Kafkasya’da Yatırım Olanakları

Sayın KURMEL, doğumunuzdan Üniversite öğreniminizin sonuna kadar ki dönemi ve bu dönemde yaşadığınız ve sizi çok etkileyen ortamları kısaca anlatır mısınız?

"1925 yılında doğdum. İlk okulu Yahyalı'da, ortaokulu Develi'de, liseyi de Kayseri'de okudum. Bu arada babam komşu köyde toprak ve değirmen almıştı.

+''+

Oranın işletilmesi çalışmalarına da katılırdım. Çerkesçe konuşmanın pek hoş karşılanmadığı "Vatandaş Türkçe konuş" sloganlarının yoğun olduğu bir dönem olması nedeniyle yeterinde anadilimi öğrenemedim. Halen üzüntüsünü çekerim. Üniversiteye gelince Ankara Hukuk Fakültesini burslu olarak Adalet Bakanlığı adına okudum. Stajımı da Ankara Adliyesi'nde tamamladım. Ankara'daki öğrencilik döneminde yaşadığım ve beni etkileyen en güzel ortam rahmetli İsmail BERKOK ile olan birlikteliklerimdir. Tarihte Kafkasya kitabını yazmış ancak henüz neşretmemişti Zaman zaman kitaptan orijinal pasajlar okurdu. Paşa'dan çok şey öğrendim hem O'nu yakından tanıma fırsatı buldum. Günlük yaşamı ve aldığı nefes hep Çerkeslik doluydu. Bir keresinde bize şunları söylemişti; "Ben şanslıydım. Kafkasya'yı iki kez gördüm. Dünya Cenneti olan o topraklarda sürekli yaşamamayı bahtsızlık sayarım."

Cennet misali o yemyeşil toprakları gördükten sonra bu çorak topraklarda yaşamayı Yüce Tanrı'nın bana reva gördüğü en büyük ceza sayıyorum." Paşa Kafkasya konusunda adeta platonik bir aşk yaşıyordu. Bir gün beni iyi bir Çerkes olan Zekai Tahir Burak doğumevinin baştabibi Tahir Beylerin evine götürdü. Kardeşi ressamdı. Ondan kitabı için iki tablo yapmasını rica etti. Birisini hatırlamıyorum ama birisi Kafkasya'yı bağımsız bir devlet haline getirmek için yapmış olduğumuz heyecanlı çalışmalar sırasında ak sakallı bir ihtiyar bizi yarı yolda bırakırsan iki elim yakanda olacaktır,bunu unutma demişti işte o anın resmedilmesiyle ilgiliydi. Allah rahmet eylesin Paşa bize çok şey kazandırdı. O'nun rahle-i tedrisatından geçmiş olmayı şeref sayıyorum. O'nun milliyetçiliğinin bir başka örneğini anlatmak istiyorum. Deli Fuad Paşa'nın oğlu Kahire'de hariciyeciydi ve Mısır sarayından bir hanımla evliydi.

Saraydaki bir törende genç Nasır Esad Fuad'a karşı bir saygısızlık yapar ve bu da Ankara'ya yansır. Soyadı Pamukoğlu olan bir milletvekili damarında Türk kanı taşımayanları elçi yaparsanız işte böyle olur diye çok çirkin bir konuşma yapar. Kürsüye fırlayan Paşa daha da sert şekliyle Esad Fuad'ın babası Deli Fuad Paşa'nın savaş meydanlarında kazandığı madalyaları senin sülalen bir araya gelse taşıyamaz, haddini bil cevabıyla susturur."

Sözün burasında devreye girip değerli büyüğümüze "Acaba, sayın Berkok, son zamanlarında Kafkasya'ya geri dönüş imkanı tanınsaydı. Döner miydi sizin kanaatiniz nedir?" diye soruyoruz. Cevaplarken hiç duraklama ve tereddüt göstermeden şunları söyledi: "Kesinlikle geri dönerdi. Bir saniye bile tereddüt etmezdi. Sadece kendisinin değil herkesin dönmesini de arzu ederdi. Zira o Kafkasya'ya aşıktı. İkinci kez gidişi sırasında üç günlük evliydi ama onun içindeki ateş bahane kabul etmezdi. Bilinmesini istediğim bir başka husus da okuyanlar dışında hiç kimsenin Uzunyayla'dan ayrılmasını istemezdi. Ayrılan bir aile duyarsa eyvah der dövünürdü. Ayrılanı kaybolmuş sayı yordu."

