1990 yılına kadar diasporada yaşatılan Kafkas kültürüne ait değerler, çeşitli süreli dergiler ve sayıları birkaçı geçmeyen kitaplar aracılığı ile ve daima kişisel çabalarla araştırılmaya çalışılmıştır. 1860'lı yıllarda başlayan sürgünle anavatanlarından zorla koparılarak diasporada yaşamak zorunda bırakılan Kafkas toplumları bu süre içerisinde içe kapanık alt kültürler halinde hem kendi değerlerini hem de yaşadıkları ülkelerin hakim kültürlerini koruyarak yaşantılarını sürdürmüşlerdir.
+''+Sovyetler Birliğinin dağılma süreciyle birlikte bu toplulukların anavatanla olan bağları da yeniden kurulmuştur. Böylece diasporada yaşayan Kafkasyalıların hayatında birçok umulmadık ve yeni gelişmeler oluşmuştur. Aynı zamanda buna paralel olarak dünyanın içerisinde bulunduğu hızlı teknolojik gelişmeler diaspora hayatında da yepyeni açılımlar sağlamıştır. Böylece diasporada büyük değişimler meydana gelmiştir. Bu değişimlerden bir tanesi de çağın gerektirdiği bilgi birikimine duyulan acil gereksinimlerdir. Artık diasporada yaşayan insanlar kulaktan dolma veya sözlü anlatımlar aracılığıyla aktarılan bilgilerin yerine, bilimsel araştırmalar sonucunda tespit edilmiş, sınanmış, farklı açılardan ele alınmış, yorumlanmış ve çağın gerektirdiği normlara kavuşturulmuş bilgilere gereksinim duymaktadır. Ancak son yıllarda Kafkasya ile ilgili olarak üretilen bu eserlerde kültürel derleme ve araştırmaların yok denecek kadar az olduğu gözlemlenmektedir. Bu eksikliğin ancak bu tür konularda yapılacak yeni derleme ve araştırmaların artırılmasıyla ortadan kaldırılabileceği de bir gerçektir. Fakat diasporada bu tür çalışmaları organize edebilecek ve sistemini oluşturacak bir çatı henüz oluşturulamamıştır veya yeni yeni oluşturulmaktadır. Buna karşılık kişisel bazda yapılan çalışmalarda ise az da olsa bir hareketlilik görülmektedir. İşte bütün bu nedenlerle Kafkas Diasporasının, yaşadıkları kültürel ortamlarda derleme ve araştırma yapacak kişilere her zamankinden daha çok gereksinim vardır. Toplum olarak içimizde bu tür çalışma yapabilecek kişileri harekete geçirmek ve bilgi üreticisi konumuna taşımak zorundayız. Gençlerimize ve potansiyel üretici olan düşünen insanımıza ancak "Okuyan ve Araştıran" toplumların varlıklarını koruyabileceklerini mutlaka kavratmak gerekmektedir.
Elinizdeki bu kitap da bir süredir yapmakta olduğumuz saha araştırmalarından elde edilen tecrübe ve deneyimlerin, çeşitli kaynaklardan derlediğimiz temel bilgilerle harmanlanması sonucunda şekillenmiştir. Genel amacıyla bu çalışma: Yaşadıkları veya ilgi duydukları çevrelerde halk biliminin kapsamına giren konularda kültürel derleme çalışması yapacak amatör araştırmacılara kaynaklık yapmak ve bazı pratik önerilerde bulunmak için hazırlanmıştır. Şüphesiz ki bu tür bir çalışmada bir çok eksiklikler bulunacaktır. Ancak bu eksiklikleri yok etmeye çalışmak da başlı başına bir çaba ve oldukça uzun bir süreç gerektirmektedir. Bilgi ve uzmanlığın "seviyesi ne olursa olsun" paylaşıldığı ölçüde bir anlam kazanacağına inanıyor bütün bu eksiklikleri baştan göze alarak, eksikliklerin süreç içerisinde farklı ilave yayınlarla çözümlenebileceğini düşünüyoruz. Ayrıca burada ileri sürülen öneri ve yorumların ne kadar eksik yönü de olsa mevcut haliyle bile, genç araştırmacıların kişisel veya grupla yapacakları araştırmaları sırasında karşılaşabilecekleri olası tatsız sürprizlere karşı uyarıcı bir etkiye sahip olacağına inanıyoruz.
+''+Fatih İşler