Türkiye Kafkas diasporası, 21 Mayıs 1864 sürgününü kitlesel katılımla 1989 yılında 125. Yıl etkinlikleri ile anmaya başlamıştı. Her geçen gün artan örgün kurumsallaşma bu anma faaliyetlerinin de yaygınlaşması ve kitleselleşmesinin önünü açtı. 1990 ve 2000 li yıllarda hemen her ildeki Kafkas dernekleri veya kitle örgütlenmeleri 21 Mayıs tarihini her geçen gün artan bir duyarlılıkla anmaya başladılar.
İstanbul’daki organizasyonların İstanbul Kafkas Kültür Derneği (İKKD) tarafından organize edilmeye başlandığı yıllarda anma faaliyetleri salon toplantıları ve kent içinde çeşitli yerlerindeki organizasyonlarla devam etti. Karadeniz ve İstanbul sürgün tarihindeki yerleri nedeniyle her zaman ayrı bir yer tuttu Kafkasyalıların zihninde. Ancak moral değerler açısından bakıldığında ne Beşiktaş sahili, ne Üsküdar Kız Kulesi sürgünün Anadolu’daki ilk kapıları değildi. Her ne kadar sürgün “Yıstabılako” olarak adlandırılmış olsa da İstanbul’a gelişlerine kenti dahilinde dedelerimize ait ne bir fiziki iz, ne de sarih bir bilgi mevcut değildi. 1993 yılında Ömer Büyüka’nın araştırmaları sonucunda Karadeniz sahiline ilk çıkışların olduğu Kandıra ilçesinin Karaağaç köyünde mezarların bulunduğu, buranın ilk karaya çıkış kapısı olduğu anlaşıldı. 1993 yılında İKKD üyeleri keşif gezisi ile hem mezarlıkları hem de ilk geldiklerinde barındıkları mağaralar tespit edildi, 21 Mayıs 1993’te de ilk kez köy mezarlığında bir anma programı tertip edildi.
2000 yılında İKKD gençlik komisyonu çeşitli engelleme ve muhalefete rağmen Karaağaç köyünde bir köylü ile temaslarda bulunarak köy mezarlığında mezartaşları incelendiğinde çok sayıda Kafkasyalı sürgünün mezarlarının olduğu görüldü. Köy muhtarı ve yaşlıları ile yapılan konuşmalar ve kurulan sıcak diyalog bir süre sonra Karaağaç köyü mezarlığında bir anıt yapma fikrini ortaya atan İKKD gençlik komisyonu üyelerini yüreklendirmişti. Köy muhtarına ve ileri gelenlere sunulan fikir geçmişte köyde yaşayanlar ile dedelerimizin barışçıl ve iyi komşuluk ilişkileri sebebi ile büyük olgunlukla karşılandı. Mezarlıkta uygun yer temin edilmesini müteakip bir tasarım çalışması yapıldı. Betonarme bir kaide üzerine mermer bir gövde ile inşa edilen anıtın tüm işçilik, malzeme ve montaj işlemleri İKKD Gençlik Komisyonu ve bu fikre destek olan bir grup tarafından karşılandı. Takip eden yıllarda anma programlarının yürütülmesi için kullanılmak üzere KAFFED ve diğer paydaş kurumlar tarafından bir alan oluşturuldu ve anma faaliyetlerinin Karaağaç köyündeki kısmı burada icra edilmeye başlandı.
Günümüze değin gerek kurumsal gerekse kitlesel katılımlarla hemen her yıl Karaağaç köyünde mezarlıktaki anma ve dualarla yapılan faaliyetler ile Babalı sahilindeki anma programı KAFFED üye derneklerinin katılımı ve Türkiye’nin her yanından gelen katılımcılarla devam etmektedir. Karadenizden Türkiye topraklarına açılan ilk kapı olması tüm Kafkas diasporası için önemini sürdürmektedir.
nan
Şogen Ümit Dinçer