Sarız'da geçen hakimlik döneminden sonra siyasete girdiğinizi biliyoruz. Siyasi yaşantınızı ve sonrasını da özetle lütfeder misiniz?

"Sarız'da Hakim iken yöredeki sosyal problemlerle yakından ilgilenip vatandaşın sorunlarıyla birebir eğilip çözümler üretmeye çalışmam nedeniyle çok sevildim. Bu arada hemşehrilerimin de ısrarı sonucunda Mart 1954 de Milletvekilliğine aday oldum. Halkın teveccühü ile Kayseri Milletvekili seçildim. Parlamenterlik döneminde de çalışmalarıma aynı şevkle devam ettim ve önemli hizmetlere imza attım. Bunun sonucu yenilenen 1957 seçimlerinde de tekrar milletvekili seçildim. Ancak 27 Mayıs 1960 ihtilali sonucunda politik nedenlerle 5 yıla mahkum edildim. Yassıada'dan sonra Kayseri cezaevinde 14 ay yattım ve af kanunu ile tahliye oldum.1963 de Avukatlığa başladım.1966 yılında da akrabalarımın teşviki ile aile şirketi kurarak madenciliğe başladık. Allah'a şükürler olsun ki bugün hem ülkeme hem de Atavatanıma hizmet etme fırsatı buldum; zevkle, şevkle çalışıyorum."

Anavatan Kafkasya'da yapmış olduğunuz yatırımları zevkle gezdik yakından tanıyoruz. Nalçik'daki Fabrika da Maykop'daki iki fabrika da mükemmel çalışıyorlar. Bu yatırımları yapmaya sizi iten sebepler nelerdir ? Ayrıca, Orada var olduğu şayiası yaygın olan Mafiya'dan çekinmediniz mi,yoksa bunlar asılsız mı?

"Azınlık çoğunluğa tabidir. Biz azınlığız. İstesek de istemesek de asimile olacağız. Aynı durum orası için de geçerlidir. Bu nedenle çok iyi düşünmek zorundayız. Herkes için aynı şey geçerlidir. Kafkasya yaşamak için de yatırım yapmak için de bulunmaz bir yer. Mafya söylentileri ve diğer şeylere asla inanmayın. Biz, oraya giderken yeni bir sistem arayışındaki Atayurdumuza tecrübelerimizle yararlı olabilir miyiz diye düşündük. Önce TİKA'yı götürdük Ama onların da fazlaca katkısı olamadı. Rahmetli Berkuk Paşa'nın dediği gibi toprak bir harika. Şimdi satış da serbestleşti. Bir gün bile kaybetmek hatadır. Çiftçilerimizin hemen gitmesi şarttır. Yok-sa yarın geç olacak".

4-5 sene önce Kafkasya'ya dönmek isteyenlere Komünizm dönemi olduğu için ev ve iş verilebilecekti ve dönüş işi o zaman daha kolaydı. Şimdi artık o imkanlar yok. Gidecek olanların ev ve iş sorunları vardır. Bu problemleri nasıl halledilebilir,şayet bu sorunları çözümlenirse insanlar geri döner mi ya da dönmeli mi sizin görüşünüz ne-dir?

"Dönülmesi gerektiği muhakkaktır. Ancak oradaki Cumhuri-yetlerin ev vermesi de istihdam yaratması da bu günkü mali yapılarıyla mümkün değildir. O itibarla sermayesi olanların sanayi kuruluşları kurarak insan götürmesi ya da çiftçilik çok cazip olduğu için küçükten başlayarak toprak işletmeleri oluşturmakla mümkün olabilir. Zanaatkar denilen kesim orada iş de bulur aş da. Onlara ev yapabilmek için arsa ve alt yapı bakımından gerekli imkanlar kendilerine zaten veriliyor. Böylece adım adım ve sabırla birşeyler yapmak kabildir. Bizim yaptığımız da odur. Buna hepimiz yükümlüyüz."

