Diğer Kafkas halklarıyla birlikte, anavatanları işgal edilip, halkın sürgün ve soykırıma tabi tutulduğu 1864 yılından bu yana Adığeler'in ulusal sorunları vardır. Ulusal soruna çözüm Adığeler tarafından her zaman aranmıştır. Çeşitli zamanlarda, soruna farklı çözüm önerileri getirilmişse de; tüm zamanlardaki en "gerçekçi" öneri "anavatana dönüş" olmuştur. Ulusal sorunun çözümüne getirilen öneriler içerisinde en yoğun desteği de "anavatana dönüş" tezi almıştır.
+''+Ancak 1970 yılları sonlarında "en kısa sürede en çok sayıda kişinin anavatana dönüşü" biçiminde özetlenen görüş taraftarlarının örgütlenebildiklerini söyleyebilmek olası değildir. Çünkü, örgütlülük bağlılıktır, samimiyettir, sorumluluk ve risk almaktır...
Dönüş, dün de, bugün de, yarın da en doğru ve gerçekçi çözüm önerisidir. Tabi "benim ulusal sorunum var, bu soruna çözüm arıyorum" diyenler için...
NEDEN UYGULANAMASIN?
Bugün kitlesel bir dönüşün gerçekleşememesi asla önerinin yanlışlığından kaynaklanmıyor. Dönüş taraftarının duygusal bağları, 12 Eylül uygulamaları ile kopmuştur. 1980'li yıllarda Özal yönetimindeki Türkiye insanının, önceliklerinde ve değer yargılarında çok ciddi değişimler olmuştur. İnsanlar o günlere değin hiç olmadıkları kadar bireyselleşmişlerdir. Hele 1985 sonrasında Gorbaçov'un Sovyetler'deki uygulamaları hem kendi ülkesinde hem de tüm dünyada ciddi değişimler yaratmıştır. Bütün oluşan yeni yapı ve oluşumlar "dönüşü savunanlar" tarafından değerlendirilemediği için yeni bir yaklaşım da ortaya koyamamıştır. Böylece "kararlılar ve diğerleri" dışında kitlesel bir dönüş yaşanmamıştır. Sade bir yaklaşımla kitlesel yer değiştirmelerin en önemli nedenlerinden biri "bireyin gideceği yeni yerin, ayrılacağı yerden daha iyi koşullara sahip olmasıdır".
Sonuç; bugün kitlesel bir dönüş olayı geçekleştirilememiştir. Bugün bu gerçekleşmemişse de anavatan ile diasporanın ilişkilerini aksaksız sürdürmesi, her iki tarafın "kalıcı olabilmesi" için birbirlerine "muhtaç" olduğunun bilincinde davranması zorunluluktur.
HERŞEYE RAĞMEN
Kitlesel olmamasına karşın bireysel olarak "dönüş" yapanlar vardır. Bu kişileri çok katagorize etmeden "dönmüş" olmalarına saygı duymak gerekir. Değilse, o şunun için, bu şunun için, öbürü şu nedenle, beriki bu nedenle "döndü" diyerek; biz, dönmemiş isek kendimizi haklı çıkarma çabasıyla onları isimlendirmekten vazgeçmeliyiz. Hele "dönmüş" ancak çeşitli nedenlerle "anavatanda kalamamış" olanlara karşı; o duygusallığın ağır bastığı ilk yıllardaki gibi incitici, kırıcı, küçültücü söz ve davranışlardan kaçınılmalıdır. Bu tür uygulamalar ne bizim nedenli dönüşe bağlılığımızı kanıtlar, ne de toplumsal bir yarar getirir. Diğer taraftan dönüş karalılığını göstermiş ancak çeşitli nedenlerle "kalamamış" kişinin de; "ben şimdilik yapamadım" demesi yeterlidir, saygındır. Ama bir suçluluk ya da haklılık psikozuna kapılarak "insanımıza ve anavatana" ilişkin yerli yersiz yapacağı değerlendirme ve söylemler, o kişiyi asla haklı çıkarmayacağı gibi saygınlığını da zedeleyecektir.
PEKİ YA ŞİMDİ?
Adığeler'in ulusal sorunlarının çözümü "anavatana dönüştür". Bugünkü dünya koşullarında böyledir. Bu, Adığeler'in diliyle, kültürüyle, toprağıyla var olabilmesinin koşuludur. Ancak anavatan, tarihi gerçeklerin getirdiği koşullar çerçevesinde bir çok halkın bir arada yaşamak zorunda olduğu bir yerdir. O nedenle anavatan bizim kendi değerlerimize sahip çıkarak, diğerlerinin de haklarına saygı göstererek birlikte, barış ve demokratik kurallar içerisinde yaşayacağımız bir yerdir. Dünyanın yöneldiği yeni yapıda da çok konservatif yapılara da bir yer olmayacak gibi.
Peki ya şimdi? Duyarlı, karalı ve sorumlu her Adığe, her zeminde her zaman "dönüşü" savunmalıdır. Dönüş yapmak isteyene moral ve ekonomik destek verilmelidir. Yıllık tatiller anavatanı görme, tanıma ve tanıtma amacına yönelik değerlendirilmelidir. Oturma izni alarak, vatandaş olabilme için çaba gösterilmelidir. Olanaklar varsa konut edinme, iş kurma, kurulu işlere katılma, ticaret yapma olanakları değerlendirilmelidir. Bizim Adığe kalabilmemizin en temel koşullarından biri anavatandakilerin "Adığe" kalabilmeleriyle doğrudan ilgilidir. O nedenle dönemiyorsak da ancak dilimizi, kültürümüzü, sanatımızı, folklorumuzu yaşatma çabası içerisinde olanlara ve özellikle anavatandaki gençlerimizin; dilde,sanatta, kültürde, ekonomide, politikada, insan ve toplum ilişkilerinde daha iyi yetişip, ileride "iyi kadrolar" olabilmesi için her yıl küçük de olsa ekonomik katkılar sağlamayı bir görev bilmeliyiz. Bu çaba ve uygulamaları ilk defa biz yapmayacağız. Bunun dünyada örnekleri var.
Evet şimdi de yapılabilecekler var ...
Yüzümüz hep anavatana dönük, kalbinizde hep Adığe sıcaklığı olsun.
+'
'+Yediç Mehmetp0*ğğğğğğğğğğğğğğğğııuğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğ