Kafkasya Çemberi – Kitap Tanıtımı

Çiviyazıları Yayınları'nın Mjora dizisinden çıkarmış olduğu bir Kafkasya notları derlemesi olan Kafkasya Çemberi, Irak'a saldırının kapıda olduğu şu dönemde dikkatleri tekrar güneydoğudan kuzeydoğuya kaydıracak bir kitap özelliği taşıyor. Courrier International dergisinde yazarlık ve muhabirlik yapan Nur Dolay, özellikle Kafkasya, Latin Amerika ve Orta Asya üzerine yıllardır yaptığı incelemeler ve gezilerle tanınan Ubıh kökenli bir bayan. 2001'de baskıya verilen bu belgesel niteliğineki derleme, içeriğiyle bugün dahi güncelliğini kaybetmemiş bir doluluğa sahip.

+''+

Önsözüyle kitaba iyi bir giriş yapmış Nur Dolay: Türk aydınlarının genel olarak Kafkasya'ya ve Çeçen-Rus savaşına, yanı başlarında yaşanan bu trajik var olma savaşına nasıl olup da kayıtsız kaldığını sorguluyor; ama yanıtını bulmuş: "Kafkasya, sadece milliyetçilerin ve İslamcıların ilgi alanı içinde kalan ve sanki öyle olması gereken bir bölgeymiş gibi algılanıyor. Çeçenistan'daki insanlık dramına salt bu yarı utangaç telaffuz edilen nedenden ötürü seyirci kalınıyor." diyor net bir ifadeyle. Geneli itibariyle yazarın Kafkasya Çemberi adı altında topladığı notları, Çeçenistan'daki trajedi ve diğer Kafkas ülkeleri ile Rusya ve Türkiye'deki kesimin bu savaşa bakış açısı çevresinde şekilleniyor. Dolay'ın büyük kısmını öznel bir üslupla ve savaşa tanık olmuş insan psikolojisiyle oluşturduğu derlemesinde çok ilginç saptamalarına ve araştırma sonuçlarına ulaşmak mümkün. Sovyet yazılı tarihinin Kafkasya coğrafyasını insanlara nasıl yansıttığı konusundaki tespitleri can alıcı: Turistler için hazırlanmış tanıtım kılavuzlarında Soçi'nin tarihinin 1830'lardan başlatıldığını görmüş yazar. Bir bölgenin yüzlerce yıllık direnişinin sayfalarını doldurduğu Kafkasya tarihinin nasıl tersyüz edilip 1830'lardan başlatılabildiğini hayretle karşılıyor, bizim gibi!

Büyük Sürgün'den de bahsediliyor kitapta: Günümüz koşullarında sınırı karadan geçerek Makedonya'ya ulaşmaya çalışan Kosovalıların ekranlara yansıyan acılarıyla kıyaslandığında, o dönemde deniz yoluyla Osmanlı'ya sığınmaya çalışmış olan Çerkeslerin yaşadıklarının ne kadar iç parçalayıcı olabileceği konusu irdelenmiş.

Kitabın bir bölümünü de tamamen Şamil Basayev üzerine yazılanlar oluşturuyor. Çeçenistan Devlet Başkanı Aslan Mashadov'un agresif tutumlu Çeçen savaş komutanlarıyla olan anlaşmazlıkları, Basayev'in bu idari ilişkilerdeki ve sıcak çatışmalardaki rolü, Rusların Çeçen Savaşı'nı başlatmalarının nedenleri ve savaş sırasında dünya kamuoyuna oynadıkları oyunlar... Örneğin Basayev'in İslam ile ilişkisi konusunda çok ilginç bir gözlem var: Basayev'in asıl kaygısı İslamiyet'i Kafkasya'ya yaymak değil, Rusları Kafkasya'dan tümüyle söküp atmak. Yani Dolay, Şamil Basayev'in İslam olgusunu Kafkasya'yı özgürleştirme sürecinde bir araç olarak kullandığını öne sürüyor bir anlamda. Dünya basınının bu savaşa yönelmemiş olmasına da değişik boyutlardan bakarak çıkarımlar getiriyor. Şöyle diyor kısaca yazar: "Savaşları Amerika ilgi çekici kılar! Çeçen-Rus savaşında da ilgi çekicilik ve Amerika güvencesi olmadığı için muhabirler bölgeye karşı fazla heyecan duymuyorlar. Ön sıraları kapabilmek için Kosova'da, Doğu Timor' da ya da Somali'de uğraştıkları kadar Çeçenya'da uğraşmıyorlar.". Ayrıca haber alma mekanizmasının Kafkasya'da tam bir fiyasko halini aldığını, bilginin Rus tekelinde olduğunu, kaçırılan muhabirlerini büyük çaplı fidyeler ödeyerek geri almaya sıcak bakmayan yayın organlarının Kafkasya'nın sıcak bölgelerini bu nedenle gözden çıkardıklarını altını çizerek ifade ediyor. Çeçen Savaşı'nın başlatılmasında rol oynayan ticari oyunları da Nur Dolay'ın kaleminden öğrenmek oldukça şaşırtıcı ve heyecan verici.

