Son yıllarda ulusal politik yaşamımızda görülen bazı olaylar Guiness Rekorlar Kitabı'na girecek niteliktedir. Ne yaptığını bilmez bazı şaşkınların Rusya Anayasası'na Adığey'i ayrı bir ulusal cumhuriyet olarak yazdırmış olmaları bu enteresan kitabın bir sayfasında yeralmalarına yetecek gibidir. Çünkü bu ülkede yaşayan Adığelerin genel nüfusa oranları sadece %22'dir. Adığelerin ulusal devlet olmalarıyla da bu ülkede yaşayan Rusların durumu ciddiyet kazanmıştır.
+''+Adığe Özerk Bölgesi'nin Cumhuriyet olması Sovyetler Birliği'nin dağıldığı 1991 yılının sonbaharına rastlamaktadır. O günlerde Komünist Partisi'nin ülke sekreteri olan Aslan Carım'ın bu işın gerçekleşmesinde büyük çabası görülmektedir. Rusya'nın kendini zorlukla yönettiği ve bu tür girişimlerin sonunun nereye varacağını hesaplayamadığı bu dönemi fırsat bilen Carım, ulusal cumhuriyeti kurma işine girişmiştir. Ancak anlayamadığım şey, devlet adamlarımızın 1993 yılında bu girişimi nasıl uygun bulup yasal dayanak sağlamış olmalarıdır. Rusya Devlet Başkanı ile Başbakanı'nın sezileri ve devlet adamı nitelikleri neredeydi acaba o günlerde? Azıcık politikadan anlayan ve Kafkasya hakkında bir nebze bilgisi olan birinin bu girişimin sonunun nereye varabileceğini kestirmesi hiç de zor olmazdı sanırım.
Adığey'de hiç Adığe bulunmayan ilçeler vardır. Maykop ve Ceç rayonları ile Maykop kenti bunlardandır. Bu yerler zamanında ulusal yapıları hiç dikkate alınmadan salt ekonomik nedenlerle Adığey'e dahil edilmişti. Ülke bir Adığe devletine dönüştürülünce nüfusun %90'ı Rus olan bu bölgelerin insanları bu girişıme karşı çıkmış ve Krasnodar Eyaleti'nde kalmak istediklerini beyan etmişlerdi. Kafkasya'nın bir bölgesinde daha barış ve huzurun bozulma tehlikesi başgöstermişti. Ancak doğrusunu söylemek gerekirse, Rusların bu hoşnutsuzluklarının boyutlarinın büyük ölçülere ulaşması da Aslan Carım'ın çabaları sayesinde önlenmişti.
Carım, Dudayev gibi bağımsızlık bayrağı açmamıştı. O yavaş yavaş, ama sağlam adımlarla altı yıldır hedefine doğru ilerlemektedir. "Uysal kuzu iki koyundan beslenir", derler. Bu söz Carım için söylenmiş gibidir. O ülkesinde Adığelerin nüfuslarını arttırıp Rusların pastadan alacakları payı azaltmak şeklinde uyguladığı ulusal ayırımcılık politikası için Rusya bütçesinden para almaktadır. Zira Adığey'in ulusal armasındaki sofranın ayaklarının dibinde kendine yer bulabilen "RF" harflerinin anlamı Adığey'in Rusya'nın bir parçası olduğunun sembolü olmayıp, sadece Adığey'in Rusya bütçesinden para almasının bir yoludur.
Adığey'in ayrı bir cumhuriyet olması için referandum yapılmamıştır. Bu nedenle de bugünkü Adığey Cumhuriyeti tüm ülke halkının ortak bir devleti olmayıp sadece bir "Adığe diktatörlüğü"dür. Tek amacı da devletin isminden olmayan halkların, yani Rusların, haklarını kısmaktır. Bu güne kadar bir referandum yasasının çıkmamış olması da tesadüfü değildir. Zira tüm Adığeler ve onların yöneticileri böyle bir yasanın çıkmasının cumhuriyetin sonu olacağını da gayet iyi bilmektedirler.
Çünkü bu ülkede çoğunluk olan Ruslar, Rusya ile aralarına bir sınır koymayı asla istememektedirler. Açık olan şey şu ki, Adığey yöneticileri iktidarlarının kısa sürede sona ermemesi için ülkede çoğunluk olan Rusların azaltılması çarelerini arayacaklardır. İdeologlar her ne kadar dostluğun, kardeşliğin ve çok uluslu devletin tatlı şarkılarını mırıldanıyorlarsa da, azınlık halkların yönetimindeki bu tür cumhuriyetlerde Rus halkın durumu hiç de ic açıcı değildir.
Adığey'de ulusal ayrımcılığın, halklar arası düşmanlığın ve ırkçılığın yasal temelleri hazırlanmıştır. Adığey Anayasası'nın 15. maddesi, Adığe olmayanların haklarını azaltmak suretiyle Rusya Anayasası'na ve kanunlarına aykırı hükümler içermektedir.
Ülkede yaşayan halklar anayasa ile iki kategoriye ayrılmışlardır. Birinci kategoride "kendi kendini yöneten Adığe halkı" vardır. İkinci kategoridekiler ise isim verilmeyerek "tarihi nedenlerle bir araya toplanmış insan topluluğu" olarak nitelendirilmiştir.
