Dergimiz Çıkarken

22 Aralık 1996 tarihinde yapılan genel kurulumuzda dile getirmiş olduğumuz çalışma programımızda yer alan hususlardan bir tanesi de kapsamlı, kaliteli ve uzun ömürlü bir dergiye sizleri kavuşturmaktı. Başlangıçta istenilen kalitede olmasa bile zamanla çok kaliteli bir hale gelebileceğine yürekten inandığımız dergimiz NART'ın ilk sayısına, Yayın Kurulu'nun isteğine binaen bu satırları yazmaktan çok mutluyum.


Kafkas halklarının tarihsel geçmişlerine, çekilen bunca acıya birazcık saygımız varsa birlik ve dayanışma yönündeki örgütsel birliktelikten yana olup, ona destek verelim.

Kuzey Kafkas kökenli Türk vatandaşı olarak çok sayıda bilim adamı, yazar, gazeteci, ressam, karikatürist ve yayıncıya sahip bulunmaktayız. Görüşleri, düşünce tarzları, Kafkas kültürüne ilgileri farklı farklı da olsa, bu hemşehrilerimizin demokrat düşünceyi rehber edinen dergimizde imzalarını görmek istiyoruz. Dergimiz, sadece hemşehrilerimize değil Kuzey Kafkas tarihine, kültürüne ve Kafkasya'nın geleceğine ilgi duyan bilim adamı, yazar, çizer ve düşünen herkese sayfalarını açık tutacaktır.

Kuruluşunun tamamlanması için çalışmaları hızlandırılan Vakıf, hükmi şahsiyeti kazanıncaya kadar NART dergisi tek dergi olarak yayınına devam edecektir. Vakfın kurulmasıyla birlikte yönetim ve yayın çalışmalarında tamamen özerk bir yapıda çalışacak olan Bilim Kurulu'nun yönetiminde tamamen bilimsel çalışmaların yayını ile yükümlü ikinci dergiye kavuşacağız. Bilim adamlarımızın emrine sunulacak olan bu ikinci dergi ile birlikte bilimsel araştırma, derleme, tercüme ve yayın işlevi tümüyle bilim adamlarımızın yönetimine tevdi edilecek ve Bilimsel Araştırma ve Dokümantasyon Merkezi'mizin ilk harçları da böylelikle atılmış olacaktır.

Derneğimizi temsil eden bir heyetin Kuzey Kafkasya'daki üç cumhuriyete yapmış olduğu son seyahat sırasında iletişim ve yayınlarımız arasında işbirliği konusu görüşülmüş ve bazı müşterek prensip kararlarına varılmıştır. Ayrıca DÇB ile birlikte Maykop ve Nalçık kentlerinde üyelerimizin kurmuş oldukları iki yeni kardeş dernek vasıtasıyla fazlaca gecikme olmadan Kafkasya haberlerini temin ve okurlarımıza aktarma imkânına kavuşacağız.

Derneğimize bağlı olsun olmasın Türkiye'deki bazı dernek, vakıf ve benzeri kuruluşlarımız çalışanlarının çıkartmakta oldukları çok sayıda bülten mevcuttur. Bir taraftan bu bültenler yaşatılırken, diğer taraftan da dergimize gerek yazı yazarak, gerekse abone kaydederek yardımcı olunacağına inanıyorum. Özellikle de Yayın Kurulu'nca derginin belirli bir bölümünün tahsisi düşünülen, Türkiye genelinde ve kendi aralarında iletişim kurarak güzel şeyler üretebileceklerine inandığım ve geleceğimiz olan gençlerimize güveniyorum. Bu derginin ve çalışmalarımızın asıl hedefimiz olan tabana ulaşmasında gençlerimiz birinci derecede görevlidir.

Yakın bir tarihte Kafkas Birliği'ne güç veren derneklerimiz ve diğer kardeş kuruluşlarımız kanalıyla bir anket uygulamak istiyoruz. Bu anket sonucunda bizlerin değil, asıl taban kitlemizin ne düşündüğünü ve nelerin yapılmasının istendiğini öğrenmiş olacağız. Bilim adamlarımız tarafından hazırlanmış olup son rötuşları yapılmakta olan anketin köylerimiz dahil bizim insanlarımızın yaşadığı her yere giderek birebir tatbik edilmesi için Kuzey Kafkasya ve Kuzey Kafkaslıların davasına inanan herkesten ve özellikle gençlerimizden özverili bir çalışma bekliyorum.

Kafkas Birliği Derneği olarak, bu sene dergi dışında çalışma programı kapsamında ilgili derneklerimize konularını bildirdiğimiz konferans ve panellere ait metinleri ayrı ayrı kitaplar halinde yayınlayarak (tahminen 5-7 kitap) yeni kitapları üyelerimizin ve tüm dileyenlerin kütüphanelerine kazandırmayı hedeflemiş bulunuyoruz. Yayına hazır durumda olan başkaca araştırma, tercüme ve derleme çalışmalarıyla birlikte bu sayıyı 10 adede çıkartabilmemiz pekâla mümkündür. Ancak yayın kuruluna tahsis edilebilen kaynak sınırlıdır. Bu itibarla, daha önceleri olduğu gibi bugün de kitapsever hemşehrilerimizin katkılarına ihtiyacımız vardır.