Bizim gibi dar gelirli insanlar gidip kolay kolay iş yerleri kuramayabilir. Para kazanmak gibi sorunu olmayan sizin gibi insanların öncülüğünde küçük yatırımları değerlendirmek kabil olamaz mı, siz ne düşünürsünüz?

"Sermaye ekseriyeti tek elde olmamak şartıyla mümkündür. İşin motoru olacak zengin kişi de az sermaye ile katılmalıdır. Tika bir Türki Cumhuriyette organize Sanayi Bölgesi kurdurdu. Örnek alınabilir. Meslek sahibi insanlara daha sıcak olabilir. Biz de destekleriz. Sizin bahsettiğiniz Kooperatifler Yasasında da değişiklik olursa bu iş daha da kolaylaşabilir. Bu konuyu üzerinde durulmaya değer buluyorum."

Kaf-Der olarak başlattığımız "Kafkasya için Ayda Bir Dolar" kampanyası için ne söyleyebilirsiniz? Bu projeden nasıl yararlanabiliriz ? Hukuki statü hazırlandıktan sonra toplanacak paralarla dönüşü teşvik amaçlı yatırımları sizin gibi iş adamlarımız kanalıyla gerçekleştirebiliriz diye düşünüyoruz. Siz ne dersiniz?

"Fevkalade bir yaklaşım ve iyi bir projedir. Başarılı olacağından kuşkum yoktur. Gerek Ayda bir Dolar ve gerekse NART CARD projelerine ben de katılmak isterim. Böyle bir çalışma yaptığınız için de sizleri kutlarım."

Bu gün aldığınız onur ödülü için duygularınızı alarak sohbetimizi noktalamak istiyoruz. Ödül'ün Kafkasya'ya yönelik çalışmalarınız nedeniyle verildiğini de göz önünde bulundurarak neler söyleyeceksiniz?

"Kafkasya'ya yönelik çalışmalarımızda başlangıçta örnek olmayı ön planda tutuyorduk. Geldiğimiz aşamada görev sayarak yatırım yapıyoruz. Orası her şeye layık bir yer. Hepimizin kabesi olması icab eden Kafkasya'ya öncelik vermemiz nedeniyle ödüle layık görülmemiz de yolumuzun doğruluğunun kanıtıdır. Vaktiyle tüm ikazlarımıza rağmen Kabaktepe'den ayrılıp Uzunpınar gibi kendi ırkından insanların yaşadığı Adığe köyüne yerleştiği halde pişman olan ve ikide bir (Biz ne halt ettik de kendi güzelim topraklarımızı terk ettik) diyerek pişmanlığını dile getiren bir Hacı gibi Kafkasya'yı terk edenler için de aynı şey çok daha ağır haliyle geçerli. Ö-nümüze çıkan fırsatların ömrü çok uzun olmayabilir o nedenle bir saniye düşünmenin gereği yoktur olabildiğince çok sayıda insanımız ve özellikle de iş adamlarımız yönlerini Oraya çevirmelidirler."

Teşekkür ederiz sayın KURMEL, uzun yıllar Kafkasya'ya hizmet aşkıyla önümüzde bulunmanız dileğiyle hoşçakalınız.

" Ben de sizlere teşekkür ediyorum. Duygularımı açık-lamama yardımcı oldunuz. Var olunuz sağ olunuz."

HİKMET ALBAYRAK

Ademey Ziya Beyin oğlu olarak 1950 yılında Uzunyayla Alamescit köyünde doğan Hikmet Albayrak, Ortaokulu Pınarbaşı, Liseyi Kayseri ve Üniversiteyi de İstanbul İTÜ''de tamamlamış. Bu gün Kafkasya'ya en çok yatırım yapmış olan hemşehrilerimizle sohbet programı kapsamında iş ortağı ve akrabası Hakkı Kurmel ile birlikte konuğumuzdur. Sayın Kurmel'e sorduğumuz sorulardan farklı olarak işin daha çok teknik detayıyla ilgili hususları siz okurlarımızı bilgilendirme amaçlı olarak soracağız.

Hikmet Bey, siz yıllardır Kafkasya'ya gidip geliyorsunuz. Orayı çok yönlü olarak tanıdınız. İlk gitti-ğiniz zaman ki Kafkasya ile bugünkü Kafkasya'yı olumlu ve olumsuz gelişmeler bakımından bir mukayese eder misiniz?

