21 Mayıs ve Çerkesler

Stratejik konumu ve cennet doğasıyla Kafkasya, tarihte sürekli dış saldırılara maruz kalmış bir coğrafyadır. Bunların en sert ve uzun süreli olanı ise 18. ve 19. yüzyıllarda yoğunlaşan Çarlık Rusya'sının saldırılarıdır. Bu acımasız saldırılara direnmeye çalışan Çerkesler, 19. yüzyılın ilk yarısında, vatanlarını korumayı sürdürmeye çalışmışlarsa da, artık soykırıma dönüşen saldırılar karşısında çaresiz kaldılar.  Dönemin en büyük askeri güçlerinden olan Rus İmparatorluğu, Kafkasya'nın işgalinin tamamlandığını 21 Mayıs 1864 tarihinde yaptığı "Askeri Geçit Töreni" ile ilan etti. Ve 1763-1864 tarihleri arasında devam Çerkes Sürgünü bu tarihten sonra en yoğun düzeyine ulaştı.

Bu nedenle, günümüzde 21 Mayıslar, Çerkeslerin yaşadığı her coğrafyada, insanlık tarihinin en büyük trajedilerden birinin anıldığı gündür. Büyük Çerkes Sürgünü, Dünya tarihinin en büyük ama maalesef, en az bilinen trajik olaylarından biridir.

Son derece kötü koşullardaki Rus, Osmanlı ve İngiliz gemilerine adeta istif edilen Çerkesler, Karadeniz'deki Osmanlı limanlarına, liman olmayan boş alanlara, özellikle de Trabzon, Ordu, Samsun, Sinop, Kefken, Varna yöreleri ile İstanbul ve Ege adalarına döküldüler. Sürgüne uğrayıp vatanını terk eden nüfusun 1.500.000 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Bu nüfusun yaklaşık üçte biri açlık, hastalık ve deniz kazaları nedeni ile yollarda telef olmuştur. Halen Anadolu'nun değişik yörelerinde toplu Çerkes mezarlıklarına rastlamak mümkündür. Osmanlı İmparatorluğu'nun iskan politikaları doğrultusundaki dağınık yerleşim, tam bir parçalanmaya dönüşmüştür. Başlangıçta yalnızca coğrafi uzaklık anlamına gelen dağınıklık, bu kez ülkeler arası bir boyut kazandı. Sürgündeki Çerkes halkı Türkiye, Suriye, Ürdün, İsrail, Mısır, Irak, Lübnan, Libya, Yunanistan, Makedonya, Kosova'da ve buralardan göç etmiş olarak da Amerika ve Avrupa'da, daha doğrusu dünyanın kırktan fazla ülkesinde yaşamak zorunda bırakıldı.

Bu parçalanmış yaşam biçimi Çerkes halkının özgün kültürünü, dilini hızla yok olma sınırına yaklaştırmıştır. 

Bu kaygılar ile hareket eden Çerkesler var olan kültür derneklerimizin bir araya gelerek yaptıkları uzun süreli istişareleri sonrasında 2003 yılında Kafkas Dernekleri Federasyonu'nu (Kaffed) kurdular. Kaffed'in amaçları;

*Kültürlerinin korunması, yaşatılması ve geliştirilmesine katkıda bulunmak, Çerkes kültürünün Türkiye ve tüm dünyada tanınmasına çalışmak,

*Çerkes toplumu ile diğer toplumlar arasında dostluğu ve işbirliğini yaygınlaştırmak, sorunlarına barışçı çözüm önerileri üretmek,

*Kafkasya ile diasporada yaşanan ülkeler arasındaki dostluk ve işbirliğinin geliştirilmesine çalışmak,

*İnsan haklarının ulusal ve uluslararası düzeyde gelişmesine katkıda bulunmak, böylece üyelerine, topluma, yaşadıklara ülkeye ve insanlığa çok yönlü hizmetler sunmaktır.

Kaffed'e göre 21 Mayıs; geçmişimizi unutmadan geleceğimizi düşünmek için anlama, anlatma ve halkımızın tarihsel-ulusal kimlik bilincinin artırılması sürecidir.

Geçmişimiz, o günün koşullarında öğrenildikçe ve anlaşıldıkça, kurgulayacağımız gelecek yolunda bize rehber olacaktır. Geçmiş tarafların karşılıklı kavga edecekleri bir mücadele alanı değil, geleceği birlikte kurmak için çalışacakları uzun bir yoldur.

Aynı zamanda 21 Mayıslar, Diaspora ile Anavatandaki kardeşlerin yüreklerinde eş zamanlı yanan bir kor ateştir. Bu ateşin yaktığı yürekler diasporada ve anavatandakileri birbirine yakınlaştırır, ortak bir gelecek kurmaya yönlendirir. Diasporadakilere dilini ve kimliğini yaşatmaya çalışırken, yüzünü anavatana dönme bilinci aşılar. Anavatandakilere yaşatabildikleri dil ve kültürü, diaspora ile paylaşma gereğini hatırlatır.

21 Mayıslar, birbirinden koparılmış kardeşlerin, farklı coğrafyalarda bile olsalar, birlikte yaşama irade ve arzusunu haykırdıkları günlerdir.

Çerkeslerin yaşadıkları trajediyi tanımlamak için hangi sözcük kullanılırsa kullanılsın, Çerkeslerin oldukça kötü koşullarda anayurtlarından sürgün edilmiş olduğu ve Osmanlıya sağ salim ulaşabilenlerin ise geniş bir coğrafyaya dağıtılarak bir halkın yok oluşuna zemin hazırlandığı, herkes tarafından kabul edilen bir tarihsel gerçektir.

Bu nedenle Çerkesler, yaşadıkları soykırım ve sürgünün,Rusya Federasyonu ve dünya kamuoyu nezdinde tanınmasını talep ediyorlar. Çerkesler bir daha benzer acıların yaşanmaması için, uğradıkları haksızlıkları telafi edecek adaleti istiyorlar. Çerkesler, bu büyük trajediyle ilgili imparatorlukların mirasçılarından, özellikle Rusya Federasyonu ve Türkiye'den; tarihsel haksızlığın giderilmesi için adım atmalarını, Çerkeslerin anayurtları ile bütünleşmesi için çifte vatandaşlık hakkının verilmesini ve anayurda dönüş haklarının tanınmasını talep ediyorlar. Çerkesler soykırım ve sürgünde yaşamını yitirdiklerine saygı gösterilmesini, kaybettiklerinin onurlu bir şekilde anılmasını istiyorlar. Çerkesler, geçmişi unutmadan tüm insanlık için, geleceği unutmadan onurlu bir gelecek istiyorlar.

Kaffed, kaybettiklerimizi anmak, taleplerimizi muhataplarımıza ve kamuoyuna haykırmak, soykırım ve sürgüne uğratılmış bir halkın varlığının, sorunlarının ve 150 yıldır devam mücadelesinin, basında ve kamuoyunda görünür olmasını sağlamak amacıyla, mümkün olan en geniş katılımla; 

24 Mayıs 2014 günü saat 19:00 da, İstanbul- Kartal Sürgün Anıtı önünde Basın Açıklaması yapacaktır.

p>

[Kaynak: Radikal Blog, 14 Mayıs 2014]

p>
nan



Zeki Kartal]

Share