Göçmenlerle ilgili yasada, çeşitli ülkelerde yaşayan Adığelerin hakları, Adığeyde doğup başka ülkelerde yaşamakta olan Rusların haklarından daha üstün tutulmuştur. Hazırlan Dönüş Yasaşı'na göre ise Türkiye, Suriye ve Ürdün'de yaşayan Adığeler serbestçe Adığeye yerleşebileceklerdir. Yasa ile onlara diğer halkların mensuplarına tanınmayan ayrıcalıklar verilmiştir. ["Dönüş Yasası"nın tam metni Nart'ın ikinci sayısında yayınlanmıştır.]
Parlamenterlerin seçimi ile ilgili yasada bir Adığenin oyu diğer halklardan olan üç kişınin oyu ile eşit tutulmuştur. Parlamentoda Adığe milletvekillerinin fazla oluşü nedeniyle ulusal ayrımcılığı içeren yasalar hızla geçmektedir. Cumhurbaşkanının seçimi ile ilgili yasaya göre Adığece bilmeyenler Cumhurbaşkanı seçilemeyeceklerdir. Bunun anlamı Adığe olmayanların ebediyyen başkan seçilemeyecekleridir.
Bu yıl Adığey'de yapılan başkanlık seçimleri bir yerel demokrasi örneği olup, bir benzerini sadece Çeçenistan'da görmek mümkündür. Başkanlık için tek Rus aday Vladimir Lednev, Rusya Yüksek Mahkemesi'nin de kararına rağmen Adığey Merkez Seçim Komisyonu'nca seçime sokulmamıştır. Seçimler bu şekilde bir tek Rus aday dahi olmaksızın yapılmıştır. Adığey Parlamentosu'nda V.Lednev'in adaylığını destekleyen gurubun lideri olan milletvekili Natalya Kovalova'ya tereddütsüzce ve utanmasızca "Rusların aday olamayacakları" söylenmiştir. Söylendiği gibi de olmuş, "ıç savaş istemiyorsanız Carım'ı seçersiniz" gibi sloganlarla insanlar korkutularak Carım seçtirilmiştir. Hiç şüphe yok ki bu seçimlerin sonucu yasal değildir. Ülkedeki ulusal politika nedeniyle de başka bir sonucun elde edilmesi mümkün değildir. Hal böyle iken Rusya Yüksek Seçim Komitesi seçimleri geçerli sayarak Adığey'e kendi devletini kurmasında bir adım daha arttırmıştır.
Bugün için Adığey yöneticilerinin belli başlı amaçları şünlardır.
1. Cumhuriyetin kendi hükümetini oluşturmak.
2. Krasnodar Eyaleti ile aralarında sınır değişıkliği yaparak Adığey'i Abhazya, Karaçay Çerkes ve Khabardey Balkar ile birleştirmek.
3. Nüfusları, genel nüfusun %6'sını geçmeyen Kıyıboyu Şapsığlarına özerklik verilmesini sağlamak.
4. Kafkas Savaşları'nın dağlılara getirdiği felaketi kan davası haline getiren Dağlı Halklar Konfederasyonu gibi örgütleri desteklemek. Adığey'in amacı komşu Krasnodar Eyaleti'nden toprak koparıp sonra Rusya'dan ayrı bağımsız bir devlet olmaktır.
Hal böyle olunca bu ülkede yaşayan Rusların geleceğini tahmin etmek hiç de zor değildir. Bugün ülke yöneticilerinin %70'e Adığedir. Bunlarla görünmez gizli bağları olanları da hesaba katarsak bu oran %100'lere ulaşmaktadır. En kötüsü ise özelleştirmenin yapılış şeklidir. Bu uygulama ile Rus halkının emeği ile kurulmuş olan fabrikalar ve işletmeler Adığe yöneticilerin ve onların yakınlarının özel mülkü haline getirilmiştir. İlgin olan, Rus rayonlarında bile Ruslar Adığelerin uşağı haline getirilmiştir. Cumhuriyette Federal bütçenin desteği ile yaşayan iki yüksek öğrenim kurumunda da Rusların sayısı gittikçe azalmaktadır. İleride bu kurumlar Cumhuriyet bütçesi ile yaşar hale geldiklerinde hiç Rus öğrenci barındırmayacakları da aşikardır. Rus öğrenciler artık ülkeyi terketmeye başlamışlardır. Bunun sonucunda Adığelerin nüfusları %50'yi aştığında, referandum yasası da çıkarılıp, ülke Rusya'dan ayrılacaktır. Anayasa hazırlanırken Yeltsin'in yapmak istediği şey de buydu herhalde; eğer buysa Başkan'ın isteği olmuştur. Kafkasya'da yaşayan Ruslar dağlıların eline tutsak verilmiştir. Açıktır ki bu durum Rusya'nın dağılması ile sonuçlanacaktır. Küçük cumhuriyetleirn, nüfusları üçtebir oranını bile geçmeyen üstün halklarının kendi devletlerini kurmaları halinde diğerleri ne yapacaktır? Rusya neyi beklemektedir? Anlaşılamayan ise Rusya yöneticilerinin olup bitenleri bilerek mi hazırladıkları, yoksa Rusya'nin dağılma döneminde akıllarını mı yitirdikleridir. Her neyse yürürlükteki bu politika ile Kafkasya'da Ruslara uzun süre yaşam hakkı kalmayacaktır.
Sergey Pletnev
Megapolis Kontinent dergisi, 1997, no.14
+''+Sergey Pletnev