"İlk gidişim 1988 yılında oldu. Son derecede duygusal bir ziya-retti. Ticari amaçlı ilk tetkik seyahatlerimizde de iş yaşamının kurallarına göre değil ve hissi bağlarla işe girenler oldu. Ancak o tür girişimle başarılı olamadı ve tasfiye oldular. Çünkü biz diyasporada yaşayan insanların hepsini zengin, paralarından akraba ve dostluk ilişkisi içerisinde faydalanılması gereken kişiler olarak görüyor ve sağlam temele dayanmayan girişimler başlatıyorlardı. Ama şimdi öyle değil artık duygusallıktan çok ticari mantalite hakim olmaya başladı. O nedenle yatırımlar da sağlıklıdır. Rusya'dan ve dolayısıyla Kafkasya'dan 10 gün önce döndüm. Beş yıldır işletme yaşamının içerisindeyiz. Rusya'da Mafiya az da olsa vardır. Eğer işinizi yasal doğrultuda yapıyorsanız endişe etmenize gerek yoktur. 5 yıl içerisinde böyle bir olguyu yaşamadık. Bu gün hakkınızı arayabileceğiniz mahkemeler ağır da çalışsalar vardır. Muhatap olabileceğiniz merciler vardır. Çalma ve yalan eskiden genelmiş. Ancak şu anda giderek azalmış durumda. Mantık değişiyor. Eskiden özel girişimi emperyalistlikle suçlayanlar şimdi aman yatırım yapın diye yalvarıyorlar. Reklam, taşıma ve satışta problem kalmadı. Malınızı dilediğiniz yerde satabilir ve stopajı kesilerek parasını yurt dışına çıkarabilirsiniz. Vergi yasalarında önemli değişiklikler oldu. Gerçi PUTİN bu konuda daha rijit davranıyor. Yakında toprakların satışının yapılabilmesini teminen DUMA'dan bir yasa çıkmış detayını bilmiyorum. Sanırım Orada yaşayanlara bu hak tanınıyor. Yatırımlar için çok önemli teşvikler ve kolaylıklar fiilen tanınmaktadır. Artık yabancı sermayenin yararını çok iyi biliyorlar ve özendiriyorlar."

Kafkasya ile yatırım ilişkilerinin gelişmeye başladığı 6-7 yıl önce maksatlı çevrelerin belki de Rusların veya ileriyi göremeyen yöneticilerin pompalamasıyla diyasporadan oraya giden yatırımcılar aleyhinde söylemler vardı. Kafkas savaşlarında savaşmadan kaçan Pşı ve Vorkların torunları şimdi de sizi paralarıyla köleleştirmek için geldiler. Onlara yüz vermeyin gibi söylemler vardı. Şimdilerde bu tür ifadeler hala geçerli mi ?

"Söyledikleriniz doğrudur. Oldukça da yaygındı. Hatta seçim malzemesi olarak bile kullanıldı. Ancak, ekonominin kuralları işlemeye,üretime,vergilere ve istihdama katkılar fark edilmeye başlandıkça kendiliğinden yok oldu. Şu anda bu tür söylemlere kimse inanmıyor"



Kafkasya'daki yatırımlarınızı biz biliyoruz. Aynı zamanda yormamak için sayın Kurmel'e sormadık,okuyucularımız için kısaca tanıtır mısı-nız?