Batılı seyyahların Kuzey Kafkasya'daki halklarımız arasında uzunca süre kalıp, onları tüm yönleriyle tanıdıktan sonra yazmış oldukları seyahatnamelerinde, Kafkas halklarının batılılardan ileride sayılabilecek medeni bir yaşayışa ve doğal parlamentoya sahip bulunduklarını büyük bir hayranlık içerisinde anlattıklarını biliyoruz. Bu seyyahların hayretle naklettikleri ve sebebini bir türlü anlayamadıklarını söyledikleri bir başka acı gerçek de Kafkas halkları arasında birlik ve beraberlik mefhumunun istenilen seviyede olmadığı hususudur. Bu tespit bugüne kadar da maalesef geçerli olmuştur ama artık geçerli olmamalıdır. Olmayabilir de...

Türkiye'nin muhtelif kentlerindeki 60'dan fazla sayıya ulaşan derneğin 39 tanesi, Kafkas Birliği Derneği çatışında bir araya gelmişlerdir. Bazı nüans farkları taşısalar da, hedefe yönelik yöntemlerinde farklılıklar olsa da, kullanılan kavramlar arasında telâffuz farklılıkları bulunsa da hizmetine talip olduğumuz kitle Kuzey Kafkasyalılardır. Nihai hedef de hem Türkiye, hem de Kuzey Kafkasya'dır.

Hal böyle olunca neden hala bireyci ve küçük meselelerle uğraşıyoruz? Neden kendimizi aşamıyoruz? Gelin hep birlikte el ele verelim. Önce küçük meselelerle, kısa vadeli hedeflerle ve kendi hesaplarımızla uğraşmayalım. Kafkas Birliği Derneği olarak hep birlikte güzel şeyler hedefliyoruz. Bir taraftan iş adamlarımız KAFİYAD çatısı altında örgütlenme çalışmalarına başladılar. Bir taraftan bilim adamlarımız Bilim, Araştırma ve Dokümantasyon Merkezi çatısı altında toplanma hazırlığındadır. Bir taraftan da çok geniş hemşehri kitlesini hedef seçen kültürel, bilimsel, sağlık ve sosyal yardım amaçlı bir vakıf oluşturuluyor.

Derneklerdeki bölünmüşlüğün, dağınıklığın Vakıfta da yaşanmaması için ikinci bir vakıf çalışması yapmakta olan hemşehrilerimize çok net ve açık çağrıda bulunduk. Üç bilim adamamızın hazırlayacağı uzlaştırıcı statüye imza atmaya hazır

olduğumuzu bildireli iki ayı aşkın bir zaman geçti.

Bekledikçe telâfisi mümkün olmayan zaman akıp gidiyor. Bir an önce çalışmalara başlamak zorundayız. Esasen haddinden fazla geç kalınmıştır.

Dünyanın en medeni toplumlarından biri olarak, Batılı seyyahların da açıkça ifade ettikleri üzere cennet gibi bir vatanda, medeni kanunların bugün bile henüz ulaşamadıkları güzellikte gelenek ve göreneklere dayalı toplumsal bir yaşamın sahibi iken dünyanın dört bir tarafında saçılmış olan Kuzey Kafkasyalıların torunları olarak bu topraklara dört neslimizi gömdük. Bu toprakların vatan olmasında atalarımızın kanı vardır. Bu itibarla Türkiye de, Kuzey Kafkasya da bizim vatanımızdır. Her ikisinin de sevinçleri bizleri sevindirir, üzüntüleri bizleri üzer. 1864 sürgünü öncesi Kuzey Kafkasya yaşamını ve yapısını kim istemez. Ama hayalci olmayalım. Bugünkü gerçekleri baz alarak ileriye doğru uzun vadeli düşünelim. İster Türkiye'de yaşasın, isterse Kafkasya'da yaşasın, isterse kendi iradesiyle geri dönüş yapsın, insanlarımızın ve vatanlarımızın çok büyük sorunları vardır. Bu sorunları yakın gelecekte çok daha büyük boyutlara ulaştıracak tehlikelerle karşı karşıyayız. Dolayısıyla sen-ben zamanı değildir. "Falanlar yaptı da biz neden yapmayalım" demenin zamanı değildir. Zaman birlik ve beraberlik zamanıdır.

Bizlerden hizmet, yardım, rehberlik ve katkı bekleyen sayısız hemşehrimiz, geri dönüş ve bireysel veya ortak yatırımlar bekleyen Anavatanımız=Atavatanımız birçok riziko ile karşı karşıya kalırken daha fazla parçalanmanın hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Düşüncelerimiz ve yapılanmalarımız farklı farklı olsa bile gelin birlikteliği seçelim. Düşünce ve yapı farklılıklarımızı demokratik yollardan yönetimlere taşımaya çalışalım. Ne olur etrafımıza ve yakın tarihe bir bakalım. Bizden başka bu tür bir dağınıklık içinde olan başkaları var mı?





Muhittin Ünal

Share