Dünyada demokrasi ve insan hakları alanında genel bir erozyon içinde olduğumuz ve toplumumuzun ve içinde yaşadığımız coğrafyalardaki komşularımızın bu gidişten önemli ölçüde olumsuz etkilendiği bir ortam ile karşı karşıyayız.
Güvenlik-insan hakları ilişkisini yanlış kurgulayan ve insan haklarını güvenliğin en önemli teminatı olduğu halde güvenliğe tehdit olarak konumlandıran küresel bazı yaklaşımlar, hem yönetimlerde, hem de bazı antidemokratik toplumsal kesimlerde kendini daha fazla hissettirmektedir. Bu çerçevede dünyada ırkçılığın yükseldiğini ve nefretin körüklendiğini gözlemlemekteyiz.
Suriye, Yemen gibi yakınımızdaki ülkeler fiilen savaş ve yıkım yaşarken pek çok yerde de şiddet ve terör eylemleri yaşanmaktadır. Pek çok insanın günlük yaşamı, huzuru ve barışı bu durumlar nedeni ile zarar görmüştür ve insanlar büyük trajediler yaşamaktadır.
İnsan hakları alanındaki uluslararası resmi ve sivil dayanışma mekanizmalarının etkililiğinde de ciddi bir geriye gidiş gözlenmektedir. Daha önce olduğu gibi insan hakları ihlalleri karşısında etkili küresel tepkiler ortaya konulamamaktadır.
BM verilerinde dahi artık “yok olmakta olan diller” kategorisinde yer alan Aığece, Abazaca ve diğer Kuzey Kafkas dillerinin ve bu halkların kültürlerinin korunması konusunda hak temelli kamusal politikaların geliştirilmesine ve bu toplumların demokratik kitle örgütleri ile daha yakın işbirliği içinde çalışılmasına ve yapıcı diyalog kanallarının genişletilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.
Ülkemizde uzun süredir statüsüz yaşayan Çeçen Mülteciler ile Suriyeli Çerkes Mültecilerin sorunlarının çözümü konusunda ilgili kamu otoriteleri ile birlikte çeşitli çalışmalar yürütüyoruz. Bu çalışmaların en kısa zamanda sonuç almasını umuyoruz. Özellikle de son dönemlerde sıklıkla yaşanan kadınların ve çocukların da dahil olduğu mültecilerin zorla iadesi süreçlerinin evrensel insan haklarının gereği olarak durdurulmasını ve ilgili bütün güvencelere riayet edilmesini talep ediyoruz.
Ülkemizde yaşanan 15 Temmuz Darbe girişiminde soydaşlarımızın dahil olduğu 248 kişi hayatını kaybetmiş, binlerce kişi de yaralanmıştır. Sonrasında ilan edilen OHAL’in bugüne kadar kaldırılmamış olması nedeni ile de çeşitli hak ihlalleri ve insan hakları sorunları yaşanmaktadır. Dileğimiz benzer acı olayların tekrarlanmasını önleyecek tüm tedbirlerin alınması ve mümkün olan en kısa zamanda olağan demokratik hukuk düzenine dönülmesidir.
Bu olumsuz gidişe karşı tekrar insan haklarının güvenliğe, barışa ve huzura ulusal ve küresel ölçekte en büyük destek unsuru olduğunun hatırlanacağı ve hatırlatılacağı bir gün ve hafta olması dileği ile İnsan Hakları Günü ve Haftasını kutluyoruz.
Kafkas Dernekleri Federasyonu
nan
Kaffed