Kadınlarımız...
p>Yaşamımızı anlamlandıran en önemli unsur...
p>8 Mart, kadınların hak ve eşitlik isteklerini dile getirdikleri, kadın olmaktan dolayı yaşadıkları sorunlarına dikkat çektikleri, örgütlenme, özgürleşme ve dayanışma günüdür.
Bu tarihin uluslararası düzeyde kabul gören bir hal alması 1970’ler olsa da, dünya kadınlarının ortak bir gün kutlama isteğinin gündeme gelişine dayanak sağlayan olay 1800'lerin ortasına rastlar.
8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi kadın, düşük ücret, uzun çalışma saatleri ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin müdahalesi ile çıkan olaylar ve yangın sonucu 129 kadın hayatını kaybetti.
26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde II. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında, Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak kutlanmasını önerdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.
Kopenhag kararından sonra ilk kez 19 Mart 1911’de Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre’de yüz binlerce kadın ve erkek değişik aktivitelerle “Kadınlar Günü”nü kutladılar. Daha sonra kadınlar oy verme ve seçme-seçilme haklarının yanı sıra meslek edinme ve mesleki eğitim görme haklarını da istediler.
1975’i “Dünya Kadınlar Yılı” ilan eden Birleşmiş Milletler Örgütü, 16 Aralık 1977’de 8 Mart’ın, tüm kadınlar için “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanmasını kararlaştırdı. Ayrıca kadınlara eşit hakların verilmesinin dünya barışını güçlendireceği kabul edildi.
Türkiye'de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlandı. "Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı" programından Türkiye'nin de etkilenmesiyle, 1975 yılında "Türkiye 1975 Kadın Yılı" kongresi yapıldı ve o tarihten itibaren 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmaya başlandı.
Çerkes kadını Seteney Guaşe’den beridir toplumun gizli önderi, yol göstericisi, öğretmeni, geleceğinin mimarıdır. Kültürün, dilin, kısacası yaşamın taşıyıcısıdır. Dünyanın dört bir yanına dağıtılmış bir toplum olmamıza inat, Anadolu’da, Arap çöllerinde, Amerika’da, İsrail’de ve dünyanın birçok yerinde, bir araya gelip anlaşmışçasına hala aynı dili, aynı örf ve adetleri yaşatabiliyor olmamız Çerkes kadınının başarısıdır...
Tarih boyunca pekçok konuda olduğu gibi, kadına verilen, hak ettiği ayrıcalıklı önem konusunda da diğer toplumlara örnek olan Çerkes toplumu, çok şey borçlu olduğu kadınlarını her zaman baş tacı etmiştir, etmeye de devam edecektir.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor, dünyada kadına yönelik negatif ayırımcılıkların, aşağılamanın, tecavüzlerin, dayak ve töre cinayetlerinin son bularak, örf ve adetlerimizde Çerkes kadınlarına verilen önem ve değerin tüm kültürlere örnek olmasını diliyoruz.
KAFKAS DERNEKLERİ FEDERASYONU
Dünya Çerkes Birliği’nin, Sürgünün 141. yılında kadınlarımıza hitaben yayınladığı mesajı bir kez daha bilgilerinize sunuyoruz.span>
p>
Kadınlarımıza…
Saygın ve sevecen analarımız, bacılarımız!
Şu koca dünyada Çerkes halkı varolalı beri ulusal ocağımızı tüttüren ateşimizi söndürmeyen, bebelere anadilimizi ilk dinleten ve öğreten, halkımızın törelerini, güzel değerlerini, yurt ve insan sevgisini onlara aşılayan aile mutluluğumuza, ulusal onur, gurur ve huzurumuza temel harcı olagelenler hep sizlersiniz; kadınlarımız analarımızdır.
Eşsiz Çerkes töremizin yurt sevgisinden sonra en anlamlı ve önemli ilkesi olarak kendini gösteren yaşam pratiği, kadına verilen değer ve ona gösterilen saygıdır. Bilge Nart yiğitlerinin içlerine sindirerek her zaman Seteney Guaşe'ye danışma gereği duymaları, atalarımızın, (kadın lehine en önemi şeyden bile fedakarlık edilir, anlamında; kadını yücelten) "Bzılhxuğhem pşherıh xuşhane" söylemindeki anlayışın gereğidir. Erkeğin, evladın, köyün, hatta yurdun mutluluk ve esenliği, dün olduğu gibi bugün de kadının şiddetsiz ama sınırsız gücüne, tatlı diline, beşikteki ninnisine, tükenmeyen sevgisine bağlıdır.