"İlk yatırımımız çok sayıda ortak adına 1995' de restore etmeye başladığımız ve 999 da açılan Türkiye ölçülerine göre 4 yıldızlık GRAND KAFKAS OTELİ'dir. Yatırım tutarı 550.000 dolardır. İkinci yatırımımız 1998 yılında Nalçık'da açılan 2000.000 dolar maliyetli ve yılda 12 milyon adet çuval ve benzeri paketleme malzemesi üreten ve çoğunluğu Türkiye'den dönen veya Nalçık Üniversitesini bitiren gençlerden olmak üzere 150 kişinin istihdam edildiği ÇUVAL FABRİKASI, Üçüncü tesis küçük çaplı ama yörenin peçete,tuvalet kağıdı,havlu gibi temizlik malzemeleri ihtiyacını karşılayan TESİS, dördüncü olarak 2000.000 dolar yatırım maliyetli,150 kişi istihdam ve 15.000.000 adet çuval ve benzeri ambalaj malzemesi üreten MAYKOP ÇUVAL FABRİKASI(Bu tesisin kurulmasında sayın Adığey yönetiminin davetkar ve teşvik edici tavrı ve vaktiyle sayın CARIM'a verilmiş olan söz etkili olmuştur). Beşinci tesis daha önce ÇERKESSK'de kurulmuşken MAYKOP'a taşınan AHŞAP İŞLEME FABRİKASI'dır. Bir milyon dolar yatırım kapasitelidir. Burada oturduğumuz yerde söylediğimiz veya yazdığımız yanlış söylemlerin orada iç işlerine karışma anlamında yorumlanıp nasıl istismar edildiğinin önemli bir kanıtıdır bu fabrika. Çerkessk'de asılsız ithamlarla karşılaşınca Maykop'a naklettik. İşlenen tüm ahşaplar Avrupa,Çin ve Türkiye'ye ihraç edilmektedir. Altıncı olarak ve sayın CARIM'a vermiş olduğumuz söz doğrultusunda Çuval Fabrikasına yeni hatlar ilavesidir ki Haziran ayında açılışı yapılacaktır. Nihai maliyeti 4000.000 doları bulacaktır. Bunların dışında Rusya genelinde pazarlama amaçlı ve 5 ayrı kentte organize edilmiş olan ayrı bir girişimimiz vardır."

İleriye yönelik olarak başkaca yatırım projeleriniz var mıdır,sakıncası yoksa kısaca bilgi alabilir miyiz?

"Sayın Kurmel bir nebze bahsetti. Ben biraz açayım. 5000 dönümlük örnek bir çiftlik kurup tarım ve hayvancılık işletmesine çevireceğiz. Müracaatımızı yaptık üç ayrı yer gösterildi. Birini seçip başlayacağız. Türkiye'den de nitelikli uzmanlar götürerek ya da ortak alarak en iyi verimi alabileceğimiz örnek bir işletme yakın gelecek için söyleyebileceğimiz bir projedir"

Yatırımlar için teşvikler ve kolaylıklar tanındığını demin belirttiniz. Kafkasya'ya yatırım yapmak isteyenlerin bir bölümü vergi yasalarını ve ticari mevzuatı bilmedikleri gibi üretecekleri şeyleri özgürce satamayacaklarını satsalar bile parasını getiremeyeceklerini ve ağır vergiler ödeyeceklerini söylüyorlar. Son ve gerçek durumu özetle anlatı mısı-nız?

"Yatırımların teşvik edildiğini anlattım. Şimdi de Rusya'da geçerli vergiler, oranları ve uygulanışlarını anlatırsam sorunuza cevap olur. Üretilen malların satışı tamamen liberasyona tabidir. Tarım ürelerinde ülkenin fiili ihtiyacı karşılanamıyorsa ihracatı kısıtlıyorlar. Yoksa dilediğin yere satabilirsin. Türkiye'de Şeker Fabrikalarında uygulanan kota sistemi orada da vardır. Hatta Ortak pazarda da öyledir. Satılacak malların fiyatı tamamen piyasa koşullarında oluşuyor. Malımı satamam elimde kalır ya da değerine satamam gibi bir endişeye mahal yoktur. Dünya piyasa fiyatlarıyla uyumlu bir fiyat politikası izleni-yor."

Uzunyayla ve benzeri tarım ağırlıklı yörelerimizin öğrenmesi için orada tarım imkanı,verimi, vergi,pazarlama ve tarım aletleriyle teşvikler konusunda bilgi verir misiniz?

