişkileri gibi dev sorunları varken gerek diaspora örgütleri ve gerekse DÇB bunlara doyurucu analizler ve çözümler üretememektedir.
KAFFED delegasyonu olarak DÇB nin son yıllardaki çalışma ilke ve yöntemlerine olan itirazlarımızı, önerilerimizi ve gerekçelerimizi iki başlıkta ele alacağız:
A. DÇB nin kurumsal yapısı ve anlayışı
p>1. DÇB gerek anavatanda ve gerekse (bileşenleri itibarı ile) diasporada Çerkes halkının sorunlarını iyi okuyamamaktadır. Bugün varoluş sorunu ile karşı karşıya olan Çerkesler dünyanın dörtbir yanına savrulmuş halde yaşamakta, yaşadıkları ülkelerin inkar, baskı, anti demokratik uygulamaları veya en hafifinden duyarsızlıkları ile gün geçtikçe erimektedirler. Ancak bu durumla herkes kendi bölgesel/yerel alanında mücadele etmeye gayret ederken bir güç konsolidasyonunu sağlayamakta ve bir vizyon ortaya koyamamaktadır.
2. Kimliğin adeta damgası olan ana dil diasporada, hatta maalesef anavatanımızda dahi sürekli engellenirken, yok edilmeye çalışılırken yapılan tüm uyarılara karşın bu önemli ulusal sorunumuz cılız ve yetersiz bir perspektifte ele alınmaktadır. RF da son düzenlemeler esnasında maalesef iyi bir sınav verememiş, gerek diaspora gerekse anavatanı oyalamayı tercih etmiştir.
3. DÇB’nin görevi (tüzükte de belirtildiği gibi) dünyanın dört tarafına dağıtılmış Çerkes halkının “birlikte hareket ederek kendi geleceklerini ve kültürlerini muhafaza edebilmeleri için çalışmak, bu amaca yönelik olarak gereken faaliyetleri yürütmek, topluma ışık olmaktır”. Lakin özellikle son 15 yılda gelinen nokta DÇB nin demokrat ve sivil yapısını terk ederek daha devletçi ve bürokratik entegrasyona yöneldiği kanısını giderek güçlendirmektedir.
Diaspora anavatan olmaksızın yaşayamaz, diaspora her ne kadar kalabalık gibi görünse de halen kütürel ve moral olarak anavatandan beslenmektedir. Hal böyle iken anavatana ulaşım, giriş çıkışlar, iş kurma, okuma,mülk edinme gibi meselelerde projeler geliştirmesi beklenirken saydığımız konulara dair dişe dokunur hiçbir proje üretilememiştir.
4. Tüm dünyadaki Çerkeslerin çatı örgütü olması ve bağlı örgütleri çalıştırması, görev vermesi ve politika belirlemesi gerekirken, DÇB lokal bir dernek gibi çalışmayı tercih etmektedir.
Oysa dünyanın her tarafında yürütülmesi gereken mücadeleler vardır. Türkiye Çerkeslerinin, Suriye, Ürdün, Avrupa Çerkeslerinin talep ve istekleri de DÇB örgütlülüğü altında dile getirilmeli ve mücadelede bu bayrak yükseltilmelidir.
DÇB sadece yöneticilerinin vizyon ve düşünceleri ile dünya çapında bir mücadeleyi yükseltemeyeceğini bilmeli, bileşenlerinin öneri ve eleştirilerini dikkate almalıdır.
Lakin bu gün muhalefet eden, tartışan kişi ve kurumların etkisizleştirildiği bir süreci hep birlikte yaşıyoruz. Bu duruma DÇB yüksek sesle itiraz etmeli, kanuni ve hukuki mücadelede üyelerinin yanında yer almalıdır.
5. Anavatan diaspora ilişkileri halen kişilerin bireysel çabalarla ile yürümektedir. Bu çabalara devlet mekanizması tarafından kolaylıklar ve özendirici alt yapı kurulmadıkça, özendirilmedikçe ve kanuni garanti sağlanmadıkça sürdürülmesi mümkün değildir.
DÇB bu konuda gerek RF ve gerekse Çerkeslerin yaşadığı ülkeler nezdinde girişimlerde bulunmalı, politik mekanizmalara entegre olmalıdır . Lakin bugün DÇB nin bu kolaylaştırıcı rolünün olduğuna maalesef emin değiliz.