Kafkasya Çemberi, yalnızca Çeçen-Rus aktüalitesiyle sınırlı kalmamış. Kafkas halklarının kültürel yapısına ilişkin gözlemler de kitapta yer bulmuş. Yazarın "Xase" kavramına getirdiği mükemmel tanım beni epeyce etkiledi: "Doğrudan demokrasiye yakın esnek bir kurumlaşma türü.". Kafkasya'da ve diasporada varlığını kısmen de olsa hala sürdürebilen Xase örgütlenmesi bence de daha iyi açıklanamazdı. Konuk kaldığı evlerde gözlemlediği geleneklere (örn. damat-kayınvalide ilişkileri) de kısmen yer vermiş yazar.

Maykop ve Çerkesk gezileriyle ilgili de çok kayda değer izlenimler mevcut. Maykop'un oldukça küçük ve ekonomik yönden minimal olanaklara sahip bir kent olmasına rağmen Kafkasya'nın en çok göç alan bölgelerinden biri olması (Türkiye'den gelen Çerkesler vs.) Moskova yönetimini öylesine şaşırtmış ki örneğin, Maykop'a bu yoğun göçün nedenlerini araştırmak amacıyla Moskova'dan bir araştırma kurulu gönderilmiş! Türkiyeli Çerkeslerin Kafkasya'da geri döndükleri bölgeleri ticari anlamda ne denli etkiledikleri, Adıgey'de Çeçenistan trajedisinin etkileri ve yaklaşımlar vs. Nur Dolay'ın Kafkasya'nın Çeçenya dışındaki bölgeleri için vurgulamayı uygun buldukları konular. Seçim dönemiyle çakışan Karaçay-Çerkes gezisinden de özellikle başkan adayı Stanislav Derev hakkında kapsamlı bir gözlem sahibi olmuş yazar. Derev'in işadamı kimliğinin yanında politika yaşamına atılması süreci, kurduğu şirketler topluluğunun verdiği vergilerin ülke ekonomisinin %40 oluşturuyor olması gibi noktalar gerçekten dikkate değer. Bir de, Stalin döneminin Makyavelist politikalarının bugünün Kafkas halklarını nasıl karşı karşıya getirdiğini ve ortamı her an gergin tuttuğunu örnekleriyle anlatan satırlar da bugünün Kafkasya'sı hakkında genel bir durum değerlendirmesi yapmanızı sağlayacak yeterlikte. Notların son bölümünde de Abhazya bölgesi, mevcut anlaşmazlıkların tarihçesi de eklenerek önümüze sunuluyor.

Kafkasya Çemberi, özetle, tetikçi yazarlığın ve birilerinin hesabına çalışan muhabirlerin varlığının bir trend halini aldığı dönemde olaylara ve olgulara tamamıyla objektif ve değerlendirme açısından da öznel ve art niyetsiz yaklaşan bir muhabirin, hep daha fazlasını ve 'doğrusunu' öğrenmeye çalışan tavrıyla derlenmiş bir belgesel bütünü. Dikkatlerin hep başka yerlerde olduğu, hiçbir zaman insanlık dramlarının yaşandığı karelere isabet etmediği bir çağın, barbarlığın çağları olarak nitelenen önceki çağlardan bir farkı olamayacağını üstüne basa basa anlatmaya çalışıyor bize Nur Dolay kitabında. Sözün anlamını yitirdiği yerden gezintinize başlayıp, sözün hala bir şeyler ifade edebileceği diğer Kafkasya coğrafyalarına adımlarınızı yavaş yavaş ve ibretle atacaksınız Kafkasya Çemberi'yle.

+'



'+Anıl Sevim

Share