"Son derece mükemmel bir toprakları vardır. Üstelik Çift-çilere de önemli avantajlar tanıyorlar. En zayıf kıraç sayılan arazide dekarda 500 kg ürün veriyor. İşlerseniz daha fazlasını da alabilirsiniz. İstediğiniz kadar araziyi 5 yıl,10 veya 20 yıllığına kiralayabilirsiniz. Nadas gerekmiyor. Benzin buradakinin üçte biri fiyatına, gübre yarı fiyatına ilaç sorunu hiç yok Tüm araziler sulanabilir esasen ona da ihtiyaç yok. Üstelik tahıl ürününü kaldırdıktan sonra ikin ürün olarak hayvan yemleri de yetiştirerek çifte ürün alabiliyorsunuz. İşin garibi o toprakların sahibi biz Çerkesleriz. Ama orada İtalyalı, Almanyalı, Yunanlı, İsrailli, Koreli ve Turkiyeli az sayıda Çiftçiler tarım yapıyorlar. Krasnodar'ın tüm pirincini Türkler üretiyorlar ve yarısını da orada satıyorlar. Ama bizimkiler yok. Yeni yeni Nalçık'da birkaç arkadaş başladı. Oraya gidecek olan hemşehrilerimizin tarım aparatları konusunda şu hususlara özen göstermesinde fayda vardır.

Burada kullanılan traktörler orada işe yaramaz. mibzer, biçerdöğer, hasat aparatlarını buradan götürsünler ama çekici traktörler orada hem ucuzdur hem de güçlüdür. Oradaki biçerler %25 fireyle biçiyor. Sırf bu nedenle Türk biçerleri oraya gidiyor ve %25 le biçiyorlar. Zira kolhoz makinaları olduk demodedir."

Hikmet Bey, tarım ve sanayi ürünlerindeki veri uygulamalarını biraz açar mısınız ?

" Tarım ürünlerinde de tarım işletmelerinde de Rusya da %20 olan KDV uygulanmıyor. Keza,yatırım ve ihracat teşviklerinde de bu vergi alınmı-yor. Tarım Teşvik yasalarına göre sadece %1 stopaj uygulanıyor. Paranızı dilerseniz Türkiye'ye normal yolla getirebilirsiniz resmi işlem sırasında şirketlerin kar bölüşümü olayında olduğu gibi %20 stopaj yapılır. Dilerseniz Türkiye'de ödemek üzere yazılı talepte bulunur ve aynı parayı burada ödersiniz. Tarımda ve sanayide teşvikler 5 yıl sürelidir ve uzatılabilmektedir. Kurumlar Vergisi Genel oranı %35'dir. Bunun %11'i Federal Hükümete %19'u yerel Hükümetlere %5'i de mahalli idarelere yani belediyelere aittir. Bizden farkı Yerel Hükümetler yerel parlamento kararıyla %19+ %5 = %24'ünü teşvik kapsamında kaldırıyor ve almıyor. Sadece Federal Hükümet payı ödeniyor. Bir başka vergi %2 oranındaki Varlık Vergisidir. İşletmenin toplam mal varlığı üzerinden alınır. Tamamen yerel yönetimlerin payı olup genellikle teşvik kapsamındaysa alınmamaktadır. Yol Vergisi %1,5 oranında bir vergidir. Federal yönetimin payı %0.5 ve Yerel yönetimin payı ise %1 dir. Teşvikli projelerde yerel yönetimler bunu da almıyorlar. Son bir vergi türü de satış vergisidir. Faturalı satışı özendirmek için konmuş olup %5 dir. Banka kanalıyla ve fatura keserek satarsanız bu vergiyi ödemiyorsunuz. Ama faturasız satarsanız bu vergiyi alıyorlar."



Anlattığınız kadarıyla yasal yollardan giderseniz her türlü kolaylığı da görüyor teşviklerden faydalanıyor ve bir problemle de karşılaşmıyorsunuz. Ergilerde de Varlık ve yol vergisi hariç diğerleri benzeşiyor. Yoluyla gidilip yatırım ve üretim yapılınca mafiyaya da zaten iş kalmayacaktır. Öyle olunca da korkulacak bir şey yoktur. Korkacağımız tek şey geç kalmaktır.

Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ediyor ileride daha kapsamlı yatırımlarda Kafkasya'ya hizmetlerini çoğalmış görmek ümidiyle hoşcakal.

"Asıl ben teşekkür ediyorum. Bu hususların bilinmesi önemli bir ihtiyaçtı. Hakkı ağabeyin söylediği gibi Kafkasya konusunda daha dikkatli konuşmak ve yazmak hiç olmazsa zarar vermemek hepimizin görevidir."

+'



'+Hakkı Kurmel

Share