6. Aslen bir sivil toplum örgütü kimliğini taşıması gereken DÇB her geçen gün daha devletçi, daha resmi bir yapıya evrilmektedir.
Yukarıda belirtilen sorunların dev boyutlarda sorunlar olduğunun, DÇB nin etki ve gücünün sınırlı olduğu da herkes tarafından kabul edilmektedir.
Ancak DÇB’nin temel işlevi bu sorunları ilgili mercilere ve toplumun önüne getirmek ve gündemi belirlemektir. Bu şekilde hareket ettikçe destek ve taraftarının artacağı unutulmamalıdır.
B. DÇB’nin yönetim biçimi, yöneticilerinin tutum ve davranışları
p>KAFFED tarafından önceki genel kurulda özellikle yönetim anlayışından kaynaklanan sıkıntılar dile getirilmiş ve bunların giderilmesi, yapılan açıklama ve beyanların bileşenlerini rahatsız etmeyecek şekilde ve kurumsal olması istenmiş, bunların olmaması halinde KAFFED’in pozisyonunun gözden geçireceği dile getirilmişti.
Ancak üzülerek söylemek gerekirse sayın başkanın tavır ve tutumlarında önemli bir değişiklik olmamış, bireysel değerlendirmeler ve dar grup anlayışı yine etkinliğini sürdürmüştür.
Sn. Sokhroko Hauti ve yönetimlerinin iki dönemdir yürüttüğü DÇB Başkanlığı sürecinde DÇB'yi olması gereken yere taşıyabildiğini söyleyebilmek maalesef mümkün değildir.
Sn. Hauti’nin emeğine saygısızlık etmek asla istemeyiz. Ancak bir kurumda tekraren yöneticiliğe adaylık iki şeyi gerektirir. İlki geçen dönemde mutlak ve gözle görülür başarılı performans, ikincisi geleceğe yönelik olarak umut ve dinamizm.
Üzülerek söylemek gerekirse KAFFED-DÇB ilişkilerinin çok sıkıntılı olduğu son 3 yıl da dahil olmak üzere yakın geçmişinde iyi bir performans sergilendiğini söylemek mümkün değildir.
Biz bu süreçte yeni bir yönetim anlayışının ve yönetim kurulunun oluşacağı beklentisi içerisinde iken Sn. Başkanın yeniden adaylığının diasporada en azından KAFFED’de bir heyecan yaratmayacağı inancı taşıyor ve doğru bulmuyoruz.
Herkesin bildiği ama 2 yıldır bir ilerleme kaydedilemeyen konuya ilişkin olarak da birkaç kelime etmek gerekir.
Diaspora Çerkeslerinin örgütü olan KAFFED’in Genel Başkanı Sn.Yaşar Aslankaya’nın yasaklanması konusu 2 yıldır ilişkilerimizi bozan, zora sokan bir durumdur, fakat kongreye geldikten sonra bu yasağın kaldırıldığını hem Kabardy Balkar Cumhuriyeti başkanı, hem de DÇB başkanı tarafından kongre önünde ifade edildi. Bu konuda emeği geçen - çaba sarfedenlere ayrıca teşekkur ediyoruz.
Yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığımız gerekçeler ve KAFFED bileşenleri tarafından da eleştirilen bu anlayış sebebiyle, ulusal – demokratik taleplerimize önem veren, DÇB bileşenlerinin çoğunluğunun desteğini alan yeni bir başkan ve yönetimi oluşturulmaması durumunda, KAFFED bu seçim döneminde, DÇB yönetim kurulunda, gözlemci olarak bulunmak üzere sadece bir üye ile temsil edilmeyi tercih edecektir.
Eleştiri ve önerilerimizin samimi ve yapıcı olduğunun, hedefimizin DÇB’yi içinde bulunduğu bu atıl durumdan çıkararak çalıştırmak, işlev kazandırmak olduğunun, tüm halkımızca bilinmesini isteriz.
Tüm bunlara rağmen işlevsizliğin derinleşmesi halinde, bu tarihi hataya ortak olmayacağımızı, genel kurul ve kamuoyuna saygı ile ilan ederiz.
Kaffed delegesi Sayın Ümit Dinçer'in konuşmasını izlemek için tıklayınız.
nan
Kaffed