"Bana kendi dilinden bir şarkı söyle.
Kimin adına olursa olsun. Yeter ki çığlığın senin olsun.
Bana bir şeyler söyle ama kendi dilinden olsun.
Belki anlamam dediğini ama senin dilinden olsun”
Yılmaz Güney
1952'de Pakistan'ın Urdu dilinin Bangladeş halkının da resmi dili olduğunu deklare etmesine tepki olarak ortaya çıkan Bengal Dil Hareketi üyesi birçok üniversite öğrencisi, Bengal alfabesiyle yazabilme ve Pakistan'ın Bengal dilini de resmi dil olarak tanıması talepleriyle yapılan bir eylemde öldürülmüşlerdir. Öğrencilerin öldürüldüğü tarih olan 21 Şubat UNESCO tarafından 1999 yılında Dünya Ana Dil Günü olarak ilan edilmiştir.
2008 yılını “Uluslararası Diller Yılı” ilan eden UNESCO’nun yayınladığı “Tehlike Altındaki Diller Atlası”na göre, dünyada 1950’li yıllardan bu yana yok olan dillerin sayısı 230, kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya olan dil sayısı ise 2473'tür. Yapılan araştırmalara göre, Türkiye’de toplam 34 farklı dil bulunuyor. UNESCO’nun yayınladığı dil atlasına göre, Türkiye’de konuşulan 18 dil yok olmanın eşiğinde, 3 dilin ise kaybolduğu belirtiliyor.
Dil yalnızca insanın kendini ifade edebilmesinin aracı değildir, kültürüdür, tarihidir, kimliğidir, direnişidir, özgürlüğüdür. Bunun içindir yüzyıllardır coğrafyamızda yaşayan halkların dillerinin yasaklanması, unutturulmaya çalışılması. Bunun içindir Türkiye'de kaybolan dillerin, birçok ülkeden farklı olarak doğal süreçlerini tamamlayarak değil, sistematik bir politikanın sonucu olarak yok edilmesi.
Ermeni, Rum, Süryani, Kürt, Laz, Çerkes, Arap, Roman, Çingene, Musevi, Pomak, Boşnak, Gürcü, Nusayri, Tatar, Ezidi, Hemşinli, Türkmen, Zaza, Mahallemi, Azeri, Arnavut ve tüm halklara yönelik soykırım, katliam, imha, inkâr, sürgün, aşağılama ve asimilasyon politikaları devletin halkları daha kolay yönetmek istemesinden başka bir şey değildir.Tarihi kan ve katliam olan bu kapitalist düzenin Hrant'ı, Roboski de katledilen 34 Kürt'ü, Sivas'ta diri diri yakılan 35 Can'ı, Sakine Cansız ve Yoldaşlarını katletmesi kanlı planlarındandır
Devlet teşvikli ve destekli “Vatandaş Türkçe Konuş” kampanyaları, Anayasada Türkçe dışında bir dilin tanınmaması, anadilde eğitim hakkı verilmemesi ve halen süren tek dil- tek kültür dayatması yüzünden anadillerimizde konuşamıyor, kendi kültürümüzü yaşayamıyoruz.
Kendi dilimizde gülebildiğimiz, kendi dilimizde ağıt yaktığımız, kendi dilimizde sevgi sözcükleri söylediğimiz, kendi dilimizde masallar okuduğumuz, ninniler dinlediğimiz, kendi dilimizde oyunlar oynadığımız bir dünyayı kurmak istiyoruz.
Buy yüzden diyoruz ki; unutturulan, kaybolan, yok olan diller, kaybolan hayatlarımızdır, tarihimizdir, geleceğimizdir.
Bu yüzden de diyoruz ki; Anadil yüreğin kapısıdır.
Anadilini yok olmaktan kurtarıp özgürce konuşabilmek, kültürünü yarınlara taşıyıp yaşatmak, bu asimilasyona karşı durmak, özgür bir yaşama bir adım daha yaklaşmak için bir araya geliyoruz.
21 Şubat saat:19.00'da
Aka-Der Kızılay Kültür Merkezi'nde
- Zafer Sürer (Çerkes Derneği temsilcisi)
- Sabriye Tuncay (Artvinliler Derneği temsilcisi)
- Xebat Erişmiş (Kürdi-Der temsilcisi)
- Erkan Çiftçi (Aka-Der temsilcisi)
katılımıyla bir söyleşi gerçekleştiriyoruz.
Yaşasın Halkların Özgürlüğü, Eşitliği ve Kardeşliği!
nan
Kaffed