Her dil ait olduğu toplumun belleğidir, bilgeliğidir, özgürlüğüdür. Dil insanı insan, toplumu toplum edendir. Konuşmadır, şiirdir, destandır, ağıttır, şarkıdır, yaşama dair her şeydir.
Diller insanlığın kültür mirasının ve belleğinin korunmasını ve kültürler arasında köprüler kurulmasını sağlayan en güçlü araçlardan birisidir.
Bir ülkede yaşayan ve yaşatılmaya çalışılan bütün dil, kültür ve inançların var olma, kendini geliştirme ve yarınlara taşıma hakkı vardır.
Bilindiği gibi, UNESCO Genel Kurulu Kasım 1999 tarihinde 21 Şubat’ı “Uluslararası Anadili Günü” olarak kabul etmiştir. Ve 2000 yılından beri de “21 Şubat Uluslararası Anadili Günü” olarak anılmakta ve kutlanmaktadır.
Türkiye'de yaşayan etnik halkların dillerin kaybetme süreci 1930'lardan itibaren devlet eliyle sistemli olarak yürütülen “tek dil” politikaları ile başlamıştır. Tüm engellemelere ve yasaklamalara karşın, büyük kısmı kırsal kesimde bir arada yaşayan toplumlar, kendi dillerini özel alanlarında korumaya çalıştılar. Ancak 1960’lı yıllarda hızlanan köyden kentlere dağınık göçlerin ve yükselen kentleşme sürecinin doğal sonucu olarak, bu dillerin yaşama iklimi büyük ölçüde yok olmuştur. Ve günümüzde Türkiye'de konuşulmakta olan 34 dilden 18 dil kaybolma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Son çeyrek yüzyılda ise Ubıhça ve Kapadokya Yunancası yok olmuştur.
Artık herkes kabul etmektedir ki kaybolmakta olan dilleri yaşatılabilmesinin yegane yolu, anadilde öğrenimin okullarda sürdürülmesi, bunun da devlet eliyle ya da devlet desteğiyle yapılmasıdır. Bununla birlikte Çerkes toplumu olarak hepimize düşen bazı görevler de vardır. Çok dilliliğin, çok kültürlülüğün tehlike değil zenginlik olarak algılandığı ve bunların yaşatılması için önemli çabaların sarf edildiği bir döneme girilmesini şans olarak görüyoruz.
Öncelikli olarak dilimizi her ortamda konuşmak, okuma-yazmayı öğrenmek, çocuklarımıza ve bilmeyen erişkinlere ısrarla öğretmeye çalışmalıyız.
Anadilimizin kaybolma sürecine dikkat çekmeliyiz ve toplumsal bir bilinç yaratmalıyız.
Anadilimizi korumanın asimilasyon ve inkar politikalarına karşı bir duruş olduğunu anlatmalıyız.
Anadilde eğitim alma hakkına yönelik mücadele bilincini üyelerimize kazandırmak için etkinlikler düzenlemeliyiz.
Seçmeli Adıgece ve Abazca derslerine katılım konusunda daha fazla hassas olmalıyız.
Ve bilinen Bask atasözünü hiç aklımızdan çıkarmamalıyız: “Bir dil az sayıda insan tarafından konuşulduğu için değil, bilenler o dili konuşmadığı için yok olur.”
21 Şubat Uluslararası Anadil Dil Gününüz kutlu olsun.
div>
Kafkas Dernekleri Federasyonu
nan
Kaffed