Dünyada darmadağın, kendi anayurdumuzda bölük pörçük olduğumuz, büyük ulusların gölgeleri altında kaldığımız, pek çoğumuzun anadilimizi, ulusal kültürümüzü ve değerlerimizi neredeyse kaybeder hale geldiğimiz, günümüzün bu acımasız ve karmaşık ortamında, halkımızın yeniden derlenip toparlanması, sağlıklı kuşaklar yetiştirebilmesi, ulusal varlığın ve değerlerin korunması bakımından güvenilebilecek tek güç sizlersiniz, kadınlarımızdır! Her zaman üzerimize titreyen analarımızdır.
Kendimizi ne denli büyük görürsek görelim, ne denli yüksek makamlara ulaşmış olursak olalım, içimizde bir kadının, ananın hayat vermediği, onun beşikte kundaklamadığı kimse yoktur.
Ailede dünyaya gelen her bebeğin nasıl bir insan olacağı, en çok annesinin anlayışına, onun kalbinden verebildiği gönül sıcaklığına bağlıdır. Halkımızın varlığını sürdürmesi de yok olup gitmesi de, kahramanlar yetiştirmemiz de içimizden korkak birilerinin çıkması da sizin elinizdedir.
Dünya Çerkes Birliği III. Olağan Genel Kurul delegeleri olarak bizler, yukarıda belirttiğimiz ulusal kültürümüz, gelenek ve göreneklerimiz çerçevesinde, sizin gücünüze ve becerinize inanıp güvenerek, halkımız için bugüne değin yapageldiğiniz, halen de yapmakta olduğunuz büyük fedakârlıklar karşısında saygıyla eğilerek yalvarıyor ve diyoruz ki; “Şu yer yuvarlağının hangi köşesinde yaşıyor olursanız olunuz, ama anadilimizi çocuklarınızın ağzından düşürmeyiniz! Zira hangi ulusal adla anılıyor olursa olsun, anadilini kaybeden ulus, ulus kalamaz. Dikkat edin ve anadilinden yoksun kalan evlatlarınızın ahından kendinizi koruyun. Ulusumuzun huzurunda, herhalde cevabı ondan daha zor bir sorgu, cezası ondan daha ödenemez bir suç düşünülemez.
Sizden, Çerkes ulusal onurumuzu yeni kuşaklara aktarmanızı diliyoruz, Zira, bizi diğer halklardan ayıran en belirgin özelliklerden biri, kendine hakim olmayı bilmesi, güzel ve onurlu yaşama geleneği, özsaygısı, aynı saygıyı başkalarına da gösterebilmesidir. Sizler ve evlatlarınız, nerede doğmuş, nerede yaşıyor olursanız olunuz, şunu asla unutmayınız ki; dünya üzerinde "Bu benim ata yurdumdur" diyebileceğiniz yegane toprak parçası Kafkasya'dır, Oşhamaxue’nin etekleridir, üç denizin çevrelediği vadilerdir. Sizleri hep kendi canından birer parça olarak gören soydaşlarınız, her zaman sizleri orada hasretle beklemektedir.
Şu koca dünyada adı hep iyilikle, saygıyla, onurla anılan kadınlarımız! Sizlere sesleniyor ve diyoruz ki; binlerce yıllık tarihinde kendi öz gücü ve kahramanlıklarına, bizleri bugünlere kadar getirmiş olan ecdadımıza layık olabilmek; birleşip bütünleşmiş, çoğalıp güçlenmiş, onlara layık yeni kuşaklar olarak tarihteki yerimizi yeniden alabilmek ve bu yeri koruyabilmek için tüm gücümüzü ve olanaklarımızı seferber edelim!
Bu konuda sizlere, yüce Tanrı’nın da yardımcı olmasını diliyoruz.
Dünya Çerkes Birliği
nan
Kaffed